Asya'da Kızıl Terör


Maoculuk, sadece Çin'de değil, Çin'in ardından Kamboçya (Kızıl Khmerler döneminde), Kuzey Kore ve hatta Arnavutluk'ta bile etkili olmuştur...

Komünizm Avrupa'da doğmuştu. İlk devrimini daha doğuda, Rusya'da gerçekleştirdi. 20. yüzyılın ikinci yarısında ise, daha da doğuya doğru ilerledi. 1949 yılında dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin, Mao Tse-tung'un önderliğindeki komünist gerillalar tarafından ele geçirildi. On yıllardır Çin'in çeşitli bölgelerinde hükümet kuvvetlerine karşı gerilla savaşı yürüten Mao'nun militanları, böylece dünyanın ikinci büyük komünist devrimini gerçekleştirdiler. Bu ikinci büyük devrimin sonuçları ise aynı birincisi, yani Bolşevik devrimi gibi oldu: Cinayetler, kitle katliamları, işkenceler, kıtlıklar, yoksullaşma, yozlaşma ve kendi içine kapalı, donuk bir korku toplumu...

Mao, komünizme Lenin'den sonra ikinci önemli değişimi getiren teorisyen oldu. Mao'nun Marxizm'e üç önemli konuda yenilik getirdiği kabul edilir:

1) Marx ve onu izleyen diğer komünist ideologların "işçi sınıfı" (proleterya) kavramına atfettikleri önemin aksine, Mao "köylü sınıfını" devrimin öncüsü olarak kabul etmiş ve "köylü sosyalizmi" kavramını ortaya atmıştır.

2) Lenin'in şehir merkezlerinde eylem yaparak devrim hazırlığı yapan komünist parti anlayışı yerine, Mao "gerilla savaşı" yöntemini geliştirmiş ve şehir merkezlerinde değil kırlarda ve dağlarda örgütlenen bir komünist parti oluşturmuştur.

3) Marxizm'in temelinde yer alan ve Lenin tarafından da benimsenen enternasyonalist (uluslararasıcı) yaklaşım yerine, Mao milliyetçiliğe önem vermiş ve "milliyetçi sosyalizm" kavramını geliştirmiştir.

Gerçekte Mao'nun üstteki üç farklı yaklaşımının asıl nedeni, içinde bulunduğu şartlardır. Çin gibi neredeyse tamamen köylü nüfustan oluşan ve tutucu bir milliyetçi anlayışa sahip bir ülkede, Mao için "milliyetçi köylü sosyalizmi"ni ortaya atmaktan başka bir seçenek olmamıştır. Köylülüğe önem veren Mao, kaçınılmaz olarak köylüler arasında örgütlenmiş ve yine kaçınılmaz olarak "kır gerillası" modelini uygulamıştır. 

Bu nedenler, Maoizm'in veya diğer bir ifadeyle Maoculuğun neden Leninizm'den farklı olduğunu açıklar. Aynı zamanda, neden Leninizm'den bile daha vahşi, barbar ve katı bir ideoloji olduğunu da açıklar. Çünkü zaten acımasız, vahşi ve kan dökücü bir ideoloji olan komünizme, Maoculukla birlikte, cehalet, fanatik milliyetçilik ve kültür-medeniyet düşmanlığı da eklenmiştir ki, ortaya tam bir facia çıkmıştır. Maoculuk komünizmin en kötü versiyonudur, deyim yerindeyse "beterin beteri"dir.

Maoculuk, sadece Çin'de değil, Çin'in ardından Kamboçya (Kızıl Khmerler döneminde), Kuzey Kore ve hatta Arnavutluk'ta bile etkili olmuştur. Mao'nun Stalin'in yardımlarıyla iktidara gelmesine ve Stalin döneminde Sovyet-Çin ilişkilerinin çok iyi olmasına rağmen, 1960'larda bu ilişki bozulmuş ve sonuçta iki ülke düşman haline gelmiştir. Çin-Sovyet rekabeti komünist dünyada da etkili olmuş, Sovyet müttefikleri ile Çin müttefikleri birbirinden ayrılmıştır.

Maoculuğun Çin'e ve Çin'in yolunu izleyen komünist ülkelere getirdiği sonuçlar ise, Leninizm kadar kanlı ve karanlıktır. Ancak Maoculuk, başta da belirttiğimiz gibi "beterin beteri" olarak, Lenin'in ve Stalin'in Rusyası'ndan bile daha korkunç rejimler üretmiştir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder