Allah’ın Sınırsız Gücünün Tecellisi: Atomlar


Atomu mucizevi kılan olağanüstü küçüklükteki boyutu ve buna karşılık sahip olduğu özelliklerdir...

Dağları, denizleri, yaprakları, hayvanları, gezegenleri, yıldızları, hücreleri, DNA’ları, ellerinizi, cildinizi, sizi, kısacası var olan her şeyi atomlar oluşturur. Bir bardağı tuttuğunuzda atomlara dokunursunuz, bir manzaraya baktığınızda büyük bir atom yığınına bakarsınız, oturduğunuz yer, yediğiniz yemek, içtiğiniz su, sadece atomlardan oluşmaktadır.

En ağırından en hafifine kadar gördüğünüz, dokunduğunuz, hissettiğiniz herşey atomlardan meydana gelmiştir. Elinizde tuttuğunuz derginin her bir sayfası milyarlarca atomdan oluşur. Atomlar öyle küçük parçacıklardır ki, en güçlü mikroskoplarla dahi bir tanesini görmek mümkün değildir. Bir atomun çapı ancak milimetrenin milyonda biri kadardır.

Bu derece küçük olmasına rağmen atomun içinde kusursuz, eşsiz ve kompleks bir sistem bulunmaktadır. Bu küçücük atomlardan meydana gelen bir vücutla, havadaki atomları soluyor, besinlerdeki atomları yiyor, suyun atomlarını içiyorsunuz. Gördükleriniz ise gözünüzdeki atomlara ait elektronların fotonlarla çarpışmasından başka birşey değil. Peki dokunarak hissettikleriniz? Onlar da cildinizdeki atomların eşyalardaki atomlarla birbirlerini itmesinden ibaret.

Bugün birçok insan, bedeninin, evrenin, dünyanın kısacası her şeyin atomlardan oluştuğunu bilmektedir. Ama belki de bugüne kadar “atom” ismini verdiğimiz bu varlığın nasıl bir sisteme ve sağlamlığa sahip olduğunu düşünmemiştir.

Oysa insan bu kusursuz düzenlenmiş sistemle hayatı boyunca iç içe yaşar. Üstelik bu öyle bir sistemdir ki, yalnızca oturduğumuz koltuğu oluşturan trilyonlarca atomdan her biri dahi, üzerine kitap yazılabilecek bir düzenliliğe sahiptir. Bu düzen çok ciddi bir müdahale olmadıkça, doğal şartlarda asla bozulmadan varlığını sürdürmektedir.

Elektronların Atom İçindeki Yolculuğu 

- Elektronların Yörüngesi: Her atom, bir çekirdek ve çekirdeğin çok uzağındaki yörüngelerde dönüp-dolaşan elektronlardan meydana gelmiştir. Elektronlar tıpkı Dünya’nın, Güneş çevresinde dönerken, aynı zamanda kendi çevresinde de dönmesi gibi, atom çekirdeğinin çevresinde dönen parçacıklardır. Aynı, gezegenlerde olduğu gibi bu dönüş, bizim yörünge adını verdiğimiz yollarda, çok büyük bir düzen içinde ve hiç durmaksızın gerçekleşir.

- Saniyede 1.000 km Hız: En güçlü mikroskoplar tarafından bile görünemeyecek bir alanda, çekirdeğin çevresinde dönüp duran elektronlar atomun içerisinde karışık bir trafik meydana getirir. Burada dikkat çeken ise çekirdeğin çevresini elektrik yükünden oluşan bir zırh gibi donatan elektronların atomun içerisinde tek bir kazaya bile yol açmamalarıdır. Saniyede 1.000 km gibi olağanüstü bir hızla dönen elektronlar birbirleriyle bir kez bile çarpışmazlar.

Elektronların her birinin kendi yörüngelerine sahip oldukları, bu yörüngeleri şaşmadan takip ettikleri ve muazzam küçüklükteki boyutlarda olağanüstü büyüklükteki süratleriyle nasıl olup da çarpışmadıkları soruları bizleri tek bir noktaya götürür. Bu eşsiz düzen ve hassas dengede karşımıza çıkan tek gerçek, Yüce Allah’ın kusursuz yaratışıdır.

Atom, ayette bildirildiği gibi Yüce Allah’ın “sapasağlam ve yerli yerinde” yaratmasıyla görev yapmaktadır. Atom içerisindeki elektronlar, Allah’ın kendileri için belirlediği yörüngelerde –ayette bildirildiği gibi “yerli yerinde”- hiç durmaksızın dönerler. Yerlerinde en ufak bir sapma olmaz.

Elinizde bir anahtar olduğunu düşünün. Kuşkusuz bu anahtarın içindeki atomları görebilmeniz mümkün değildir. Atomları mutlaka görmek istiyorum diyorsanız, elinizdeki anahtarı dünyanın boyutlarına getirmeniz gerekecektir. Elinizdeki anahtar dünya boyutunda büyürse, işte o zaman anahtarın içindeki her bir atom bir kiraz büyüklüğüne ulaşır ve siz de onları görebilirsiniz. (Jean Guitton, Tanrı ve Bilim, Simavi Yayınları, 1993, s.62) 
Evrene baktığımızda var olan herşeyin zamanla bozulmaya uğradığını, dış etkilerle yıprandığını, aşındığını, kırılıp bozulduğunu görürüz. Herşeyin temel yapıtaşı olan atomda ise böyle bir bozulma -özel müdahalelerle gerçekleştirilen nükleer reaksiyonlar dışında- asla görülmez. Atom, Rabbimiz'in ayetinde bildirdiği gibi “sapasağlam” yaratılmıştır. (Neml Suresi, 88)

Atomların % 99,9999999’u Boşluktur 

Bu olağanüstü küçüklükteki mucize, var olan her şeyin sebebidir. Asıl şaşırtıcı olan ise, atomların %99.9999999’unun boşluk olmasıdır. Atomlar, pozitif yüklü protonlar, negatif yüklü elektronlar ve yüksüz nötronlardan oluşur. Nötron ve protonlar birbirleriyle bitişik halde çekirdeği oluştururken, elektronlar saniyede 1000 km gibi olağanüstü bir hızla, hiç durmadan çekirdek etrafında dönerler. Atomun kütlesini oluşturan çekirdek, atomun toplam hacminin milyarda birinin yalnızca milyonda birini oluşturur. Ancak bu kütle oldukça büyük bir yoğunluğa sahiptir. Çünkü atom ağırlığının neredeyse tamamını içerir. Eğer Empire State binasını oluşturan atomların içindeki boşlukları kaldırmak mümkün olsaydı, geriye bir kutu şekerden daha küçük bir şey kalırdı. Ancak kütlesi değişmediği için bu kutuyu en güçlü vinçler bile kaldıramazdı.

Atomun sahip olduğu şaşırtıcı küçüklüğü anlamamız, canlı cansız tüm varlıklarda tecelli eden hayranlık uyandırıcı sanatı görebilmemiz açısından çok önemlidir. Boşluklardan oluşan bedenimiz, boşluklardan oluşan bir koltuğa oturmakta, boşluklardan oluşan bir manzarayı seyretmekte ve bizler, boşluklardan oluşan bir uzayın içinde hiç durmadan dönüp durmaktayız. Neredeyse tamamı boşluk olan atomlardan dev okyanuslar, çeşit çeşit yaşamlar, güzellikler ve nimetler yaratan Yüce Allah’ın eserleridir. Her şeyi yoktan var etmeye kadir olan Allah, evrenin her parçasında hakim olan bu sanatı, Yüce kudretinin delillerinden kılmıştır.

Çekirdekte Saklı Güç: Güçlü Nükleer Kuvvet 

Atom çekirdeğinin içinde, protonları ve nötronları birbirine bağlayan çok güçlü bir kuvvet vardır. Bu kuvvete, “Güçlü Nükleer Kuvvet” adı verilir. Nükleer enerji, çekirdekteki bu kuvvetin serbest bırakılmasıyla ortaya çıkar. Bu kuvvetin özelliklerinden bazıları şöyledir:

Protonları ve Nötronları Bir Arada Tutar: Bu kuvvet, atomun çekirdeğindeki protonların ve nötronların dağılmadan bir arada durmalarını sağlar. Atomun çekirdeği bu şekilde oluşur. Bu kuvvetin şiddeti o kadar fazladır ki, çekirdeğin içindeki protonların ve nötronların adeta birbirine yapışmasını sağlar. Bu yapışma kuvveti, protonların ve nötronların birbirlerine istenilen mesafede bulunmalarını sağlamak için özel olarak tespit edilmiştir. Söz konusu kuvvet biraz daha yapıştırıcı olsa protonlar ve nötronlar birbirlerinin içine geçecek, biraz daha az olsa dağılıp gideceklerdi.

Çok Tehlikeli Bir Güç Haline Gelebilir: “Güçlü Nükleer Kuvvet” adı verilen bu kuvvetin, üzerinde bir oynama yapılmadığı zaman kimseye bir zararı yoktur, ama insan müdahalesiyle milyonları öldüren bir güç haline gelebilmektedir. Atomun çekirdeğinde bulunan ve milyonlarca kişinin hayatını tehlikeye sokabilecek olan bu olağanüstü kuvveti, “fisyon” (nükleer parçalanma) ve “füzyon” (nükleer kaynaşma) tepkimeleri açığa çıkarmaktadır. Fisyon adıyla bilinen reaksiyon atom çekirdeğinin bölünmesi, füzyon isimli reaksiyon ise iki çekirdeğin büyük bir güçle bir araya getirilip birleştirilmesi olayıdır.

Atomun Çekirdeğindeki Muazzam Güç Nasıl Korunuyor? 

Fisyon ve füzyon adı verilen tepkimeler, ilk bakışta atomun çekirdeğinde gerçekleşiyor gibi gözükse de, aslında atomun bütün yapı taşlarının birlikte katıldığı tepkimelerdir. Fisyon adıyla bilinen reaksiyon atom çekirdeğinin bölünmesi, füzyon isimli reaksiyon ise iki çekirdeğin büyük bir güçle bir araya getirilip birleştirilmesi olayıdır. Her iki reaksiyonda da çok fazla miktarda enerji açığa çıkmaktadır.

Fisyon adı verilen tepkime, atom çekirdeğinin parçalanmasıdır. Uranyum çekirdeğine büyük bir hızla gönderilen nötron, uranyum çekirdeği tarafından soğurulur. Bunun ardından çekirdek kararsız duruma gelir. Çünkü bu durum, çekirdek içindeki proton ve nötron sayıları arasında fark oluşması ve bu nedenle çekirdekte bir dengesizliğin meydana gelmesi demektir. Bu durumda çekirdek, meydana gelen dengesizliği gidermek için belli miktarda enerji yayarak parçalara bölünmeye başlar. Ortaya çıkan enerjinin etkisiyle de çekirdek, büyük bir hızla içinde barındırdığı parçaları fırlatmaya başlar.

Hareket eden nötron, uranyum kütlesindeki atomların çekirdeklerine isabet edecek şekilde bombardıman edilir ve bu kütledeki atomlardan en azından birinin çekirdeğinin iki parçaya bölünmesi yeterlidir. Bu bölünmede çekirdeğin kütlesinden ortalama iki ya da üç nötron açığa çıkar. Açığa çıkan bu nötronlar, kütlenin içindeki diğer uranyum çekirdeklerine çarparak zincirleme reaksiyon başlatırlar. Her yeni bölünen çekirdek de ilk baştaki uranyum çekirdeği gibi davranır. Böylece zincirleme çekirdek bölünmeleri gerçekleşir. Bu zincirleme hareketler sonucu çok sayıda uranyum çekirdeği parçalandığı için ortaya olağanüstü büyüklükte bir enerji çıkar.

İşte, 2. Dünya Savaşı’nda on binlerce insanın ölümüne yol açan Hiroşima ve Nagasaki’deki atom bombası felaketlerine, bu çekirdek bölünmeleri sebep olmuştur.

Atomu mucizevi kılan olağanüstü küçüklükteki boyutu ve buna karşılık sahip olduğu özelliklerdir. Atomun yarıçapı milimetrenin milyonda biri kadardır. Bu büyüklüğü anlayabilmek için şöyle bir örnek verebiliriz. 100 milyon atomu yan yana koyduğunuzda elde edeceğiniz uzunluk sadece 1 santimetredir. Yarım milyon atom üst üste gelse bir insan saçının arkasına saklanabilirler. Bir derginin tek bir sayfası yaklaşık 1 milyon atom “kalınlığındadır”. Bir atomun bir milimetrelik bir çizgiye oranı ise, bu tek parça kağıdın “kalınlığının”, dünyanın en büyük binalarından olan New York’taki Empire State binasının yüksekliğine olan oranıyla birdir.

Atomun İçindeki Muazzam Gücü Kontrol Altında Tutan Yüce Allah’tır 

Atomları her saniye kontrol altında tutan, onların kusursuzca akıp gitmesini sağlayan, bizleri koruyan alemlerin Rabbi Yüce Allah’tır. Bu kusursuz düzeni yaratan, tüm evrenin Yaratıcısı olan Allah her şeyi “yerli yerinde” var etmiştir. Yusuf Suresi’nin 100. ayetinde bildirildiği gibi “... Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O’dur.” Allah, atomu içindeki bu muazzam güç ile beraber yaratmıştır ve bu gücü de olağanüstü bir şekilde kontrol altında tutmaktadır. Rabbimiz atomu, doğal halinde asla bozulmayacak bir sistemle var etmiştir.

Evrendeki her şey zamanla bozulmaya uğramasına rağmen atom her an sağlamlığını korumakta, çekirdek ve çevresindeki yörüngelerde müthiş bir hızla dolaşan elektronları ile Allah’ın ‘sapasağlam’ yaratmasını ve hakimiyetini bizlere göstermektedir. http://www.physicalgeography.net/fundamentals/6a.html

Bir Kuran Mucizesi: 


Atom Enerjisi ve Nükleer Fizyon 

“Taneyi ve çekirdeği yaran şüphesiz Allah’tır. O, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarır. İşte Allah budur. Öyleyse nasıl oluyor da çevriliyorsunuz?” (Enam Suresi, 95)

Enam Suresi’nin 95. ayetinde “tane” (elhabbi) ve “çekirdek” (enneva) ifadeleriyle atomun yarılması, parçalanması ile ilgili bir duruma işaret ediliyor olabilir. Nitekim “enneva” kelimesinin sözlük anlamları arasında, çekirdek, merkez, atom çekirdeği yer almaktadır. Ayrıca ayette tarif edilen dirinin ölüden çıkarılması, ölü olan enerjiden Allah’ın maddeyi yaratması şeklinde yorumlanabilir. Ölünün diriden çıkması ise, maddenin atomu hareketli olduğu için (diri), maddeden enerjinin (ölü) çıkması olabilir. (Doğrusunu Allah bilir.) Çünkü diri olarak çevrilen “elhayye” canlı anlamının yanı sıra aktif, enerjik anlamlarına da gelmektedir. Ölü olarak çevrilen “elmeyyiti” ifadesinin de cansız anlamı taşımasıyla, enerjiyi ifade ediyor olması muhtemeldir.

Enerji, bilim adamları tarafından iş yapma kapasitesi şeklinde tanımlanmaktadır. Madde ise yeryüzünde ve evrenin içinde nesneleri oluşturan malzemedir ve elektron mikroskobu altında görülebilen hareket halindeki atom ve moleküllerden oluşur.

Albert Einstein 20. yüzyılın başında enerji ve maddenin atom seviyesinde birbirleriyle bağlantılı olduğunu öne sürerek, maddenin enerjiye dönüştürülmesinin mümkün olabileceğini belirtmiştir. Bu durum yukarıda tarif ettiğimiz, diriden ölünün çıkması yani atom düzeyinde hareketli maddeden enerjinin elde edilmesi olabilir. Ayrıca “çıkarır” olarak çevrilen “yuhricu” kelimesi, dışarı çıkarmak, saçmak, dışa doğru çıkarmak, yaymak (örneğin elektrik dalgalarını) anlamlarına gelmektedir. Dolayısıyla ayette geçen kelimeler atomdan elde edilen enerji şeklini tarif ediyor olabilir. (Doğrusunu Allah bilir.)

Günümüzde atomun çekirdeği yarılarak parçalara ayrılabilmektedir. Einstein’ın teorilerinden yola çıkan bilim adamları, 1940’larda nükleer fizyon yoluyla maddeden enerji elde edebilmeyi başarmışlardır. Enam Suresi’nin 95. ayetinde “faliku” kelimesi ile ifade edilen “yarma” fiili de, fisyon kelimesinin sözlük anlamı olan (atom çekirdeğini) yarıp ayırma işlemini tarif ediyor olabilir. Bu işlem gerçekleştirildiğinde olağanüstü miktarda enerji açığa çıkar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder