Evrimin Embriyolojik Kanıtı Yoktur

Darwinizm hala bazı saplantılı bilim çevrelerinde yaygın olarak kabul görmektedir. Ama bu, Darwinizm devrinin sona erdiğini kabul etmemize engel değildir. Çünkü teoriyi ayakta tutan sözde bilimsel varsayımlar birer birer çökmüştür.

Embriyolojik gelişim, memeli bir canlının anne karnında gösterdiği gelişim sürecidir. Kendilerini evrim teorisini savunmaya şartlandırmış olan bir kısım çevreler çeşitli sahte çizimler ve senaryolarla “embriyolojik evrim” yaşandığı izlenimi vermeye çalışırlar ancak gelişen bilim bu çabanın geçersizliğini ortaya koymuştur.

18. yüzyıla kadar embriyoloji, bilgiden çok spekülasyona dayanıyordu. Bunun nedeni teknolojik eksiklikler nedeniyle genetik biliminin henüz keşfedilmemesi ve hücrenin daha tanınmamasıydı.

 Charles Darwin insanın kökeni hakkındaki teorisini ve buna dair bulduğunu iddia ettiği kanıtları The Descent of Man (İnsanın Türeyişi) adlı kitabında açıklamıştı. Hiçbir kapsamlı delilin olmadığı bu kitabın sayfalarında yer alan tek resim ise, hemen birinci bölümde yer alan, biri insan diğeri ise köpek embriyolarına ait iki çizimdi. Darwin, insan embriyosunun maymun veya köpek gibi omurgalı embriyolarına çok benzediğini, ancak gelişimin (hamileliğin) ileri dönemlerinde farklılaşma olduğunu söylüyor, bunun gözlemlere dayandığını ileri sürüyordu.

Ancak Darwin bir embriyolog değildi. Hiçbir zaman embriyoları mercek altına alıp kapsamlı bir biçimde incelememişti. Dolayısıyla bu tezini geliştirirken bu konuda kendince otorite saydığı kişilerden alıntı yaptı. Verdiği dipnotta özellikle bir isim dikkat çekiyordu: Natürliche Schöpfungsgeschichte (Doğal Yaratılış Tarihi) adlı kitabında çeşitli hayali embriyo çizimleri vermiş ve bunlar üzerine yorumlar yapmış olan Alman biyolog Ernst Haeckel.

Nitekim Haeckel gerçekten de kısa bir süre sonra embriyolojinin evrimci yorumunun kurucusu ve asıl sahibi olarak tarihe geçecekti.

Haeckel, Darwin’in 1859’da yayınlanan Türlerin Kökeni adlı kitabını büyük bir heyecanla okumuş, benimsemiş ve Darwin’den bile koyu bir evrimci olmuştu. Bu teoriye kendi adına “katkıda” bulunmak için bir dizi araştırma yaptı ve kitap yazdı. 1868’de yazdığı Natürliche Schöpfungsgeschichte (Doğal Yaratılış Tarihi) adlı kitabında ise, ona asıl ününü kazandıracak olan embriyoloji teorisini ortaya attı. Haeckel, bu kitapta, farklı hayvanların ve insanın ovüllerinin ve embriyolarının gelişimin başlangıcında birbirleri ile tamamen aynı olduklarını öne sürüyordu. Kitabın 242. sayfasına yerleştirdiği insan, maymun ve köpek embriyosu resimleri de bunun kanıtıydı. Görünürde birbirlerinin tamamen aynı olan bu resimler, Haeckel’e göre bu canlıların ortak bir kökenden geldiklerini kanıtlıyordu.

Gerçekte ise böyle birşey yoktu. Haeckel iddiasını evrim teorisine uydurmak için tek bir embriyo çizimi yapmış, sonra da bunu çok küçük farklılıklara uğratarak insan, maymun ve köpek embriyosu diye yan yana yerleştirmişti! Aynı resmi yan yana basınca, doğal olarak “birbirinin aynı” duruyorlardı. (Haeckel’s Fraudulent Charts”; http://www.pathlights.com/ ce_encyclopedia/17rec03.htm)

Haeckel’in Gerçek Olmayan Çizimlerini Darwin, İnsanın Türeyişi adlı Kitabında Kullanmıştır

Darwin “İnsanın Türeyişi” adlı kitabı yazmadan önce, Haeckel’in “çalışma”sında çok önemli bir çarpıtma olduğunu fark eden ve bunu açıklayanlar olmuştu. Haeckel’in kitabını yayınladığı 1868 yılı içinde, Archiv für Anthropologie (Antropoloji Arşivi) adlı Alman bilim dergisinde yayınlanan L. Rutimeyer imzalı bir makalede, Haeckel’in sahtekarlık yaptığı gözler önüne serildi. Basel Üniversitesi’nde zooloji ve karşılaştırmalı anatomi profesörü olan Rutimeyer, Haeckel’in embriyo çizimlerinin yayınlandığı iki kitabı, Naturliche Schöpfungsgeschichte (Doğal Yaratılış Tarihi) ve Über die Entstehung und den Stammbaum des Menschengeschlechts’i (İnsan Cinsiyetinin Soyağacı ve Oluşumu Hakkında) incelemiş, bunların her ikisindeki embriyo çizimlerinin de gerçeklerden tamamen ilgisiz olduğunu göstermişti. Rutimeyer şöyle diyordu:

Haeckel bu çalışmaların hem bilim adamı olmayan kişiler tarafından kolayca anlaşılabileceğini, hem de bilimsel ve akademik olduklarını ileri sürüyor. Yazarın ilk yorumuna kimse karşı çıkmayacaktır, ama ikincisi pek ciddi bir biçimde savunulabilecek bir iddia değildir. Bunlar, Ortaçağ formalitesi ile sarmalanmış işlerdir. Bilimsel kanıtların (yoktan) üretildiği çok aşikardır. Ama yazar, okuyucuların bu gerçeği fark etmemesi için çok dikkatli davranmıştır.” (L. Rutimeyer, “Referate,” Archiv fur Anthropologie, 1868)

Buna rağmen Darwin ve onu destekleyen diğer biyologlar, Haeckel’in çizimlerini referans olarak kabul etmeye devam ettiler. Bu da Haeckel’e motivasyon sağladı. Embriyolojiyi Darwinizm’e güçlü bir dayanak haline getirmek için kolları sıvadı. Yaptığı gözlemler ortaya böyle bir dayanak çıkarmıyordu, ama o gözlemlerden çok, çizimlere önem veriyordu. İlerleyen yıllarda bir dizi karşılaştırmalı embriyo çizimi yaptı. Balık, semender, kaplumbağa, tavuk, tavşan ve insan embriyolarını yan yana gösteren şemalar hazırladı. Bu şemalarda dikkati çeken yön, bu farklı canlıların embriyolarının ilk başta birbirlerine çok benzemeleri, gelişim süreci sırasında yavaş yavaş farklılaşmalarıydı. Özellikle insan embriyosunun balık embriyosuna benzerliği çok dikkat çekiciydi. Öyle ki, insan embriyosu çizimlerinde, aynı balıktaki gibi “solungaç”lar bile görülüyordu, Haeckel, bu çizimlerin verdiği sözde bilimsellik görüntüsü ile “teorisini” ilan etti: Ontojeni, Filojeniyi Tekrar Eder (Bireyoluş, Soyoluşun Tekrarıdır). Bu sloganın anlamı şuydu: Haeckel’e göre, her canlı yumurtasında veya annesinin rahminde geçirdiği gelişim sırasında, kendi türünün “evrimsel tarihini” baştan yaşıyordu. Örneğin insan embriyosu anne karnında ilk başta balığa benziyor, ilerleyen haftalarda semender, sürüngen, memeli gibi aşamalardan geçtikten sonra, insana “evrimleşiyor”du.

“Ontojeni, Filojeniyi Tekrar Eder” sloganındaki “tekrar etme” (recaputilation) kavramından hareketle “Rekapütilasyon Teorisi” olarak da bilinen bu hikaye, kısa sürede tüm zamanların en ünlü sözde evrim “kanıt”larından biri haline geldi. Tüm bir 20. yüzyıl boyunca, yüz milyonlarca öğrenci Haeckel’in balık-semender-kaplumbağa-tavuk-tavşan-insan şemalarını ders kitaplarında gördü ve “insan embriyosunda solungaçlar olduğu” hikayesiyle yetiştirildi. Bugün de hala evrim teorisine inanan pek çok kişiye sorulduğunda, akıllarına gelen birkaç “evrim kanıtı”ndan biri bu olacaktır.

Adım Adım Haeckel Sahtekarlığı

Embriyolar gerçekte birbirlerine hiç benzemiyorlardı. Haeckel yaptığı çizimlerde olabilecek her türlü tahrifatı yapmıştı. Embriyolara hayali organlar eklemiş, bazılarından organları çıkarmış, büyüklükleri çok farklı olan embriyoları aynı boyda gibi göstermişti.

Haeckel’in insan embriyosunda “solungaç” diye gösterdiği yarıkların ise solungaçlarla hiçbir ilgisi yoktu: Bunlar, gerçekte insanın orta kulak kanalının, paratiroidlerinin ve timüs bezlerinin başlangıçlarıydı. (Haeckel’in diğer benzetmelerinin de aldatıcı olduğu anlaşıldı: Embriyonun “yumurta sarısı kesesi”ne benzetilen kısmı, gerçekte bebek için kan üreten bir keseydi. Haeckel’in ve onu izleyenlerin “kuyruk” olarak tanımladıkları kısım ise, insanın omurga kemiğiydi ve sadece bacaklardan daha önce ortaya çıktığı için “kuyruk” gibi gözüküyordu.)

Haeckel’in çizimlerde sahtekarlık yaptığı, henüz 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkmış ve o da bu konuda hayli açık bir “itiraf”ta bulunmuştu. Ernst Haeckel şöyle söylüyordu:

Bu yaptığım sahtekarlık itirafından sonra kendimi ayıplanmış ve kınanmış olarak görmem gerekir. Fakat benim avuntum şudur ki; suçlu durumda yan yana bulunduğumuz yüzlerce arkadaş, birçok güvenilir gözlemci ve ünlü biyolog vardır ki, onların çıkardıkları en iyi biyoloji kitaplarında, tezlerinde ve dergilerinde benim derecemde yapılmış sahtekarlıklar, kesin olmayan bilgiler, az çok tahrif edilmiş, şematize edilip yeniden düzenlenmiş şekiller bulunuyor. (Francis Hitching, The Neck of the Giraffe: Where Darwin Went Wrong, New York: Ticknor and Fields 1982, s. 204)

Ancak buna rağmen Darwinist sistem bu propaganda malzemesini çok beğendi ve kullanmaktan vazgeçmedi. Çizimlerin bir bilim sahtekarlığı olduğu göz ardı edildi ve on yıllar boyunca ders kitapları başta olmak üzere pek çok evrimci kaynak bu çizimleri bir gerçek gibi lanse etti.

Haeckel Sahtekarlığı 90’lı Yıllarda Tamamen  Deşifre Oldu

Ünlü bilim dergisi Science, 5 Eylül 1997 tarihli sayısında, Haeckel’in embriyo çizimlerinin bir sahtekarlık ürünü olduğunu açıklayan bir makale yayınladı. “Haeckel’in Embriyoları: Sahtekarlık Yeniden Keşfedildi” başlıklı ve Elizabeth Pennisi imzalı yazıda şöyle denmektedir:

Londra’daki St. George’s Hospital Medical School’dan embriyolog Michael Richardson, ‘(Haeckel’in çizimlerinin) verdiği izlenim, yani embriyoların birbirine çok benzedikleri izlenimi yanlış’ diyor... O ve arkadaşları Haeckel’in çizdiği türdeki ve yaştaki canlıların embriyolarını yeniden inceleyerek ve fotoğraflayarak kendi karşılaştırmalarını yapmışlar. Richardson, Anatomy and Embryology dergisine yazdığı makalede, ‘embriyolar çoğu zaman şaşırtıcı derecede farklı görünüyorlar’ diye not ediyor. (Science, 5 Eylül 1997)

Haeckel’in, embriyoları benzer gösterebilmek için, bazı organları kasıtlı olarak çizimlerinden çıkardığını ya da hayali organlar eklediğini bildiren Science dergisi, yazının devamında şu bilgileri vermektedir:

“Richardson ve ekibinin bildirdiğine göre, Haeckel sadece organlar eklemek ya da çıkarmakla kalmamış, aynı zamanda farklı türleri birbirlerine benzer gösterebilmek için büyüklükleri ile oynamış, bazen embriyoları gerçek boyutlarından on kat farklı göstermiş. Dahası Haeckel farklılıkları gizleyebilmek için, türleri isimlendirmekten kaçınmış ve tek bir türü sanki bütün bir hayvan grubunun temsilcisi gibi göstermiş. Richardson ve ekibinin belirttiğine göre, gerçekte birbirlerine çok yakın olan balık türlerinin embriyolarında bile, görünümleri ve gelişim süreçleri açısından çok büyük farklılıklar bulunuyor. Richardson ‘(Haeckel’in çizimleri) biyolojideki en büyük sahtekarlıklardan biri haline geliyor’ diyor. (Science, 5 Eylül 1997)

New Scientist’teki 16 Ekim 1999 tarihli bir makalede Haeckel’in embriyoloji masalının tamamen gerçek dışı olduğu ise şöyle anlatılıyordu:

Haeckel, teorisini “biyogenetik yasa” olarak adlandırdı ve bu düşünce kısa zamanda “rekapitülasyon” olarak popülerleşti. Gerçekte ise, Haeckel’in keskin yasasının yanlış olduğu yakın bir zaman sonra gösterildi. Örneğin, erken insan embriyosunun hiçbir zaman bir balık gibi solungaçları yoktur ve embriyo hiçbir zaman erişkin bir sürüngene ya da maymuna benzer evrelerden geçmez. (Ken McNamara, “Embryos and Evolution”, New Scientist, 16 Ekim 1999)

Böylece tüm zamanların en popüler sözde “evrim kanıtı” sayılabilecek olan “rekapitülasyon” teorisi çürümüş oldu.

Darwin’in Bilimden  Uzak Çabası

Haeckel’in sahtekarlığı da böylece ortaya çıkmış oldu. Ama Haeckel’inkine yakın bir diğer sahtekarlık, hala görmezden gelinmeye devam ediliyordu.

Bu, Darwin’in sahtekarlığıydı. Darwin, başta da belirttiğimiz gibi, Haeckel’in çizimlerini ve yorumlarını, devrin diğer bilim adamlarının aykırı görüşlerini hiçe sayarak almış ve teorisini desteklemek için kullanmıştı. Ancak Darwin’in dürüstlükten uzaklaştığı tek nokta bu değildi. Daha da çarpıcı bir nokta, dönemin en ünlü embriyoloğu sayılabilecek olan Karl Enrst von Baer’in görüşlerini tamamen çarpıtarak aktarmış olmasıydı. Jonathan Wells’in Icons of Evolution adlı kitabında ayrıntılarıyla açıkladığı gibi, Von Baer Darwin’in teorisine inanmıyordu ve buna şiddetle karşı çıkmıştı. Embriyolojiye getirilen evrimci yorumlara da yine kesinlikle karşıydı; “yüksek hayvanların embriyoları hiçbir zaman bir başka formun embriyosuna benzemez, sadece kendi embriyosuna benzer” diye yazmıştı. Darwinistlerin ise “embriyoları incelemeden önce zaten Darwinist evrim hipotezini kabul etmiş” dogmatikler olduğunu belirtmişti. (Jonathan Wells, Icons of Evolution: Science or Myth?, s.85)

Ancak Darwin, Türlerin Kökeni’nin üçüncü baskısından itibaren, Von Baer’in yorumlarını ve vardığı sonuçları çarpıtarak kendi teorisi lehinde bir kanıt olarak kullandı. Jonathan Wells, bunu şöyle açıklıyor:

Darwin von Baer’i kendi embriyolojik kanıtlarının kaynağı olarak alıntıladı, ama en önemli noktada Darwin bu kanıtları kendi teorisine uygun hale getirmek için çarpıttı. Von Baer kendi yaptığı gözlemlerin Darwin tarafından haksız biçimde kullanılmasına karşı çıkacak kadar uzun yaşadı ve 1876’daki ölümüne kadar Darwinist evrimin güçlü eleştirmenlerinden biri oldu. Ama Darwin yine de onu kaynak göstermeyi sürdürdü, onu (Baer’i) açıkça karşı çıktığı teorinin sanki bir destekçisiymiş gibi gösterdi. (Jonathan Wells, Icons of Evolution: Science or Myth?, s. 86)

Kısacası Darwin, döneminin ilkel şartlarını, sadece yanlış ve önyargılı bilimsel çıkarımlar yapmak için değil, iletişim eksikliğinden yararlanarak başka bilim adamlarının çalışmalarının sonuçlarını çarpıtmak için de kullanmıştı.

Tüm bunların geç de olsa ortaya çıkması, kuşkusuz Darwinizm’e önemli bir darbedir. Darwin, Haeckel’in sahtekarlığından güç bulmuş ve embriyolojiyi, teorisini destekliyormuş gibi göstermişti. Pek çok insan da bu hikayeye kandı, cahillik ve yüzeysellik içinde, bir zamanlar boğazında “solungaçlar” taşıdığını sanarak, evrime inandı.

Ama bu, bir zamanlardı...

Artık embriyolojinin Darwinizm’e bir kanıt sağlamadığı biliniyor. Ancak Darwinistlerin bugün yapmaya çalıştıkları şey, batılı ayakta tutabilmek için hakkı reddetmek, gizlemek veya göz ardı etmektir. Ama bu yanlış bir yoldur; bu şekilde kendilerini hem aldatmış, hem de küçük düşürmüş olurlar. Allah’ın Kuran’da, bildirdiği ayetten Darwinistler de ders almalıdırlar:

Hakkı batıl ile örtmeyin ve hakkı gizlemeyin. (Kaldı ki) siz (gerçeği) biliyorsunuz. (Bakara Suresi, 42)

2014-03-19

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder