Müslümanlar Kitap Ehli'ne şefkatle yaklaşmalıdır




MÜSLÜMANLAR KİTAP EHLİ’NE ŞEFKATLE YAKLAŞMALIDIR

Allah Katında din İslam’dır. Ve Müslümanlar tüm insanların “LailaheilAllah Muhammeden Resulullah” demelerini yani Muhammedi olmalarını ister ve bunun için gayret ederler.
Allah Kuran'da Yahudileri ve Hıristiyanları ise Kitap Ehli olarak isimlendirmiş ve Müslümanlarla, Kitap Ehli arasındaki ilişkinin nasıl olması gerektiğini detayları ile bildirmiştir. İslamiyet'in doğuşundan itibaren Müslümanlarla, Kitap Ehli arasında şefkat ve anlayış ön planda olmuştur. Ehl-i Kitap, -her ne kadar bazı inanışları sonradan tahrif edilmiş olsa da- temeli Allah'ın vahyine dayanan birçok ahlaki değere, haram ve helal kavramlarına sahiptir.
Bunun için Kitap Ehlinden kimselerin pişirdiği bir yemek, Müslümanlar için Kuran'da helal kılınmıştır. Aynı şekilde Müslüman erkeklere Kitap Ehlinden kadınlarla evlenme izni verilmiştir. Bu konuyla ilgili ayette Allah şöyle buyurur:
Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Mü'minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.) Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır. (Maide Suresi, 5)

Allah Kuran'da, Müslümanlara, Ehl-i Kitap hakkında bir emir vermektedir; onları "ortak bir kelimede birleşmeye" çağırmak:
De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek bir kelimeye gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız bir kısmımızı Rabler edinmeyelim... (Ali İmran Suresi, 64)
Ve Allah bunu “sözü en güzel şekilde” yani sevgiyle, şefkatle, sevecenlikle, anlayışla, dostane bir üslupla yapmamızı emretmiştir:

İçlerinde zulmedenleri hariç olmak üzere, Kitap Ehliyle en güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin. Ve deyin ki: "BİZE VE SİZE İNDİRİLENE İMAN ETTİK; BİZİM İLAHIMIZ DA, SİZİN İLAHINIZ DA BİRDİR VE BİZ O'NA TESLİM OLMUŞUZ." (Ankebut Suresi, 46)
Allah Kuran’da Yahudi ve Hristiyanların hatalarını, batıl inanışlarını, sapkın düşüncelerini de haber vermiştir. Elbette Müslümanlar, Kitap Ehli’nin Kuran’a uygun olmayan, sapkın inanışlarında onlarla ittifak içinde olmazlar. Ancak bu, Kitap Ehli’ne karşı düşmanca, saldırgan, çoluk çocuk, yaşlı kadın ayırt etmeden onları yok etme düşüncesi içinde olmayı asla gerektirmez. Çünkü Allah’ın Kuran’da bildirdiği bu hatalar ve sapkınlıklardan onları yapan kişiler sorumludur. Allah bir kavme toptan, içlerindeki mazlumları, temizleri ayırt etmeden lanet etmez. İçlerinden kötülük yapanlara yaptıkları kötülüğün karşılığını verir. Nitekim ayetlerde Kitap Ehli içinde samimi, dürüst, güzel ahlaklı insanlar olduğu bildirilmektedir:

ONLARIN HEPSİ BİR DEĞİLDİR. KİTAP EHLİ'NDEN BİR TOPLULUK VARDIR Kİ, GECE VAKTİNDE AYAKTA DURUP ALLAH'IN AYETLERİNİ OKUYARAK SECDEYE KAPANIRLAR. Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır. Onlar hayırdan her ne yaparlarsa, elbette ondan yoksun bırakılmazlar. Allah, muttakileri bilendir. (Al-i İmran Suresi, 113-115)

Şüphesiz, KİTAP EHLİNDEN, ALLAH'A; SİZE İNDİRİLENE VE KENDİLERİNE İNDİRİLENE -ALLAH'A DERİN SAYGI GÖSTERENLER OLARAK- İNANANLAR VARDIR.Onlar Allah'ın ayetlerine karşılık olarak az bir değeri satın almazlar. İşte bunların Rableri Katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çok çabuk görendir. (Al-i İmran Suresi, 199)

Hatta Yüce Allah, Maide Suresi’nin 82. Ayetinde, “İMAN EDENLERE SEVGİ BAKIMINDAN EN YAKIN OLARAK DA: "HIRİSTİYANLARIZ" DİYENLERİ BULURSUN.” buyurmaktadır.
Tüm bu ayetler Müslümanlarla Kitap Ehli arasında sıcak, dostane, sevgi dolu bir ortam olması gerektiğini göstermektedir. Bu nedenle, başta Peygamber Efendimiz (sav)'in dönemi olmak üzere tarih boyunca tüm İslam toplumları, Kitap Ehli için adalet ve şefkatin merkezi olmuşlardır.Geçtiğimiz 1400 yılın tarihi, diğer ülkelerde zulüm gören Hıristiyan ve Yahudilerin, Müslümanların korumasına ve merhametine sığınmalarının örnekleri ile doludur.İçinde bulunduğumuz Mehdiyet devri de, bu şefkat ve merhametin en güzel örneklerinden biri olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder