mehdiyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mehdiyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Allah Müslümanlara Birlik Olmayı Emretmiştir, Birlik Olmak Farzdır





ALLAH MÜSLÜMANLARA BİRLİK OLMAYI EMRETMİŞTİR, BİRLİK OLMAK FARZDIR

Allah Kuran'da müminlere birlik olmalarını, inkara karşı imanda saf bağlamalarını, birbirlerini kardeşleri gibi görüp sevmelerini, birbirlerine karşı merhametli, affedici ve koruyucu olmalarını, dağılmaktan, ayrılmaktan ve parçalanmaktan şiddetle kaçınmalarını emretmiştir.

TÜM MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR VE TEK BİR TOPLULUKTUR

Gerçekten, sizin bu ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim, öyleyse Bana ibadet ediniz. Onlar, işlerini kendi aralarında parça parça dağıttılar (dinlerinde bölünmeler yaptılar); hepsi Biz'e döneceklerdir. (Enbiya Suresi, 92-93)

Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.  (Al-i İmran Suresi, 103)

Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz. (Hucurat Suresi, 10)


Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46)

İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. (Enfal Suresi, 73)


ALLAH TÜM MÜSLÜMANLARA, HEP BİRLİKTE, DİNSİZLİĞE KARŞI FİKREN MÜCADELE ETMELERİNİ EMREDİYOR

Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına mücadele etmiyorsunuz? (Nisa Suresi, 75)
Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla mücadele edin. Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını görendir. (Enfal Suresi, 39)
Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlardır. (Şura Suresi, 39)
Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak mücadele edenleri sever. (Saff Suresi, 4) 

MÜSLÜMANLAR DİNSİZLİĞE KARŞI FİKREN, TOPLUCA MÜCADELE EDİYORLAR

Gerçek şu ki, Allah Katında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı günden beri Allah'ın Kitab'ında on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte dosdoğru olan hesab (din) budur. Öyleyse bunlarda kendinize zulmetmeyin VE ONLARIN SİZLERLE TOPLUCA CEHD ETMESİ GİBİ SİZ DE MÜŞRİKLERLE TOPLUCA CEHD EDİN. Ve bilin ki Allah, takva sahipleriyle beraberdir. (Tevbe Suresi, 36) 

Bu ayetlerden ve Kuran'ın genelinden açıkça anlaşıldığı gibi;
·       Müslümanların birlik olmaları,
·       Kardeşce bir sevgi ve şefkatle birbirlerine bağlı olmaları,
·       Çekişip tartışmamaları,
·       Birbirlerinin velileri ve dostları olmaları,
·       Birbirlerini her koşulda koruyup kollamaları,
·       Birbirleriyle istişare halinde olmaları,
·       Birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf haline inkara karşı ilmen mücadele etmeleri farzdır.

Bu durumda tüm bunların aksi bir tutum sergilemek, yani;
·       Birleştirici değil ayırıcı olmak,
·       Müslüman kardeşlerine sevgiyle ve şefkatle yaklaşmamak,
·       Müslüman kardeşlerine karşı affedici, koruyucu ve kollayıcı olmamak,
·       İnkara karşı verilen ilmi mücadelede Müslümanlarla kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlamamak haramdır.



İnşaAllah ve MaşaAllah zikrindeki sırlar



İnşaAllah ve MaşaAllah Zikrindeki Sırlar

İnşaAllah ifadesi  Allah izin verirse demektir.  Yüce Allah bizlere Kuran’ı Kerim’de Kehf Suresi’nin 23 ve 24. ayetlerinde inşaAllah denilmesi gerektiğini şöyle bildirmiştir.

Hiçbir şey hakkında: "Ben bunu yarın mutlaka yapacağım" deme. Ancak: "Allah dilerse" (inşaAllah yapacağım de). (Kehf Suresi, 23-24)

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de inşaAllah demenin önemini birçok hadisi ile bildirmiştir:
Bir kişinin bütün sözlerinde inşaAllah demesi, onun imanının kemalindendir. (Taberani)


 “İnsanlar için inşaAllah demekten daha faziletli itaat edicilik yoktur’ (Hadis-i Şerif)

ADNAN OKTAR:  ‘İnşaAllah’ bir zikirdir. ‘La İlahe illAllah’ gibi, ‘subhanAllah’ gibi, ‘Allah-u Ekber’ gibi, ‘elhamdülillah’ gibi bir zikirdir. Allah’ı zikretmektir. Dolayısı ile bereketlidir. 17 haziran 2010 aksu_tv_kackar_tv

MaşaAllah ifadesi Kuran’ı Kerim’de Kehf Suresi 39. ayette yer almaktadır.

"Bağına girdiğin zaman, 'MaşaAllah, Allah'tan başka kuvvet yoktur' demen gerekmez miydi? ( Kehf Suresi, 39)

Bu ayette "maşaAllah" kelimesinin önemine dikkat çekilmektedir. MaşaAllah " Allah'ın dilemesiyle anlamında kullanılan bir ifadedir. Müminler Allah'ın yaratışındaki üstün sanatı ve kudreti ifade etmek istediklerinde maşaAllah, Allah ne güzel yaratmış der ve Allah'ı tesbih ederler. 

Maşallah Ve İnşaallah’ı Sık Sık Tekrarlamanın Önemi

Küçük büyük her türlü olay Allah'ın bilgisi dahilinde gerçekleşir. MaşaAllah ve İnşaAllah ifadelerini kalpten hissederek kullanmak, çevredeki kişilere de her şeyin sahibinin Allah olduğunu, her olayın kaderde ve Allah dilerse gerçekleştiğini hatırlatır. Her şeyi yapanın Allah olduğunu sık sık hatırlatmak insanlara çok büyük fayda verir.

ADNAN OKTAR:  İnşaAllah ve maşaAllah’da bir sır var. O sözlerde, o zikirde, dünya harekete geliyor. O zikrin içinde özel bir etki var. Bakın, “inşaAllah maşaAllah, inşaAllah maşaAllah” dünya dayanamıyor. Küfür erimeye başlıyor, bu söze dayanamaz küfür. Ve Mehdiyet’in kılıcıdır inşaAllah, maşaAllah. Bir sır var ki, biz bu kadar ısrarlı söylüyoruz, tekrarlı söylüyoruz. Allah söylüyor “tekrar edin” diyor, biz de tekrar ediyoruz. (15 Ağustos 2011)

İnşaallah Ve Maşaallah Zikirleri Şirki Darmadağın Eder

Allah her şeyin üzerinde mutlak Hakim’dir ve her şeyi bir kader ile yaratmıştır. Bu kesin gerçeğe iman eden müminler Allah’a bağlılıklarının ve teslimiyetlerinin bir ifadesi olarak konuşmalarında inşaAllah ve MaşaAllah ifadelerini sık sık kullanırlar.

 ADNAN OKTAR: Bir şey gördüğümüzde; “maşaAllah, Allah ne güzel yaratmış.” Böylece şirkten kurtulmuş oluyoruz. ‘İnşaAllah’ da; Allah’ın izni ile, Allah’ın yaratmasıyla, Allah’ın kaderde yaratması ile. Her ikisi de anti-şirk kelimelerdir, ‘inşaAllah’ ve ‘maşaAllah’. Şirke darbedir. Şirki darmadağın eden iki kelimedir. Nur Suresi’nde Allah, Allah’a şirk koşmayanların dünyaya hakim olacağını söylüyor. Şimdi yarın ben bir şey yapacağım dersem eğer Allah’ı unutarak söylersem, Allah’ın yaratacağını unutursam bu şirk olur. Ama ‘inşaAllah’, ‘Allah’ın dilemesiyle’, ‘Allah’ın kaderde yaratmasıyla’ yapacağım dersen şirkten kurtulmuş olursun. Müşrik olmamış olursun. Bir de ‘bir şey ne kadar güzel dersen’ ona ilahlık vasfetmiş olursun. Ama ‘Allah ne güzel yaratmış’ dersen şirkten kurtulmuş olursun. ‘İnşaAllah’ ve ‘maşaAllah’ Ahir zamanda şirki parçalayan Allah’ın iki zikridir. Bu iki zikir şirki parçalar. Put parçalayıcıdır, inşaAllah... 17 haziran 2010 aksu_tv_kackar_tv

İnşaallah Ve Maşaallah İfadelerinin İslam’ın Dünya Hakimiyetindeki Önemi

MaşaAllah ve İnşaAllah kelimeleri Kuran’ı Kerim’de yalnızca Kehf Suresi’nde bir arada yer alır. Kehf Suresi ahir zamana bakan çok önemli işaretler taşır.

Bu kelimelerin ebced değerleri de mucizevi bir şekilde ahir zamana ve İslam’ın dünya hakimiyetine ait tarihleri verir.


MaşaAllah kelimesinin ebced değeri:  şeddesiz 1987’e, şeddeli 2016 
İnşaAllah kelimesi şeddesiz 1997, şeddeli 2027

 ADNAN OKTAR: İnşaAllah, maşaAllah dedikçe, dünya hakimiyeti adım adım ilerler. Bunun belirli bir sayısı var, inşaAllah ve maşaAllah’ın. O sayıya ulaşıldığında, hakimiyet de olmuş olacak, inşaAllah. Onun için bol bol inşaAllah ve maşaAllah’ı kardeşlerimiz kullansınlar. ..İnşaAllah, maşaAllah adım adım İslam’a, İttihad-ı İslam’a yaklaşma demektir. Her dediğinde, bir adım daha yaklaşırsın, her dediğinde bir adım daha yaklaşırsın. Allah’ın kastettiği bir limit var, o limit doluncaya kadar, o dolduğunda tamamdır, inşaAllah. 20_mart2011 çay tv kanal avrupa

İnşaallah Ve Maşaallah Zikri Hz. Mehdi (A.S.)’In Talebelerinin Sırrıdır

Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde Hz. Mehdi (as) ‘ın talebeleri için “Onlardan (Hz. Mehdi (a.s.)’ın talebelerinden) biri bir iş yapmak istediği zaman  inşaAllah bu işi yaparım der"  diye buyurmuştur.

ADNAN OKTAR:... Mehdi (a.s.) talebeleri de, en çok ‘inşaAllah’ı Mehdi (a.s.) talebelerinde duyacağız. ‘İnşaAllah’ı, ‘maşaAllah’ı en çok kullananlar bu kilit kelimelerle dünyaya hakim olacaklar. Sırrıdır dünyanın; ‘inşaAllah’, ‘maşaAllah’. Dünya hakimiyetinin sırrıdır. Mehdi (a.s.) talebelerinin sırrıdır. Kilit kelimesidir. Kehf Suresi’nde açıklanmış bu.  (24 Temmuz 2010 )

Pkk’nın hayat damarı anti materyalist ilmi propaganda ile kesilir




PKK’NIN HAYAT DAMARI ANTİ MATERYALİST İLMİ PROPAGANDA İLE KESİLİR

Marksist Leninist bir terör örgütü olan PKK, asıl gücünü geniş bir alanda yaptığı Darwinist, materyalist propagandadan alıyor.
Bu propagandayla taraftar topluyor. Bu propagandayla gençlerin dağa çıkmasını sağlıyor. Bu propagandayla taraftarlarını gözünü kırpmadan cinayet işleyen, karakolları bombalayan, sivilleri öldüren, kendi arkadaşlarını dahi katleden birer ölüm makinasına çeviriyor.
Birazdan izleyeceğiniz görüntülerde, Güney Doğu’da yol kesen bir grup teröristin halka saatler boyunca yaptıkları Marksist Leninist propaganda görülüyor.  
Bu izlediğiniz görüntüler, bölgede sıkça rastlanan olaylardan sadece bir örnek.
Terör örgütünün halkın arasına sızmış olan mensupları komünizm propagandası yapmak için her fırsatı kolluyor ve değerlendiriyorlar. Köylerde, kasabalarda, kahvehanelerde, internet kafelerde, ev sohbetlerinde, düğünlerde Darwinist materyalist telkinlerde bulunuyor, bu yolla etki altına aldıkları kimseleri, dağda aylarca geceli gündüzlü yoğun bir Marksist Leninist eğitimden geçiriyorlar.
Bu yoğun eğitim neticesinde ortaya, her şeyin kör tesadüflerin eseri olduğunu sanan, tarihin diyalektik bir akışı olduğuna inanan, çelişkinin hayatın vazgeçilmez parçası olduğunu düşünen ve acımasızlığı, kavgayı, çatışmayı ilerlemenin şartı sanan insanlar çıkıyor. Uğruna öldüğü ve öldürdüğü ideolojinin bilimsel olduğunu sanan bu insanlar terör eylemlerine devam ediyorlar. Çünkü aldıkları Darwinist materyalist eğitim, silahlı çatışmanın devrimin vazgeçilmez unsuru olduğunu ve toplumların ilerlemesi için bu yolun tek çözüm olduğunu onlara gösteriyor.

A9 TV; 29 Eylül 2011

ADNAN OKTAR: Adam durduk yere PKK’lı olmuyor. Evde otururken, “canım sıkılıyor, alayım tüfeği dağa çıkayım bari” demiyor adam. Adam eğitiliyor. Taa ilkokuldan, ortaokuldan itibaren eğitiliyor. Marksist, Leninist, Darwinist, materyalist propaganda uzun uzun anlatılıyor. Marksist olduktan sonra bir insan, Darwinist düşünce içerisinde, Leninist olduktan sonra bambaşka bir ruha girer. Başka bir insan olur. Bunu düşünmüyor birçok insan. Yani gerçek anlamda Leninizm’in tuzağına düşen, Marksizm’in tuzağına düşenin adeta bünyesi değişir. Bütün vücudu değişir. Bambaşka bir varlığa dönüşür. Enaniyet ve gurur gelir üstüne, kibir gelir. Artık onun için öldürmek ve ölmek yemek yemek gibidir. Çok sıradan hale gelir. Stanilist düşüncede bu böyl edir.   Çok çok makul bir şey olarak görür. Yani hayatın doğal akışı içerisinde spor yapmak gibi, eğlenmek gibi sıradan bir tavır olarak görüyor.

Marksist Leninist ideolojiye karşı yapılacak en etkili çalışma, bu ideolojinin bilimsel dayanağı olmadığını İLMİ DELİLLERLE NET OLARAK ORTAYA KOYMAKTIR.
Bilimselliğini yitirmiş bir ideolojinin ayakta durması, taraftar toplaması mümkün değildir. Materyalizmin, 21. Yüzyıl bilim ve teknolojisi karşısında uğradığı yenilginin anlatılması bu sebeple çok önemlidir.
·               MATERYALİZMİN VE EVRENİN SONSUZDAN GELİP SONSUZA GİTTİĞİ YANILGISININ BİG BANG İLE ÇÜRÜTÜLDÜĞÜ
·               TEK BİR PROTEİNİN DAHİ TESADÜFEN OLUŞMASININ İMKANSIZ OLDUĞU
·               350 MİLYONDAN FAZLA FOSİLİN YARATILIŞI İSPATLADIĞI
·               TARİHİN EVRİMSEL BİR SÜREÇLE İŞLEMEDİĞİ
·               BİYOLOJİ, ZOOLOJİ, ARKEOLOJİ, BİYOGENETİK, BİYOMATEMATİK GİBİ SAYISIZ BİLİM DALININ DARWİNİZMİN TÜM İDDİALARINI GEÇERSİZ KILDIĞI
bilimsel delillerle, ilmi ve akılcı bir üslupla sürekli anlatıldığında, terör örgütünün yaptığı Marksist Leninist propagandanın insanlar üzerinde hiçbir etkisi olmayacaktır.

A9 TV; 29 Eylül 2011

ADNAN OKTAR: Biz nasıl diyoruz mesela “İttihad-ı İslam kaçınılmaz bir sondur. Mutlaka olacak” diyoruz. Mehdiyeti işte deccaliyet böyle kendince yorumlayıp, bambaşka bir hale getirerek, Kral Mesih’in, Hz. Mehdi (as)’ın yapacağı güzelliği şeytani bir sistemle –ama aynı üslubu kullanarak- bambaşka bir şekle getirmiştir. Onlar da bizim gibi derin iman içindedirler yani. Aynı iman vardır. Ama şeytani iman vardır onlarda. Bizde Rahmani iman vardır. Biz mesela “mutlaka İslam ahlakı dünyaya hakim olacak” diyoruz. Onlar da “proleterya diktatörlüğü hakim olacak” diyorlar. Biz “mutlaka Hz. Süleyman (as), Hz. Zülkarneyn (as) dönemi gibi olacak” diyoruz. Onlar da “mutlaka ilkel, komünal hayat gibi olacak dünya” diyorlar. “Aynısı olacak” diyorlar. Biz mesela “Allah için canımız feda olsun” diyoruz. Onlar da “komünizm için canımız feda olsun” diyorlar. Onun için karşımızda bir din var. Bu dini devlet kaale almıyor. Yani böyle bir dinin varlığını kabul etmiyor. Etmeyince de bu din gelişiyor. Yani zaten onların istediği de o. Yani karşıt görüş olmaması. Karşı görüş olmadı mı çok rahat gelişiyor. Karşı anlatım, karşı propaganda onu nötr hale getirir, etkisiz hale getirir. Bu, bu kadar açık. “Herşeyi yapıyoruz” diyorlar. Yapılan bir şey yok. Bu yapılmadıktan sonra hiçbir şey yapılmıyor demektir. Yani yapılacak olan ana konu budur. Yani yüzde 99’luk kısım budur. Fikri propaganda ve karşı ataktır. Anti-Darwinist, anti-Leninist çalışmadır. Bu yapılmıyor. Sadece siyasi ve askeri çözüm var. Bu da hiçbir şekilde netice vermez. Bundan etkilenmezler.

TERÖRÜ BESLEYEN ANA DAMAR DARWINİST, MATERYALİST İDEOLOJİLERDİR.
ANTİ DARWINİST, ANTİ MATERYALİST İLMİ ÇALIŞMA BU HAYAT DAMARINI KÖKÜNDEN KESİP ATACAKTIR!




Hz. Mehdi (As)'ın İsmi




HZ. MEHDİ (AS)'IN İSMİ

Hadislerde Hz. Mehdi (as)'ın isminin Peygamberimiz (sav)'in ismine,
Hz. Mehdi (as)'ın babasının adının da Peygamberimiz (sav)'in babasının adına uygun olacağı belirtilmiştir.
Ebu Davud ile Tirmizi'nin İbni Mesut (ra)'dan nakil ettiklerine göre, Allah'ın Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: "Onun (Hz. Mehdi (as)'ın) ismi ismime, babasının ismi de babamın ismine muvafık olacaktır..." (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s.159-160)

Ebu Hureyre (ra)'dan rivayete göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Dünya hayatından sadece bir gün kalmış olsa bile, benim Ehl-i Beyt'imden İSMİ İSMİME UYGUN OLAN BİR ZAT (Hz. Mehdi (as)) gelinceye kadar Allah o günü muhakkak uzatır." (Ahmed b. Hanbel "Müsned" inde tahric etmiştir.)

Abdullah b. Ömer (ra)'dan rivayete göre; Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Benim Ehl-i Beyt'imden ismi, ismime uygun olan bir zat (Hz. Mehdi (as)) bütün Araplar üzerine hakimiyet kuruncuya kadar dünya (yok olup) gitmez." (Sünen-i Tırmizi Tercemesi, Hadis No: 2331)

Görüldüğü gibi hadislerde özellikle dikkat çekilen, bu isimlerin birbirlerine "uygun" düşecek olmasıdır. Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi (as) için "ADI ADIMA UYGUN DÜŞER" demektedir, "AYNISIDIR" dememektedir. Aynı şekilde "BABASININ ADI DA BENİM BABAMIN ADINA UYGUN DÜŞER" demektedir. Burada bir işaret, bir sır vardır. Ahmet Muhammed Mehdi ismi, Allah'ın ahir zamanda gelecek Hz. Mehdi (as)'a verdiği isimdir. Yani Hz. Mehdi(as)’ın ismi doğumundan "Ahmet Muhammed Mehdi" olmayacaktır.

PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN SOY İSMİ ADNAN’DIR

Hz. Peygamber(sav)’in şeceresi yirmi birinci kuşaktan dedesi olan Adnan ile başlamaktadır. Bu sebeple Hzhttp://www.mumsema.com/images/smilies/nokta.gif Peygamber(sav)’in soyunun mensup olduğu kavime de Adnaniler denilmektedir.
Peygamber Efendimiz(sav) de Adnanidir. B
ütün İslami kaynaklarda kesinliği kabul edilen soy şeceresinde Peygamberimiz (s.a.v)’in ilk bilinen soy ismi Adnan’dır. Bu demek oluyor.  Babasına da soy ismi Adnan olduğu için o şekilde hitap edilecekti.   Hadiste geçen “adı adıma uygun, babasının adı da babamın adına uygun” denktir” sözünde kastedilen gerçek de böylece anlaşılmaktadır.  

ADNAN OKTAR: Dolayısıyla Mehdi’nin isminin ”Adnan” olduğunu anlıyoruz çünkü soy ismi, yani bir insanı mesela en sonunda bilinen kişi kimse onun soyu odur. Oradan gelir onun soyu. Peygamber Efendimizin bilinen, yani şecere olarak bilinen ilk başlangıçtaki dedesinin ismi Adnan’dır. Dolayısıyla bütün o kavmin hepsi Ben-i Adnan’dır, Adnanilerdir. Peygamber Efendimiz, Adnanidir. Babasının ismini sorduğumuzda Peygamber Efendimizin, hitap edildiğinde ”Muhterem Adnan” deriz babasına, oğluna ”Muhterem Adnan” deriz, soyadıyla hitap ediliyor çünkü biliyorsunuz, Peygamberimize de şimdi olsaydı, ”Muhterem Adnan” diyecektik. Oğlu da olsa yine aynı şekilde, babası da olsa yine aynı şekilde ”Muhterem Adnan” diyecektik. Dolayısıyla diyor ki; “Adı adıma uygun, babasının adı da babamın adına uygun” denktir, aynıdır. Nasıl olabilir bu? Ancak soy ismi ile olur ki soy ismi de asıl hitap ismidir. Bunu Hz. Ali söylüyor, “Mehdi olan Mustafa Adnan Peygamber” diyor Peygamberimize (s.a.v.). Dolayısıyla; Ahmet, Mahmut, Muhammed, Mustafa tarzındaki izahların doğru olmadığını görüyoruz. (18 Ocak 2010)

ADNAN OKTAR:  Ahir zamanda soyadlarıyla hitap yeni başladı. Yani eskiden falanca oğlu falanca derlerdi. Ama şimdi mesela Başbakan’a Sayın Erdoğan diyoruz. Hanımına Bayan Erdoğan diyoruz. Oğluna da yine Erdoğan diyoruz. Başbakan’ın oğlu Sayın Erdoğan diyoruz, inşaAllah. Bunun olacağını bilmesi de ayrıca Peygamberimiz (s.a.v.)’in, yani isimlerin bu şekilde kullanılacağını Ahir zamanda bilmesi de bir mucizedir, inşaAllah.
HZ. ALİ(RA), PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN ADININ ADNAN OLDUĞUNU BİLDİRMEKTEDİR

 Hz. Ali(ra)’nın bizzat yazdığı Kaside-i Ercüze isimli kasidesinde Peygamberimiz (sav)'e, 
"Hadi olan Mustafa Adnan Peygamberi" diye hitap etmektedir. Bu da Peygamber Efendimiz (sav)’in isminin Adnan olduğunun bir başka delilidir.

Bundan dolayı iki isim sahibi oldum
Bir de künye ki daha önce hiç duymadım
“Ebâ Türab” künyesini bana vermişti
Hâdî olan Mustafa (asm) Adnan peygamberi   (KASİDE‐İ ERCÛZE, İmam Ali, İhramcızâde Hacı İsmail Hakkı ALTUNTAŞ, s.18)

ADNAN OKTAR: Hz. Ali (r.a.)’nin o devirde kendi eliyle yazdığı esere bakabilirler. Orada “Mustafa Adnan Peygamber (s.a.v.)” diyor Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e. Soyadı Adnan’dır Peygamberimiz (s.a.v.)’in. 

PEYGAMBERİMİZ (SAV), HZ. MEHDİ (A.S.)'IN ADINI GİZLEMİŞTİR

Peygamberimiz(sav) Allah'ın kendisine bildirdiği özel bir bilgi ile Hz. Mehdi (a.s.)'ın adını biliyordu. Hz. Ali (r.a.), ondan, Hz. Mehdi (a.s.)’ın adını kendisine söylemesini istemiştir.  Ancak Peygamberimiz (s.a.v.), Allah'ın takdir ettiği vakit gelene kadar Hz. Mehdi (a.s.)’ın adının gizli kalacağını söylemiş ve açıklanmaması için Hz. Ali'den söz almıştır.

Cabir, Ebu Cafer’den naklediyor, “Ömer, iman edenlerin Prensine (Hz. Ali’ye) Mehdi hakkında sorunca şöyle dedi: Ya İbn Ebu Talib (Hz. Ali) bana Mehdi’yi anlat. Adı nedir?” İman edenlerin Prensi (Hz. Ali) dedi ki: “Benim sevgili ve yakın dostum (Peygamberimiz (s.a.v.)) dedi ki, YÜCE ALLAH ONU ORTAYA ÇIKARANA KADAR ONUN (HZ. MEHDİ (A.S.)’IN ADINI KİMSEYE SÖYLEMEMEM İÇİN BENDEN SÖZ ALDI. ONUN (HZ. MEHDİ (A.S.)’IN) ADI, YÜCE ALLAH’IN ELÇİSİNE EMANET ETTİĞİ BİLGİLERDEN BİRİDİR. (İkmal al Din) (Gaybet, Allame Muhammed Bakır El-Meclisi, Ansariyan Yayınları, İran, 2007)

Hz. Mehdi (a.s.)’ın Talebelerinin Üstün Özellikleri - 4. Bölüm




4.BÖLÜM -

Zorluklar Ve Baskılar Hz. Mehdi (a.s.) Ve Talebelerini Yıldırmayacaktır


Hz. Mehdi (a.s.)'ın talebeleri kendilerine yapılabilecek baskılara karşı korkusuz olacaklardır. Hz. Mehdi (a.s.)'a ve talebelerine münafıklardan, inkarcılar ve ehl-i dalaletten çok şiddetli baskılar gelecek, işkencelerle, iftiralarla karşılaşacaklar. Fakat asla yılmayacaklar ve yenilmeyeceklerdir.

Hz. Mehdi (a.s.) elini yardımcılarının omzu ile göğsü arasına sürecek, böylece onlar HAKLARINDA ALINACAK HİÇ BİR HÜKÜMDEN ÇEKİNMEYECEKLER, HİÇ BİR KARAR ONLARA ZOR GELMEYECEK. (Bihar-ül-Envar, cilt: 52, sayfa:345, El Melahim va el Fitan, sayfa:205; Mikyaal el-Mekarim, cilt.1, sayfa:144/235)

Ayrıca hadiste Hz. Mehdi (a.s.)’ın talebelerinin aleyhlerinde mahkeme hükümlerinin de çıkabileceğine işaret edilmektedir. Ancak onlar aleyhlerine çıkabilecek kararlardan etkilenmeyecek ve Allah rızası için yaptıkları ilmi çalışmalarda, şevklerinde hiç bir eksilme olmayacaktır.

ADNAN OKTAR: “Onun, Mehdi (a.s.)’ın kumandanları insanların en hayırlısıdır” diyor Peygamber Efendimiz (s.a.v.), El Kavlul Muhtasar’da. “Onlar Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasından (dedikodusundan) korkmayan İslam ahalisidir.” Sünen-i İbn-i Mace sahih hadis kitabı, 10. cilt, 259’uncu sayfa. Kınama, dedikodu; mesela televizyonlarda, radyolarda, gazetelerde aleyhlerinde hakaretler, iftiralar, olmadık yazılar çıkacak, Mehdi (a.s.) ve talebeleri hakkında. Etkilenecekler mi? Asla, muhatap dahi olmazlar. Ne diyor Peygamberimiz (s.a.v.)? “Onlar Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasından (dedikodusundan) korkmayan İslam ahalisidir.” Böyle yiğitler, maşaAllah. “Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: ‘Ümmetimden bir cemaat Allah’ın emri tahakkuk edinceye kadar batıla galebe çalarak hak üzere devam edecek ve onları yardımcısız bırakanlar, onlara zarar veremeyeceklerdir.” Sünen-i Tirmizi 4. cilt, 91’inci sayfa. Demek ki onları yardımcısız bırakmak isteyenler de olacak. Ne yapacak adam? Çıkacak diyecek ki; sakın onlarla görüşmeyin, gazeteler onlarla ilgili yazı yazmasın, alimler görüşmesin, diyen böyle azılı yobazlar, aşağılık mahluklar çıkacak Mehdi (a.s.)’a karşı mücadele veren. Yalnız bırakmaya çalışacaklar. Ama zarar verebilecekler mi? Veremeyecekler. Kendilerini rezil rüsva edecekler. Bunu kim söylüyor? Resulullah (s.a.v.) söylüyor sahih hadis kitabında, Sünen-i Tirmizi’de...

Hz. Mehdi (a.s.) Ve Talebeleri Çok Yiğit ve Cesur Olacaklardır

İmam-ı Zaman (Hz. Mehdi (a.s.))’ın talebeleri ASLANLARDAN DAHA CESUR VE MIZRAKTAN DA DAHA KESKİN olacaklar. (Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65)
Onların (Hz. Mehdi (a.s.)’ın talebeleri) kalpleri ÇELİKTEN DAHA GÜÇLÜ olacaktır. Onların her biri kırk güçlü adama eşit olacaklardır. (Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65)

Hz. Mehdi (a.s.)’ın Talebelerinin Üstün Özellikleri - 3. Bölüm




Hz. Mehdi (a.s.)’ın Talebelerinin Üstün Özellikleri
3. Bölüm

Hz. Mehdi (a.s.)’ın Talebelerinin İmanları Çok Kuvvetli Olacaktır
Hz. Mehdi (a.s.)’ın talebeleri hiçbir şüphe duymadan Allah’a karşı derin bir iman sahibi olacaklardır. Bu yönleri ile içinde bulundukları toplumda dikkat çekeceklerdir. 
“Hz. Mehdi (a.s.)’ın yardımcılarının, ALLAH HAKKINDA ZERRE KADAR ŞÜPHELERİ OLMAYACAK ve Allah’ı nasıl tanımak gerekirse, o şekilde tanıyacaklar.” (El-Beyan Fi-Akbarı Hz. Mehdi (a.s.) Ahir Zaman (a.s.), bölüm: 5; Mikyal el-Mekarim, cilt:1, sayfa:65)
Onlar (Hz. Mehdi (a.s.)’ın talebeleri) İLAHİ KORKUDAN ÜRPERİRLER. (Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65)

Hadislerde ayrıca Hz. Mehdi (a.s.)'ın talebelerinin gecelerini ibadetle geçirdikleri de bildirilmiştir:

Onlar (Hz. Mehdi (a.s.)’ın talebeleri) GECELERİ ABİD OLACAKLAR VE GÜN BOYUNCA ASLAN GİBİ GEZİNECEKLERDİR.(Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65)
Gecelerini konfor içerisinde geçirmek yerine onlar (Hz. Mehdi (a.s.)’ın talebeleri) RABLERİNE İBADET EDEREK geçireceklerdir. (Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65)

Hz. Mehdi (a.s.)’ın Talebelerinin Manevi Yönleri Çok Güçlü Olacaktır

Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)'ın talebelerinin manevi yönden son derece gelişmiş, derin iman sahibi, samimi kalple Allah’a yönelen kişiler olacaklarına işaret edilmektedir.

Hz. Mehdi (a.s.)'ın talebelerinin ruhları LAMBA GİBİ AYDINLIKTIR, ONLARIN KALPLERİ DE AYDINLANMIŞTIR. (Mikyal el-Mekarim, Cilt:1, sayfa: 65)
Onun (Hz. Mehdi (a.s.)) talebelerinin tabiatı ARİ VE KUSURSUZ OLACAKTIR. RİYAKARLIKTAN VE TÜM DİĞER KİRLERDEN ARINMIŞ OLACAKLARDIR. (Bihar-ül Envar, cilt 52, Sayfa 35)

Hz. Mehdi (a.s.)'ın vesile olması ile bu kişilerin Allah sevgileri ve Allah korkuları son derece güçlü olacaktır.
Onlar (Hz. Mehdi (a.s.)’ın talebeleri) HERŞEYE KADİR OLAN ALLAH’A TAMAMEN TESLİM OLACAKLAR. (Bihar-ül Envar, Cilt 52, Sayfa 35 & Sayfa 311  Oyoon-o-Akhbaar al-Reza (a.s.)’dan aktarıyor.)
Onların (Hz. Mehdi (a.s.)’ın talebelerinin) KALPLERİ KÖTÜLÜK, KISKANÇLIK VE HUSUMETTEN ARINMIŞ ve kusursuz olacaktır. (Bihar-ül Envar, cilt 52, Sayfa 35)

 Hz. Mehdi (a.s.)'ın Bir Kısım Yardımcıları Arapça Bileceklerdir

HZ. MEHDİ (A.S.)'IN YARDIMCILARI ARAP OLMAYACAK. Diğer milletlerden olacak. FAKAT ARAPÇA KONUŞACAKLAR. (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s. 187)

Hadiste verilen bilgiden Hz. Mehdi (a.s.)'ın yardımcılarının Araplardan değil, başka bir milletten oldukları; ancak Arapça bildikleri anlaşılmaktadır.

Cübbeli'nin İmam Rabbani Hazretleri'nin sözlerini yanlış yorumladığı konuşması - 2



İmam Rabbani Hazretleri Cübbeli’nin iddia ettiği gibi Hicri 1400’de Hz. Mehdi (as)’ın gelmeyeceğini değil, geldiğini söylüyor




İMAM RABBANİ HAZRETLERİ CÜBBELİ’NİN İDDİA ETTİĞİ GİBİ HİCRİ 1400’DE HZ. MEHDİ (AS)’IN GELMEYECEĞİNİ DEĞİL, GELDİĞİNİ SÖYLÜYOR

Cübbeli, İmam Rabbani Hazretleri’nin, Zira, ONUN (HZ. MEHDİ (AS)’IN) ZUHURU, YÜZ BAŞLARINDA OLACAKTIR. Şu anda dahi, yüz başını, on sekiz sene geçmiş vaziyettedir” sözlerini kullanarak, kendince Mehdi (as)’ın bu yüzyılda gelmiş olduğu gerçeğini örtbas etmeye çalışmaktadır.
İmam Rabbani Hazretleri’nin bu sözü Cübbeli’nin sandığı gibi Hz. Mehdi (as)’ın gelmediğine değil, tam tersine Hz. Mehdi (as)’ın geldiğine delildir.

Çünkü;

1.  İmam Rabbani Hazretleri, bu sözü Hicri 1400 için değil kendi yaşadığı devir için kullanmıştır. Yani İmam Rabbani Hazretleri’nin KENDİ DEVRİNDE HZ. MEHDİ (AS)’IN ÇIKMADIĞINI söylemesinin sebebi , Hz. Mehdi (as)’ın ÇIKIŞ ALAMETLERİNİN o dönemde HENÜZ TAHAKKUK ETMEMESİDİR. 

2. İmam Rabbani Hazretleri’nin “ONUN ZUHURU YÜZ BAŞLARINDA OLACAKTIR” ifadesi HZ MEHDİ’NİN ZUHUR ALAMETLERİNİN YÜZYIL BAŞLARINDA TAHAKKUK ETMEYE BAŞLAYACAĞI ANLAMINDADIR, yoksa yüzyıl başında Hz. Mehdi (a.s.) hemen zuhur edecek, İslam ahlakı hemen hakim olacak ve Hz. Mehdi (a.s.) görülür görülmez hemen halk tarafından tanınacak ANLAMINDA DEĞİLDİR.
Nitekim İmam Rabbani Hazretlerinin söylediği gibi HİCRİ 1400 YILINDAN GÜNÜMÜZE KADAR OLAN 30 YILLIK SÜREÇ İÇERİSİNDE HZ. MEHDİ’NİN ZUHURU İÇİN PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V.)’İN BAHSETTİĞİ HEMEN HEMEN BÜTÜN ALAMETLER ÇIKMIŞTIR.

3. Cübbeli, müceddidlerin tam yüzün başında ilan edilmesi gerektiğini söylemektedir. Oysa kast edilen müceddid olan zatın, o yüzyıl içinde görevini yerine getiriyor olmasıdır. Örneğin 12. Yüzyılın müceddidi Mevlana Halid Bağdadi Hazretleri, 1193’te doğmuştur ve 1200’lerin müceddidir, ancak 1200’ün başında 7 yaşındadır.  Benzer şekilde, Bediüzzaman Hazretleri de 1300’lerin müceddidir. Ancak o da 1293’de doğmuştur ve 1300’ün başında 7 yaşındadır.
Cübbeli, Mahmut Efendi Hazretleri’ni Hicri 1432’de yani yüzyıl başından tam 32 yıl sonra müceddid ilan etmekte, böylece müceddidlerin, yüzyılın başından 32 yıl sonra çıkabileceklerini bizzat söylemektedir.

4. Ancak  Hadislerde ve İslam alimlerinin açıklamalarında Hz. Mehdi (as)’ın aşikar olarak bilinmesinden önce, 40 yıllık bir ilmi mücadele dönemi olduğu bildirilmiştir. Yani HİCRİ 1400’ÜN BAŞI Cübbeli’nin iddia ettiği gibi Hz. Mehdi (as)’ın aleni olarak bilindiği değil, İLMİ FAALİYETE BAŞLADIĞI TARİHTİR.
5. Hadislerde Hz. Mehdi (as)’ın aleni olarak çıkışından önce zorluklar ve sıkıntılar çekeceği haber verilmiştir. Eğer Cübbeli’nin iddia ettiği gibi Hz. Mehdi (a.s.) zuhur eder etmez, hemen bir gün içinde İslam ahlakı dünyanın dört bir yanına hakim olacak olsa, o zaman Hz. Mehdi (a.s.)’yi herkes tanır ve fark ederdi. Öyle bir ortamda ise Hz. Mehdi (a.s.) hiçbir zorlukla karşılaşmazdı.

Tüm bu açık delillerden görüldüğü üzere Rabbani Hazretleri’nin bu sözü Hz. Mehdi (as)’ın Hicri 1400’de gelmediğini değil, geldiğini göstermektedir. Nitekim Cübbeli’nin kendisi de, hem özel sohbetlerinde, hem cami sohbetlerinde, hem de kendisinin yönetimindeki Beyan dergisinde yer alan yazılarda, defalarca;
HZ. MEHDİ (AS)’IN HİCRİ 1400’DE GELECEĞİNİ ve
İMAM RABBANİ HAZRETLERİ’NİN ÜMMETİN İCABET ÖMRÜNÜN 1500’LERDE SONA ERECEĞİNİ söylediğini açık ve net olarak anlatmıştır.

Müslümanlar Kitap Ehli'ne şefkatle yaklaşmalıdır




MÜSLÜMANLAR KİTAP EHLİ’NE ŞEFKATLE YAKLAŞMALIDIR

Allah Katında din İslam’dır. Ve Müslümanlar tüm insanların “LailaheilAllah Muhammeden Resulullah” demelerini yani Muhammedi olmalarını ister ve bunun için gayret ederler.
Allah Kuran'da Yahudileri ve Hıristiyanları ise Kitap Ehli olarak isimlendirmiş ve Müslümanlarla, Kitap Ehli arasındaki ilişkinin nasıl olması gerektiğini detayları ile bildirmiştir. İslamiyet'in doğuşundan itibaren Müslümanlarla, Kitap Ehli arasında şefkat ve anlayış ön planda olmuştur. Ehl-i Kitap, -her ne kadar bazı inanışları sonradan tahrif edilmiş olsa da- temeli Allah'ın vahyine dayanan birçok ahlaki değere, haram ve helal kavramlarına sahiptir.
Bunun için Kitap Ehlinden kimselerin pişirdiği bir yemek, Müslümanlar için Kuran'da helal kılınmıştır. Aynı şekilde Müslüman erkeklere Kitap Ehlinden kadınlarla evlenme izni verilmiştir. Bu konuyla ilgili ayette Allah şöyle buyurur:
Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Mü'minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.) Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır. (Maide Suresi, 5)

Allah Kuran'da, Müslümanlara, Ehl-i Kitap hakkında bir emir vermektedir; onları "ortak bir kelimede birleşmeye" çağırmak:
De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek bir kelimeye gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız bir kısmımızı Rabler edinmeyelim... (Ali İmran Suresi, 64)
Ve Allah bunu “sözü en güzel şekilde” yani sevgiyle, şefkatle, sevecenlikle, anlayışla, dostane bir üslupla yapmamızı emretmiştir:

İçlerinde zulmedenleri hariç olmak üzere, Kitap Ehliyle en güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin. Ve deyin ki: "BİZE VE SİZE İNDİRİLENE İMAN ETTİK; BİZİM İLAHIMIZ DA, SİZİN İLAHINIZ DA BİRDİR VE BİZ O'NA TESLİM OLMUŞUZ." (Ankebut Suresi, 46)
Allah Kuran’da Yahudi ve Hristiyanların hatalarını, batıl inanışlarını, sapkın düşüncelerini de haber vermiştir. Elbette Müslümanlar, Kitap Ehli’nin Kuran’a uygun olmayan, sapkın inanışlarında onlarla ittifak içinde olmazlar. Ancak bu, Kitap Ehli’ne karşı düşmanca, saldırgan, çoluk çocuk, yaşlı kadın ayırt etmeden onları yok etme düşüncesi içinde olmayı asla gerektirmez. Çünkü Allah’ın Kuran’da bildirdiği bu hatalar ve sapkınlıklardan onları yapan kişiler sorumludur. Allah bir kavme toptan, içlerindeki mazlumları, temizleri ayırt etmeden lanet etmez. İçlerinden kötülük yapanlara yaptıkları kötülüğün karşılığını verir. Nitekim ayetlerde Kitap Ehli içinde samimi, dürüst, güzel ahlaklı insanlar olduğu bildirilmektedir:

ONLARIN HEPSİ BİR DEĞİLDİR. KİTAP EHLİ'NDEN BİR TOPLULUK VARDIR Kİ, GECE VAKTİNDE AYAKTA DURUP ALLAH'IN AYETLERİNİ OKUYARAK SECDEYE KAPANIRLAR. Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır. Onlar hayırdan her ne yaparlarsa, elbette ondan yoksun bırakılmazlar. Allah, muttakileri bilendir. (Al-i İmran Suresi, 113-115)

Şüphesiz, KİTAP EHLİNDEN, ALLAH'A; SİZE İNDİRİLENE VE KENDİLERİNE İNDİRİLENE -ALLAH'A DERİN SAYGI GÖSTERENLER OLARAK- İNANANLAR VARDIR.Onlar Allah'ın ayetlerine karşılık olarak az bir değeri satın almazlar. İşte bunların Rableri Katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çok çabuk görendir. (Al-i İmran Suresi, 199)

Hatta Yüce Allah, Maide Suresi’nin 82. Ayetinde, “İMAN EDENLERE SEVGİ BAKIMINDAN EN YAKIN OLARAK DA: "HIRİSTİYANLARIZ" DİYENLERİ BULURSUN.” buyurmaktadır.
Tüm bu ayetler Müslümanlarla Kitap Ehli arasında sıcak, dostane, sevgi dolu bir ortam olması gerektiğini göstermektedir. Bu nedenle, başta Peygamber Efendimiz (sav)'in dönemi olmak üzere tarih boyunca tüm İslam toplumları, Kitap Ehli için adalet ve şefkatin merkezi olmuşlardır.Geçtiğimiz 1400 yılın tarihi, diğer ülkelerde zulüm gören Hıristiyan ve Yahudilerin, Müslümanların korumasına ve merhametine sığınmalarının örnekleri ile doludur.İçinde bulunduğumuz Mehdiyet devri de, bu şefkat ve merhametin en güzel örneklerinden biri olacaktır.

PKK Ateist ve Komünist Bir Örgütlenmedir




PKK ATEİST VE KOMÜNİST BİR ÖRGÜTLENMEDİR

Güneydoğu'da senelerdir devam eden bölücü faaliyetlerin arkasında Marksist-Leninist-Komünist ideoloji bulunmaktadır. Bölgede etnik bir hareket değil, komünist ve dinsiz bir hareket söz konusudur. PKK ateist bir örgüttür. Din ahlakına ve din ahlakının vesile olacağı tüm güzelliklere karşıdır.

Bölgedeki halkımız dindardır ve devletine sadıktır. Ancak birçok kişi komünist-bölücü örgütün, Allah, Kitap, din ve ahlak düşmanı fikirleri benimsediğinden habersizdir. Dolayısıyla bölücü örgütün gerçek hedeflerinin ve ateist yapısının anlaşılması, örgütün yok oluşuna vesile olacaktır.

Bölücübaşı Abdullah Öcalan'ın Allah ve Din Hakkındaki Bazı İfadeleri
 (YÜCE ALLAH’I TENZİH EDERİZ)
Dikkat! Şimdi dinleyeceğiniz ifadeler bölücü örgüt elebaşının kitaplarından ve konuşmalarından alınmış kendi ifadeleridir.
Bu ifadelerin tümü, örgüt elebaşının dini kendi sığ materyalist anlayışıyla sapkınca yorumladığını ve ateist olduğunu açıkça ortaya koymaktadır!
  • Lise dönemlerinde büyük felsefik bunalımı yaşadım. Tanrı ile savaşı verdim, BU SAVAŞTAN BAŞARI İLE ÇIKTIKTAN SONRA YARI TANRI OLDUM. (Özgür Yaşamla Diyaloglar, Ekim 2002, s. 257) 
·         BİZİM DİN İLE İLİŞKİMİZ YOK. HALKIMIZ TANRI’DAN, İDEOLOJİDEN KOPMALIDIR. Ben çok uğraştım sonunda TANRIDAN KOPTUM. TANRIYI AŞTIM. Böylece Abdullah Öcalan olabildim. İSLAM KADINIMIZA BİR ŞEY VERMEMİŞTİR. BUNUN YERİNE SOSYALİST AHLAKI KOYACAĞIZ.
  • Allah bir nevi ORTAÇAĞIN FEODAL MANİFESTOSUDUR, temel yasası ve bildirgesidir. (Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa, Cilt 1, Aralık 2001, s. 313)
  • Namazın kendisi de genel anlamda bir TİYATRODUR. (Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa, Cilt 1, Aralık 2001, s. 354) 
  • Tek tanrılı din ideolojileri, baştan sona siyaset ideolojileridir. Dini söylem, Allah, peygamber ve melek gibi kavramlar DÖNEMİN SİYASİ LİTERATÜRÜDÜR. (Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa, Cilt 1, Aralık 2001, s. 204) 
·         “Tarih içindeki gelişimine baktığımızda, ALLAH tapımıyla birliğe ve güce ulaşılmak istendiği çok açık görülmektedir. Öyle SEVGİLİ KULUN CENNETE GİTMESİ GİBİ KAVRAMLAR, İŞİN FANTEZİ KISMIDIR, EDEBİ KISMIDIR.”

Pkk örgütü mensupları da örgütün elabaşı gibi Haşa dinle, namazla alay etmeye çalışan ateist insanlardır. 
ADNAN OKTAR: Adamlar namazla, abdestle, haşa, alay ediyor, PKK’nın itleri. Fotoğraflar var, filmler var, internette de yayınlanıyor. Namazla dalga geçiyorlar, haşa. Kuran’la, haşa, alay ediyorlar. Sayın Adnan Oktar'ın Kocaeli TV ve Aba TV'deki Canlı Röportajı (13 Kasım 2010)
Şimdi izleyeceğiniz videoda bir grup PKK’lı terörist namaz ile ve Kuran ayetleri ile alay etmektedir. Allah’ı tenzih ederiz.  

PKK’LI TERÖRİSTLER NAMAZ İLE ALAY EDİYORLAR  (Allah’ı tenzih ederiz) (video)
ADNAN OKTAR: Bu adamlar Allah’tan korkmuyor, Allah’ı tanımıyor, haşa. O zaman onların kendi dininin, putunun kaldırılması gerekiyor. Onların putu ne? Darwinizm ve materyalizm.  Güneydoğu’da gen çler 19-20 yaşında 16-17-18 yaşında, civa gibi gençler bunlar, çok zeki gençler bunlar. Çoğu internete giriyor, kitap okuyor ve PKK bunları geceli gündüzlü sokaklarda, kahvehanelerde, evlerde, kırsal alanda kitlevi olarak Darwinist ve materyalist olarak eğitiyor. Sayın Adnan Oktar'ın Kocaeli TV ve Aba TV'deki Canlı Röportajı (13 Kasım 2010)

PKK ateist ve komünist bir ögütlenmedir. Halen binlerce terör örgütü mensubu, ev ev, sokak sokak, kahvehane kahvehane dolaşarak ateist, materyalist, komünist ve Darwinist propaganda faaliyeti yapmaktadır. Bu nedenle bütün Türkiye'de anti-Darwinist, anti-materyalist, anti-komünist çok güçlü bir fikri propaganda şarttır.  Bu konuda radyo, TV ve yazılı basın da kullanılarak çok etkin bir çalışma yapılması gerekmektedir. 

Anti-komünist bir fikri mücadele, komünist bir örgüt olan PKK’nın fikri dayanağını tamamen ortadan kaldıracak, terörü tam beyninden vuracak  en etkin mücadele olacaktır.

Doğuda yaşayan ve samimi birer dindar olan kürt kökenli vatandaşlarımız Allah`ı, peygamberleri, kitapları, ahireti inkar eden komünist örgütü Allah`ın izniyle çok yakında bölgeden söküp atacaktır.

ADNAN OKTAR:Evet, eğer Güneydoğu dindar olursa konu biter. Eğer dinsizliğe çekilirse çok olumsuz etki yapar. Peki yapabilecekler mi?

ALTUĞ BERKER:Yapamayacaklar, inşaAllah.

ADNAN OKTAR:Yani bak, bütün milletin gönlü çok rahat olsun. PKK yenilecek. Türk İslam Birliği de kurulacak. Sayın Adnan Oktar'ın Kahramanmaraş Aksu TV'deki Canlı Röportajı (15 Kasım 2010)