Beyinle İlgili Akıl Dışı Bir Masal


Darwinist masal, biyolojik bir yapı veya özelliğin hayali evrimine dair ‘kurgulanan’ hikayedir...

Bilim Teknik dergisinin 16 Temmuz 2005 tarihli sayısında "Beynin gizleri yavaş yavaş çözülüyor" başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazıda beyin araştırmalarındaki son durumun bir özeti veriliyor, "hominid beyni son 6 milyon yılda niçin üç misli büyüdü?" sorusu altında evrim masalları anlatılıyordu. Buna göre Seattle’daki Washington Üniversitesi’nden sinir bilimci William Calvin’in ‘geliştirdiği’ bir ‘Darwinist Masal’ aktarılıyor ve beynin sözde evriminin kaya fırlatma sayesinde gerçekleştiği öne sürülüyordu. Yazıda bununla ilgili olarak şu ifadelere yer veriliyordu:

"Hedefi vurmak için beyin, kas hareketleri, görsel veriler ve taşın ağırlığı gibi değişkenler arasında eşgüdüm kurmak zorundadır. Caliven’e göre taşın hedefi bulması ancak büyük beyin sayesinde gerçekleşir. Söz konusu sinir devresi bir kez oluşunca, insan diğer karmaşık işlerin altından kalkabilir. Sözgelimi sosyal ilişki kurmak ve sürdürmek, gelecek planları yapmak ve lisan geliştirmek gibi.."

Burada anlatılan, tipik bir Darwinist masaldır. Darwinist masal, biyolojik bir yapı veya özelliğin hayali evrimine dair ‘kurgulanan’ hikayedir. Evrimciler bilimsel bir varsayım görünümü altında sadece hayalgücüne dayanarak şu veya bu organın sözde evrimiyle ilgili masallar uydururlar. Bu hikayeler uydurulurken, ilgili organın işlevi veya organizmaya faydası temel alınır. Daha sonra bu organın bu faydayı ortaya çıkaracak şekilde evrimleştiği şeklinde bir kelime oyununa başvurulur. Evrimcilerin bu hikayeleri hiçbir bilimsel değer taşımazlar, çünkü bunlar test edilebilir olma özelliğine sahip değillerdir.

Sözgelimi bu son masala bakılacak olursa, bir bilim adamının maymunsu bir canlının dallardaki meyvelere veya kendisi için tehdit oluşturan yırtıcılara taş attığı, giderek daha iyi isabet ettirdiği, bu sayede beyin hacminin büyümeye başladığı, bir aile kurup sosyal sorumluluk üstlendiği, gelecek planları yapıp daha iyi bir yaşam için düşüncelere daldığı, sonra insanlaştığı, devletler, okullar, hastaneler, üniversiteler kurduğu, uçaklar, gemiler tasarlayıp inşa ettiği, uzaya mekik yolladığı vs. hikayesi tamamen bir kurgudan ibarettir. Bu hayali canlının hayali hikayesi bilim adamları için tekrarlanabilir, test edilebilir bir durum değildir.

Bir bilim adamı için böyle bir hikaye kurgulama gereği duyması da son derece ilginç bir durumdur. Bu hikayelerin sahibi bilim adamları, yıllarca araştırma yapmış, bilgili kişilerdir. Beynin ve sinir sistemini en ince detaylarına kadar bilmektedirler ve insan beyninin dünyanın en gelişmiş bilgisayarından daha üstün olduğunun da farkındadırlar. Herhangi bir doğal mekanizmanın bir hayvana aklın zerresini kazandırmadığı, ona konuşma ve düşünme yeteneği vermediği gerçeğini yakından bilmektedirler.

Doçent, profesör olmuş bilim adamlarının, böyle mükemmel bir organın kökenini açıklamada hala tesadüflere, hayvansı bir canlının taş sallama kabiliyetine dayanmaları hayret verici bir durumdur.

Bir akademisyenin, beyin hakkında sahip olduğu tüm bilgisini, aklını, sağduyusunu bir kenara bırakıp körü körüne tesadüflere bel bağladığı bu durum, adeta bir büyülenme hali ortaya koymaktadır.

Halbuki beyin hakkında biraz bilgili bir insan, çok az düşünmeyle beynin tesadüflerin eseri olamayacağını görebilir. Milyonlarca sinir hücresi bir araya gelerek beyin gibi bir organı oluşturmayı, insan farkında bile değilken yaşamının devamı için milyonlarca işlem üstlenmeyi, bunları an an yürütmeyi, vücudun dengesini muhafaza etmeyi, onu açlığa, tehlikelere karşı korumayı düşünüp belirlemiş değillerdir. Her bilgisayarın bir tasarlayıcısı vardır. Beyindeki tasarım ise bilgisayardakinden çok daha üstündür. Bu durumda beynin sonsuz bir bilgi sahibi bir Yaratıcı tarafından var edildiği ortadadır. Yüce Allah, insanı beyni ve diğer tüm organlarıyla birlikte kusursuz olarak yaratmıştır.

Bilim Teknik dergisini, Darwinizm’in bir yanılgı olduğunu görmeye, bu teorinin materyalist felsefe uğruna anlatılan akıl dışı masallarını terk etmeye davet ediyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder