Evrimcilere göre, eğer bedenlerimizin görünümü ve işleyişi evrimle şekillendirildiyse, o zaman bu bedenle gösterdiğimiz davranışlar da evrimle şekillendirilmiş olmalıydı...
Darwin'in Türlerin Kökeni ve İnsanın Türeyişi adlı kitaplarının yayınlanmasının ardından pek çok evrimci, insanın sosyal davranışlarının, hislerinin, yargılarının, fikirlerinin, kısacası insan ruhuna ait özelliklerin evrim tarafından nasıl şekillendirilmiş olabileceği üzerine spekülasyonlar yapmaya başladı. Darwin de bu evrimciler arasındaydı. En yaygın yanılgıya göre, eğer bedenlerimizin görünümü ve işleyişi evrimle şekillendirildiyse, o zaman bu bedenle gösterdiğimiz davranışlar da evrimle şekillendirilmiş olmalıydı. Böylece, canlıların biyolojik yapılarının dahi evrimle nasıl meydana geldiğini açıklayamayan evrimciler, insan ruhuna ait özelliklerin sözde evrimine dair hikayeler uydurmaya başladılar.
Darwin daha Türlerin Kökeni'nde gelecekte psikolojinin temelinin evrime dayanacağını umuyordu:
Uzak gelecekte çok daha önemli araştırmalara açık alanlar görüyorum. Psikoloji yeni bir temel üzerine kurulacak; zihinsel güç ve kapasitenin, kademe kademe kazanılmasına dayanan bir temel. İnsanın kökeni ve tarihi aydınlanacak.
Ne var ki Darwin yanılıyordu. Kendisinden sonra psikoloji ve sosyoloji gibi insan karakterini, davranışlarını, tepkilerini inceleyen bilim dalları evrimci bakış açısıyla hiçbir şeyi aydınlatamadılar. Tam tersine, insan ruhunun varlığını evrim yalanlarıyla örtbas etmeye çalışanlar büyük bir çıkmaza girdiler. Pek çok insanı da yanlış yönlendirdiler.
Hayvan ve insan davranışlarının kökenini evrimci bir bakış açısından yorumlamak için ilk kapsamlı girişim Harvard Üniversitesi'nden böcek bilimci Edward O. Wilson'dan geldi. Wilson bu girişimi tüm başarısızlığına rağmen, "sosyobiyoloji" olarak adlandırdı.
Wilson, 1975 yılında yayınladığı Sociobiology: The New Synthesis (Sosyobiyoloji: Yeni Sentez) adlı kitabında, hayvan davranışlarının tamamının biyolojik bir temeli olduğunu iddia etti. Bu yanılgısını biyolojik evrime dayandıran Wilson, hayvanların ve insanların davranışlarını kontrol eden özel genler bulunduğunu sanıyordu. Wilson'ın asıl uzmanlık konusu böceklerdi ve kitabının ilk 26 bölümünde böceklerden söz ediyordu. Kitabın 27. bölümünde ise bu iddialarını insanlara uyarlamaya kalkışmıştı. 1978 yılında Human Nature (İnsan Doğası) adlı kitabında da, kin, saldırganlık, yabancı korkusu, uyumluluk, homoseksüellik, erkeklerle kadınlar arasındaki karakteristik farklılıklar gibi insan davranışlarından sorumlu genler olduğuna dair spekülasyonlara geniş yer verdi. Wilson'ın kitaplarında ve yazılarında ortaya koyduğu bu iddialar hiçbir zaman bir spekülasyon olmaktan ileriye gidemedi. Wilson ve takipçilerinin iddiaları bilimsel bulgular tarafından hiçbir zaman desteklenmedi. Tam tersine, bilimsel veri ve bulguların her biri Wilson ve onunla aynı fikirde olanların yanıldıklarını ortaya koydu.
Wilson'ın, bir diğer bilim dışı iddiası da, canlıların sadece gen taşımakla sorumlu araçlar oldukları ve en önemli görevlerinin bu genleri taşıyıp gelecek nesillere aktarmak olduğuydu. Wilson'ın hezeyanlarına göre, evrim genlerin evrimiydi, doğal seleksiyon genleri seçiyordu, dolayısıyla en önemli şey genlerdi. Wilson, Sociobiology: The New Synthesis (Sosyobiyoloji; Yeni Sentez) adlı kitabında, hiçbir bilimsel değer taşımayan bu iddiasını şöyle ifade ediyordu:
Darwinist anlamda, canlı kendisi için yaşamaz. Temel fonksiyonu başka canlılar üretmek dahi değildir; genleri üretir ve genlerin geçici taşıyıcısı olarak hizmet verir. Eşeysel üreme ile meydana gelen her canlı, o türü oluşturan genlerin özgün ve tesadüfi bir alt kümesidir. Doğal seleksiyon, bazı genlerin aynı kromozomdaki diğer genlere üstün gelerek, gelecek nesillerde temsilcilik kazandığı bir süreçtir. Bu araç, mümkün olan en az biyokimyasal karmaşayla genleri koruyacak ve yayacak olan makinenin bir parçasıdır. Samuel Buler'ın ünlü, "bir tavuk sadece bir yumurtanın başka bir yumurta üretme yoludur" deyişi modernize edilmiştir: organizma sadece DNA'nın daha fazla DNA üretmesinin bir yoludur.
Wilson'ın iddialarının hiçbir bilimsel dayanağı yoktu. İddiaları evrimci ön yargılarının bir sonucuydu sadece. Evrimciler arasında dahi Wilson'ın spekülasyonlarına itiraz edenler oldu. Bunlardan biri Stephen Jay Gould idi:
Ancak Wilson çok daha güçlü iddialarda bulunuyor. 27. Bölüm... insan davranışlarındaki -kindarlık, saldırganlık, yabancı düşmanlığı, uyumluluk, homoseksüellik ve Batı toplumunda kadın ve erkek arasındaki karakteristik özellikler gibi- tipik ve değişken nitelikler için genlerin bulunduğu hakkında geniş çaplı bir spekülasyondur.
Evrimsel psikolojinin izleyicileri, insan davranışlarını körükörüne inandıkları evrim dogmasına göre yorumlayarak kendilerince yeni bir bilimsel disiplin kurmaya çalışmaktadırlar. Bu çabaları, iddialarının bilimsellik kriterlerinden yoksun olması dolayısıyla bilim dünyasında yaygın olarak eleştirilmektedir.
Chicago Üniversitesi’nden Jerry Coyne, "Ahlaksızlık ve İnsan: Evrim Psikolojisinin Peri Masalları" isimli değerlendirmesinde, evrimsel psikologlar-ın bilim dışı yöntemlerini şöyle eleştirmektedir:
Freud’un görüşleri insanlar bunların bilim üzerine kurulu olmak yerine ideolojik bir yapı, insan yaşamı hakkında bilimsel olarak test edilemeyen bir efsane olduğunu anladığı zaman, güvenilirliklerini kaybetti. İnsan davranışı hakkında her mümkün gözlem, Freudçu modele ince ayarlamalar yoluyla uyduruldu. Şimdi aynı hile evrimsel psikologlar tarafından düzenleniyor. Onlar da kendi dogmalarıyla ilgileniyorlar, bilimin önerileriyle [bilimsel olan varsayımlarla] değil.
Görüldüğü gibi evrimsel psikoloji bilimsel bir çalışma alanı değil, evrimi körükörüne benimsemiş Darwinist psikologların kendi dogmatik yaklaşımlarını sergiledikleri bir alandır. Psikolojinin konusu olan insan aklı, Darwinizm’in tesadüf iddiası ve doğal seleksiyonla devam ettiiği öne sürülen amaçsız bir süreçle açıklanamaz.
Darwin daha Türlerin Kökeni'nde gelecekte psikolojinin temelinin evrime dayanacağını umuyordu:
Uzak gelecekte çok daha önemli araştırmalara açık alanlar görüyorum. Psikoloji yeni bir temel üzerine kurulacak; zihinsel güç ve kapasitenin, kademe kademe kazanılmasına dayanan bir temel. İnsanın kökeni ve tarihi aydınlanacak.
Ne var ki Darwin yanılıyordu. Kendisinden sonra psikoloji ve sosyoloji gibi insan karakterini, davranışlarını, tepkilerini inceleyen bilim dalları evrimci bakış açısıyla hiçbir şeyi aydınlatamadılar. Tam tersine, insan ruhunun varlığını evrim yalanlarıyla örtbas etmeye çalışanlar büyük bir çıkmaza girdiler. Pek çok insanı da yanlış yönlendirdiler.
Hayvan ve insan davranışlarının kökenini evrimci bir bakış açısından yorumlamak için ilk kapsamlı girişim Harvard Üniversitesi'nden böcek bilimci Edward O. Wilson'dan geldi. Wilson bu girişimi tüm başarısızlığına rağmen, "sosyobiyoloji" olarak adlandırdı.
Wilson, 1975 yılında yayınladığı Sociobiology: The New Synthesis (Sosyobiyoloji: Yeni Sentez) adlı kitabında, hayvan davranışlarının tamamının biyolojik bir temeli olduğunu iddia etti. Bu yanılgısını biyolojik evrime dayandıran Wilson, hayvanların ve insanların davranışlarını kontrol eden özel genler bulunduğunu sanıyordu. Wilson'ın asıl uzmanlık konusu böceklerdi ve kitabının ilk 26 bölümünde böceklerden söz ediyordu. Kitabın 27. bölümünde ise bu iddialarını insanlara uyarlamaya kalkışmıştı. 1978 yılında Human Nature (İnsan Doğası) adlı kitabında da, kin, saldırganlık, yabancı korkusu, uyumluluk, homoseksüellik, erkeklerle kadınlar arasındaki karakteristik farklılıklar gibi insan davranışlarından sorumlu genler olduğuna dair spekülasyonlara geniş yer verdi. Wilson'ın kitaplarında ve yazılarında ortaya koyduğu bu iddialar hiçbir zaman bir spekülasyon olmaktan ileriye gidemedi. Wilson ve takipçilerinin iddiaları bilimsel bulgular tarafından hiçbir zaman desteklenmedi. Tam tersine, bilimsel veri ve bulguların her biri Wilson ve onunla aynı fikirde olanların yanıldıklarını ortaya koydu.
Wilson'ın, bir diğer bilim dışı iddiası da, canlıların sadece gen taşımakla sorumlu araçlar oldukları ve en önemli görevlerinin bu genleri taşıyıp gelecek nesillere aktarmak olduğuydu. Wilson'ın hezeyanlarına göre, evrim genlerin evrimiydi, doğal seleksiyon genleri seçiyordu, dolayısıyla en önemli şey genlerdi. Wilson, Sociobiology: The New Synthesis (Sosyobiyoloji; Yeni Sentez) adlı kitabında, hiçbir bilimsel değer taşımayan bu iddiasını şöyle ifade ediyordu:
Darwinist anlamda, canlı kendisi için yaşamaz. Temel fonksiyonu başka canlılar üretmek dahi değildir; genleri üretir ve genlerin geçici taşıyıcısı olarak hizmet verir. Eşeysel üreme ile meydana gelen her canlı, o türü oluşturan genlerin özgün ve tesadüfi bir alt kümesidir. Doğal seleksiyon, bazı genlerin aynı kromozomdaki diğer genlere üstün gelerek, gelecek nesillerde temsilcilik kazandığı bir süreçtir. Bu araç, mümkün olan en az biyokimyasal karmaşayla genleri koruyacak ve yayacak olan makinenin bir parçasıdır. Samuel Buler'ın ünlü, "bir tavuk sadece bir yumurtanın başka bir yumurta üretme yoludur" deyişi modernize edilmiştir: organizma sadece DNA'nın daha fazla DNA üretmesinin bir yoludur.
Wilson'ın iddialarının hiçbir bilimsel dayanağı yoktu. İddiaları evrimci ön yargılarının bir sonucuydu sadece. Evrimciler arasında dahi Wilson'ın spekülasyonlarına itiraz edenler oldu. Bunlardan biri Stephen Jay Gould idi:
Ancak Wilson çok daha güçlü iddialarda bulunuyor. 27. Bölüm... insan davranışlarındaki -kindarlık, saldırganlık, yabancı düşmanlığı, uyumluluk, homoseksüellik ve Batı toplumunda kadın ve erkek arasındaki karakteristik özellikler gibi- tipik ve değişken nitelikler için genlerin bulunduğu hakkında geniş çaplı bir spekülasyondur.
Evrimsel psikolojinin izleyicileri, insan davranışlarını körükörüne inandıkları evrim dogmasına göre yorumlayarak kendilerince yeni bir bilimsel disiplin kurmaya çalışmaktadırlar. Bu çabaları, iddialarının bilimsellik kriterlerinden yoksun olması dolayısıyla bilim dünyasında yaygın olarak eleştirilmektedir.
Chicago Üniversitesi’nden Jerry Coyne, "Ahlaksızlık ve İnsan: Evrim Psikolojisinin Peri Masalları" isimli değerlendirmesinde, evrimsel psikologlar-ın bilim dışı yöntemlerini şöyle eleştirmektedir:
Freud’un görüşleri insanlar bunların bilim üzerine kurulu olmak yerine ideolojik bir yapı, insan yaşamı hakkında bilimsel olarak test edilemeyen bir efsane olduğunu anladığı zaman, güvenilirliklerini kaybetti. İnsan davranışı hakkında her mümkün gözlem, Freudçu modele ince ayarlamalar yoluyla uyduruldu. Şimdi aynı hile evrimsel psikologlar tarafından düzenleniyor. Onlar da kendi dogmalarıyla ilgileniyorlar, bilimin önerileriyle [bilimsel olan varsayımlarla] değil.
Görüldüğü gibi evrimsel psikoloji bilimsel bir çalışma alanı değil, evrimi körükörüne benimsemiş Darwinist psikologların kendi dogmatik yaklaşımlarını sergiledikleri bir alandır. Psikolojinin konusu olan insan aklı, Darwinizm’in tesadüf iddiası ve doğal seleksiyonla devam ettiiği öne sürülen amaçsız bir süreçle açıklanamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder