Kurbağaların Sıçrama Hareketlerindeki Yaratılış Özellikleri


Kurbağaların sahip olduğu sıçrama özelliği, evrimin geçersizliği açısından önemlidir...

Kurbağalar, çok uzun mesafeleri kolaylıkla sıçrayarak kat edebilen mükemmel atlayıcı özelliklere sahip canlılardır.

Kurbağalar daha önce bu konuda hiç çalışma yapmadıkları halde nasıl sıçrarlar?

Bu sıçrama hareketleri sırasında niçin yorulmazlar? 


Günümüzde olimpiyatlarda uzun mesafeye atlayabilmek için atletler çok uzun yıllar antrenman yapmakta, kaslarını sıçrayabilmek için hazırlamaya çalışmaktadırlar. Çünkü sıçrama, tüm vücut kaslarının üzerine ciddi ağırlık bindiren bir harekettir. Vücudun tüm kaslarını birden çalıştırmayı gerektirdiğinden, hem çok ciddi enerji harcattırır hem de oldukça yorucudur. Fakat; insan için çok yorucu olan bu hareket; minicik bir kurbağa için son derece olağan ve kolaydır. İnsan birkaç kez üst üste zıpladığında nefes nefese kalabilirken, kurbağada en ufak bir yorgunluk belirtisi bile görülmez. 

Kurbağaların Sıçrama Özelliklerinin Kaynağı Kaslarındaki Yaratılış Özelliklerinde Gizlidir 

Bazı kurbağalar, boylarına kıyasla, hayranlık uyandıracak mesafelere sıçrayabilirler. Kurbağaların bu sıçrama özelliği Brown Üniversitesi’nden araştırmacıların oldukça dikkatini çekmiş ve kurbağa sıçrayışlarını filme alarak özel bir X ışını teknolojisi yardımıyla kurbağaların kaslarının işleyişini incelemişlerdir. 

Brown Üniversitesi’nden kurbağa sıçrayışının biyomekaniğini inceleyen Henry Astley “Kaslar tek başına bu kadar iyi sıçrayışlar üretemez” diyerek kurbağa sıçrayışlarındaki mucizevi duruma dikkat çekmektedir. 

Yapılan kapsamlı incelemeler sonucu, kurbağa tendonlarının mekaniksel işleyişinin, tazyikle dışarı fışkıran bir kaynak su gibi çalıştığı tespit edilmiştir. Atlayışın sırrını oluşturan, “gerilen tendon” özelliğidir. Atlamaya hazırlanırken, tendonlar gerilir ve atlama esnasında da geri teperler. Sıçramadan önce, bacak kasları kısalır ve tendonlara enerji yükler daha sonra her bir tendon kendine yüklenen bu enerjiyi tazyikle fışkırtarak kurbağayı sıçratır. Bu tazyik o kadar kuvvetlidir ki, kurbağayı çok uzaklara fırlatabilir. Tazyiği oluşturmak için, kurbağanın vücut ağırlığının çeyreği bacaklarında birikir. Başka bir deyişle, tendonun bu gerilen ve tazyikle geri tepen özelliği olmadığında, ağaç tepelerinde ve su üzerindeki yapraklarda yaşayan kurbağalar hayatlarını sürdüremezler. 

Kurbağa atlayışını, 17 kez yavaşlatarak üç boyutlu bir X ışını video teknolojisi ile inceleyen bilim adamları, atlayışın bundan daha da kapsamlı olduğunu fark etmişlerdir. 

Kurbağa kendini sıçramaya hazırladığında, baldır ikiz kasları kısalır. Tam 100 milisaniye sonra da, bu kas tamamen durur ve hareket etmeyi bırakır ve böylece enerji tamamen gerilen tendonlara yüklenir. Atlama esnasında da, bilek kemiği etrafına sarılı tendon, enerjiyi dışarı salarak, adeta okun yaydan çıkması süratinde enerjiyi bırakır. Bu salınım bilek ekleminin çok hızlı olarak genişlemesine neden olur ve kurbağayı tazyikle fırlatır. 

Kurbağaların Sıçrama Teknikleri Allah’ın Sonsuz İlminin Eseridir 

Kurbağaların sahip olduğu sıçrama özelliği ve kaslarının yapısı sürüngenlerin sıçramayı öğrenerek kurbağaya dönüştüğü yönündeki fikirlerin yanlış olduğunun tespiti açısından önemlidir. Bu büyük yanılgı, sıçrama hareketinin son derece basit ve öğrenilebilir bir hareket olarak görülmesinden kaynaklanır. 

Oysa ki, bir canlı istediği kadar sıçramayı öğrensin; hiçbir zaman kaslarının yapısını ve tendonlarının işleyişini değiştiremez. Vücutta herhangi bir anatomik değişiklik yapmak için, o canlının tüm genlerinin ve DNA’sının yeniden yazılması gerekir. Bir canlının tendonunun neye benzeyeceğine, nasıl çalışacağına dair bir bilgi ancak genlerinde varsa, hücreler o tendonu inşa edebilir. 

Hiçbir canlının genlerine müdahale ederek, kendi geninin tüm haritasını baştan yazma imkanı ve bilgisi elbette ki yoktur. 

Yer, gök ve ikisi arasındaki herşeyin Yaratıcısı ve Hakimi olan Yüce Rabbimiz, tüm genlere ve tüm hücrelere hakimdir. Her bir geni yaratan ve her bir hücreye inşa edeceği tendonu ilham eden Allah, “Kusursuzca Var Eden” ismine canlılardaki bu mükemmel özellikleri birer delil kılar. Bir ayette Rabbimiz’in bu sıfatı şöyle bildirilir: 

“O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.” (Haşr Suresi, 24) 

Kurbağalar Yüce Allah’ın Üstün Yaratma Sanatına Sahip Canlılardan Biridir 

‘Kurbağalar, çok farklı çevrelerde yaşayabilecek özelliklerde yaratılmışlardır. Dolayısıyla, Antartika dışında tüm kıtalarda hayat sürebilirler. 

‘Çöllerde, ormanlarda, çayırlarda ve hatta yükseklikleri 5.000 m.'yi aşan Himalaya ve And Dağları'nda bile yaşayan kurbağa türleri vardır. En bol bulundukları yerler ise tropikal bölgelerdir. 2 kilometrekarelik bir yağmur ormanı parçasında yaklaşık 40 farklı türde kurbağaya rastlanmıştır. 

‘Kurbağaların bazı türlerinde yalnız erkekler, bazı türlerinde yalnız dişiler, bazı türlerinde de her ikisi birden yavrulara bekçilik eder. 

Kurbağalar sıçrama yeteneğine kendi çabaları veya tesadüfler sonucunda sahip olmamış, en baştan bu yetenekle birlikte yaratılmıştır. Hiç şüphesiz, kurbağaları yaratan; göklerin, yerin ve ikisinin arasındaki herşeyin hakimi olan Yüce Allah’tır. Allah, kurbağaların ve yeryüzündeki diğer tüm canlıların metabolizmalarına her an hakimdir. Bir Kuran ayetinde şöyle buyrulmaktadır: 

"Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur." (Hud Suresi, 56) 

Kurbağaların Yavrularına Karşı Gösterdikleri Fedakarlık Örnekleri 

Costa Rica'nın "Küçük Ok Zehiri Kurbağaları"nın erkekleri, yumurtaların başlarında onlar çatlayana kadar 10-12 gün bekçilik yapar. Dünyaya gelen iribaşlar olağanüstü bir çaba gösterip dişinin sırtına tırmanır ve annenin sırtına adeta kaynamışcasına tutunurlar. Yavruların tutunma işi tamamlanınca, dişi kurbağa ormanda yer alan Bromelia türündeki ağaçlardan birine tırmanır. Bu ağacın havaya bakan açıklıklarında kadeh şeklinde çiçekler mevcuttur. Çiçeklerin içi ise su doludur. Anne kurbağa bu çiçeklere ulaşınca yavrularını çiçeğin içine bırakır. Yavrular artık burada güvenle büyüyecektir. 

Ancak bu su birikintisinde yavruların beslenmesini sağlayacak herhangi bir yiyecek yoktur. Bu nedenle anne kurbağa, yavruların erişkin hale gelebilmesi için gerekli olan 6 hafta boyunca sık sık su birikintisine uğrayarak döllenmemiş bir yumurta bırakır. İribaşlar, protein ve karbonhidrat yönünden hayli zengin olan bu yumurtayı yiyerek beslenir. 

Gladyatör kurbağaları ise yumurtalarının bulunduğu alanı kollayan bir başka kurbağa türüdür. Bu türün erkekleri, baş parmaklarının dibinde bulunan ve iğneye benzeyen çıkıntılarla yaratılmışlardır. Başka bir erkek kurbağa yumurtalara yaklaşacak olursa, bu çıkıntılarla onun korkuturlar. 

Küçük Afrika Kara Kurbağası (Nectophyrine afra) olarak bilinen bir başka türde ise erkek kurbağalar göl ve ağır akan suların kenarlarına çamurdan yuvalar yapar. Bu havuzcuklar su ile doludur. Kurbağa bu su birikintisinin yüzeyinde ince bir film tabakası oluşturarak yumurtaların buna takılı kalmasını sağlar. Bu sayede yumurtalar su yüzeyinde kalarak oksijen alır. Ufak bir sarsıntı, örneğin bir kurbağanın sıçraması ya da bir yusufçuğun pike yapması bile yüzey filmini yırtarak yumurtaların dibe çökmesine neden olacaktır. Bu durumda da yumurtalar oksijensizlikten ölecektir. Bu yüzden erkek kurbağalar yumurtaların başında sabırla nöbet tutar. Bu nöbet sırasında da ayaklarını suya vurarak yumurtalara daha çok oksijen gelmesini sağlar. 

Karnındaki zar saydam olduğu için "cam kurbağaları" adını alan bir başka kurbağa türü ise yavrularının başında nöbet tutmaz. Allah onlara başka bir yöntem ilham etmiştir: Yumurta kümelerini, tropikal göl ve ırmakların üstündeki kaya ve bitkilere yapıştırırlar. Yumurtalar açıldığında ise iribaşlar suya düşer. 

Farklı kurbağa türlerinin yavrularını korumak için gösterdikleri tüm bu bilinçli ve fedakar davranışlar Darwinizm'in temel varsayımlarını çürütmektedir. Tüm canlıların sadece kendilerini düşündüklerini ve doğada bencil bir yaşam mücadelesi olduğunu öne süren Darwinizm, tek bir kurbağanın yavrularını korumak için gösterdiği çaba karşısında bile açmaz içindedir. Dahası, bu canlıların gösterdikleri akıllı davranışlar da Darwinizm'in iddia ettiği gibi rastlantılarla açıklanamamakta ve bu canlıları Allah'ın yarattığını göstermektedir. Nitekim Allah bir Kuran ayetinde canlılarda insanlar için açık deliller olduğunu şöyle bildirmiştir:

"Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur. Sonra göğe yönelip (istiva edip) de onları yedi gök olarak düzenleyen O'dur. Ve O, herşeyi bilendir." (Bakara Suresi, 29) 

Yapılan araştırmalar kurbağaların kas yapılarının şaşırtıcı derecede mükemmel bir düzene sahip olduğunu göstermiştir. Doğadaki canlı cansız tüm varlıklar gibi kurbağalarının kas yapıları da Yüce Allah tarafından kusursuz bir biçimde oldukça ince detaylarla birlikte yaratılmıştır. 

"Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır."(Casiye Suresi, 4) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder