Atatürk'ün Kuran Ahlakına Uygun Kişiliği 1.Bölüm




ATATÜRK'ÜN KURAN AHLAKINA UYGUN KİŞİLİĞİ
1.BÖLÜM

Atatürk, güzel ahlakıyla hem Türk Milleti'ne hem de tüm dünya milletlerine örnek olmuş eşsiz bir liderdir. Atatürk, Allah'a gönülden iman eden ve İslam'a çok değer veren samimi bir dindardır. Büyük Önder, birçok konuşmasında, samimi ve içten bir şekilde Allah'tan, İslam'dan ve Kuran'dan saygı ve bağlılıkla bahsetmiştir. 
'... Elhamdülillah, hepimiz Müslümanız, hepimiz dindarız...' 

(16 Mart 1923, Adana Türk Ocağı, Esnaf ve Sanatkarlarla Toplantı)

Atatürk, Kuran-ı Kerim okumayı ve dinlemeyi çok severdi

Atatürk, Kuran-ı Kerim'e olan bağlılığını onu 'Kitab-ı Ekmel' yani (En Mükemmel Kitap) diye tanımlayarak dile getiriyordu. Dolmabahçe Sarayı ve Çankaya Köşkü'ne hafızları çağırtarak sık sık Kuran okutmuştur.
Bu konuyla ilgili Atatürk'ün günlüğünde kendi el yazısıyla aldığı çok sayıda not bulunmaktadır.

Atatürk'ün günlüğünden bazı notlar:

9 Mart 1922, Perşembe - Sivrihisar
Saat 8'e doğru (akşam) İsmet Paşa geldi. Evvela yemek. Yemekten sonra 10 Mart için program kararlaştırıldı. Ondan sonra hafıza Kuran okuttuk.

10 Mart 1922, Cuma – Aziziye
İsmet, Yakup Şevki ve Selahattin Paşalar gelmişlerdi. Beraber yemek yedik. Bazı telgraflar gelmişti, gördüm. Hafıza Kuran okuttum. Saat 10'da gittiler. 

17 Mart Cuma – Akşehir
Karargaha dönüş. Saat 8'e kadar yalnız kaldım. Mustafa Abdülhalik Bey geldi. Hafıza Kuran okuttuk.

20 Mart Pazartesi-Akşehir
Fahrettin (Altay) Paşa ve kurmayını yemeğe davet etmiştim. Hafıza Kuran okuttuk.

ADNAN OKTAR: Cebinde de sürekli taşıdığı Kuran’ı vardı. Anıtkabirde de görebilirsiniz, tabii sergileniyor. Sürekli yanından hiç ayırmadığı Kuran’ı var, cebinde taşıdığı. Alimdir Atatürk tabii, Kuran okumayı gayet güzel bilen bir insan. Tefsir yapmaktan, Kuran’ı anlamak, yorumlamak için gayret etmekten zevk alan bir insandı. 01.02.2011

Atatürk, Dinimizde Emredildiği Gibi, Barış Yanlısı Bir İnsandır

Atatürk İslam ahlakının barışçı özelliğini kendisine rehber edinmiştir. Atatürk'ün siyasi doktrini, aynen Kuran'da emredildiği gibi, mecburiyet olduğunda savunma amaçlı olarak savaşmak, ancak asıl olarak barış yanlısı olmaktır. Onun ünlü "Yurtta sulh ( barış)  cihanda (barış) sulh" sözü, bu konuda tarihe geçmiş bir slogandır.

Atatürk diyor ki: "Cumhuriyetin dış siyasada özenle güttüğü amaç, uluslar arası barışı korumak ve güven içinde yaşamaktır. Komşularımızla dostluk ve iyi geçinme yolunda her gün biraz daha ilerlemekteyiz."  (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri I, 1935, s. 361 (Fethi Naci, s. 93) 

“Ben zoraki ve insafsız davranmayı bilmem. Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim.” (Atatürk Bir Çağ'ın Açılışı, Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak, s. 33)

Atatürk son derece merhametli, şefkatli ve bağışlayıcı bir yapıya sahipti. Yakın çevresinden bir dostu Mustafa Kemal'i şu sözlerle anlatmıştır:

"Duruma göre esnek davranmasını bilir, kimseye asla kin tutmaz, ne kadar kızarsa kızsın bir zaman sonra onu affeder, olanları unuturdu.  (Emre Kongar, Devrim Tarihi ve Toplum Bilim Açısından Atatürk, Remzi Kitapevi, 4.Basım, İstanbul, s.149-150)
Atatürk’ün vasiyeti

Atatürk'ün dindar kişiliğini gösteren sözlerinin en ünlü olanlarından biri ise, kuşkusuz vefat etmeden önceki son sözleridir. Başbakan kanalıyla tüm dünyaya açıkladığı ve Türk milletine manevi bir vasiyet niteliği taşıyan bu son sözlerinde Atatürk şunları söylemiştir: 

"Bütün dünyanın Müslümanları Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed (sav)'in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Hz.Muhammed (sav)'i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli; İslamiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler. (Nedim Senbai, Atatürk, A.Ü. Dil, Tarih, Coğrafya Yay., sf. 102, 1979)

ADNAN OKTAR: Atatürk dine muazzam sahip çıkan, çok candan Peygamber (s.a.v.) sevgisi olan, Allah sevgisi olan bir insandı. En başında da öyleydi, en sonunda da öyleydi. En sonunda konuşması var, ölümünden bir ay önce yaptığı konuşması var. Peygamberimiz (s.a.v.)’e tam uyalım, Kuran’a tam uyalım, diyor. Bitti, vefatından bir ay önce de bunu söylüyorsa, değil mi? İmam Hatipler’i açtırdı, İlahiyat fakültelerini açtırdı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurdurdu, Kuran tefsiri yaptırdı. Elmalı’ya söyledi, o çok güzel bir tefsir hazırladı. Buhari-yi Şerif’i tercüme ettirdi. Şimdi, bilmiyorum sende var mı; öğrencilere Kuran hediye ediyor. Kuran’ı okuyup anlamaları temennisinde bulunuyor. Altına kendi el yazısıyla yazmış, Kuran hediye ediyor, tabii. Anadolu’ya on binlerce Kuran dağıttırmıştır. (01.Şubat.2011 Gaziantep Olay TV Röportajı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder