Kromozomlarda Kodlu 'Ruha Dair Özellikler' Evrimle Açıklanamaz


Her insanın bedeninde 23 çift olarak bulunan bu kromozomların diğer bir mucizevi özelliği de, içlerinde kişinin kişisel özelliklerinin de kayıtlı olarak bulunuyor olmasıdır...

Allah, insan bedeninin her milimetrekaresini benzersiz bir sanat ile yaratmıştır. Hücreleri, onları meydana getiren organelleri, molekülleri, atomları vesile ederek insan vücudunda son derece kusursuz bir yapı meydana getiren Allah, kromozomları da insanın bütün hayatında rol oynayan önemli bir unsur kılmıştır. Nitekim insanın doğuştan sahip olduğu kromozomlar, yaşam boyu onda tecelli edecek olan tüm özellikleri belirlemektedir. Öyle ki, daha anne karnında yeni döllenmiş bir yumurta hücresiyken bile, kişinin doğduğunda sahip olacağı göz rengi, kan grubu, yüz şekli, kemik yapısı ve bunlar gibi tüm fiziksel özellikleri kromozomlarında kayıtlı olarak mevcuttur. Diğer bir deyişle, kromozomların üzerindeki DNA şifrelerinde yeni doğacak olan canlının tüm fiziki özellikleri saklıdır.

Her insanın bedeninde 23 çift olarak bulunan bu kromozomların diğer bir mucizevi özelliği de, içlerinde kişinin kişisel özelliklerinin de kayıtlı olarak bulunuyor olmasıdır. Nasıl ki bir kişinin doğduğunda göz ya da saç renginin ne olacağı kromozomlarında belirlenmiş ise, hayatı boyunca sahip olacağı tüm kişilik özellikleri yine bu kromozomlarda şifrelenmiştir. Bu da insanın tüm hayatının ve tüm amellerinin Allah tarafından bir bütün olarak yaratılmış olduğunun bir göstergesidir. Hiç şüphe yok ki Allah geçmişimizi, geleceğimizi, işlediğimiz tüm amelleri bilen, bizi bizzat yaratan, hiç yoktan varedendir.

İnsanın olduğu gibi hayvanların da; örneğin, kedilerin, köpeklerin, arıların, karıncaların ve diğer tüm hayvanların gerek fiziksel gerek ruhsal özellikleri kromozomlarındaki DNA moleküllerinin içerdiği aminoasitlerin kendi aralarında değişik biçimlerde biraraya gelerek oluşturdukları genetik şifreye göre önceden belirlenmiştir. Bu özel kodlamaya göre örneğin arının yüzyıllar boyunca nesilden nesle aynı görünüme sahip olacağı, aynı tür davranışları sergileyeceği; yeni bir koloni keşfettiğinde bunu diğer arılara duyurmak için özel bir koku salgılayacağı, saldırıya uğradığında diğer arılarla beraber kovan girişine birikerek düşmanı geri püskürteceği, kovan ısısı yükseldiğinde kovana yakındaki su kaynaklarından topladığı su damlalarını getireceği ve bunları kuluçka hücrelerinin üzerine serpeceği ve daha pek çok davranışları kendisinde ve tarih boyunca yaşamış tüm arıların kromozomlarında “içgüdü” olarak kayıtlıdır. “İçgüdü" olarak tanımlanan tüm davranış biçimleri ise Allah'ın ilhamıdır. Her şeyin tesadüfler sonucu meydana geldiğini iddia eden evrimciler dahi aslında canlıların tüm vasıflarının Allah tarafından yaratıldığı gerçeğinin farkındadırlar. Evrim teorisinin kurucusu olan Charles Darwin de içgüdülerin yaratılmış olduğunu kabul etmemenin mantıksız olduğunu şöyle itiraf etmiştir:

“Sonunda yavru guguğun üvey kardeşlerini yuvadan atması, karıncaların köleleştirmesi gibi içgüdüleri, özellikle bağışlanmış ya da yaratılmış içgüdüler olarak değil de, bütün organik yaratıkların ilerlemesine yol açan genel bir yasanın, yani çoğalmanın, değişmenin, en güçlülerin yaşamasının ve en zayıfların ölmesinin küçük neticeleri olarak görmek, mantıklı bir sonuç çıkarma olmayabilir, ama benim hayal gücüm için çok daha doyurucudur.” (Charles Darwin, Türlerin Kökeni, s. 310)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder