The Malaysian Insider İsimli İnternet Sitesindeki Darwinist Yanılgılara Cevap


Malezya’da yayın yapan The Malaysian Insider haber sitesi 6 Şubat 2012 tarihinde Zurairi Ar isimli evrimci bir yazarın makalesine yer vermiştir.

Söz konusu makalede yazar 2004 yılında Malezya'da yapılan bir anketten bahsederek "İnsanlar eski dönemlerde yaşayan bir hayvan cinsinden mi evrimleşti?" sorusuna halkın yarısından çoğunun "evet" diye cevap verdiğini, ancak 2008 yılına gelindiğinde yine halkın yarısından çoğunun aynı soruyu bu kez “hayır” diye cevapladırdığını hatırlatmakta, böylelikle Malezya’da evrimi reddedenlerin sayısının 4 yıl içinde büyük bir artış gösterdiğine dikkat çekmektedir.

Yazar ilerleyen satırlarda ise, uluslararası basında Sayın Adnan Oktar’ın evrim karşıtı kitaplarının etkisiyle İngiltere’de bazı tıp öğrencilerinin evrimsel biyoloji derslerine katılmak istemediklerine dair sıklıkla haberler yer aldığından bahsetmektedir. Söz konusu yazıda Malezya devlet televizyonu olan AlHirac TV’de “Allah’ın İşaretleri” adlı bir programın yer aldığını ve bu programın Malezya’da Harun Yahya ismiyle tanınıp sevilen Sayın Adnan Oktar’ın bir çalışmasından esinlenerek hazırlandığı da belirtilmektedir.
Tüm diğer evrimciler gibi Zurairi Ar isimli yazarın da Sayın Adnan Oktar’ın tüm dünyada milyonlarca insan tarafından okunan ve hayranlıkla takip edilen evrim karşıtı eserlerine duyulan ilgiden ve bu eserlerin Darwinizm’e indirdiği öldürücü darbenin şiddetinden rahatsızlık duyduğu anlaşılmaktadır. Sayın Oktar'ın eserlerinin Darwinistleri bu denli rahatsız etmesinin sebebi, bu eserlerin evrim teorisinin geçersizliğine dair bilimsel delilleri bir bir ortaya koyması ve bunun sonucunda Darwinist, materyalist ve ateist çevrelerin ideolojilerini dayandırdıkları sözde ilmi temelin çökmüş olmasıdır.

Her ne kadar benzer evrimci iddiaların cevapları sitelerimizde defalarca yayınlanmış olsa da bu makaledeki iddialara ve evrimci yanılgılara cevaplar bir kez daha aşağıda yer almaktadır:

1) Din ile bilimin çatıştığı yanılgısı:

Hak din ve bilim hiçbir şekilde çelişmez. Din, evrenin ve canlılığın nasıl var oldukları sorusuna en doğru ve en kesin cevabı veren tek kaynaktır. Ayrıca din, bilimi, Yaratılış'taki detayları görüp Allah'ın Yüceliğinin takdir edilmesine bir yol olarak açıkça teşvik eder. Bir başka deyişle, evreni ve tüm canlılığı incelemenin ve Allah'ın yaratma sanatını keşfederek insanlığa açıklamanın temel yoludur bilim.

Din ile bilimin çatıştığına dair asılsız iddiayı savunan insanların içine düştükleri en büyük hata, hak dinin kaynağı olan Kuran'ı bilmeden, anlamadan hüküm vermeleridir. Kuran'ı okuyan bir kişi açık bir şekilde görür ki, Allah Kuran'da insanları, göklerin, yerin, Ay'ın, Güneş'in, yıldızların, dağların, ağaçların, bitkilerin, tohumların, hayvanların, gece ile gündüzün meydana gelişinin, insanın doğumunun, yağmurun ve yaratılmış daha pek çok varlığın üzerinde düşünmeye ve bu varlıkları incelemeye çağırmaktadır. Böylelikle Yüce Rabbimiz tüm insanlığa ilim sahibi olmayı ve bilim yapmayı tavsiye etmektedir. Kuran'da bu hususta onlarca ayet yer almaktadır. Kuran'ı inceleyen bir insan din ile bilimin çatıştığı iddiasını ileri sürmenin ne kadar boş olduğunu derhal fark edecektir. (Detaylı bilgi için bakınız, Kuran Bilime Yol Gösterir, Harun Yahya)

Allah'ın gökyüzünü, yeri, dağları, bitkileri, suyu, tohumları veya ağaçları incelemeleri için insanları teşvik ettiği, diğer bir deyişle insanlara bu yönde bilimsel araştırmalar yapmayı tavsiye ettiği çok sayıdaki ayetten birkaçı şöyledir:

Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok. Yeri de (nasıl) döşeyip-yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda 'göz alıcı ve iç açıcı' her çiftten (nice bitkiler) bitirdik. (Bunlar,) 'İçten Allah'a yönelen' her kul için 'hikmetle bakan bir iç göz' ve bir zikirdir. Ve gökten mübarek (bereket ve rahmet yüklü) su indirdik; böylece onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik. Ve birbiri üstüne dizilmiş tomurcuk yüklü yüksek hurma ağaçları da. (Kaf Suresi, 6-10)

2) Doğal seleksiyonun yeni bir tür ortaya çıkardığı yanılgısı:

Bu da evrimcilerin hiçbir ilmi temeli olmayan başlıca iddialarından biridir ve gerek Sayın Adnan Oktar'ın Harun Yahya müstear ismiyle yazdığı eserlerde gerekse Harun Yahya temsilcilerinin dünyanın dört bir yanında verdikleri konferanslarda defalarca çürütülmüştür. Kısaca hatırlatmak gerekirse; doğal seleksiyon, türlerin evrimleştikleri ve birbirlerine dönüştükleri iddiasına en ufak bir katkıda bulunmamakta, dolayısıyla evrim teorisine hiçbir şey kazandırmamaktadır. Çünkü bu mekanizma hiçbir zaman bir türün genetik bilgisini zenginleştirip geliştirmemektedir. Söz konusu mekanizma bir türü bir başka türe asla çeviremez; örneğin deniz yıldızını balığa, balıkları kurbağaya, kurbağaları timsaha, timsahları da kuşa dönüştüremez.

Doğal seleksiyon doğada bir yaşam mücadelesi olduğu ve bu mücadelede hayatta kalanların hep güçlü ve doğal şartlara uygun canlılar olacağı varsayımına dayanır. Buna göre, örneğin yırtıcı hayvanların tehdidi altında olan bir geyik sürüsü içinde yalnızca hızlı kaçabilen geyikler hayatta kalacaktır. Dolayısıyla bir süre sonra bu geyik sürüsü hızlı koşabilen geyiklerden ibaret hale gelecektir. Yani doğal seleksiyon bu canlı türü içindeki sakat, zayıf ya da çevre şartlarına uymayan bireyleri ayıklayacaktır. Ne var ki doğal seleksiyon bu noktada yeni bir canlı türü, yeni genetik bilgi ya da yeni organlar ortaya çıkarmayacak, yani Darwinistlerin öne sürdüğü gibi canlıları "evrim"leştirmeyecektir.
Bugün pek çok evrimci doğal seleksiyonla evrimleşme teorisinin gözlem ve deneyler karşısında kesinlikle geçrsiz olduğunu kabul etmektedir. Çünkü Darwin'den bu yana, doğal seleksiyonun canlıları evrimleştirdiğine dair tek bir bulgu ortaya konmamıştır; konması da mümkün değildir. Nitekim Darwin dahi bu gerçeği "faydalı değişiklikler oluşmadığı sürece doğal seleksiyon hiçbir şey yapamaz" diyerek kabul etmiştir. (Detaylı bilgi için bakınız, Evrim Aldatmacası, Harun Yahya, Evrimin Hayali Mekanizmaları)


3) Evrim teorisinin bilimsel kanıtlarla desteklendiği yanılgısı:

Öncelikle belirtmek gerekir ki Darwin'in teorisini ortaya attığı günden bu yana evrim düşüncesi tek bir bilimsel kanıtla dahi desteklenmemiştir. Aksine günümüz bilim ve teknolojisi evrim teorisini çürütmüş, Darwin'in ilkel bilim anlayışı ile ortaya attığı iddiaları tek tek geçersiz kılmıştır. Diğer taraftan Darwinistlerin teorilerini ispatlamak için oluşturdukları bütün deliller hep sahte çıkmış, yaptıkları bilim sahtekarlıkları her seferinde ifşa edilmiştir. (Darwinistlerin bilim sahtekarlıklarını buradan detaylı inceleyebilirsiniz.)

Zurairi Ar isimli yazar internette küçük bir araştırma yaparsa derhal görecektir ki, Darwin'in ortaya attığı evrim teorisi bugüne dek tek bir bilimsel kanıtla dahi desteklenmemiştir.

Bilindiği gibi Darwin, teorisini bilimsel anlamda son derece ilkel şartlarda ortaya atmıştı. Darwin hücrenin organellerini tanımıyor, "gen" diye bir kavramı bilmiyordu. Canlıların çeşitli çevresel etkiler sonucunda yeni özellikler edindiğini ve bunu diğer nesillere aktardığını işte bu şartlar altındaki cahillik içinde iddia etmişti. Genetik bilimi, Darwin'in ölümünden sonra, ancak 20. yüzyılda ortaya çıkmış ve canlıların sonradan kazandıkları değişikliklerin sonraki nesillere aktarılmasının imkansız olduğu net bir şekilde ortaya konmuştu. 20. yüzyıldaki bilimsel gelişmeler, genetik, moleküler biyoloji, biyokimya, paleontoloji Darwin'in hayali evrim mekanizması "doğal seleksiyon"un evrimleştirici hiçbir rolünün olmadığını tam olarak ispat etmişti. Doğal seleksiyonun ardından mutasyonların da evrimleştirici bir rolünün olmadığı ortaya çıkınca sıra fosil kayıtlarına gelmişti. Fosil kayıtlarının getirdiği sonuç ise Darwinistleri tam anlamıyla şok etti. Nitekim yıllarca aranan hayali ara fosiller yeryüzünün hiçbir yerinde bulunamadı. Şu ana kadar yapılan tüm araştırmalar sonucunda tek bir ara fosil örneği dahi ortaya çıkmadı, ki bu da evrim gibi bir sürecin yeryüzünün hiçbir döneminde yaşanmadığını açıkça ispatladı.

4) İnsanın kökeninin evrimle açıklandığı yanılgısı:

Evrim teorisi insanın kökenini hiçbir şekilde açıklayamamaktadır. Darwinistler insanlarla maymunların ortak atadan geldikleri iddiasını bilim sahtekarlıklarına başvurmak suretiyle 1.5 asırdır ayakta tutmaya çalışsalar da insanın sözde evrimi iddiasını destekleyecek tek bir bilimsel bulguya dahi ulaşamamışlardır. Dolayısıyla Darwinistler insanın sözde evriminin evrim teorisinin en büyük çıkmazlarından birini oluşturduğunun çok iyi farkındadırlar, fakat aynı iddiayı ısrarla savunmaktadırlar. Ne var ki artık pek çok evrimci paleontolog insanların fosil kayıtlarında aniden belirdiklerini itiraf etmekte, diğer bir anlatımla, insanın yeryüzünde aniden, yani hiçbir evrimsel atası olmadan ortaya çıktığını kabul etmektedirler. Bu konuda detaylı bilgi edinmek için bknz: http://www.evrimcilerinitiraflari.com/16.htm

5) Müslüman bilim adamlarının Ortaçağ’da evrimi savundukları iddiası ve günümüzde örnek alınmaları gerektiği yanılgısı:

Zurairi Ar isimli söz konusu yazarın ve aynı görüşü savunan diğer bütün Müslümanların kabul etmeleri gerekmektedir ki, Kuran'da evrim düşüncesine hiçbir şekilde yer yoktur. Kuran ayetlerinde Yaratılış'ın evrimle olduğuna dair tek bir bilgi ya da işaret bulunmaz. Kuran’da, canlıların birbirlerinden türediği ve aralarında evrimsel bir bağ olduğu fikrini destekleyen tek bir ayet dahi yer almaz. Aksine Kuran'da, Allah’ın evreni ve tüm canlılığı tek bir anda, "Ol" emriyle var ettiği bildirilir. Allah dilediğini dilediği şekilde ve zamanda, örneksiz olarak yoktan var edendir.

Yüce Allah’ın yaratmak için - haşa; Allah’ı tenzih ederiz - herhangi bir vesileye ya da birtakım merhalelere ihtiyacı yoktur. Dünya bir imtihan yeri olduğu için Allah evrendeki her şeyi doğa kanunlarına bağlı olarak yaratmıştır. Ancak Rabbimiz bütün bunlardan münezzehtir, hiçbir şeye ihtiyaç duymayandır

Ayetlerde evrenin ve canlılığın Allah'ın “Ol” demesiyle meydana geldiğinden şöyle bahsedilmektedir:

… Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona "Ol" der, o da hemen olur. (Al-i İmran Suresi, 47)

Onu istediğimizde herhangi bir şey için sözümüz, ona yalnızca "Ol" demekten ibarettir; o da hemen olur. (Nahl Suresi, 40)

Dirilten ve öldüren O'dur. Bir işin olmasına hükmetti mi, ona yalnızca: "Ol" der, o da hemen olur. (Mümin Suresi, 68)

Yazarın içine düştüğü diğer bir önemli hata ise, Kuran dışı düşünceleri savunan birtakım insanları Müslümanlara örnek vermektir. Oysa Müslümanların örnek aldıkları insan yalnızca Peygamber Efendimiz (sav)'dir. Bir Müslüman Kuran'ı kıstas almayan insanları asla kendine örnek almaz. Umarız ki Zurairi Ar isimli yazar da Müslüman olduklarını iddia ettikleri halde Kuran'ı ölçü almayan insanları örnek almaktan ve başkalarına örnek vermekten vazgeçer ve bir an önce Allah'ın Katından indirdiği Kuran'a dört elle sarılarak Kuran'ın kararlı bir savunucusu olur. (detaylı bilgi için bkz. www.kurandarwinizmiyalanliyor.com)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder