DNEVNI AVAZ: Putin’in “Avrupa-Asya birliği” kurulması konusundaki teklifi; bu sizin uzun süredir savunduğunuz vizyonunuz olan İslam birliği ile çakışıyor mu?
Rusya bölgede çeşitli ülkelerle ekonomik ittifak kurdu; ayrıca bir düzine Kafkas ülkesiyle ekonomik birlik oluşturdu. Sizin İslam birliğinin lideri olacağını söylediğiniz Türkiye ise bu konuda birşey yapmadı, bunun sebebi nedir?
Putin Sırbistanı da bu yapılanmaya katılmaya davet etti. Siz Balkanların da İslam birliğinde yer alacağını söylüyorsunuz. Bu durumda Türkiye Balkanlardaki çıkarlarını kaybetmiş mi oluyor?
ADNAN OKTAR: Bölgede yapılan her türlü birlik girişimi Türk İslam Birliği’ne zemin olacaktır. Rusya’nın da böyle girişimler de bulunması Türk İslam Birliği lehine olan gelişmelerdir. Rusya çeşitli yollarla bazı ülkeleri bir araya getirebilir, ama Türkiye’nin liderliği olmadan tüm bölgeyi, tüm Türklük ve İslam alemini kapsayan bir birlik oluşması mümkün değildir. Türk ve İslam alemi, hem tarihi tecrübesiyle hem demokratik yapısıyla hem de sevecen, sevgi dolu İslam anlayışıyla öncü konumunda olan Türkiye’nin ağabeyliğini kabul eder. Herkes lider olacak ülkenin adaletine, sevecenliğine, fedakarlığına, koruyuculuğuna güvenmek ister. Ve Türkiye bu konuda güven veren tek ülkedir. Çünkü Türkiye’nin liderlik yapması bir tür ağabeylik vazifesidir, bundan bir menfaati yoktur. Tam tersine çileye, zorluğa, fedakarlığa talip olması söz konusudur. Türk İslam Birliği söz konusu olduğunda insanların bir kısmının unuttuğu önemli bir gerçek var: İslam aleminin birlik olması Allah’ın emri ve Türk İslam Birliği’nin oluşması Allah’ın takdir ettiği bir kader. Dolayısıyla, ilk bakışta olumsuz gibi görünen gelişmeler dahi, kaderde Türk İslam Birliği’nin lehine olan gelişmelerdir. Hiçbir girişimin, hiçbir çabanın Türk İslam Birliği’ni durdurması mümkün değildir. Aslında kimsenin de böyle bir birliği durdurma isteği yok. Çünkü bu bir sevgi birliği, gönül birliği ve herkesin menfaatine olacak bir birlik. Sadece İslam alemine değil tüm insanlara maddi manevi güzellik sunacak. Baskı olmayacak, zorlama olmayacak, alabildiğine özgürlük, alabildiğine ferahlık olacak. Dolayısıyla böyle bir güzelliğe kimse itiraz etmez, kimse direnmez.
DNEVNI AVAZ: Türkiye ve İsrail’in arasındaki ilişkilerde bir soğukluk oldu. Siz gelecekte İsrail’in de İslam Birliğinin bir üyesi olacağını söylüyorsunuz. Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkiler yakın zaman içinde çözümlenecek mi, yoksa ilişkiler daha mı şiddetlenecek?
ADNAN OKTAR: Hükümetler arasında zaman zaman anlaşmazlıklar, gerginlikler olabilir. Önemli olan halkların birbiri için ne düşündüğüdür. Türk Milleti Musevilere her zaman şefkatle yaklaşmıştır, her zaman koruyucu olmuştur. 1492’de gemiler gönderip onları zulümden kurtaran ve İmparatorluğun en güzel yerlerine yerleştiren Türklerdir. Türk Milletinin bu bakış açısı hiçbir zaman değişmez. Museviler, Hz. İbrahim’in soyudur. Peygamberimiz (sav) Medine’de onlara nasıl huzur içinde yaşama imkanı sağladıysa, Hz. Ömer Kudüs’ü fethettiğinde onları nasıl koruyup kolladıysa, Osmanlı yönetimi boyunca nasıl birinci sınıf insan muamelesi gördülerse, aynı saygıyı, aynı şefkati, aynı hürriyeti göreceklerdir. Aksi zulüm olur. Aksi Kuran’a ve sünnete uymaz.
DNEVNI AVAZ: Arap baharı sonrası Arap dünyasındaki olayları nasıl yorumluyorsunuz, İslam dünyası nereye gidiyor?
ADNAN OKTAR: Buna Arap Baharı diyorlar, ama aslında bu Mehdiyet baharıdır. Hicri 1400, Peygamberimiz (sav)’in Mehdi’nin gelişiyle bizleri müjdelediği asırdır. Resulullah (sav)’in söylediği tüm alametler son 30 yıl içinde arka arkaya gerçekleşmiştir. Bu yaşanan olaylar da Peygamberimiz (sav)’in haber verdiği Mehdiyet alametlerindendir. Önce zalim melikler olacak, sonra bu melikler devrilecek diyor Peygamberimiz (sav). Hatta yer ve bölge vererek, bu zalim liderlerin fiziksel özelliklerini tarif ederek açıklıyor. Bakıyoruz tam dediği şekilde olaylar gerçekleşiyor. Ama şunu da söyleyeyim Mehdi (as) aleni olarak zuhur edinceye kadar, bu olaylar durulmayacaktır. Çünkü Resulullah (sav) fitnelerin biri biter diğeri başlar diyor, tam durdu denilirken başka yerde harekete geçer diyor. Mısır olayları ilk başladığında bunu söylemiştim ben. Durulma, yatışma olmaz demiştim. Bakın tam dediğim gibi oldu, Mısır’da yine olaylar hareketlendi. Olaylar dediğim gibi gelişiyor, çünkü ben bunları Muhbiri Sadık olan Resulullah (sav)’in sözlerine dayanarak söylüyorum.
DNEVNI AVAZ: Francis Fukuyama Arap baharından sonra Samuel Huntington’ın teorisinin çöktüğünü söyledi. Arap dünyasındaki protestolarla, İspanya’daki indigolar, Bolivya ve Sydafrika’da fakirleri ve gençleri tehdit eden, adil olmayan ekonomik düzene karşı gerçekleşen protestolar arasında benzerlik görüyor musunuz?
ADNAN OKTAR: Az önce de söyledim karışıklıklar, ayaklanmalar, çatışmalar, gerginlikler, büyük olaylar tırmanarak gelişecektir. Şimdi 2011’de arka arkaya çok büyük olaylar oldu. Bir yandan doğal afetler depremler, seller dünyayı salladı, bir yandan hiç beklenmedik sosyal gelişmeler oldu. 2012’de bu olaylar daha da hız kazanacaktır. Ve önümüzdeki birkaç yıl boyunca her sene ivme kazanarak gelişecektir. Ta ki Mehdi (as)’ın çıkışına kadar. İnsanlar artık yaşanan olayların büyüklüğünden, en anlamazlıktan geleni bile, “bunda bir olağanüstülük var” diyecek ve kendileri Mehdi (as)’ı aramaya başlayacaktır. Şu anda çok metafizik bir dönemde yaşıyoruz. Peygamberimiz (sav)’in hadislerinden ve büyük İslam alimlerinin açıklamalarından açıkça gördüğümüz üzere Mehdi (as) şu an görev başında. Ve Allah’ın 2000 yıl önce Katı’na aldığı Hz. İsa (as) dünyada, o da görev başında. Hz. Hızır tüm dünyada kol geziyor. Bu yüzden çok şaşırtıcı, çok hayret verici gelişmeler oluyor.
DNEVNI AVAZ: İslam Terörü Lanetler isimli bir kitap yazdınız, biz de bu kitabı Bosna’da bastık. Saraybosna'da bir selefi Amerikan büyükelçiliğine saldırıda bulundu. Bosna’da gerçekleşen bu olay nedir? Bu insanlar kim? Militan selefi mi; ya da yabancı istihbarat mı, mesela Mossad ya da bir diğeri mi? Bu saldırıların arkasında kim var?
ADNAN OKTAR: Sözde İslam adına terör yapanlara baktığımızda aslında Darwinist, materyalist ideolojilerin etkisi altında olduklarını görüyoruz. Komünist liderlere hayranlık duyan, Che gibi gerillalara özenen, Darwinist ideolojinin telkinleriyle yetişmiş kişiler olduğunu görüyoruz. Bunların isimleri Müslüman ismi de olsa, nüfus cüzdanlarında Müslüman da yazsa bu kişilerin ruh olarak Kuran’la ve Peygamberimiz (sav)’in ahlakıyla hiçbir bağlantısı olmuyor. İslam barış dinidir, sevgi dinidir, kardeşlik dinidir. İslam’da af vardır, anlayış vardır, şefkat vardır. Ama bu kişilere baktığımızda müthiş saldırgan, son derece katı, sadece gayri Müslimlere değil başka cemaatten, başka mezhepten Müslüman kardeşine dahi amansızca düşman olduklarını görüyoruz. Bunlar Nur Peygamberimiz (sav)’in o güzel ahlakını hiç anlamamış, Kuran’ın güzelliğinden zerre nasiplenememiş insanlar. Bu kişilere karşı Müslümanların yapması gereken birbirlerini çok sevmeleri, hangi mezhepten hangi cemaatten olursa olsun birbirlerini sevgiyle kucaklamaları, iyice kaynaşmaları. Sevgi ve kardeşlik böyle tiplerin faaliyetlerini etkisiz hale getirir. Ve mutlaka tüm Müslümanların bilgilerini, genel kültürlerini çok güçlendirmeleri, bilimden çok faydalanmaları, sanattan çok faydalanmaları gerekiyor. Çok modern, çok aydın, çok bilgili, sevgi dolu, sevecen, kaliteli, birbirine düşkün, birbirini koruyup kollayan, neşe ve sevinç dolu Müslümanlar olduğunda bu bir avuç İslam’dan uzak insanın faaliyetleri tamamen etkisiz hale gelecektir.
DNEVNI AVAZ: İslami terörizm problem karşısında Batıya ne öneriyorsunuz?
ADNAN OKTAR: İslami terörizm diye birşey yoktur. Terörün kökeni insanın sözde kör tesadüflerin ürünü olduğunu, adeta bir tür hayvan olduğunu, var olabilmek için acımasız olması gerektiğini telkin eden Darwinizmdir. Eğer Batı teröre karşı samimi olarak tedbir almak istiyorsa, Darwinist materyalist eğitime son vermelidir. 19. Yüzyılın köhne bir teorisi olan evrim teorisini okullarda öğretip, gençlere sizin atalarınız hayvandı telkini verip, sonra da bazıları çıkıp hayvanlar gibi öldürmeye ve ölmeye azmettiğinde bunu kınamak samimi bir davranış değildir. Eğer Darwinizm anlatılıyorsa, mutlaka bilimsel cevabı da anlatılmalıdır. Tek bir proteinin dahi tesadüfen oluşmasının bilimsel olarak imkansız olduğu, 350 milyon fosilin evrimin olmadığını ispatladığı, tek bir tane dahi ara form fosili bulunmadığı da anlatılmalıdır. Darwinist materyalist düşüncenin bilimsel eleştirisi gençlere öğretildiğinde, terör diye bir sorun kökünden hallolacaktır.
DNEVNI AVAZ: Bildiğiniz gibi Filistin’in tanınması konusu Bosna’nın sesine çok bağlı. Filistin sorununun çözümü nedir, bu konuda sizin fikriniz nedir?
ADNAN OKTAR: Filistinli kardeşlerimiz yarım asırdan uzun süredir çok büyük acılar çektiler, çok zulüm gördüler. Artık onların güvenlik içinde yaşamaları vakti geldi. İsrail dev duvarlarla sadece Filistin’i değil kendisini de kuşatmış durumda. İki taraf da adeta bir hapisane içinde yaşıyor. İki taraf da Hz. İbrahim’in oğulları, biri Hz. İsmail’in soyu diğeri Hz. Yakup’un soyu. Deccaliyet büyük bir oyun oynadı, iki tarafı birbirine acımasızca kırdırmak istedi. Şimdi deccaliyetin bu oyununu bozma vakti geldi. Bölge toprakları çok geniş, Filistinliler de İsrailliler de o güzel topraklarda birarada huzur içinde güvenlik içinde yaşayacaklardır. Diledikleri yere yerleşsinler, diledikleri gibi ibadetlerini yapsınlar, diledikleri gibi ticaretlerini yapsınlar, Filisintli çocuklarla İsrailli çocuklar elele oyun oynasın. Peygamberler diyarı o topraklar sevgi toprakları olsun, kardeşlik toprakları olsun. Bu güzelliği inşaAllah Hz. Mehdi (as) sağlayacak. Artık Mehdi devrindeyiz, az bir süre kaldı, bu acıların hepsi son bulacak. Hz. İsa ve Hz. Mehdi ile birlikte Mescidi Aksa’da namaz kılacağız inşaAllah. Bölgedeki Hristiyan kardeşlerimiz de Musevi kardeşlerimiz de gerçek huzuru, gerçek güvenliği tadacaklar.
DNEVNI AVAZ: Bosna’nın geleceği konusunda siz çok ümitvardınız ve Avrupa birliğinin yeni yapısı içinde Bosna’nın konumunun çözüleceğini; bunun 2014’te gerçekleşeceğini söylemiştiniz. Bugün bosna’nın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
ADNAN OKTAR: Bosna bizim canımız, ruhumuz. Tertemiz Müslüman kardeşlerimizin vatanı, Allah sizleri bize emanet bıraktı. Sizin en güzel şekilde yaşamanız bizim sorumluluğumuz. Alabildiğine özgür, alabildiğine zengin, alabildiğine güçlü olacaksınız inşaAllah. Bosna inşaAllah Türk İslam Birliği’nin içinde yer alacak ve çok güçlenecek. Ama Avrupa Birliği artık çöküşe doğru gidiyor. Bu açıkça görülüyor. Avrupa’nın da kurtuluşu Türk İslam aleminin birleşmesinde. Avrupa’yı çöküşten Türk İslam alemi kurtaracak. Ekonomik, sosyal ve askeri yönden birleşmiş bir Türk İslam alemi Avrupa için önemli bir çıkış kapısı olacaktır.
DNEVNI AVAZ: Bosna’daki Müslümanlara ne önerirsiniz?
ADNAN OKTAR: Bosnalı kardeşlerimizi çok seviyoruz. Kendilerini çok iyi yetiştirsinler. Darwinizme, materyalizme karşı birer ilim kalesi haline gelsinler. Kuran’ın sıcak ruhunu, sevgisini, şefkatini, neşesini, coşkusunu çok güzel yaşasınlar ve yaşatsınlar. Herkese karşı merhametle yaklaşsınlar. Nefreti, öfkeyi, kavgayı telkin edenlere itibar etmesinler. Çok sabırlı, sevecen olsunlar. Müslümanların hepsiyle çok güzel dostluklar kursunlar, Hristiyanlara Musevilere karşı da merhametle yaklaşsınlar, onlara güzellikle davransınlar. Allah’ın izniyle çok güzel günler göreceğiz, dünya bambaşka bir yer olacak. Boşnak çocukları neşe içinde, sevinçle koşup oynayacaklar. Gençler, anneler, dedeler sevinç içinde olacaklar. Bu Allah’ın ve Resulu’nün bize vaad ettiği bir gerçek. Bu müjdenin heyecanını şimdiden yaşamaya başlasınlar, inşaAllah yakın zamanda dediklerimin doğru olduğunu bizzat görecekler.
Rusya bölgede çeşitli ülkelerle ekonomik ittifak kurdu; ayrıca bir düzine Kafkas ülkesiyle ekonomik birlik oluşturdu. Sizin İslam birliğinin lideri olacağını söylediğiniz Türkiye ise bu konuda birşey yapmadı, bunun sebebi nedir?
Putin Sırbistanı da bu yapılanmaya katılmaya davet etti. Siz Balkanların da İslam birliğinde yer alacağını söylüyorsunuz. Bu durumda Türkiye Balkanlardaki çıkarlarını kaybetmiş mi oluyor?
ADNAN OKTAR: Bölgede yapılan her türlü birlik girişimi Türk İslam Birliği’ne zemin olacaktır. Rusya’nın da böyle girişimler de bulunması Türk İslam Birliği lehine olan gelişmelerdir. Rusya çeşitli yollarla bazı ülkeleri bir araya getirebilir, ama Türkiye’nin liderliği olmadan tüm bölgeyi, tüm Türklük ve İslam alemini kapsayan bir birlik oluşması mümkün değildir. Türk ve İslam alemi, hem tarihi tecrübesiyle hem demokratik yapısıyla hem de sevecen, sevgi dolu İslam anlayışıyla öncü konumunda olan Türkiye’nin ağabeyliğini kabul eder. Herkes lider olacak ülkenin adaletine, sevecenliğine, fedakarlığına, koruyuculuğuna güvenmek ister. Ve Türkiye bu konuda güven veren tek ülkedir. Çünkü Türkiye’nin liderlik yapması bir tür ağabeylik vazifesidir, bundan bir menfaati yoktur. Tam tersine çileye, zorluğa, fedakarlığa talip olması söz konusudur. Türk İslam Birliği söz konusu olduğunda insanların bir kısmının unuttuğu önemli bir gerçek var: İslam aleminin birlik olması Allah’ın emri ve Türk İslam Birliği’nin oluşması Allah’ın takdir ettiği bir kader. Dolayısıyla, ilk bakışta olumsuz gibi görünen gelişmeler dahi, kaderde Türk İslam Birliği’nin lehine olan gelişmelerdir. Hiçbir girişimin, hiçbir çabanın Türk İslam Birliği’ni durdurması mümkün değildir. Aslında kimsenin de böyle bir birliği durdurma isteği yok. Çünkü bu bir sevgi birliği, gönül birliği ve herkesin menfaatine olacak bir birlik. Sadece İslam alemine değil tüm insanlara maddi manevi güzellik sunacak. Baskı olmayacak, zorlama olmayacak, alabildiğine özgürlük, alabildiğine ferahlık olacak. Dolayısıyla böyle bir güzelliğe kimse itiraz etmez, kimse direnmez.
DNEVNI AVAZ: Türkiye ve İsrail’in arasındaki ilişkilerde bir soğukluk oldu. Siz gelecekte İsrail’in de İslam Birliğinin bir üyesi olacağını söylüyorsunuz. Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkiler yakın zaman içinde çözümlenecek mi, yoksa ilişkiler daha mı şiddetlenecek?
ADNAN OKTAR: Hükümetler arasında zaman zaman anlaşmazlıklar, gerginlikler olabilir. Önemli olan halkların birbiri için ne düşündüğüdür. Türk Milleti Musevilere her zaman şefkatle yaklaşmıştır, her zaman koruyucu olmuştur. 1492’de gemiler gönderip onları zulümden kurtaran ve İmparatorluğun en güzel yerlerine yerleştiren Türklerdir. Türk Milletinin bu bakış açısı hiçbir zaman değişmez. Museviler, Hz. İbrahim’in soyudur. Peygamberimiz (sav) Medine’de onlara nasıl huzur içinde yaşama imkanı sağladıysa, Hz. Ömer Kudüs’ü fethettiğinde onları nasıl koruyup kolladıysa, Osmanlı yönetimi boyunca nasıl birinci sınıf insan muamelesi gördülerse, aynı saygıyı, aynı şefkati, aynı hürriyeti göreceklerdir. Aksi zulüm olur. Aksi Kuran’a ve sünnete uymaz.
DNEVNI AVAZ: Arap baharı sonrası Arap dünyasındaki olayları nasıl yorumluyorsunuz, İslam dünyası nereye gidiyor?
ADNAN OKTAR: Buna Arap Baharı diyorlar, ama aslında bu Mehdiyet baharıdır. Hicri 1400, Peygamberimiz (sav)’in Mehdi’nin gelişiyle bizleri müjdelediği asırdır. Resulullah (sav)’in söylediği tüm alametler son 30 yıl içinde arka arkaya gerçekleşmiştir. Bu yaşanan olaylar da Peygamberimiz (sav)’in haber verdiği Mehdiyet alametlerindendir. Önce zalim melikler olacak, sonra bu melikler devrilecek diyor Peygamberimiz (sav). Hatta yer ve bölge vererek, bu zalim liderlerin fiziksel özelliklerini tarif ederek açıklıyor. Bakıyoruz tam dediği şekilde olaylar gerçekleşiyor. Ama şunu da söyleyeyim Mehdi (as) aleni olarak zuhur edinceye kadar, bu olaylar durulmayacaktır. Çünkü Resulullah (sav) fitnelerin biri biter diğeri başlar diyor, tam durdu denilirken başka yerde harekete geçer diyor. Mısır olayları ilk başladığında bunu söylemiştim ben. Durulma, yatışma olmaz demiştim. Bakın tam dediğim gibi oldu, Mısır’da yine olaylar hareketlendi. Olaylar dediğim gibi gelişiyor, çünkü ben bunları Muhbiri Sadık olan Resulullah (sav)’in sözlerine dayanarak söylüyorum.
DNEVNI AVAZ: Francis Fukuyama Arap baharından sonra Samuel Huntington’ın teorisinin çöktüğünü söyledi. Arap dünyasındaki protestolarla, İspanya’daki indigolar, Bolivya ve Sydafrika’da fakirleri ve gençleri tehdit eden, adil olmayan ekonomik düzene karşı gerçekleşen protestolar arasında benzerlik görüyor musunuz?
ADNAN OKTAR: Az önce de söyledim karışıklıklar, ayaklanmalar, çatışmalar, gerginlikler, büyük olaylar tırmanarak gelişecektir. Şimdi 2011’de arka arkaya çok büyük olaylar oldu. Bir yandan doğal afetler depremler, seller dünyayı salladı, bir yandan hiç beklenmedik sosyal gelişmeler oldu. 2012’de bu olaylar daha da hız kazanacaktır. Ve önümüzdeki birkaç yıl boyunca her sene ivme kazanarak gelişecektir. Ta ki Mehdi (as)’ın çıkışına kadar. İnsanlar artık yaşanan olayların büyüklüğünden, en anlamazlıktan geleni bile, “bunda bir olağanüstülük var” diyecek ve kendileri Mehdi (as)’ı aramaya başlayacaktır. Şu anda çok metafizik bir dönemde yaşıyoruz. Peygamberimiz (sav)’in hadislerinden ve büyük İslam alimlerinin açıklamalarından açıkça gördüğümüz üzere Mehdi (as) şu an görev başında. Ve Allah’ın 2000 yıl önce Katı’na aldığı Hz. İsa (as) dünyada, o da görev başında. Hz. Hızır tüm dünyada kol geziyor. Bu yüzden çok şaşırtıcı, çok hayret verici gelişmeler oluyor.
DNEVNI AVAZ: İslam Terörü Lanetler isimli bir kitap yazdınız, biz de bu kitabı Bosna’da bastık. Saraybosna'da bir selefi Amerikan büyükelçiliğine saldırıda bulundu. Bosna’da gerçekleşen bu olay nedir? Bu insanlar kim? Militan selefi mi; ya da yabancı istihbarat mı, mesela Mossad ya da bir diğeri mi? Bu saldırıların arkasında kim var?
ADNAN OKTAR: Sözde İslam adına terör yapanlara baktığımızda aslında Darwinist, materyalist ideolojilerin etkisi altında olduklarını görüyoruz. Komünist liderlere hayranlık duyan, Che gibi gerillalara özenen, Darwinist ideolojinin telkinleriyle yetişmiş kişiler olduğunu görüyoruz. Bunların isimleri Müslüman ismi de olsa, nüfus cüzdanlarında Müslüman da yazsa bu kişilerin ruh olarak Kuran’la ve Peygamberimiz (sav)’in ahlakıyla hiçbir bağlantısı olmuyor. İslam barış dinidir, sevgi dinidir, kardeşlik dinidir. İslam’da af vardır, anlayış vardır, şefkat vardır. Ama bu kişilere baktığımızda müthiş saldırgan, son derece katı, sadece gayri Müslimlere değil başka cemaatten, başka mezhepten Müslüman kardeşine dahi amansızca düşman olduklarını görüyoruz. Bunlar Nur Peygamberimiz (sav)’in o güzel ahlakını hiç anlamamış, Kuran’ın güzelliğinden zerre nasiplenememiş insanlar. Bu kişilere karşı Müslümanların yapması gereken birbirlerini çok sevmeleri, hangi mezhepten hangi cemaatten olursa olsun birbirlerini sevgiyle kucaklamaları, iyice kaynaşmaları. Sevgi ve kardeşlik böyle tiplerin faaliyetlerini etkisiz hale getirir. Ve mutlaka tüm Müslümanların bilgilerini, genel kültürlerini çok güçlendirmeleri, bilimden çok faydalanmaları, sanattan çok faydalanmaları gerekiyor. Çok modern, çok aydın, çok bilgili, sevgi dolu, sevecen, kaliteli, birbirine düşkün, birbirini koruyup kollayan, neşe ve sevinç dolu Müslümanlar olduğunda bu bir avuç İslam’dan uzak insanın faaliyetleri tamamen etkisiz hale gelecektir.
DNEVNI AVAZ: İslami terörizm problem karşısında Batıya ne öneriyorsunuz?
ADNAN OKTAR: İslami terörizm diye birşey yoktur. Terörün kökeni insanın sözde kör tesadüflerin ürünü olduğunu, adeta bir tür hayvan olduğunu, var olabilmek için acımasız olması gerektiğini telkin eden Darwinizmdir. Eğer Batı teröre karşı samimi olarak tedbir almak istiyorsa, Darwinist materyalist eğitime son vermelidir. 19. Yüzyılın köhne bir teorisi olan evrim teorisini okullarda öğretip, gençlere sizin atalarınız hayvandı telkini verip, sonra da bazıları çıkıp hayvanlar gibi öldürmeye ve ölmeye azmettiğinde bunu kınamak samimi bir davranış değildir. Eğer Darwinizm anlatılıyorsa, mutlaka bilimsel cevabı da anlatılmalıdır. Tek bir proteinin dahi tesadüfen oluşmasının bilimsel olarak imkansız olduğu, 350 milyon fosilin evrimin olmadığını ispatladığı, tek bir tane dahi ara form fosili bulunmadığı da anlatılmalıdır. Darwinist materyalist düşüncenin bilimsel eleştirisi gençlere öğretildiğinde, terör diye bir sorun kökünden hallolacaktır.
DNEVNI AVAZ: Bildiğiniz gibi Filistin’in tanınması konusu Bosna’nın sesine çok bağlı. Filistin sorununun çözümü nedir, bu konuda sizin fikriniz nedir?
ADNAN OKTAR: Filistinli kardeşlerimiz yarım asırdan uzun süredir çok büyük acılar çektiler, çok zulüm gördüler. Artık onların güvenlik içinde yaşamaları vakti geldi. İsrail dev duvarlarla sadece Filistin’i değil kendisini de kuşatmış durumda. İki taraf da adeta bir hapisane içinde yaşıyor. İki taraf da Hz. İbrahim’in oğulları, biri Hz. İsmail’in soyu diğeri Hz. Yakup’un soyu. Deccaliyet büyük bir oyun oynadı, iki tarafı birbirine acımasızca kırdırmak istedi. Şimdi deccaliyetin bu oyununu bozma vakti geldi. Bölge toprakları çok geniş, Filistinliler de İsrailliler de o güzel topraklarda birarada huzur içinde güvenlik içinde yaşayacaklardır. Diledikleri yere yerleşsinler, diledikleri gibi ibadetlerini yapsınlar, diledikleri gibi ticaretlerini yapsınlar, Filisintli çocuklarla İsrailli çocuklar elele oyun oynasın. Peygamberler diyarı o topraklar sevgi toprakları olsun, kardeşlik toprakları olsun. Bu güzelliği inşaAllah Hz. Mehdi (as) sağlayacak. Artık Mehdi devrindeyiz, az bir süre kaldı, bu acıların hepsi son bulacak. Hz. İsa ve Hz. Mehdi ile birlikte Mescidi Aksa’da namaz kılacağız inşaAllah. Bölgedeki Hristiyan kardeşlerimiz de Musevi kardeşlerimiz de gerçek huzuru, gerçek güvenliği tadacaklar.
DNEVNI AVAZ: Bosna’nın geleceği konusunda siz çok ümitvardınız ve Avrupa birliğinin yeni yapısı içinde Bosna’nın konumunun çözüleceğini; bunun 2014’te gerçekleşeceğini söylemiştiniz. Bugün bosna’nın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
ADNAN OKTAR: Bosna bizim canımız, ruhumuz. Tertemiz Müslüman kardeşlerimizin vatanı, Allah sizleri bize emanet bıraktı. Sizin en güzel şekilde yaşamanız bizim sorumluluğumuz. Alabildiğine özgür, alabildiğine zengin, alabildiğine güçlü olacaksınız inşaAllah. Bosna inşaAllah Türk İslam Birliği’nin içinde yer alacak ve çok güçlenecek. Ama Avrupa Birliği artık çöküşe doğru gidiyor. Bu açıkça görülüyor. Avrupa’nın da kurtuluşu Türk İslam aleminin birleşmesinde. Avrupa’yı çöküşten Türk İslam alemi kurtaracak. Ekonomik, sosyal ve askeri yönden birleşmiş bir Türk İslam alemi Avrupa için önemli bir çıkış kapısı olacaktır.
DNEVNI AVAZ: Bosna’daki Müslümanlara ne önerirsiniz?
ADNAN OKTAR: Bosnalı kardeşlerimizi çok seviyoruz. Kendilerini çok iyi yetiştirsinler. Darwinizme, materyalizme karşı birer ilim kalesi haline gelsinler. Kuran’ın sıcak ruhunu, sevgisini, şefkatini, neşesini, coşkusunu çok güzel yaşasınlar ve yaşatsınlar. Herkese karşı merhametle yaklaşsınlar. Nefreti, öfkeyi, kavgayı telkin edenlere itibar etmesinler. Çok sabırlı, sevecen olsunlar. Müslümanların hepsiyle çok güzel dostluklar kursunlar, Hristiyanlara Musevilere karşı da merhametle yaklaşsınlar, onlara güzellikle davransınlar. Allah’ın izniyle çok güzel günler göreceğiz, dünya bambaşka bir yer olacak. Boşnak çocukları neşe içinde, sevinçle koşup oynayacaklar. Gençler, anneler, dedeler sevinç içinde olacaklar. Bu Allah’ın ve Resulu’nün bize vaad ettiği bir gerçek. Bu müjdenin heyecanını şimdiden yaşamaya başlasınlar, inşaAllah yakın zamanda dediklerimin doğru olduğunu bizzat görecekler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder