Biz suyun içinde belli bir süre kaldıktan sonra derimiz bu durumdan etkilenmeye başlar, bu süre uzarsa cildimiz zarar görür. Oysa balıklarda böyle bir şey olmaz...
Şu an yaşayan ve bundan yüzlerce yıl önce yaşamış olan tüm balık türleri, Allah’ın onlar için yaratmış olduğu mükemmel sistemler sayesinde su altında rahatlıkla yaşayabilirler.
Balıkların suda ne kadar kıvrak ve hızlı hareket ettiklerini herkes bilir. Balığın yüzebilmesi için ekstra bir hareket yapmasına gerek yoktur, bunun için kuyruğunu sağa sola sallaması yeterlidir. İşte balıkların suyun içindeki bu rahat hareketleri, kıvrak omurgaları ve vücutlarındaki bazı sistemler sayesinde gerçekleşir.
Balıklar, durgun halde yüzerken aniden yüksek hızlara ulaşabilmek için çok fazla enerjiye ihtiyaç duyarlar. Ani hızlanabilmek onlar için çok önemlidir; çünkü avcılardan kaçabilmek için buna ihtiyaçları vardır. Üstelik balıklar suyun içinde çoğu zaman akıntıya karşı hareket etmektedirler.
Balıkta böyle bir gücün ortaya çıkmasını sağlayan, omurgasının ve kaslarının özel yapısıdır. Omurga, balığın vücudunun dik durmasını, ayrıca yüzgeçlerin ve kasların kendisine bağlanmasını sağlayacak bir yapıya sahiptir. Eğer böyle olmasaydı, balıkların suda hareket etmeleri imkansız hale gelirdi. Ancak yalnızca omurgasının özel biçiminin olması, bir balığın yüzebilmesi için yeterli değildir. Çünkü, balığın su içindeki tek hareketi ileri geri değildir; eğer bir balık su içinde aşağı yukarı hareket edemezse yaşayamaz. Balık, bu hareketi de başka bir vücut sistemi ile yapabilir. Balıkların vücutlarında hava keseleri vardır. Bu keseleri hava ile doldurarak derinlere inebilir veya havayı boşaltarak su yüzeyine doğru çıkışa geçebilirler.
Peki şu sorunun cevabını hiç düşündünüz mü? Balıklar sürekli su içinde olmalarına rağmen nasıl olup da zarar görmemektedirler? Biz suyun içinde belli bir süre kaldıktan sonra derimiz bu durumdan etkilenmeye başlar, bu süre uzarsa cildimiz zarar görür. Oysa balıklarda böyle bir şey olmaz. Çünkü balıkların üst derisinde sert parlak bir tabaka vardır. Bu tabaka suyun vücuda girmesini engeller. Eğer bu tabaka olmasaydı, balığın vücudu zarar görecek, hatta içeri su girmesi nedeniyle vücut dengesi bozulacak ve balık da ölecekti. Ancak bunların hiçbiri olmaz ve balıklar suyun içindeki yaşamlarını rahatlıkla sürdürürler.
Yeryüzündeki bütün balık türleri bu özelliklerin tamamına eksiksiz olarak sahiptir. Günümüzden çok daha önce yaşamış balıklarda da bunların hepsi vardır. Balıklar milyonlarca yıldır hiç değişmemişler, hep aynı mükemmel yapıya sahip olmuşlardır. Bunu, milyonlarca yıl öncesinde yaşamış balıklardan günümüze gelen kalıntılarda görmek mümkündür. Fosil adı verilen bu kalıntılarda, balıkların geçmişte de yine bugünkü ile aynı oldukları, hiç değişmedikleri açıkça belli olmaktadır. Bu durum bize balıkların bir anda ortaya çıktıklarını gösteren delillerden biridir. Balıkların sahip oldukları bütün özellikleri onlara veren, evrendeki herşeyi yaratan Yüce Allah'tır. Allah bütün canlıların ihtiyaçlarından haberdar olandır.
Balıkların suda ne kadar kıvrak ve hızlı hareket ettiklerini herkes bilir. Balığın yüzebilmesi için ekstra bir hareket yapmasına gerek yoktur, bunun için kuyruğunu sağa sola sallaması yeterlidir. İşte balıkların suyun içindeki bu rahat hareketleri, kıvrak omurgaları ve vücutlarındaki bazı sistemler sayesinde gerçekleşir.
Balıklar, durgun halde yüzerken aniden yüksek hızlara ulaşabilmek için çok fazla enerjiye ihtiyaç duyarlar. Ani hızlanabilmek onlar için çok önemlidir; çünkü avcılardan kaçabilmek için buna ihtiyaçları vardır. Üstelik balıklar suyun içinde çoğu zaman akıntıya karşı hareket etmektedirler.
Balıkta böyle bir gücün ortaya çıkmasını sağlayan, omurgasının ve kaslarının özel yapısıdır. Omurga, balığın vücudunun dik durmasını, ayrıca yüzgeçlerin ve kasların kendisine bağlanmasını sağlayacak bir yapıya sahiptir. Eğer böyle olmasaydı, balıkların suda hareket etmeleri imkansız hale gelirdi. Ancak yalnızca omurgasının özel biçiminin olması, bir balığın yüzebilmesi için yeterli değildir. Çünkü, balığın su içindeki tek hareketi ileri geri değildir; eğer bir balık su içinde aşağı yukarı hareket edemezse yaşayamaz. Balık, bu hareketi de başka bir vücut sistemi ile yapabilir. Balıkların vücutlarında hava keseleri vardır. Bu keseleri hava ile doldurarak derinlere inebilir veya havayı boşaltarak su yüzeyine doğru çıkışa geçebilirler.
Peki şu sorunun cevabını hiç düşündünüz mü? Balıklar sürekli su içinde olmalarına rağmen nasıl olup da zarar görmemektedirler? Biz suyun içinde belli bir süre kaldıktan sonra derimiz bu durumdan etkilenmeye başlar, bu süre uzarsa cildimiz zarar görür. Oysa balıklarda böyle bir şey olmaz. Çünkü balıkların üst derisinde sert parlak bir tabaka vardır. Bu tabaka suyun vücuda girmesini engeller. Eğer bu tabaka olmasaydı, balığın vücudu zarar görecek, hatta içeri su girmesi nedeniyle vücut dengesi bozulacak ve balık da ölecekti. Ancak bunların hiçbiri olmaz ve balıklar suyun içindeki yaşamlarını rahatlıkla sürdürürler.
Yeryüzündeki bütün balık türleri bu özelliklerin tamamına eksiksiz olarak sahiptir. Günümüzden çok daha önce yaşamış balıklarda da bunların hepsi vardır. Balıklar milyonlarca yıldır hiç değişmemişler, hep aynı mükemmel yapıya sahip olmuşlardır. Bunu, milyonlarca yıl öncesinde yaşamış balıklardan günümüze gelen kalıntılarda görmek mümkündür. Fosil adı verilen bu kalıntılarda, balıkların geçmişte de yine bugünkü ile aynı oldukları, hiç değişmedikleri açıkça belli olmaktadır. Bu durum bize balıkların bir anda ortaya çıktıklarını gösteren delillerden biridir. Balıkların sahip oldukları bütün özellikleri onlara veren, evrendeki herşeyi yaratan Yüce Allah'tır. Allah bütün canlıların ihtiyaçlarından haberdar olandır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder