Karıncaların küçük bedenlerinde yaratılmış olan muazzam mekanizma, çok özel bir tasarım örneğidir...
Yeryüzünde en kalabalık nüfusa sahip olan canlılar, karıncalardır. Her yeni doğan 40 insana karşılık, 700 milyon karınca dünyaya gelir ve bu canlılar hakkında öğrenebileceğimiz çok fazla bilgi vardır.
Böcek türlerinin en "sosyal"lerinden biri olan karıncalar, son derece iyi "örgütlenmiş" bir düzen içinde, "koloni" adı verilen topluluklar halinde yaşarlar. Örgütlenmeleri öyle gelişmiş bir düzen içindedir ki, bu açıdan insanlarınkine benzer bir uygarlığa sahip oldukları bile söylenebilir. Karıncalar kendileri açısından en ideal olan sosyal sistemi ve birbirinden kusursuz yeteneklerini milyonlarca sene öncesinden günümüze kadar hiçbir aksaklığa uğramadan getirmişlerdir.
Karıncalar Asit Fabrikası Kurabilir mi?
Yeryüzünde yaşayan küçük fakat kalabalık canlı topluluklarından olan karıncalar, adeta bir kimya mühendisi gibi çalışırlar ve gerektiğinde uzman bir gezgin gibi istedikleri yönü bulabilirler.
Hemen her yerde rastladığımız karıncaların vücutlarında birer kimya laboratuvarı olduğunu biliyor muydunuz? Karıncaların küçük bedenlerinde yaratılmış olan bu muazzam mekanizma, çok özel bir tasarım örneğidir.
Karıncaların vücutlarında, formik asit (H2CO2) isimli kimyasal maddeyi üreten bezler vardır. Antibiyotik etkisine sahip bu maddeyi, karıncalar düzenli olarak vücutlarına sürerler. Bu şekilde, hem yuvalarında hem de kendi üzerlerinde bakteri ve mantar oluşumunu engellemiş olurlar.
Karıncaların vücutlarından salgılanan bu asitten haberdar olmaları ve bunu nasıl kullanacaklarını bilmeleri elbette ki hayranlık uyandıran yaratılış delillerinden sadece biridir. Bunun gibi bir diğer hayranlık uyandıran delil ise, başka canlıların da karıncaların bu özelliğinin farkında olup, bundan yararlanmasıdır.
Bazı kuş türleri karıncaların toplu halde bulundukları yerlere giderek, onların tüylerinin arasında dolaşmalarına izin verirler. Bunun sonucunda bütün vücudu formik aside bulanan kuş, üzerindeki tüm parazitlerden kurtulmuş olur.
Bir karıncanın, mantara karşı formik asidin etkili olduğunu kendiliğinden bilmesi ve bu asidin formülünü öğrenmesi mümkün değildir. Normal şartlarda son derece tehlikeli bir kimyasal olan formik asitten hiçbir şekilde zarar görmemeyi başarması ise oldukça zordur. Dahası kuşların karıncalarda formik asit olduğunu ve bunu parazitlerinden kurtulmak için kullanabileceklerini bilmeleri de imkansızdır.
Fakat bütün bunlardan önce, söz konusu kimyasal maddenin nasıl ortaya çıktığı sorusunun cevabının verilmesi gerekmektedir. Özelliği olan, işe yarayan, etkili bir kimyasalın kendiliğinden ortaya çıkması imkansızdır. Bu kimyasalın antiseptik özelliklerini gösterebilmesi, kendine has niteliklere tam olarak sahip olabilmesi için içerdiği tüm elementlerle birlikte özel olarak üretilmesi gereklidir. Bu ise, bir kimya laboratuvarının varlığını gerektirir.
Durum böyleyken, bu maddeyi karıncanın üretmiş olması ya da tesadüflerin böyle bir iş başarmış olmaları kuşkusuz son derece mantık dışıdır. Karıncanın bedeninde asit üretilirken, aynı zamanda bundan korunmasını sağlayacak özel bir mekanizmaya da ihtiyaç vardır. Bu mekanizma olmadan, karınca bu mucizevi işlemi ne kadar kusursuz yaparsa yapsın, ürettiği maddeden mutlaka zarar görecektir. Dolayısıyla karınca hem üretim hem de korunma mekanizmalarının ikisine de aynı anda sahip olmalıdır. Bu yönü ile söz konusu mekanizma, evrimci iddiaları bir kez daha çürütmektedir. Çünkü böyle bir sistemin evrimcilerin iddia ettiği gibi aşama aşama oluşma imkanı yoktur.
Bu mucizevi varlıklar, sahip oldukları kusursuz özellikleri ile beraber, Allah’ın üstün yaratışının delillerinden yalnızca biridir. Karınca yuvalarına giderek formik asitten faydalanmalarını kuşlara ilham eden elbette Yüce Allah’tır. İlim bakımından her şeyi kuşatan Allah, tüm canlıların ihtiyacını bilen ve onları eksiksiz olarak yaratandır.
Karıncanın Gözlerindeki Pusula
Yön bulabilmek için pusulaya, bir de haritaya ihtiyaç vardır. Harita insana nerede olduğunu, pusulaysa nereye gideceğini gösterir. Tunus'un Akdeniz kıyısındaki Mahore's yakınlarında yaşayan siyah çöl karıncası ise, bunların hiçbirini kullanmamasına karşın yönünü hatasız olarak belirleyebilmektedir.
Karınca, sabah güneşinin yükselmesiyle birlikte 70oC kadar yükselen çöl kumunun sıcağında, besin aramak için yuvasından çıkar.
Çöl karıncası yuvasından, 200 metre uzağa kadar varabilen bir alanda sık sık durarak ve olduğu yerde dönerek dolambaçlı bir yol izler. Ama bu zikzakların bütün karmaşıklığına rağmen, yiyeceğini bulduğunda, hemen yuvasına doğru düz bir çizgi şeklinde bir rota izleyerek yola koyulur. Karıncanın bu yolculuğu, boyu ile kıyaslandığında, bir insanın çölde 35-40 km. dolaştıktan sonra, pusula vs. kullanmadan başladığı noktaya doğrudan dönmesine denk bir yolculuktur. (Bilim ve Teknik Dergisi, TÜBİTAK, Mayıs, 1995, Sayı 330, s. 69)
Çöl gibi bir arazide yön belirlemeye yarayan işaretlerin azlığı düşünüldüğünde, -ki karıncanın yolda gördüğü işaretleri hafızasında tutup, yolunu onlara bakarak bulması da başka bir mucize olurdu- karıncanın başardığı işin önemi daha iyi anlaşılacaktır.
Karıncanın ne bir pusulası ne de haritası vardır. Ancak gözlerine Yüce Allah'ın yerleştirdiği yön tayin sistemi bütün bu aletlerden üstündür. Karıncanın gözleri insanların sahip olmadığı bir özelliğe sahiptir: Çöl karıncası ışığı polarize edebilir. Bu işlem sırasında bizim göremediğimiz bazı ışınları görür ve bunları kullanarak çevresine baktığı her an kuzey-güney şeklinde kesin bir yön tayini yapabilir. Böylece her an yuvasının hangi tarafta olduğunu tahmin eder ve geri dönerken hiçbir zorluk çekmez. Bir karıncanın insanların bile yeni haberdar olduğu ışığın polarizasyon özelliğini bilmesi nasıl açıklanabilir? Üstelik karınca bundan bir pusula gibi faydalanmaktadır. Bütün bunları karıncanın kendisinin biliyor olması elbette ki mümkün değildir.
Şüphesiz karıncanın sahip olduğu bu kompleks göz yapısını evrimcilerin iddia ettiği gibi rastgele oluşan tesadüflerle açıklamak imkansızdır. Tüm çöl karıncaları dünyadaki ilk günlerinden beri bu özellikte gözlere sahiptir. Bu gözler; onların, diğer tüm canlıların ve bizim Yaratıcımız olan Yüce Alllah’ın apaçık varlığının delillerinden yalnızca biridir.
Çok teşekkürler güzel bir yazı olmuş, karınca forum sitemizden daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
YanıtlaSil