Bazı Hristiyanların Hz. İsa (as)'a -Allah'ı tenzih ederiz- ilahlık atfetmeleri, daha önce de belirttiğimiz gibi temelinde bazı İncil sözlerinin yanlış yorumlanmasından kaynaklanmaktadır.
Hz. İsa (as) elbette Allah'ın ruhunu taşımaktadır ve elbette Allah onda tecelli etmektedir. Fakat "tecelli" kavramı, bir takım Hristiyanlar tarafından yanlış yorumlanmış, yüzyıllar boyunca Allah'ın Zatının Hz. İsa (as)'da tecelli ettiği gibi hatalı bir inanca dönüştürülmüştür. Günümüzde bazı Hristiyanların bu konuda ciddi bir yanılgı içine girmiş olmalarının temel sebebi budur.
Bu galiz, hatalı bakış açısından kurtulabilmeleri için Hristiyan kardeşlerimizin, tecelli ile ne kastedildiğini çok iyi anlamaları gerekmektedir:
Allah tüm kainatı yoktan var eden, tüm kainat üzerinde mutlak Hakimiyet Sahibi olandır. Göklerin ve yerin mülkü yalnızca O’na aittir. ALLAH HER YERDEDİR. Tüm anneler ve babalar Allah'ın tecellileridirler. Tüm oğullar ve çocuklar Allah'ın tecellileridirler. Tüm kelebekler, kuşlar, ağaçlar, güller, meyveler Allah’ın tecellisidir. Gezegenler, güneşler, devasa kainat Allah’ın tecellisidir. Allah'ın Zatı birçok yerde ve birçok şekilde tecelli edebilir. Bu, Allah’ın yaratma sanatıdır. Allah, üstün güç ve kudretini, dilediği varlıkta dilediği şekilde göstermeye kadirdir. Allah, Hz. Musa (as)'a çalıdan seslendiğinde de, Allah çalıda tecelli etmiştir.
Allah, yarattıklarından ayrı değildir. Tüm varlıklar, evrendeki her şey O’nun birer görüntüsüdür. İnsanlar, hiçbir zaman Allah’ın Yüce Zatı’nı göremezler, ama O’nun tecellileriyle sürekli muhataptırlar. İnsanın kendisi de Allah’ın bir tecellisidir. Yüce Allah, evrende var olan her şeyi, tüm varlıkları sarıp kuşatmıştır. Allah bu gerçeği İncil'de bildirmiştir:
Herşeyden önce var olan O'dur ve herşey varlığını O'nda sürdürmektedir. (Pavlus'tan Koloseslilere Mektup, 1:17)
Allah'ın görmediği hiçbir varlık yoktur. Kendisi'ne hesap vereceğimiz Allah'ın gözleri önünde herşey çıplak ve açıktır. (İbranilere Mektup, 4:13)
Allah her yeri ve her şeyi sarıp kuşatmış olduğu gerçeğini Kuran'da ise şöyle haber verir:
Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katı'nda şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi, 255)
Allah, yarattığı tecellilerine yakınlığını ise şöyle haber vermiştir:
Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz.Biz ona şahdamarından daha yakınız. (Kaf Suresi, 16)
Yine Rabbimiz, Yüce Zatı’nın her yeri kuşattığını şu ayetle bildirmiştir:
Doğu da Allah'ındır, batı da. Her nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (kıblesi) orasıdır. Şüphesiz ki Allah, kuşatandır, bilendir. (Bakara Suresi, 115)
Bir şeyin Allah'ın tecellisi olmadığını iddia etmek, ona Allah'tan bağımsız bir varlık demek anlamına gelir ki, bu alenen şirktir ve iman bozukluğudur. Bu, Allah'ın sonsuz olmadığını iddia etmek ile aynı şeydir (Allah'ı tüm bu ifadelerden tenzih ederiz). Allah'ın sonsuz Varlığı, her şeyi kaplar. O'ndan bağımsız hiçbir varlık yoktur. Her şeyde Allah Kendi Varlığını gösterir. Dolayısıyla Allah'ın tecellisi olmayan, Allah'tan bağımsız bir varlıktan söz etmek mümkün değildir.
Hz. İsa (as) da; güçlü Allah korkusu ve sevgisi, üstün ahlakı, örnek tavrı, Rabbimiz'in kendisine bahşettiği mucizeleri, Allah'ın lütfuyla sahip olduğu olağanüstü özellikleriyle Allah'ın özel bir tecellisidir. Allah'ın çok sevgili bir kulu, Rahman isminin çok yoğun olarak tecelli ettiği kutlu bir peygamberidir. Allah'ın takdiriyle adeta melek ahlakı gösteren, mübarek ve üstün tavırlı bir insan olması ve İncil'de geçen "Allah'ın oğlu" ifadeleri, zaman içinde Hz. İsa (as)'a olan sevgiyi çok tehlikeli boyutlara götürmüştür. Söz konusu Hristiyanlar, Allah'ın mübarek kulu ve peygamberi Hz. İsa (as)'ı, Rabbimiz'in tüm diğer tecellileri gibi bir tecelli olarak kabul ettiklerinde, ona ihanet edeceklerini, duydukları sevgiye zarar geleceğini düşünüyor olabilirler. Oysa bu, bir sevgi ifadesi değildir. Sevgi, Hz. İsa (as)'ı ilahlaştırmak (Allah'ı tenzih ederiz) değildir. Bu, Allah sevgisini anlayamamaktan kaynaklanan ciddi bir yanılgıdır. Böyle bir anlayıştan Allah'a sığınmak gerekir. Sevgi, her şeyin Yaratıcısı ve Tek Sahibi olan Allah'a yöneltilir. Rabbimiz'in en güzel tecellileri de işte bu yüzden çok sevilirler. Bizim Hz. İsa (as)'a olan sevgimiz, Allah'a olan sevgimizden ve Hz. İsa (as)'ın da Allah'ın güzel bir tecellisi olduğunu bilmemizden kaynaklanan, böyle kutlu ve yüce bir sevgidir.
Hz. İsa (as)'ın Allah'ın yarattığı tüm tecelliler gibi bir tecelli olması, onun değerini elbette ki düşürmeyecektir. O, Allah'ın güzel ve salih bir kuludur, Rabbimiz'in kendisi için seçtiği güzeller güzeli peygamberidir. Onu bu üstün vasfıyla, Allah rızası için sevmek, çok daha değerli ve güzeldir. Asıl gösterilmesi gereken sevgi şekli budur.
Allah’ın izniyle içinde bulunduğumuz ahir zamanda Hz. İsa (as), o güzel cemali ve nuru ile tekrar yeryüzüne nuzül edecek ve bu gerçekleri Hristiyan kardeşlerimize kendisi anlatacaktır. Allah'ın izni ile o zaman, Hristiyanların tümü ona ve söylediklerine iman edecek ve bu yanlış inançların tamamı ortadan kalkacaktır. Buradaki amacımız, Hz. Mesih'in gelişinden önce ona ortam hazırlayabilmek ve Hristiyan kardeşlerimize bu gerçeklerin önemini önceden hatırlatabilmektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder