kuşlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kuşlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bir Bilim Adamının Dilinden Kuşlardaki Mükemmel Yapılar


Günümüzde uçuşun sağlanması için, tasarım sürecinde binlerce saat çalışma ve yüksek teknoloji gerekir...

Evrim teorisi bilimsel bulgular doğrultusunda, 20 yüzyılın sonunda kesin biçimde geçersiz kılınmıştır. Ancak buna rağmen bazı çevreler tarafından dogmatik bir ısrarla savunulmaya devam edilmektedir. Bunun tek nedeni ise, yaratılış gerçeğini ve dolayısıyla Allah’ın varlığını ideolojik ve felsefi nedenlerle kabul etmek istemeyişleridir. Oysa gerçek, her akıl ve vicdan sahibi insan tarafından görülecek kadar açıktır: Tüm canlıları, göklerin ve yerin Rabbi olan Allah üstün ve kusursuz bir yaratılışla var etmiştir.

Bilimsel bulguların uçuşun evrimi senaryolarını geçersiz kılması, uçan organizmalardaki indirgenemez kompleks sistemlerin varlığı ve son olarak bu canlılardaki yapıların insanoğlunun yakaladığı teknoloji seviyesinin çok önünde olması, uçuşun tesadüflerle değil yaratılışla ortaya çıktığını açık ve kesin bir şekilde ispatlamıştır. Evrimle ilgili senaryoların ısrarla gündemde tutulmaya çalışılması yalnızca, yaratılış gerçeğini kabul etmek istemeyen, körü körüne Darwinizm’e bağlanmış insanların ümitsiz çabalarıdır.

Bilimin ortaya çıkardığı gerçekleri tarafsızca yorumlayan her kişi yeryüzünün her noktasındaki Allah'ın yaratış delillerini ve bu delillerdeki kusursuz tasarımı görmektedir. Bu kişilerden biri de Prof. Andy McIntosh'tur.

İngiltere'deki Leeds Üniversitesi'nde öğretim üyesi ve aerodinamik (hava ile havanın içinde hareket eden katı kütlelerin etkileşimini inceleyen bilim dalı) alanında bir uzman olan araştırmacı Prof. Andy McIntosh, Avusturalya'da kendisi ile yapılan bir röportajda, kuşlardaki yapılarla ilgili olarak şunları ifade etmiştir:

Prof. Andy McIntosh:

Doğanın birçok yönü, canlıların özel bir yapıya sahip olduklarını göstermektedir… Uçan canlılar... Avustralya'ya büyük bir jumbo jet ile geldim. İniş sırasında yaptığı hassas manevraları izledim. Kanadın aşağı sarkan çok büyük kısımları, arkadan çıkarak kanat büyüklüğünü artırdı, böylece düşük hızda uçabilmek için gerekli kaldırma kuvvetini elde etti. Kanadın tam olarak çalışmasını sağlamak amacıyla yapılan tüm bu tasarım karşısında hayrete düştüm. Şimdi, her gün yere iniş yapan kuşların tasarlanmamış olduklarını mı söyleyeceğiz? Bir kitapta, Hong Kong'a iniş yapan bir uçağı ve o sırada yere konmak üzere olan bir şahinin fotoğrafını görmüştüm. Eğer kuşlara ve uçaklara aynı anda bakarsanız, birinin tasarlandığını diğerinin ise tasarlanmadığını mı söyleyeceksiniz? Ben bunu bilimsel açıdan mantıksız bulurdum.

Günümüzde uçuşun sağlanması için, tasarım sürecinde binlerce saat çalışma ve yüksek teknoloji gerekir.

Prof. Andy McIntosh:

Kesinlikle -[ateist evrimci] Richard Dawkins gibi- uçmanın bir şekilde tesadüf eseri oluştuğu -bir canlının zıpladığı, sonra mutasyonun onun yapısına küçük eklemeler yaptığı, böylece daha uzağa zıpladığı ve bu şekilde devam ettiği- görüşüne sahip insanlarla aynı düşüncede değilim. Bu [gerçeklere] uymuyor. Bu canlıların tesadüf ve seleksiyon sonucu ortaya çıkmadıkları, aksine tasarlanmış oldukları açıktır.

Uçmaya olan özel ilginizin sebebi nedir?

Prof. Andy McIntosh:

Ben aslında aerodinamikçiyim. Doktoramı aerodinamik bölümünde yaptım. Özellikle kuş uçuşu çok çarpıcıdır. Tüyleri düşünün. Eğer bir tüye mikroskop altında bakacak olursanız, ana gövdeyi ve bundan sola ve sağa doğru çıkan tüyleri, bu tüyler den yine sola ve sağa çıkan daha da küçük tüycükleri görürsünüz. Burada ilgi çekici olan sola dönük olanların kancalara, sağa dönük olanların kabartılara sahip olmasıdır.

Bu, tüylerin birbirine nasıl kilitlendiğini açıklar.

Prof. Andy McIntosh:

Evet, bu doğru. Tüy öyle bir yapıdır ki, eğer onu bükecek olursanız, onunla birlikte herşey bükülür. Böylece kancalar kabartılara tutunur ve kabartılar üzerinde kayarlar. Böyle hafif ve kullanışlı yapılar bir makine mühendisinin rüyasıdır.

Eğer siz böyle kaygan bir ekleme sahip olsanız, eklemi mutlaka yağlamak gerekecektir. Kuş ise, bunu yapabilmek için, kafasını boynunun etrafında 1800 çevirir ve gagasını omurgasının arkasında aşağıda bulunan küçük yağ bezlerine bastırır. Sonra da tüylerini tarar. Bu yağı tüylerinin üstüne sürer böylece tüyler mükemmel şekilde birleşirler ve bu hareketli bağlantılar yağlanmış olur. Bu, bir mühendislik harikasının sadece çok küçük bir parçasıdır. Aynı gerçek, kuşların bizimkilerden farklı olarak içleri boş kemiklere sahip olması için de geçerlidir. Özellikle daha büyük kuşlarda, yeterince güçlü olmak için, bu hafif kemiklerin genelde çapraz kirişleri bulunur. Uçakta bu dizayna Warren kirişi (Warren's truss) adını veriyoruz. Bunu ilk aşamada kuşlardan taklit ederek yaptık…

Kuşlar örneğinde olduğu gibi dogmatik evrim inancıyla belirli düşünce kalıpları içerisinde kalmayan her kişi, canlılardaki üstün yaratılışı kolaylıkla görebilir. Bunlara tesadüflerle açıklama getirmeye çalışmanın mantıksızlığını anlayabilir ve Allah'ın canlılar üzerindeki yaratmasını takdir edebilir.

Kuşlar Dünyasından Yaratılış Delilleri… 


Yaban kazları 8000 metre yükseklikte uçabilir. Ancak atmosfer, 5000 metrede bile deniz seviyesine kıyasla %65 daha seyrektir. Atmosferin bu denli seyrek olduğu bir yükseklikte uçan kuş, daha hızlı kanat çırpmak zorundadır. Ama hızlı kanat çırpmak için de daha çok oksijen yakması gerekir. Nitekim bu hayvanların ciğerleri, yükseklerdeki seyrek oksijenden maksimum oranda faydalanabilecek şekilde yaratılmıştır. Memeli hayvanlarınkinden farklı şekilde çalışan akciğerler, kuşların seyrek havadan normalden fazla enerji almalarını sağlar.

Serçenin kalbi dakikada 460 defa çarpar. Vücut sıcaklığı ise 42oC'dir. Metabolizmasının hızlı çalışması nedeniyle zaman zaman bu sıcaklık, 48oC'ye kadar dahi çıkabilmektedir. Bir kara omurgalısına ölüm getirecek olan bu vücut ısısı, gücü artıran bir etken olarak kuşlar için hayati önem taşır. Kuşların uçuş sırasında ihtiyaç duydukları büyük enerji, bu hızlı metabolizma sayesinde karşılanmaktadır.


Bazı kuşlar su kıyısında avlanırlar. Yeni Zelanda nehrinin kıyısında avlanan Wry-bill kuşlarının gagalarının ucu benzersiz bir şekilde hep sağa doğru eğiktir. Kafasını sola çeviren kuş asimetrik gagasını kullanarak ağır çakıl taşlarını balık yumurtalarının üzerine iterek yumurtaları kırar ve yer. Peki bu kuşlar neden böyle ilginç bir teknik kullanmaktadır? Bunun cevabı benzersiz yaratılışın örneklerinden biridir. Wry-bill'ler için en büyük tehlike, havadan gelen şahinlerdir. Kuş beslenirken
sağa eğik gagası sayesinde başını aşağıya değil de yana doğru çevirerek sol gözüyle havadan gelebilecek bir tehlikeyi gözetleme imkanına sahip olur.

Göçmen Kuşlardaki Üstün Tasarım Örnekleri


Çoğu kuş türü, önce belirli bir yerde toplanır, sonra hep birlikte göçe başlar...

Allah, Kuran'da insanların örnek alması ve imanlarını artırmaları için, hayvanların üstün özelliklerinden çeşitli örnekler vermiştir. Göçmen kuşların göç için sahip oldukları üstün donanım ve mükemmel özellikler Allah'ın sonsuz gücünün bir delilidir.

Göç zamanını nasıl belirliyorlar?

Kuşların nasıl ve neden göç etmeye başladıkları, "göç kararı"nı nasıl belirledikleri yüzyıllardır merak edilen bir konudur. Kimi bilim adamları göçün nedenini mevsim değişikliklerine, kimileri de yiyecek arayışına bağlarlar. Önemli olan, kendi bedenlerinden başka hiçbir korunmaya, teknik donanıma ve güvenliğe sahip olmayan bu hayvanların, uzun mesafeli uçuşları nasıl gerçekleştirdiğidir. Göç olayı yön bulma, gıda depolama, uzun süre uçabilme gibi beceriler gerektirmektedir. Bu özelliklere sahip olmayan bir hayvanın, birdenbire göç eden bir hayvana dönüşmesi mümkün değildir.

Bunu gözlemlemek için bahçe bülbülleri, ısı ve ışık gibi iç koşulları değiştirilebilen bir laboratuarda deneye tabi tutulmuştur. İçerideki koşullar dışarıdakilerden farkı olarak düzenlenmiştir. Örneğin dışarıda kış mevsimi yaşanırken, laboratuarda bahar ortamı sağlanmıştır. Bunun üzerine kuşlar içerideki şartlara göre vücutlarındaki düzenlemeleri yapmışlardır. Aynı göç vaktinin yaklaştığı zamanlarda yaptıkları gibi, yakıt için yağ depolamışlardır. Kuşlar, yapay mevsime göre kendilerini ayarlayıp, erkenden göç edecekmiş gibi hazırlansalar da, göç hareketine vaktinden önce girişmemişlerdir. Kuşlar dışarıdaki mevsime uymuşlardır. Bu sonuç, kuşların göçe başlama kararını, mevsim şartlarını gözlemleyerek almadıklarının bir ispatıdır. Peki kuşlar göç vaktini neye dayanarak belirlerler? Bilim adamları bu sorunun cevabını hala bulamamışlardır. Bu nedenle, canlılarda, kapalı bir ortamda zamanlama yapabilmeyi ve mevsim değişikliklerini ayırt edebilmeyi sağlayan bir "iç saat"in var olduğu düşünülmektedir.

Oysa "kuşların bir iç saati var, bu sayede göç vaktini anlıyorlar" cevabı bilim dışı bir cevaptır. Bu nasıl bir saattir, vücudun hangi organına bağlı olarak çalışmaktadır ve nasıl oluşmuştur? Bu saatin bozulması, geri kalması durumunda ne olur? Aynı sistemin sadece tek bir göçmen kuş için değil, bütün göç eden canlılar için geçerli olduğunu düşünürsek bu soruların cevapları daha da önem kazanır.

Bilindiği gibi göçmen kuşlar aynı yerden göçe başlamazlar çünkü her biri aynı yerde bulunmamaktadır. Çoğu kuş türü, önce belirli bir yerde toplanır, sonra hep birlikte göçe başlar. Peki bu canlılar böyle ince bir zamanlamayı nasıl yapmaktadırlar? Nasıl olup da, kuşların sahip oldukları kabul edilen "saat"ler, birbiriyle bu denli uyumludur?

Göç gibi kusursuz planlı bir hareketin kendi kendine oluşması imkansızdır. Ayrıca kuşlarda ve göç eden diğer tüm canlılarda ne çeşitte olursa olsun bir saat yoktur. Göç eden bütün canlılar bunu her sene kendi belirledikleri zamanlarda yaparlar, ama bunu bir iç saate uyarak yapmazlar. Bazı kişilerin iç saat olarak nitelendirdikleri şey; Allah'ın bu canlılar üzerindeki kontrolüdür. Evrendeki her şey gibi göç eden canlılar da Allah'ın emirleri ile hareket etmektedirler.

Enerji kullanımı

Kuşlar uçmak için büyük bir enerji sarf ederler. Bu yüzden de kara ve denizdeki tüm canlılardan daha çok yakıta ihtiyaç duyarlar. Örneğin, 3.000 km.lik Hawaii-Alaska mesafesini kat edebilmek için bir kaç gramlık "sarısalkım kuşu", yolculuğu boyunca 2.5 milyon kez kanat çırpmak zorundadır ve 36 saat gibi uzun bir süre havada kalabilmektedir. Bu yolculuğu sırasındaki sürati ise saatte ortalama 80 km.dir. Bu kadar yorucu bir uçuş sırasında, kuşların kanındaki asit miktarı aşırı derecede artar ve yükselen vücut ısısı nedeniyle de kuş bayılma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Bazı kuşlar, bu tehlikeyi karaya inerek engellerler. Peki engin denizlerin üzerinde göç etmekte olanlar ne yapacaktır? Kuş bilimciler bu durumda kuşların kanatlarını mümkün olduğu kadar açıp, kendilerini bırakarak serinlediklerini gözlemlemişlerdir.

Göçmen kuşların metabolizmaları da, bu işi kaldıracak kadar güçlüdür. Örneğin göç eden en küçük kuş olan "kolibri"nin vücudundaki metabolizma hareketi, bir filinkinden 20 kat daha fazladır. Kuşun vücut sıcaklığı 62°C' ye ulaşır.

Uçuş teknikleri

Allah kuşları böyle zorlu uçuşlar için uygun bir tarzda yaratmış olmasının yanında, bir de onları elverişli rüzgarlardan faydalanmalarını sağlayacak yeteneklerle donatmışlardır.

Örneğin leylek, yükselmekte olan ılık hava akımlarıyla 2.000 metreye kadar çıkar, ardından kanat çırpmaksızın kendini aşağı bırakarak bir sonraki ılık hava akımına doğru süzülür. Bu kuşa büyük bir enerji tasarrufu sağlamaktadır.

Kuş sürülerinin bir başka uçuş tekniği ise "V" şeklindeki uçuştur. Bu sayede, önde giden kuvvetli ve büyük kuşlar, hava akımına karşı bir çeşit kalkan oluşturarak, daha zayıf olanların işlerini kolaylaştırırlar. Bu şekilde bir organizasyonun sürü genelinde %23 tasarruf sağladığı ispatlanmıştır.

Yüksek irtifada uçuş

Göçmen kuşların bir bölümü çok yüksek irtifada uçarlar. Örneğin kazlar 8.000 metre yükseklerde uçabilirler. Atmosferin, 5.000 metrede bile deniz seviyesine kıyasla %63 daha az yoğun olduğu hatırlandığında kazların uçtuğu yüksekliğin ne denli akıl almaz olduğu anlaşılmaktadır. Atmosferin bu denli seyrek olduğu bir yükseklikte uçan kuş, daha hızlı kanat çırpmak ve dolayısıyla daha fazla oksijen bulmak zorundadır.

Allah bu hayvanların ciğerlerini, yükseklerdeki oksijenden maksimum oranda faydalanabilecek şekilde yaratmıştır. Memeli hayvanlarınkinden farklı bir şekilde çalışan akciğerler, kuşların seyrek havadan aldıkları enerjinin normalden fazla olmasını sağlar.

Mükemmel duyma yeteneği

Kuşlar göçleri sırasında hava olaylarına da dikkat ederler. Örneğin yaklaşan bir fırtınanın odağına girmemek için yollarını değiştirirler. Kuşların bu özelliğini araştıranlar, bazı kuşların atmosferde çok uzak mesafelere yayılan son derece küçük frekanslı sesleri işittiklerini saptamıştır. Bu sayede göçmen kuş, bulunduğu yerden çok uzaktaki bir dağın üzerinde patlayan fırtınayı veya yüzlerce kilometre ileride, denizin üzerindeki gök gürültüsünü işitebilmektedir. Ayrıca, kuşların göç yollarını, hava şartlarının genelde tehlikeli olduğu bölgelerden uzak tuttukları da bilinmektedir.

Yön algılama

Kuşlar, binlerce kilometrelik uçuşları sırasında, pusula, harita ya da benzeri yön belirleyicilerden yoksun olarak, nasıl doğru yönü bulmaktadırlar?

Bununla ilgili olarak ilk öne sürülen teori, kuşların yer şekillerini ezberledikleri ve böylece yolu şaşırmadan kat edebildikleri şeklindeydi. Yapılan deneyler, bu teorinin yanlış olduğunu göstermiştir.

Konuyla ilgili olarak güvercinler üzerinde yapılan bir deneyde, hayvanların gözlerine etrafı görmelerini engelleyen donuk lensler takılmıştır. Ancak, böylece yeryüzü şekillerini görmeleri engellenmiş güvercinler, sürülerinden bir kaç kilometre ötede bırakılsalar bile, yine gidecekleri yolu bulabilmişlerdir.

Yapılan araştırmalarda, dünyanın manyetik alanının özellikle kuş türleri üzerinde etkili olduğu anlaşılmıştır. Kuşların, yerin manyetik alanından yararlanarak yönlerini bulmalarını sağlayan oldukça gelişmiş bir "manyereseptör" (manyetik alan algılayıcısı) sistemine sahip oldukları ortaya konmuştur. Bu sistem sayesinde, kuşlar, göç sırasında dünyanın değişen manyetik alanını hissederek, yönlerini belirlemektedirler. Deneyler, göçmen kuşların, manyetik alandaki %2'lik bir değişimi bile algıladıklarını göstermiştir.

Şüphesiz, kuşun vücut yapısı, akciğeri, kanatları, sindirim sistemi gibi, yön bulma yetenekleri de Allah'ın kusursuz yaratma sanatının bir delilidir.