Kuran ayetlerini derinlemesine düşünen bir insan, Allah'ın kitabında hiçbir konuyu eksik bırakmadığını ve hem dünyada hem de ahirette rahat edebilmesi için insana çeşitli yollar gösterdiğini fark eder. Düşünen insanın, Kuran ayetlerinde dikkatini çekecek konulardan biri de, Allah'ın insan yaşamına ve sağlığına en uygun besinlere, çeşitli şekillerde işaret etmiş olmasıdır.
Kuran'da İsmi Geçen Meyveler
Kuran'da dikkat çekilen besinlerden biri, bugün pek çok hastalıkta önleyici ya da tedavi edici etkisi olduğu bilimsel olarak kesinleşen meyvelerdir. İnsan bedenine çok yönlü faydaları olan bu besin türü, aynı zamanda hoşa giden bir yiyecektir. Allah Kuran'da, yarattığı meyvelerin çeşitliliğine ve güzelliklerine dikkat çekerken, insanları bunların oluşumlarındaki mucizevi detayları düşünmeye de davet etmiştir:
O, gökten su indirendir. Bununla her şeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin. Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır.
(Enam Suresi, 99)
Yeryüzünde yüzlerce ayrı türde, ayrı tatta, ayrı renkte ve kokudaki meyvenin oluşması için Allah, aynı toprağı ve suyu sebep kılmıştır. Ayette "birbiri üstüne bindirilmiş taneler" ifadesiyle anlatıldığı gibi bir tohumun, yıllarca bitip tükenmeden sürekli ürün vermesi, üzerinde düşünülmesi gereken konulardandır.
Meyvelerin oluşumu kadar, içerdikleri vitamin ve minerallerin bolluğu da insanları düşünmeye teşvik eder. Kapkara bir çamurun içerisinde yetişen ve toprakla ne koku, ne tat, ne de renk olarak en ufak bir benzerliği bulunmayan meyveler, topraktan sadece insanlar için gerekli olacak mineralleri özümseyip alırlar. Bu özellikleri sayesinde de, insan sağlığına büyük katkılarda bulunurlar. Ancak ne toprağın meyveye hangi özellikleri kazandıracağını bilmesi, ne de meyvenin bilinçli bir şekilde, toprağı bileşenlerine ayırıp kendisi için gerekli olan maddeleri belirlenen oranlarda alabilmesi mümkün değildir. Oysa bu sistem öylesine mükemmel bir düzen içerisinde işlemektedir ki, her meyve cinsi, sabit bir renk, tat ve koku, ayrıca sabit oranlarda mineral ve vitamin içerir. Örneğin bir karpuz hiçbir zaman kırmızı yerine mavi olmaz, tatlı yerine ekşi, olmaz, ya da kendine has kokusu yerine toprak kokmaz.
İşte bu düzen tüm evrenin tek hakimi ve tek ilahı olan Allah tarafından kurulmuş ve insanların üzerinde düşünüp şükretmesi için gözler önüne serilmiştir.
Kuran'da ismi geçen çok sayıda meyve çeşidi vardır. Bu meyvelerin büyük bir kısmı, inananlara cennette de sunulacak nimetlerdir. Bu bölümde Allah'ın faydalarına işaret ettiği meyvelerin bedene olan yararlarına kısaca değineceğiz.
Kirazın Sağladığı Faydalar
Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları), (Vakıa Suresi, 28)
Kiraz, vücudu zehirli maddelerden temizleyen bir meyvedir. Böbrekleri etkili bir biçimde çalıştırır, dolayısıyla vücutta biriken üre asidi ve ürat tuzlarının dışarı atılmasını sağlar. Bu sayede romatizma, kireçlenme ve damar sertliği gibi hastalıklar da önlenmiş olur. Ayrıca kirazda bulunan kinik asit, böbreklerin kum ve taş yapmasını önler, eğer böyle bir şey varsa da zamanla dökülmesini sağlar. Kirazın böbrek taşının yanında, safra taşını da düşürücü etkisi vardır. Bundan başka kandaki zararlı maddeleri dışarı atarak kanı temizler. Dolayısıyla kan kirlenmesi sonucu meydana gelen sivilce benzeri cilt bozukluklarını gidermiş olur. (1)
Böbrek, safra kesesi, cilt ve kana sağladığı faydaların yanında kiraz aynı zamanda karaciğer için de faydalıdır. Çeşitli hastalıklar sebebiyle ya da fazla ilaç alınmasından kaynaklanan zehirlenme sonucu şişen karaciğerin yükünü hafifletir ve iyileşmesine yardımcı olur. (2)
Kirazda bulunan şeker kana çok çabuk karışır. Bu da vücuda bol miktarda madensel tuzlar ve vitamin vererek, vücudun hastalıklara karşı dayanıklılığının artmasını sağlar. Ayrıca kirazın içinde bol miktarda fosfor bulunması da, sinirleri kuvvetlendirir. (3)
Kısaca özetlendiğinde bile çok sayıda yararı olduğu anlaşılan kiraz, Allah'ın kullarına sunduğu bir ikramdır. Milyonlarca yıldır hiç değişmeden, dünyanın her yerinde aynı tat, koku, görünüş ile varlığını sürdürmekte olan kiraz, aynı zamanda da onlara sağlık sunan bir besindir.
Bir Cennet Meyvesi: Muz
Kuran'da kiraz gibi cennet meyveleri arasında ismi geçen bir başka meyve de muzdur. Cennet tasvirlerinin yapıldığı ayetlerde, Allah bu meyvelerden şöyle bahsetmektedir:
Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları). Üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları. Yayılıp-uzanmış gölgeler. Durmaksızın akan su(lar). Ve (daha) birçok meyveler arasında. Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler). (Vakıa Suresi, 28-33)
Elbette cennetteki muz da diğer tüm nimetler gibi, dünyadakinden çok daha kusursuz, asla bozulmayan, çok daha lezzetli ve güzel kokulu ve hatta belki bizim hayal edemeyeceğimiz kadar mükemmel bir meyvedir. Ancak Allah dünyada da bu cennet nimetinin bir benzerini yaratmış ve müminleri bu meyveden faydalandırmıştır.
Son derece besleyici bir meyve olan muzun içerisinde % 75 oranında su, % 1,3 oranında protein ve % 0,6 oranında da yağ bulunmaktadır. Geri kalanı ise çeşitli karbonhidratlardan ve önemli ölçüde potasyumdan oluşmaktadır. Birçok hastalığın tedavisinde faydalı olduğu gibi özellikle de, ateş, sindirim bozuklukları, kas krampları ve kas gevşekliği gibi durumlarda tavsiye edilir. İçerdiği yüksek orandaki potasyum sayesinde, atıkların vücuttan dışarı atılması işlemini kolaylaştırır. (4)
Kan basıncının düşürülmesini sağlar. Bunun yanında muz, alerji tedavisinde de kullanılır. İçindeki potasyum, sodyum ile birlikte çalışarak hücre ve kas gelişimini sağlar, vücudun su dengesini ayarlar ve kalp atışlarının normale dönmesini sağlar. Eğer vücuttaki sodyum-potasyum dengesinde bozulma olacak olursa, sinir sistemi ve kasların faaliyetlerinde düzensizlik meydana gelir. Bu sebeple potasyum dengesinin korunması vücut için son derece önemli bir konudur. Ayrıca potasyum eksikliği, vücutta ödem oluşmasına ve kan şekerinin düşmesine yol açacağı için, söz konusu dengenin korunması oldukça mühimdir. (5)
İçerdiği B6 vitamini sayesinde, protein ve amino asitlerin pek çok kimyasal reaksiyona girmesinde muz aktif bir görev alır. Ayrıca beynin normal fonksiyonlarını gerçekleştirmesine yardımcı olur. Kırmızı kan hücrelerinin oluşmasını destekler. Bunun yanında vücut sıvıları arasındaki kimyasal dengenin sürekliliğini sağlar. Enerji üretimine yardımcı olur ve strese karşı dayanıklılık sağlar. İçerdiği karbonhidrat, yağ ve proteinin metabolik işlemleri sırasında yardımcı enzim görevi görür. Ayrıca bazı anemi (kansızlık) türlerini tedavi eder. Hücre ve kas gelişiminde ve vücudun sıvı dengesinin korunmasında aktif rol oynar. Kalp hastalıklarında da, tedavi edici etkisi vardır. İçerdiği B6 vitaminin eksikliğinde ise yorgunluk, şuur bulanıklığı, sinirlilik, uykusuzluk, kansızlık, böbrek taşları ve cilt dokusunun bozulması gibi hastalıklar ortaya çıkar. (6)
İnsanı yaratan Allah, bu meyveyi ve ondaki faydaları da yaratmış, Kuran'daki işaretlerle insanı bu faydalara yöneltmiştir. Allah bir ayetinde insana istediği, ihtiyaç duyduğu her şeyi verdiğini bildirmiş ve nankörlerden olmaktan kaçınmasını hatırlatmıştır:
...Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür. (İbrahim Suresi, 34)
Üzümün İnsan Hayatındaki Yeri
Böylelikle, bununla size hurmalıklardan, üzümlüklerden bahçeler-bağlar geliştirdik, içlerinde çok sayıda yemişler vardır; sizler onlardan yemektesiniz.(Müminun Suresi, 19)
Üzüm, gıda değerinin yüksek oluşu, vitamin ve madensel maddeler yönünden zenginliği nedeniyle önemli bir besin kaynağıdır. Üzümün içerisinde %20-25 oranında kana hızlı karışan şeker mevcuttur. Bu bakımdan bedenen ve zihnen çalışan kimseler için oldukça faydalıdır; bedensel ve zihinsel yorgunluğu, kansızlığı giderir. İçerdiği bol demir ve şeker sayesinde, vücutta kan yapımını artırır. Ayrıca karaciğer, böbrek ve sindirim sistemi hastalıklarında doğal bir ilaç etkisine sahiptir. Böbrekleri çalıştırır, vücutta birikmiş üre benzeri atık maddelerin böbrekler aracılığıyla dışarı atılmasını sağlar. Aynı zamanda fazla suyu da atarak, yüksek tansiyonu düşürür. (7) Midelerinde ülser veya gastriti olan kişilere, mafsal, ince bağırsak iltihabı ve romatizması olanlara, karaciğer ve dalağı şişmiş hastalara ve zehirlenenlere üzüm suyu içmeleri tavsiye edilir. (8) Bunun yanında kalp adalelerini kuvvetlendirir. Bronşit ve öksürüğe iyi gelir. Kanı temizleyerek, cildin güzelleşmesini sağlar. (9) Üzüm suyu, süt salgısının artmasını sağladığı için annelere özellikle tavsiye edilmektedir. Üzümde bulunan bazı kimyasal maddeler cilt kanserine yakalanma olasılığını azaltır. (10)
Yüksek Mineral Kaynağı: İncir
İncire ve zeytine andolsun, (Tin Suresi, 1)
Kuran'da Allah'ın üzerine and içtiği şeylerden biri de, incirdir. Allah'ın bu meyve üzerine yemin ederek dikkat çekmesi, incirin önemli bir besin kaynağı olduğuna işaret eder.
İncirin içerisinde zengin bir lif kombinasyonu, fosfor, kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum gibi mineraller ve A, B1, B2, B3, B6 ve C vitaminleri bulunmaktadır. İçerdiği bu mineraller, vitaminler ve içindeki %60 oranında kana çabuk karışan şeker sayesinde bedenen ve zihnen enerji sarfeden insanlara güç kazandırır. Bunun yanında kasların, sinir sisteminin gelişmesini ve onarılmasını sağlar. Ayrıca içerisinde bulunan mum, zamk, yağ gibi maddeler, birtakım enzimler ve çekirdekleri sayesinde mide ve bağırsakların düzenli bir şekilde çalışmasını sağlar. Bronşit, öksürük ve boğaz ağrısı gibi rahatsızlıkların iyileşmesine yardımcı olur. (11)
Tüm bunların yanısıra, sodyum ve kolesterol içermeyen yapısı nedeniyle insanların özellikle ilgisini çeken bir meyvedir. Ayrıca meyveler arasında en yüksek mineral incirde mevcuttur. Bunun yanında yapılan araştırmalar, incir gibi lifli besinlerin bazı kanser çeşitlerine karşı koruma özelliği olduğunu göstermiştir.
Çözünen life sahip olan besinler, kandaki kolesterolü düşürücü özellik taşırlar. Dünyada, besin olarak diyet özellikli lif tüketen insanlarda çok nadir olarak kalp hastalığı görülmüştür ki bu da incirde mevcuttur.
Potasyum Deposu: Nar
Asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları ve tadları farklı ekinleri, zeytinleri ve narları -birbirine benzer ve benzeşmez- yaratan O'dur. Ürün verdiğinde ürününden yiyin ve hasad günü hakkını verin; israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.(Enam Suresi, 141)
Kuran ayetlerinde adı geçen bir başka meyve de nardır. Nar, bol miktarda potasyum ayrıca fosfor, kalsiyum, demir, sodyum gibi mineraller ile A, B1, B2, B3 ve C vitaminleri içerir. İçerdiği zengin potasyum, sodyum ile birlikte işleme girerek vücudun su dengesini ayarlar, kalp atışlarının normal seyrini sağlar. Vücuttaki potasyum–sodyum dengesini koruyarak, sinir sistemi ve kasların düzenli çalışmasına yardım eder. Yine potasyum sayesinde, vücutta ödem oluşmasını ve kan şekerinin düşmesini engeller. Terleme nedeniyle kapasitesini yitirmeye başlayan kasları canlandırır ve onların daha kolay hareket etmesini sağlar. 12 Ayrıca narın kalbi kuvvetlendirici bir etkisi de vardır. (13)
Kuran'da Dikkat Çekilen Şifa Kaynağı Bitki: Zeytin
Sizin için gökten su indiren O'dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için ayetler vardır.
(Nahl Suresi, 10-11)
Son yıllarda yapılan araştırmalar, zeytinin yalnızca lezzetli bir besin değil, bunun yanında önemli bir sağlık kaynağı olduğunu da ortaya koymuştur. İçinde bulunan linoleik asit sayesinde çocuk emziren anneler için son derece faydalı bir besindir. Linoleik asitin eksikliği, bebekteki gelişimin yavaşlamasına ve birtakım deri rahatsızlıklarının ortaya çıkmasına neden olur. Ayrıca sağlık örgütleri, (Dünya Sağlık Örgütü / WHO) damar sertliği, şeker hastalığı oranlarının yüksek olduğu toplumlarda kullanılan yağların içindeki yağ asidinin en az %30'unun linoleik asit olmasını önermektedirler ki bu da zeytinin değerini büyük ölçüde artırmaktadır. (14)
Zeytinin faydaları sadece linoleik asitle sınırlı değildir. İçindeki klor sayesinde de karaciğerin çalışmasına yardımcı olur ve böylece vücudun atıklardan kurtulmasını kolaylaştırır. Bunun yanında iskelet yapısı üzerinde çok olumlu katkısı vardır, dinçlik ve uzun ömür açısından tüketilmesi çok önemlidir. Ayrıca beyin atardamarlarının sağlığına da olumlu etkisi vardır. (15)
Zeytinin insana sağladığı bu faydaların yanında bir yönü daha vardır. Zeytinden elde edilen zeytinyağı da, önemli bir besin türüdür.
Zeytinyağı, diğer katı yağların aksine, kandaki kolesterol oranını yükseltmemekte, tam tersine kontrol altında tutmaktadır. Bu özelliği nedeniyle, tüm uzmanlar tarafından en çok tavsiye edilen yağ çeşidi olarak bilinir. Ayrıca ister sıcak, ister soğuk sindirilsin, zeytinyağı mide asitini azaltarak mideyi gastrit ve ülser gibi hastalıklara karşı korur.(16)
Bunun yanısıra safra salgısını harekete geçirerek, safra bileşiminin en mükemmel hale gelmesini sağlar. Safra kesesinin boşalma işlemini düzenler ve safra taşı riskini azaltır. (17)
Zeytinyağının koroner damar hastalığının gelişmesini önleyici bazı özellikleri olduğu saptanmıştır. Zeytinyağının kanda dolaşan LDL adlı zararlı kolesterol düzeyini düşürdüğü, HDL adlı faydalı kolesterol düzeylerini ise yükselttiği saptanmıştır. (18)
İçerdiği E, A, D, ve K vitaminleri, çocukların ve erişkinlerin kemik gelişmesine, mineralleşmesine yardımcı olması bakımından oldukça önemlidir, kalsiyumu sabitleyerek kemikleri güçlendirir. Zeytinyağı, büyüme gösteren organizmalar için hayati önem taşır. Antioksidan elementler ve insan için büyük önem taşıyan linoleik asit gibi yağ asitleri içerir ki bunlar hormonlara destek olur ve biyolojik hücre zarı sentezine de yardımcı olurlar. Bu vitaminler aynı zamanda, hücre yenileyici özelliklere sahip olmalarından dolayı, yaşlılık tedavisinde de kullanılır, cildi besler ve korurlar.
Doğum öncesi ve sonrasında bebek beyninin ve sinir sisteminin doğal gelişimine katkıda bulunmasından dolayı uzmanlarca, annelere önerilen tek yağ, yine zeytinyağıdır. Anne sütüne yakın miktarda linoleik asit içermekle beraber yağsız inek sütüne zeytinyağı katıldığında anne sütü kadar doğal bir besin kaynağı özelliği kazanır. Ancak sağlık alanındaki en önemli özelliği kalp ve damar hastalıkları üzerinde olumlu etkileridir. Zeytinyağı, tüm bu özellikleri dolayısıyla son yıllarda uzmanların oldukça dikkatini çekmektedir. (19)
Kuran'da Faydalarına Dikkat Çekilen Hurma
Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır; ama ürünlerinde (ki verimde ve lezzette) bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, bunlarda aklını kullanan bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Rad Suresi, 4)
Hurma da, Allah'ın Kuran'da dikkat çektiği bir meyvedir. Sıcak iklimlerde kuru toprakta yetişen bu meyvenin faydalarına, Kuran'ın Meryem Suresi'nde de dikkat çekilmiştir. Allah doğum sancısı çekmekte olan Hz. Meryem'e hurma yemesini vahyederek, bu bitkide gizlenen sağlık verici özelliğe yönelik bir işaret göstermiştir:
Altından (bir ses) ona seslendi: "Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır. Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülüversin. Artık, ye, iç, gözün aydın olsun…" (Meryem Suresi, 24-26)
Kuşkusuz ayette özellikle hurmaya dikkat çekilmesi son derece hikmetlidir. Bu doğrultuda hurmanın özelliklerini incelediğimizde, ayetlerde dikkat çekilen hikmeti daha iyi anlarız.
Hurma her şeyden önce içerdiği %50'den fazla şeker ile son derece besleyici bir besin değerine sahiptir, yüksek kalori ihtiva eden fruktoz ve glukoz içerir. Çok kolay ve hızlı bir şekilde hazmedilebilir. (20) İçindeki şeker, gerilen sinirleri rahatlatır, psikolojik güven verir. Ayrıca doğum sırasında meydana gelen kan kaybı vücut şekerinin de düşmesine sebep olur. Bu yüzden vücuda tekrar şeker girişinin sağlanması önemlidir ve hurma bu konuda fayda verir, tansiyon düşmesini de engeller. Örneğin et de faydalı bir gıdadır ancak özellikle böyle bir dönemde taze bir meyve olan hurma kadar fayda vermeyebilir. Hatta böyle bir dönemde bol protein içeren etin fazla tüketilmesi vücutta zehirlenmeye de neden olabilir. Hazmı kolay olan, hafif sebze, meyve türü yiyeceklerin tercihi daha uygun bir seçimdir.
Hz. Meryem'le ilgili ayetin işaret ettiği yönde hurma, hamileler ve emzikli kadınlar için de çok faydalıdır. Çocuğun anne karnında iyi gelişmesini sağlar ve annenin zayıf düşmesini önler. Annenin sütü bol ve besleyici olur. (21)
Aynı zamanda beyin için de son derece faydalıdır. % 2.2 oranında protein, A vitamini, B1 ve B2 vitaminleri içermektedir. İçerdiği protein sayesinde vücudun hastalıklara ve enfeksiyonlara karşı korunmasını sağlar, hücreleri yeniler ve vücut sıvısını dengeler. İçindeki A vitamini sayesinde, görme gücü ile vücut direncini artırır, kemik ve dişlerin güçlenmesini sağlar. B1 vitamini ile sinir sisteminin sağlıklı olmasını kolaylaştırır. Vücudun karbonhidratları enerjiye çevirmesine yardımcı olur. İştah ve sindirimi düzenler. Vücudun protein ve yağı metabolize etmesini sağlar. B2 vitaminiyle de, vücudun enerji sağlaması ve hücrelerin yenilenmesi için protein, karbonhidrat ve yağların yakılmasına yardımcı olur.
Bununla birlikte, potasyum, sodyum, kalsiyum, demir, manganez ve bakır gibi vücut için gerekli olan minerallere sahiptir. Yine içerdiği potasyumun sodyum ile birlikte faaliyet göstermesi sonucunda kalp ritimlerini normalleştirir. Potasyum beyne oksijen gitmesine de yardımcı olarak berrak düşünebilmeyi sağlar. Bununla beraber vücut sıvıları için uygun alkalik özelliği sağlar. Zehirli vücut atıklarını dışarı atması için böbrekleri uyarır. Yüksek kan basıncını düşürmeye yardım eder ve sağlıklı deri oluşumunu sağlar.(22)
Hurmanın ilgi çekici bir özelliği de yetiştiği ortamın insanları için son derece faydalı özellikler taşımasıdır. İçerdiği protein ve şeker, hurmanın genel olarak yetiştiği çöl ortamı için en besleyici besin türleridir.
Anne Sütünün Faydalarına Yönelik İşaretler
Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. Hem bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız Bana'dır. (Lokman Suresi, 14)
Ayette dikkat çekilen noktalardan biri bebeğin iki yıl boyunca anne sütüyle beslenmesine ilişkindir. Bilindiği gibi anne sütü bebeğin tüm ihtiyacını karşılayacak özellikte bir besindir. Allah, insanı daha doğar doğmaz, koruma altına almış ve ona dünya üzerinde başka hiçbir besinden elde edemeyeceği kadar faydalı bir içecek sunmuştur.
Bu, bebek için son derece hayati bir önem taşımaktadır çünkü dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren, vücudu artık hayata uyum sağlamak zorundadır. Ve bu uyum için de ilk şart bedeninin kusursuz bir şekilde beslenerek güçlenmesi ve gelişmesidir.
Anne sütü, bileşimindeki maddeler sayesinde hem yeni doğan bebek için mükemmel bir besin kaynağı olmakta, hem de bebeğin ve annenin hastalıklara karşı direncini artırmaktadır. Doktorlar suni olarak üretilen mamaların ancak sütün yetersiz olduğu durumlarda kullanılması, çocuğun özellikle ilk aylarda kesinlikle anne sütüyle beslenmesi gerektiği konusunda birleşmektedirler. Çünkü bebek için, anne sütünün yerini tam olarak tutan, onunla aynı özelliklere sahip olan başka bir gıda yoktur.
Ayrıca son derece mucizevi şekilde her annenin sütü, bebeğin ihtiyacına göre üretilir. Örneğin erken doğum yapmış annelerin sütleri, normal gebelik süresini tamamlayan annelerinkine oranla çok daha farklı ve bebeğin o anki ihtiyaçlarına cevap verebilecek yoğunlukta ve niteliktedir.
Anne sütünün başka bir özelliği de, antibakteriyel olmasıdır. Oda sıcaklığında altı saat tutulan sütlerde bakteriler gelişerek sütü bozduğu halde, bu süre zarfında anne sütünde bakteri oluşmaz. Bebek tarafından sindirimi son derece kolay olan anne sütünün mükemmelliğine günümüzün ileri teknolojisinin ürettiği modern bebek mamalarının hiçbiri ulaşamamıştır.
Baldaki Sayısız Yararlar
Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır. (Nahl Suresi, 68-69)
Bal, gerek içinde barındırdığı vitaminler ve minerallerle, gerekse yapısal özellikleri sebebiyle insanlar için gerçekten de tam bir şifa niteliğindedir. İçinde, kalsiyum, potasyum, magnezyum, sodyum klorür, kükürt, demir ve fosfor gibi mineraller, glukoz, fruktoz gibi şekerler, B1, B2, B3, B5, B6 ve C vitaminleri bulunmaktadır. 8 Bunların yanısıra, içinde az miktarlarda, bir takım hormonlar, çinko, bakır ve iyot da vardır. Hiç kuşkusuz balın içindeki tüm bu besinler, insan sağlığı açısından son derece önemli ve faydalıdır.
1993 senesinde Dünya Arıcılık Kongresi'nde bilim adamları bal hakkında şu yorumlarda bulunmuşlardır:
Kongre'de, arı ürünleri ile tedavi konusu ağırlık kazandı. Özellikle ABD'li bilim adamları bal, arı sütü, polen ve arı reçinesinin (propolis) birçok hastalığı tedavi ettiğini bildirdiler. Romanyalı bir doktor balı katarakt hastaları üzerinde denediğini ve 2094 hastadan 2002'sinin (%95) bal sayesinde tam olarak iyileştiğini açıkladı. Polonyalı doktorlar ise arı reçinesinin hemoroid, deri hastalıkları, kadın hastalıkları gibi birçok hastalığa iyi geldiğini tespit ettiklerini bildirdiler. (23)
Balın bir özelliği de, şekere oranla %40 daha az kalori içermesidir. Bu özelliği ile bal, hem yüksek enerji veren, hem de düşük kalorili olan yegane besinlerden biridir.
Düşük kalorili olan bu lezzetli şerbetin bir diğer özelliği de kolay sindirilir olmasıdır. Balın içerdiği, fruktoz, glukoza dönüşebilme özelliğine sahip bir şekerdir. Bu sayede bal, yüksek miktarda asit içermesine karşın, midesi rahatsız olanlar tarafından bile rahatlıkla sindirilebilmektedir.
Balın ayrıca, böbreklerin ve bağırsakların rahat çalışmasını sağlayacak bir yapısı vardır. Aynı durum içerdiği serbest şekerler sebebiyle beynin de çalışmasını kolaylaştırır. Beden için kolaylaştırdığı bir diğer şey ise, kan dolaşımı ve kanın temizlenmesidir. Kanın temizlenip, vücutta dolaşmasına yardımcı olmasının yanısıra, kanın bizzat yapımında da rol oynar. Vücuda sağladığı bol enerji, kan yapımı için gerekli olan enerjinin büyük kısmını karşılayacak niteliktedir.
Tüm bunların yanısıra damar sertliği gibi tehlikeli rahatsızlıklara karşı koruyucu niteliğe sahip olan bal aynı zamanda bakteri öldürücü özelliğe de sahiptir.
Ilık suyla karıştırıldığında 7 dakika gibi kısa bir sürede kana karışan bal, bu özelliği ile bedene şifa dağıtma görevini en iyi ve en hızlı şekilde yerine getirebilmektedir. Ayrıca bal, sulandırıldığında antibakteriyel ama dokulara zarar vermeyen bir antiseptik ortaya çıkmış olur. Bunun dışında balın içinde antibakteriyel özellikleri olan birkaç kimyasal madde de (pinocembrin, terpenes, benzyl alcohol, vb. )bulunmaktadır.
Arıların, insan sağlığına olan katkıları yalnızca bu kadarla sınırlı değildir. Bir başka ürünleri de arı sütüdür.
Arıların, kraliçe arıyı besleyebilmek için salgıladıkları, pelte kıvamında ve keskin kokulu olan bu madde, insanlar için ayrı bir şifa kaynağı niteliğindedir. Arı sütü denilen bu maddenin içinde fosfor, kalsiyum, demir, sodyum, potasyum, magnezyum gibi mineraller, B2, B3, B6 vitaminleri, protein ve karbonhidrat bulunur.
Arı sütünü insanlar, bedensel yorgunluklarda, zafiyet gibi vücudun kuvvetsiz düştüğü zamanlarda, damar sertliği ve doku yaşlanmalarından ileri gelen rahatsızlıkların iyileştirilmesinde kullanırlar. (24)
"Görmüyor musunuz ki, şüphesiz Allah, göklerde ve yerde olanları emrinize amade kılmış, açık ve gizli sizin üzerinizdeki nimetlerini genişletip-tamamlamıştır..." ayetinde ifade edildiği gibi arı da tüm bu şifa verici özellikleriyle Allah tarafından insanoğlunun emrine verilmiştir. (Lokman Suresi, 20)
Kuran'da Dikkat Çekilen Bir Besin: Balık
Kuran'da genel olarak deniz ürünlerine dikkat çekilmesinin yanısıra, balığa yönelik olarak özel bir işaret de vardır. Kehf Suresi'nde Musa peygamber ve genç yardımcısının uzun bir yolculuğa çıktığı ve yanlarına da yiyecek olarak balık aldıkları anlatılır:
(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç-yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk." (Genç-yardımcısı) Dedi ki: "Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum..."
(Kehf Suresi, 62-63)
Ayetlerde dikkat çeken nokta, böyle uzun bir yolculuk sırasında yiyecek olarak özellikle balığın seçilmiş olmasıdır. Allah müminlere böyle bir kıssayı bildirerek, balığın faydalarına, besleyici yönüne işaret etmiş olabilir.
Balığın besin olarak özelliklerini araştırdığımızda da çarpıcı bilgilerle karşılaşırız. İçerdiği fosfor, sülfür, vanadyum gibi mineraller sayesinde büyümeyi ve dokuların iyileşmesini sağlar. Eklem ağrılarını azaltır, sağlıklı diş etleri ve diş yapısı oluşmasını sağlar, cilt rengini güzelleştirir, saçların daha sağlıklı olmasını sağlar, bakteriyel enfeksiyonlarla mücadeleye yardımcı olur. Ayrıca kandaki kolesterol oranını düzenleyici etkisiyle kalp krizlerinin önlenmesinde rol oynar. Nişasta ve yağların metabolizmaya katılmalarına yardım ederek daha enerjik ve daha kuvvetli olunmasını sağlar. Öte yandan da zihinsel faaliyetlerin düzenli çalışmasında etkilidir.
Bu özelliklerinin yanısıra, içerdiği D vitamininin ve diğer minerallerin yeterli miktarlarda alınmaması durumunda da, raşitizm, diş eti hastalıkları, guatr, hipertiroid gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. (25)
NOTLAR
1 Dr.Mehmet Göbelez, Gıdalarımız ve Sağlığımız, Mars Matbaası, Ankara: 1973, s.72
2 Dr.Mehmet Göbelez, Gıdalarımız ve Sağlığımız, Mars Matbaası, Ankara: 1973, s.72
3 Dr.Mehmet Göbelez, Gıdalarımız ve Sağlığımız, Mars Matbaası, Ankara: 1973, s.72
4 Foods & Food Production Encylopedia, s.16
5 Prof.Ayşe Baysal, Beslenme, Hatipoğlu Yayınevi, Ankara: 1996,
6. Baskı, s.108-109 6 Prof.Ayşe Baysal, Beslenme, Hatipoğlu Yayınevi, Ankara: 1996, 6. Baskı, s.204
7 Dr.Mehmet Göbelez, Gıdalarımız ve Sağlığımız, Mars Matbaası, Ankara: 1973, s.81
8 Bilim Teknik Dergisi, Temmuz 1987, s.30 Gıda Günlüğü, Gülgün Akbaba
9 Dr.Mehmet Göbelez, Gıdalarımız ve Sağlığımız, Mars Matbaası, Ankara: 1973, s.81
10 Hürriyet Gazetesi, 19 Mart 1999
11 Dr.Mehmet Göbelez, Gıdalarımız ve Sağlığımız, Mars Matbaası, Ankara: 1973, s.90
12 Focus Dergisi, Mart 1999, Sayı 3, s.43
13 Dr.Mehmet Göbelez, Gıdalarımız ve Sağlığımız, Mars Matbaası, Ankara: 1973, s.88
14 Scientific Encyclopedia, s.207
15 Muammer Kayahan, "Sağlıklı Yaşam ve Zeytinyağı", Bilim Teknik Dergisi, Nisan 1995, s.48
16 Muammer Kayahan, "Sağlıklı Yaşam ve Zeytinyağı", Bilim Teknik Dergisi, Nisan 1995, s.48
17 Muammer Kayahan, "Sağlıklı Yaşam ve Zeytinyağı", Bilim Teknik Dergisi, Nisan 1995, s.48
18 Lale Tokgözoğlu, H.Ü. Tıp Fakültesi Kardiyoloji Bölümü, Bilim Teknik Dergisi, Nisan 1995, s.50
19 Hürriyet, 14 Mayıs 1997, Ayşegül Kartal, Zeytinyağı Kongresi
20 Dr. Mehmet Göbelez, Gıdalarımız ve Sağlığımız, Mars Matbaası, Ankara: 1973, s.80
21 Dr. Mehmet Göbelez, Gıdalarımız ve Sağlığımız, Mars Matbaası, Ankara: 1973, s.80
22 The Independent Newspaper, 9 June 1995
23 Hürriyet Gazetesi, 19 Ekim 1993
24 Büyük Laurausse Sözlük ve Ansiklopedisi, Milliyet Yayınları, 2. Cilt, s. 786
25 Bilim ve Teknik Dergisi, Eylül 1998, s.86