Süpernova deyimi, astronomlar tarafından bir yıldızın patlayarak dağılmasını isimlendirmek için kullanılır. Dev bir yıldız, korkunç bir patlama ile kendisini yok eder ve içindeki madde de yine korkunç bir hızla uzayın dört bir yanına dağılır. Bu patlama sırasında yayılan ışık, yıldızın normal ışımasından binlerce kat daha kuvvetlidir.
Evrende yeni sistemlerin oluşumunda çok önemli bir rol oynadığı düşünülen süpernovalar, astronomların tahminine göre maddenin evrende bir noktadan başka noktalara taşınması işine yarıyor. Patlama sonucunda dağılan yıldız artıkları, evrenin başka köşelerinde birikerek yeni yıldızları ya da yıldız sistemlerini oluşturuyor. Bu varsayıma göre, Güneş, Güneş Sistemi içindeki gezegenler ve bu arada elbette Dünyamız da, çok eski zamanlarda gerçekleşmiş bir süpernova patlamasının sonucunda ortaya çıkmıştır. ( Harun Yahya, Evrenin Yaratılışı, İstanbul: Global Yayıncılık, Ağustos 1999 )
Süpernovaların Yaydığı Uzay Tozları
Uzaydan atmosfere sağanak halinde yağan ve yıllık toplam ağırlığı 15.000.000 tonu bulan uzay tozları toprağa mikroskobik boyutta tanecikler olarak düşer. Bu tanecikler kutup buzullarına hatta deniz diplerindeki tortullara kadar sızar. Sigara dumanını oluşturan katı parçacıklar büyüklüğünde olan ve milimetreden küçük dalga boylarında ışıyan uzay tozu parçacıklarının önemli bir bölümü gerçekte zararsızdır.
Dünyamıza bozulmadan ulaşabilen bu mikroskobik maddenin laboratuvar analizleri bilim için büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü Güneş Sistemimizin en eski kütlesini içeren bu maddenin analizinden elde edilen bulgular, Güneş'in ve diğer gezegenlerin bundan 4,5 milyar yıl önce oluştukları ilkel bulut hakkında detaylı bilgi vermektedir.
Cardiff Üniversitesi ve Edinburgh Kraliyet Gözlemevi üyesi bilim adamları, bu alanda bir devrim olarak kabul edilen SCUBA adlı gözlem aracını kullanarak, uzay tozu araştırmaları konusunda önemli adımlar attılar. Bu çalışmalarda, " uzay tozu " olarak adlandırılan ve birçok yıldız ile birlikte Dünya benzeri gezegenlerin de oluşumunu sağlayan parçacıkların kaynağının süpernovalar olabileceğine dair ipucu elde edildi. Çalışmaya katılan Dr. Loretta Dunne, açıklamasında; "Uzay tozunun nereden kaynaklandığı sorusunun yanıtı, gezegenlerin kaynağının ne olduğunun da yanıtıdır. Üzerinde yaşadığımız Dünya da aslında, uzay tozu parçacıklarının yoğun miktarlarda bir araya gelmiş bir biçimidir. Bugüne kadar da bu tozun kaynağı hakkında emin değildik" dedi.
Bilim adamları, SCUBA'yı kullanarak, Dünya'dan 11 bin ışık yılı uzaklıktaki "Cassiopeia A" adlı süpernovayı gözlemlediler. Süpernovaların bu tozun kaynağı olduğu daha önce de tahmin ediliyordu, ancak bu son çalışmayla, Güneş'ten 30 kat büyük bir yıldızın patlamasıyla oluşan "Cassiopeia A" süpernovasının, yoğun biçimde uzay tozu yaydığı belirlendi. Dunne, " eğer tüm süpernovalar Cassiopeia A'nın yaydığı miktarda uzay tozu yayıyorsa, bu parçacıkların kaynağının süpernovalar olduğunu söyleyebiliriz" dedi.
İlk bakışta önemi pek anlaşılamayan süpernova patlamalarının gerçekte çok hassas bazı dengeler üzerine kurulmuş olduklarını Michael Denton, Nature's Destiny (Doğanın Kaderi) adlı kitabında şöyle anlatır:
Uzaklıktaki Hassas Denge
Süpernovalar ve aslında bütün yıldızlar arasındaki mesafeler çok kritik bir konudur. Galaksimizde yıldızların birbirlerine ortalama uzaklıkları 30 milyon mildir. Eğer bu mesafe biraz daha az olsaydı, gezegenlerin yörüngeleri istikrarsız hale gelirdi. Eğer biraz daha fazla olsaydı, bir süpernova tarafından dağıtılan madde o kadar dağınık hale gelecekti ki, bizimkine benzer gezegen sistemleri büyük olasılıkla asla oluşamayacaktı.
Michael Denton'un süpernovalarla ilgili bu tespiti aslında evrenin bütünü için geçerlidir. En büyük kozmik olaylardan atoma kadar herşeyde son derece hassas ölçülerle kurulmuş bir düzen mevcuttur. Açıktır ki böylesine kusursuz bir yapı, şuursuz atomların biraraya gelmek için aldıkları bir kararın veya kör tesadüflerin sonucu olamaz. Gerçek olan, üstün bir ilmin gözler önüne serildiği evren, herşeyi bilen ve herşeye güç yetiren Rabbimiz'in eseridir. Bu gerçeği Allah Kuran'da şu şekilde bildirir:
"Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir." (Bakara Suresi. 117)
"O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)'ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir."(Mülk Suresi. 3-4)
Aydan Daha Parlak Bir Yıldız
Milattan sonra 1054 yılının 4 Temmuz gecesi, Çin İmparatorluğu'nun astronomları, gökyüzünde çok dikkat çekici bir olayın gerçekleştiğini gözlemlediler. Gökyüzünde aniden çok parlak bir yıldız ortaya çıktı. Yıldız o kadar parlaktı ki, ışığı gündüzleri bile kolaylıkla fark edilebiliyor, gece ise neredeyse Ay'dan daha parlak görünüyordu.
Çinli astronomların gördükleri ve kaydettikleri bu olay, evrendeki en ilginç astronomik oluşumlardan biriydi aslında. Bu bir "süpernova"ydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder