Kuran- ı Kerim' de "Bedevi Karakteri"


Derin İmanın Önündeki Engel: Bedevi Karekteri 

Yüzeysellik nedeniyle oluşan Bedevi karakterinin temel özellikleri nelerdir? 

Kuran-ı Kerim’de Bedevi karakterinin din ahlakına uygun olmadığı hangi ayetlerle haber verilmiştir? 

İman edenler için yalnızca bitkiler, hayvanlar, insanlar yani sadece evrendeki canlılık değil, bir otomobilden çaydanlığa, bir toplu iğneden devasa gökdelenlere kadar her şey derinlemesine düşünmeye vesile olan birer iman hakikatidir. Hayata böyle bakan Müslümanlar yüzeysel ve düşüncesiz bir karakterden uzaklaşır ve Allah’ın izniyle derin bir imana sahip olurlar. Bazı insanlar ise, Müslümanların şiddetle kaçındığı yüzeyselliği yaşamakta bir sakınca görmezler. Bu kişiler yaşamları boyunca Kuran’da yerilen Bedevi karakterine benzer bir karakter sergileyerek dünyada ve ahirette büyük bir kayıp yaşarlar. 

İman eden bir insan için çevresinde bulunan herşey Allah’ın varlığını delillendiren birer iman hakikatidir. Yeryüzünde bulunan canlı-cansız bütün varlıkları, hassas dengelerle donatılmış evreni ve içindeki her bir nesneyi Allah’ın yarattığını bilen insan, çevresinde olup biten herşeyi buna göre değerlendirir. Yaratılış delili olarak yalnızca ağaçları, çiçekleri ya da hayvanların şaşırtıcı özelliklerini düşünmez. Onun için Allah’ın yarattığı kolaylıklar örneğin taşıma araçları, cep telefonu, elektronik cihazlar ya da bir bilgisayar da birer iman hakikatidir. Bunların da Allah’ın dilemesiyle var olduğunu bilir ve işlerini kolaylaştırdığı için Allah’a şükreder. 

Ancak günümüzde bazı insanlar, kalabalık şehirlerin boğucu atmosferinde, tekdüze ve kalıplaşmış bir hayata kendilerini kaptırdıkları için karşılarına çıkan yaratılış delillerini göremezler. Böyle insanlar, olayları kalp gözüyle değerlendirmedikleri ve çevrelerindekiler üzerinde derin düşünmedikleri için son derece yüzeysel bir bakış açısına sahiptirler. Bu yüzeysel bakış ise zamanla, duyarsız, yeri geldiğinde kaba ve düşüncesiz insanların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. 

Kuran’da Bedeviler
 

Yüce Allah Kuran-ı Kerim’de, manevi derinlik ve kavrayıştan uzak olan, sadece dar kalıplar ve basit mantıklar içinde düşünen insanlara örnek olarak “bir kısım Bedevi”leri göstermiştir. 

Bedeviler, Peygamber Efendimiz (sav) döneminde, çölde yaşayan göçebe kabilelerdi. Şehirli Araplar edebiyat ve estetik kültürüne sahipken; Bedeviler cahil, sert ve kaba tabiatlı bir toplumdu. Böyle bir karakter, din ahlakının gereği gibi kavranması ve yaşanması için büyük bir engeldir. 

Allah Kuran’da Bedevilerin bu kötü ahlak özelliklerini şöyle bildirmiştir: 

“Bedeviler inkâr ve nifak bakımından daha şiddetlidir. Allah’ın elçisine indirdiği sınırları bilmemeye de onlar daha ‘yatkın ve elverişlidir.’ Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, 97) 

Bedevilerin Kirli Kültürü
 

Göçebe bir hayat süren Bedeviler itaatsizliğe ve sınır tanımamaya eğilimli idiler. Peygamber Efendimiz (sav) gibi mübarek bir insanı bizzat görmelerine, sohbetlerine katılmalarına, O’nun tebliğini şahit olmalarına, O’nun üstün ve seçkin ahlakına, her durumda asil, kaliteli ve modern tavırlarına bizzat şahit olmalarına rağmen Bedevilerin çoğu, kendilerini geliştirememiş, kaba ve basit bir çizgide kalmışlardır. 

Bedevi karakteri gösteren insanlar, pek çok şeyi akledemiyor, Kuran’da buyrulduğu gibi ince düşünceli olamıyorlardı. Örneğin bir kısmı Peygamberimiz (sav)’e odaların ardından sesleniyor, O’nun sohbetlerinde seslerini yükseltiyor, sözde öne geçmeye çalışıyorlardı. Allah “Şüphesiz, hücrelerin ardından sana seslenenler de, onların çoğu aklını kullanmıyor. Eğer gerçekten, yanlarına çıkıncaya kadar sabretmiş olsalardı, herhalde (bu,) kendileri için daha hayırlı olurdu...” (Hucurat Suresi, 4-5) ayetleriyle onların bu tavırlarının da yanlış olduğunu bildirmiştir. 

Kaba bir düşünce yapısına sahip oldukları için Peygamberimiz (sav)’in üstün ahlakını, yüksek vicdanını, sabrını, hoşgörüsünü takdir edemiyor, edep ve adaptan anlamıyorlardı. Allah’ın sevdiği ve seçtiği mübarek bir peygamberle aynı dönemde yaşamanın, onu görmenin, tanımanın ne büyük lütuf olduğunun şuurunda değillerdi. 

Allah, Peygamberimiz (sav)’in yanında konuşmasıyla öne geçmeye çalışan, ses yükselterek konuşan kaba ve nezaketsiz insanların bu çirkin tavırları üzerine bazı ayetler indirmiş ve bu insanları, yaptıkla rı amellerin boşa gidebileceğini hatırlatarak uyarmıştır: 

“Ey iman edenler, Allah’ın Resûlü’nün huzurunda öne geçmeyin ve Allah’tan sakının. Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir. Ey iman edenler, seslerinizi Peygamberin sesi üstünde yükseltmeyin ve birbirinize bağırdığınız gibi, ona sözle bağırıp-söylemeyin; yoksa siz şuurunda değilken, amelleriniz boşa gider.” (Hucurat Suresi, 1-2) 

Kuran’da yerilen “Bedevi karakteri”, cehaleti, düşüncesizliği, kabalığı temsil etmektedir. Bu karakteri düzeltmek için insanların, kültürlü, derin düşünen, Allah’ın yaratmasındaki üstün sanatı ve hikmetleri kavrayabilen bir hale gelmeye çalışmaları gerekir. İman hakikatlerini araştırmak, öğrenmek, düşünmek ve yorumlamak ise Allah’ın bizden istediği ahlakın temelidir. 

Bir ayette, Müslümanın bu özelliği şöyle bildirilir: 

“Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) “Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.” (Al-i İmran Suresi, 191) 

Bedevi Karakterinin Günümüzdeki Örnekleri
 

Gerek geçmişte gerekse günümüzde Bedevi karakterini benimsemiş kişiler, Allah’ın Kuran’da bildirdiği ve Hz. Muhammed (sav)’in hayatında en güzel örneğini gördüğümüz asil, kaliteli ve modern Müslüman hayatını yaşayamazlar. Zayıf imanları, dar düşünce yapıları, düşük akılları ile Kuran ahlakını yaşamlarına tam manasıyla geçiremezler. İçinde bulundukları karanlık ruh halini ise bakışlarıyla, konuşmalarıyla, eğlence şekilleriyle, espri anlayışlarıyla, estetik ve güzellikten anlamayan kaba yapılarıyla ve çirkin tavırlarıyla dışa vururlar. 

Kelime itibariyle “çölde göçebe yaşayan insan” olarak bilinen Bedevi karakteri, aslında Kuran’da bildirilen ve iman edenlerin kendilerini sakındırmaları gereken kötü ahlak özelliklerinin genel adıdır. 21. yy'da en teknolojik ve gelişmiş şehirlerde yaşayan insanlarda bile –özellikle iman etmeyenlerde- sıkça rastlanan ve Kuran ahlakına tamamen zıt kurallar içeren Bedevi karakteri, insanların yaşadıkları yer veya bulundukları sosyal statü ile değişebilen birşey değildir. Kuran’da tarif edilen güzel ahlaktan habersiz olan herkesin gösterebileceği bir ahlak olan Bedevi karakteri, insanların toplum içinde çevrelerindekileri rahatsız etmeden yaşamalarına imkân vermez. 

Bedevi karakterli insanlar: 
  • Akılsızdırlar, iyi-kötü, doğru-yanlış ayrımını yapamazlar. 
  • Ferasetsizdirler, çok aşamalı düşünme yetenekleri yoktur. 
  • Bencil, kıskanç ve duyarsızdırlar. 
  • İnsani özellikleri gelişmemiştir, estetikten ve güzelliklerden anlamaz ve zevk almazlar. 
  • Karşılarındaki kişilere saygı duymadıkları gibi kendilerine bile saygı duymazlar. 
  • Bir kısmının dış görünüşleri nezih gibi dursa da aslında gerçekte kirli ve dağınık bir yapıya sahiptirler. Manevi olarak sahip oldukları kötü ahlak bedenlerine ve hareketlerine de yansır. 
  • Kadına ve çocuklara değer vermeyen, asabi, aç gözlü, patavatsız ve görgüsüz tavırlar sergilerler. Aynı zamanda tamahkâr ve boşboğazdırlar.
Bütün bu kötü ahlak özelliklerini içinde barındıran Bedevi karakterini Allah Kuran’da yermiş, insanları bu tip bir yapıdan uzak durmaları konusunda uyarmıştır. Kuran’da böylesine dikkat çekilen ve kesinlikle uzak durulması tavsiye edilen Bedevi karakterinden sakınmak, her Müslümanın titizlik göstermesi gereken bir konudur. 

Müslümanlar Bedevi Ahlakından Uzaktırlar
 

Basit insanların saygıdan uzak üslubunu salih müminlerde görmek ise kesinlikle mümkün değildir. İşte müminlerin güzel ahlaklarından örnekler: 
  • Allah’tan korkan bir insanın konuşmalarında, her zaman karşı tarafa rahatlık verecek bir üslup ve anlatım olur. 
  • Allah’a karşı duyduğu korku, kişinin, samimi ve mütevazı tavırlar sergilemesini sağlar. 
  • Müminler konuşmalarında son derece anlaşılır ve rahat ifadeler kullanırlar.
  • Düşündüklerini açıkça ifade eder, hiçbir zaman hissettiklerini söylemek için ima yolunu seçmezler. 
  • Saygıya uygun olmayan, karşı tarafın kalbinde şüphe veya burukluk meydana getirebilecek bir üslubu kesinlikle kullanmazlar. 
  • Vicdanlı, akılcı ve güzel üslup sadece konuşmalarında değil, her türlü davranış ve düşüncelerinde de kendini gösterir.
Müminlerin, Peygamberimiz (sav)’e gösterdikleri saygıda ne kadar titiz oldukları"Şüphesiz, Allah’ın Resulü’nün yanında seslerini alçak tutanlar; işte onlar, Allah kalplerini takva için imtihan etmiştir. Onlar için bir mağfiret ve büyük bir ecir vardır." (Hucurat Suresi, 3) ayetinden de açıkça anlaşılmaktadır. 

Yüzeysel Karektere Derinlemesine Çözüm
 

Kaba ve yüzeysel karakter tüm tavır ve konuşmalara yansımasının yanında esas olarak ruhta ve düşüncede yaşanan bir sorundur. Bu yüzden de bundan kurtulmanın yolu tavırların tek tek ele alınıp düzeltilmesi gibi bir yöntem değildir. Çünkü böyle bir durumda kişi öğrendikleri dışında bir olayla karşılaştığında yine aynı tavırları sergileyebilecektir. Üstelik bildiklerini de uygulamada sorunlar yaşayacaktır. Çünkü bir insanın bakış açısı ve düşünceleri ne ise tavırlarına da bu yansır. Mantığını anlamadığı, gerekliliğine inanmadığı bir şeyi uygulamakta güçlük çeker. Bunun çözümü sanıldığı gibi zaman alan, zor ya da karmaşık birşey değildir, aksine son derece kolaydır. 

Çözüm, Allah’tan gereği gibi korkmak ve Kuran ahlakını yaşamaya samimi niyet etmektir. Allah’a iman eden ve Kuran ahlakını tam olarak hayata geçiren her insan, basit karakter özellikleri göstermekten kurtulur. Allah’tan gereği gibi korkup sakınması, her an her yerde vicdanlı davranması onu yüzeysel düşünmekten, yüzeysel hareket etmekten tümüyle sakındırır. Böyle bir kişi nefsine uymaktan şiddetle kaçınır ve Allah’ın “Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır.” (Şems Suresi, 9-10) ayetlerinde dikkat çektiği gibi nefsini kötülüklerden arındırmaya çalışır. Bu karakterden kurtulmanın yolu insanın fıtratına uygun tek ahlak şekli olan Kuran ahlakını yaşamasıdır. Tüm kalbiyle ve ruhuyla Allah’a teslim olmaya karar vermiş; O’nun razı olacağı umulan şekilde yaşamaya, eski davranışlarından tamamen uzaklaşmaya ve kendini yenilemeye tam olarak niyet etmiş bir insan, bu karakterden Allah’ın izni ile kolayca kurtulabilir.

Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 57. sayı (Mart 2009) 42. sayfada yayınlanmıştır.


İnşaAllah ve MaşaAllah Demenin Önemi

Büyütmek İçin Resme Tıklayınız


İnşaAllah ve MaşaAllah Zikirlerini Çok Yapanlar Şirki Darmadağın Eder, Dünyaya Hakim Olurlar



ADNAN OKTAR: Ahir zamanda İslam ahlakının dünyaya hakim olmasına vesile olacak bir insan gelecek. Dünya’nın son zamanında. Hadislerde bu çok kapsamlı, detaylı belirtilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.)’in belirttiği bu alametlerin tamamı oluştu. Yaklaşık 150’ye yakın alamet vardı, 150’si de oluştu. Bediüzzaman Said Nursi de tarih vererek, detay vererek, yer vererek çok açık anlatmıştır. Aynısı ile bu olay oluştu. Kuran’da da Cenab-ı Allah diyor; “Ahir zamana ulaştığınızda, deccal devrine ulaştığınızda Kehf Suresi’ni okuyun” diyor. Kehf, 110 ayetten oluşur, 18. suredir. 110 çarpı 18, 1980 tarihini verir. Mehdi (a.s)’nin çıkış tarihi. Çok manidardır yani. Orda tek bir ayette geçer. “Bir işe başladığında, yarın olacak, yapacağın bir şey olduğunda, herhangi bir şey olacağında “inşaAllah deyin” diyor Allah. Yani ‘Allah’ın izni ile’, ‘Allah’ın dilemesi ile’. ‘İnşaAllah’ bir zikirdir. ‘La ilahe illallah’ gibi, ‘subhanAllah’ gibi, ‘Allah-u Ekber’ gibi, ‘elhamdülillah’ gibi bir zikirdir. Allah’ı zikretmektir. Dolayısı ile bereketlidir. ‘İnşaAllah’ı, ‘maşaAllah’ı çok kullananlar dünyaya hakim olacaklar, Ahir zamanda. Mehdi (a.s.) talebelerinin özelliğidir. Bir sır kelimedir, sır cümledir. Kehf Ehli’nin de özelliğidir. Ahir zamanın özelliğidir. Bir şey gördüğümüzde; “maşaAllah, Allah ne güzel yaratmış.” Böylece şirkten kurtulmuş oluyoruz. ‘İnşaAllah’ da; Allah’ın izni ile, Allah’ın yaratmasıyla, Allah’ın kaderde yaratması ile. Her ikisi de anti-şirk kelimelerdir, ‘inşaAllah’ ve ‘maşaAllah’. Şirke darbedir. Şirki darmadağın eden iki kelimedir. Nur Suresi’nde Allah, Allah’a şirk koşmayanların dünyaya hakim olacağını söylüyor. Şimdi yarın ben bir şey yapacağım dersem eğer Allah’ı unutarak söylersem, Allah’ın yaratacağını unutursam bu şirk olur. Ama ‘inşaAllah’, ‘Allah’ın dilemesiyle’, ‘Allah’ın kaderde yaratmasıyla’ yapacağım dersen şirkten kurtulmuş olursun. Müşrik olmamış olursun. Bir de ‘bir şey ne kadar güzel dersen’ ona ilahlık vasfetmiş olursun. Ama ‘Allah ne güzel yaratmış’ dersen şirkten kurtulmuş olursun. ‘İnşaAllah’ ve ‘maşaAllah’ Ahir zamanda şirki parçalayan Allah’ın iki zikridir. Bu iki zikir şirki parçalar. Put parçalayıcıdır, inşaAllah...


14 Temmuz 2010