İçinde yaşadığımız mavi gezegenin her alanında büyük bir canlılık, çeşitlilik ve ihtişamla karşılaşırız. Kıtaların her birinde birbirinden farklı bitkiler, hayvanlar hatta insan ırkları dikkati çeker. Şüphesiz bu durum, Yüce Allah'ın yaratmasındaki çeşitliliktir ve Rabbimiz'in Sani (Sanatçı, nihayetsiz güzellikleri sanatının içinde yaratan) sıfatının tecellilerindendir. Fakat Yüce Allah dünya bir imtihan ortamı olduğu için herşeyi sebepler dahilinde yaratmıştır. Dünya'daki zengin tür çeşitliliğinin sebepler dahilindeki karşılığı da iklimdir.
İklim bilimsel olarak, bir mekan ünitesi üzerinde yer alan atmosfer faktörlerinin karşılıklı etkileşimi olarak tanımlanır. Her olayı birbirine bağlı sebep-sonuç ilişkileri halinde yaratan Yüce Allah, iklimin oluşmasının ana nedenini de atmosfere bağlamıştır.
Dünya'nin uydusu Ay'a ayak basılmasının ardından yapılan bilimsel deneyler atmosferin olmadığı bir yerde canlılıktan söz edilemeyeceğini kanıtlamıştır. Atmosferin yapısında %79 azot, %21 oksijen, %0.03 karbondioksit ve eser miktarda olmak üzere helyum, neon, kripton ve argon gibi gazlar bulunur. Ayrıca yapısında kimyasal bir bileşik
olmamakla birlikte su buharı ve çeşitli organik ve inorganik maddeler de yer alır. Yüce Allah, atmosferin bu özellikleri ile dünyanın yaşanabilir bir mekan olmasını sağlamıştır.
olmamakla birlikte su buharı ve çeşitli organik ve inorganik maddeler de yer alır. Yüce Allah, atmosferin bu özellikleri ile dünyanın yaşanabilir bir mekan olmasını sağlamıştır.
Atmosferin İklimin Üzerindeki Etkileri
* Yerçekimi nedeniyle yerküreye bağlı olan atmosferin bu hali, onu hiçbir zaman statik (durağan) bir duruma getirmemiştir. Aksine atmosfer ilk oluştuğu günden beri dinamik bir özellik göstermiştir. Günümüzde yerküre soğumuş olmasına rağmen, Güneş'in etkisi devam etmektedir. Bu nedenle atmosferde Güneş'in etkisine bağlı olarak meydana gelen hareketlilik, ısı, yağış ve rüzgarlar gibi çeşitli iklim olaylarını ortaya çıkarır.
* Dikkat çekici olan diğer bir nokta da atmosferin oldukça hareketli bir yapısı olmasına karşın her yerdeki kalınlığının ve yüzey üzerindeki ağırlığının eşit olmasıdır. Böyle bir durumun oluşması tesadüflerle açıklanamaz. Hiçbir karışıklık olmadan herşeyin düzenli bir biçimde varlığını sürdürmesi, ancak onu denetleyen bir yöneticinin olması ile mümkündür. Herşeyin Yaratıcısı olan Yüce Allah bir ayetinde gökleri ve yeri Kendi kudreti altında tuttuğunu şöyle bildirmiştir:
"Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, Kendisi'nden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim'dir, bağışlayandır." (Fatir Suresi, 41)
* Bilindiği gibi güneş ışınları Dünya'ya gelirken ışınların oluşturduğu ısının bir bölümü atmosfer tarafından tutulur. Bu olay atmosferin ısınmasına neden olur. Gece olduğunda tutulmuş olan ısının bir kısmı kaybolur. Burada dikkat çekici olan nokta atmosferin tutmuş olduğu ısıyı tamamen kaybetmemesidir. Atmosfer bir süzgeç görevi görerek fazla ısınmaz ve soğumaz. Eğer gündüz çok ısınıp, gece şiddetle soğusaydı, yaşam çöllerdekinden çok daha zor olurdu.
Allah Dünya Üzerinde Deniz ve Karaları Belli Bir Oranda Yaratmıştır
Denizler ve karalar arasindaki yapisal farklılıklar, deniz ve karaların farklı ısınıp soğumalarına neden olur. Denizlerin karalara oranla daha geç ısınıp soğuması, denizleri ısı tutucu özelliği daha fazla olan alanlar haline getirir. Bu durum karaların daha sert olan iklim özelliklerini yumuşatır. Ayrıca denizlerin nem taşıma özellikleri nedeniyle yağmurların yağmasına vesile olma gibi özellikleri vardir. Yüce Allah bir ayetinde rüzgarlarla ilgili olarak şöyle bildirmektedir:
"Ya da karanın ve denizin karanlıkları içinde size yol gösteren ve rahmetinin önünde rüzgarları müjde vericiler olarak gönderen mi? Allah ile beraber başka bir İlah mi? Allah, onların şirk koştuklarından yücedir." (Neml Suresi, 63)
Denizlerin iklim üzerindeki bir diğer etkisi, sıcak ve soğuk okyanus akıntıları ile olur. Teorik olarak okyanus suları yüksek enlemlerde soğuk, alçak enlemlerde sıcak olmalıdır. Fakat aynı enlem üzerinde bulunduğu halde iki kıyı bölgesi arasında farklı okyanus akıntıları nedeniyle birbirine benzemeyen iklim tipleri oluşur.
Allah Yüzey Şekillerini Hava Kütlelerini Etkileyecek Biçimde Yaratmıştır
* Karalar üzerinde birbirinden oldukça farkli yüzey şekilleri ve yükseltiler vardır. Bu yüzey şekillerinde yukarı doğru çıktıkça hava soğur. Her 250 metrede ısı 10 Co düşer. Bu nedenle deniz seviyesi ile dağlar ve platolar arasında bütün koşullar aynı kalsa bile, sıcaklık önemli ölçüde farklı olur. Yükseldikçe ısının düşmesi sayesinde sıcak enlemlerde yerleşim alanları yükseklere kurulmuştur. Nitekim Güney Amerika'daki yerleşim bölgeleri And dağlari üzerinde 1.000 m.'nin üzerindedir. Yüce Allah bir Kuran ayetinde insanlar için dağları barınaklar ve siperler kıldığını şu şekilde bildirmektedir:
"... Dağlarda da sizin için barınaklar-siperler kıldı, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, sizi savaşınızda (zorluklara karşı) koruyacak giyimlikler de var etti. İşte O, üzerinizdeki nimetini böyle tamamlamaktadır, umulur ki teslim olursunuz."(Nahl Suresi, 81)
* Dağların denize bakan yamaçları, iç kesimlere bakan yamaçlarına göre daha fazla yağış alır. Çünkü deniz üzerinden gelen nemli hava kütleleri yamaçlar boyunca yükselir ve soğur, soğuma dolayısı ile taşımakta oldukları su buharı yoğuşarak, yağış halinde düşer. Bu şekilde dağların denize bakan yamaçları ılık ve çok nemli bir iklime, dağların karaların içine bakan kısımları ise nemini kaybetmiş olduğundan kuru bir iklime sahip olurlar.
İklimler Rabbimiz'in Rahman ve Rahim Sıfatlarının Tecellileridir
Yaz boyunca aktarılan bilgiler de göstermektedir ki; Dünya üzerinde iklimin meydana gelebilmesi için güneş enerjisine ve coğrafi faktörlere gereksinim vardir. Güneş enerjisi rüzgarlari, sıcaklığı, yağışları ve hava kütlelerinin akımlarını kontrol ederken, coğrafi faktörler de kara ve denizler ile yüzey şekilleri aracılığı ile iklim üzerine etki eder. Bu faktörlerin tümünün atmosfer üzerinde oldukça kompleks bir biçimde çalışması söz konusudur. Ancak bu kompleks çalışma, hiçbir zaman bir kargaşa oluşturmaz. Aksine birbiri içine geçmiş olan kompleks olaylar zinciri sonucunda her bölge hatta yörede belli kurallara göre işleyen bir düzen söz konusudur. Çünkü Rahman ve Rahim olan (Ezelde bütün yaratılmışlar hakkında hayır, rahmet ve irade buyuran, sevdiğini sevmediğini ayırt etmeyerek sayısız nimetlere kavuşturan) Allah, sonsuz merhametini ve lütfunu görünen ve görünmeyen herşeyde tecelli ettirir. İnsan bu görünen ve görünmeyen nimetlerin Allah'in emrine boyun eğmiş birlikteliği ile hayatını devam ettirir. Kuşkusuz iklimin belli bir düzen içinde işlemesi ile oluşan çeşitlilik de, Yüce Allah'in dilemesi ve her olayı ve canlıyı denetimi altında tutmasının bir sonucudur. Bir ayette Rabbimiz'in tüm Kainattaki mutlak hakimiyeti şöyle haber verilmiştir:
"Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yil süreli bir günde yine O'na yükselir."(Secde Suresi, 5)
İklimin Belirlenmesi İçin Yaratılmış Coğrafi Faktörler
Dünya'nin Şekli İklimlere Nasıl Etki Eder?
Dünya'nın küre şeklinde olmasi nedeniyle ekvator ile kutuplar arasında kalan alanlar, yıl içinde güneş enerjisinden farklı oranlarda yararlanırlar. Bilindiği gibi ekvator hattı üzerindeki alanlar enerji alma açısından en üst boyuta ulaşırken, kutuplara doğru gidildikçe enerji miktarinda bir azalma meydana gelir. Bu şekilde ekvatordan kutuplara doğru atmosfer kütlelerinin ısınma değerleri farklı olur.
Nitekim ekvator ve dönenceler arasında kalan bölgeler, yıl boyunca daha fazla enerji alarak daha fazla ısınır, dolayısıyla "Sıcak Tropikal Kuşak" meydana gelir. Oğlak ve Yengeç dönencesi ile Kutup dairesi arasında kalan sahalar ise daha az enerji topladıklarından daha az ısınırlar ve "Ilıman Kuşak" adını alırlar. Kutup dairesinin içinde kalan kesimlere ise güneş ışınları diğer kuşaklara oranla daha eğik geldiğinden daha geniş bir sahayı ısıtmak zorunda kalır, enerji azlığı nedeniyle kutupsal koşullar oluşur.
Eğer Dünya'nın bu şekli olmasaydı, Dünya'da bu kadar çeşitli iklim bölgeleri ve her iklim bölgesine özgü canlılar ile insanların yaşam tarzları olmazdı. Nitekim insanların yiyeceklerinden, barındıkları konutlara kadar herşeyde iklimin etkisini görmek mümkündür. Eskimolarin yaşadıkları kutuplarda, buzullardan yapılmış iglu adı verilen konutlar, kalın kürklerden oluşan giysiler, Afrika kıtasında yerini ağaç dalları ve yapraklardan yapılmış konutlara ve oldukça ince giysilere bırakmıştır.
Dünya'nın Güneş Etrafındakı Dönüşü ve Eğimi Neden Önemlidir?
Dünya'nın Güneş etrafındaki dönüşü ve 23.5 derecelik eğikliği de şekli kadar iklimler üzerinde etkilidir.
* Eğer Dünya'nın Güneş etrafındaki bu dönüşü olmasaydı; mevsimlerin oluşması mümkün olmazdı. Dünya'nın bir tarafı her zaman yaz, bir tarafı her zaman kış mevsimini yaşardı.
* Eğer 23.5 derecelik bu hassas açı olmasaydı; güneş ışınları hep aynı açıdan geleceğinden ekvator çok ısınacak, kutup bölgesi hep karanlıkta kalacaktı. Bu durumda ekvator hep çok sıcak ve çok aydınlık, kutuplar ise hep çok soğuk ve karanlık olacaktı. Her iki durumda da tür çeşitliliği olmayacak, kutuplarda yaşayan hayvan ve bitkiler soğuk nedeniyle çoğalamayacaktı. Çünkü oldukça çetin geçen ve sürekli karanlık olan kış soğuklarına hiçbir yavru hayvan dayanamayacaktı. Kısacası Dünya bugünkü görünümünden çok farklı olacağı için, belki de canlılık hiç olmayacaktı.
Dünya'nın atmosferinde ısıyı sürekli dengeleyen birtakım otomatik sistemler de vardır. Örneğin bir bölge çok fazla ısındığında su buharlaşması artar ve bulutlar çoğalır. Bu bulutlar ise Güneş'ten gelen ışınların bir kısmını geri yansıtarak aşağıdaki havanın ve yüzeyin daha fazla ısınmasını engeller.
Yeryüzündeki zengin iklim özellikleri; Antarktika kıtasının buzullarla kaplı alanlarındaki kutup ayıları ve penguenler gibi canlıların yerini, Afrika kıtasında aslanlar ve dev filler, Avustralya'da kangurular ve koalalar, Güney Amerika kıtasında jaguar ve lama gibi canlılar almıştır. Aynı çeşitlilik, bitki türleri için de söz konusudur. Kutup kuşağında yosun ve likenlerden oluşan tundralar, ekvatoral kuşakta binlerce tür çeşitliliği ile temsil edilen tropikal yağmur ormanlarına dönüşür.
Farkli Basınç Kuşakları İklim Tiplerini Zenginleştirir
Kuzey ve güney yarimkürede iki alçak, iki yüksek basınç merkezi bulunur. Bu basınç kuşakları, bulundukları yerin iklimine oldukça önemli ölçüde etki eder. Basınçların en büyük etkisi rüzgarlardır. Nitekim denizler üzerinde oluşan nemli hava kütleleri alçak basınç sahalarına doğru kolay hareket edebildikleri için bol yağış meydana getirirler. Buna karşılık karaların iç kesimlerinde oluşan yüksek basınç merkezlerine denizlerden (alçak basınç merkezi) hava akımı olamayacaği için bu bölgeler yağıştan yoksun kalırlar. Bu özellik, bölgelerin yağış ve bağıl nem faktörlerini kontrol eder.
Eğer basınç sistemleri farklı olmasaydı; rüzgarların oluşması, nemli ve kuru hava kütlelerinin hareket etmesi mümkün olmazdı. Bu durumda hava ufacık bir esintiden bile yoksun kaldığı için her zaman durgun, son derece kurak veya çok yağışlı olurdu.
Eğer Dünya'daki, deniz ve karaların tamamı alçak basınç merkezi olsaydı; bu durumda nemli hava kütlelerinin kara içlerine girmesi ile sürekli yağmur yağar, seller ve heyelanlar kaçınılmaz olurdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder