Hz. Mehdi (AS)'nin Talebelerinin Özellikleri


HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN TALEBELERİNİN İMANLARI ÇOK KUVVETLİ OLACAKTIR 


"Hz. Mehdi (a.s.)'nin yardımcılarının, Allah hakkında zerre kadar şüpheleri olmayacak ve Allah’ı nasıl tanımak gerekirse, o şekilde tanıyacaklar."

(El-Beyan Fi-Akbarı Hz. Mehdi (a.s.) Ahir Zaman (a.s.), bölüm: 5; Mikyal el-Mekarim, cilt:1, sayfa:65) 


Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)'nin talebelerinin imanlarının derinliğinden bahsedilmektedir. Ahir Zamanda Hz. Mehdi (a.s.) dönemi öncesinde insanlar arasında Allah’ı inkar eden felsefeler geniş anlamda hakim olacaktır. Bu nedenle, gerçek anlamda Allah’a iman eden, Allah’ın sıfatlarını gerektiği gibi tanıyıp Allah’tan korkan kişiler çok az sayıda olacaktır. Mehdinin talebeleri ise hiçbir şüphe duymadan Allah’a karşı derin bir iman sahibi olacaklardır. Bu yönleri ile içinde bulundukları toplumda dikkat çekeceklerdir. 



HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN TALEBELERİ AHİR ZAMANDAKİ TEKNOLOJİDEN FAYDALANACAKLARDIR 

"Dünyadaki hiçbirşey Hz. Mehdi (a.s.)'nin talebelerine gizli kalmayacak."

(Mikyaal al Makaarem, cilt:1, Sayfa: 235-236) 


Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)'nin yardımcılarının ihtiyaçları olan her bilgiye kolayca ulaşabildiklerinden bahsedilmektedir. Günümüzde bu internet yoluyla olabilmektedir. Peygamberimiz (sav) 1400 yıl önce bilgi ve iletişim yöntemlerinin kolaylaşarak hızlanacağına işaret etmiş ve Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebelerinin bu teknolojiden faydalanacağına dikkat çekmiştir. 



HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN TALEBELERİ SEÇİLMİŞ KİŞİLER OLACAKLARDIR 


"Hz. Mehdi (a.s.)’nin yardımcıları asil ve eğitimli olacaklar."

(El-Melahim ve el Fitan, sayfa:205)
 


Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)'nin talebelerinin iyi eğitimli kişilerden oluşacağına dikkat çekilmiştir. Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebelerinin yaşadıkları dönemde iyi eğitimli ve asil olmalarının ayırd edici olmasının bir sebebi de, yaşadıkları dönemde insanların asalet, nezaket ve güzel ahlaktan uzaklaşmış olmalarıdır. Bu yönleriyle Hz. Mehdi (a.s.) talebeleri, yaşadıkları toplumda son derece seçkin kişiler olacaklardır. 



HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN YARDIMCILARI KENDİLERİNE YAPILAN BASKILARDAN KORKMAYACAKLAR 



"Hz. Mehdi (a.s.) elini yardımcılarının omzu ile göğsü arasına sürecek, böylece onlar haklarında alınacak hiç bir hükümden çekinmeyecekler, hiç bir karar onlara zor gelmeyecek."

(Bihar-ül-Envar, cilt: 52, sayfa:345, El Melahim va el Fitan, sayfa:205; Mikyaal el-Mekarim, cilt.1, sayfa:144/235)
Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)'nin talebelerinin de baskı ile karşılaşabileceklerine dikkat çekilmiştir. İslam ahlakını yaymak için samimi çaba içinde olan hemen her müminin karşılaştığı zorlukların benzeri Hz. Mehdi (a.s.)'nin talebelerinin de başına gelecektir. Hz. Mehdi (a.s.)'nin yardımcıları kendilerine yapılabilecek baskılara karşı korkusuz olacaklardır ve dayanıklı tavır göstereceklerdir. Hz. Mehdi (a.s.)’nin yardımcılarının aleyhlerinde mahkeme hükümlerinin de çıkabileceğine hadiste işaret edilmektedir. Hz. Mehdi (a.s.)’nin yardımcıları aleyhlerine çıkabilecek kararlardan etkilenmeyeceklerdir ve Allah rızası için yaptıkları ilmi çalışmalarda, şevklerinde hiç bir eksilme olmayacaktır. 



HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN TALEBELERİ GENÇLER OLACAK 



"Hz. Mehdi (a.s.)'nin yardımcılarının çoğu gençlerden oluşacak. Aralarında az sayıda yaşlı olacak." 

(Bihar-ül Envar, Cilt:52, Sayfa:334) 


Tarihte birçok peygamberin yardımcıları gençler olmuştur. Allah Yunus Suresi’nin 83. ayetinde şu şekilde bildirmektedir: 

Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı. 

Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)'ye de gençlerin yardımcı olacağı bildirilmektedir. Ahir zamanda iman etmeyen kişilerin çoğunlukta olması ve Deccalin fitnesinin korkutucu olmasının da vesilesiyle Hz. Mehdi (a.s.)'nin talebelerini çoğunlukla gençler oluşturacaktır. 



HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN TALEBELERİ BOĞAZ KÖPRÜSÜ'NDEN GEÇECEKLER, UÇAKLA SEYAHAT EDECEKLERDİR 


"... (Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebeleri) SU ÜZERİNDE YÜRÜR VE BULUTLAR ÜZERİNDE DOLAŞIRLAR..."

Bihar-ül Envar, Cilt 52, Sayfa 318; Mikyaal al-Makaarem, Cilt 1, Sayfa 148 Basaaer al-Darajaat’dan aktarıyor. 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen bu hadiste Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebelerinin Boğaz Köprüsü’nden geçeceklerine, ve uçakla seyahat edeceklerine işaret edilmektedir. 



HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN TALEBELERİ DÜNYANIN İSTEDİKLERİ HER YERİYLE İNTERNET VASITASIYLA BİRKAÇ DAKİKA İÇİNDE İLETİŞİM KURABİLECEKLERDİR

"...Onlar (Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebeleri) BÜTÜN DÜNYAYI DAKİKALAR İÇERİSİNDE KAT ETME gücüne sahiptirler."

Bihar-ül Envar, Cilt 52, Sayfa 318; Mikyaal al-Makaarem, Cilt 1, Sayfa 148 Basaaer al-Darajaat’dan aktarıyor. 



HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN TALEBELERİ ÖLÜ HAYVAN VE BİTKİ FOSİLLERİNİ CANLILARIYLA KIYASLAYARAK İNSANLARA GÖSTERECEKLER, BU ŞEKİLDE ALLAH'IN İZNİYLE DARWİNİZMİ VE MATERYALİZMİ ETKİSİZ HALE GETİRECEKLERDİR 

"Allah’ın izniyle onlar (Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebeleri) ÖLÜLERİ CANLANDIRIRLAR..."

Bihar-ül Envar, Cilt 52, Sayfa 318; Mikyaal al-Makaarem, Cilt 1, Sayfa 148 Basaaer al-Darajaat’dan aktarıyor.


HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN TALEBELERİNİN ÜSTÜN ÖZELLİKLERİ 

"Onun (Hz. Mehdi (a.s.)) talebelerinin tabiatı ARİ VE KUSURSUZ OLACAKTIR. RİYAKARLIKTAN VE TÜM DİĞER KİRLERDEN ARINMIŞ OLACAKLARDIR." 1

"Onların (Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebelerinin) KALPLERİ KÖTÜLÜK, KISKANÇLIK VE HUSUMETTEN ARINMIŞ ve kusursuz olacaktır." 2

"İmam–ı Zaman (Hz. Mehdi (a.s))’ın talebelerinin herşeye Kadir ALLAH’A DAİR ZERRE KADAR ŞÜPHESİ OLMAYACAKTIR VE O’NU O’NUN TANINMASI GEREKTİĞİ GİBİ TANIYACAKLARDIR." 3

"Onlar (Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebeleri) İLAHİ KORKUDAN ÜRPERİRLER." 4

"Onların (Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebeleri) ruhları LAMBALAR GİBİ AYDINLIKTIR VE KALPLERİ DE AYDINLIKTIR." 5

"Onlar (Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebeleri) HERŞEYE KADİR OLAN ALLAH’A TAMAMEN TESLİM OLACAKLAR." 6

"Onlar (Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebeleri) GECELERİ ABİD OLACAKLAR VE GÜN BOYUNCA ASLAN GİBİ GEZİNECEKLERDİR." 7

"Gecelerini konfor içerisinde geçirmek yerine onlar (Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebeleri)RABLERİNE İBADET EDEREK geçireceklerdir." 8

"Onların (Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebelerinin) tamamı SAMİMİ VE SADIK OLACAKTIR." 9

"İmam-ı Zaman (Hz. Mehdi (a.s.))’ın talebeleri ASLANLARDAN DAHA CESUR VE MIZRAKTAN DAHA KESKİN OLACAKLARDIR." 10

"Onların (Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebeleri) kalpleri ÇELİKTEN DAHA GÜÇLÜ olacaktır. Onların her biri kırk güçlü adama eşit olacaklardır." 11

"İmam-ı Zaman (Hz. Mehdi (a.s.))’ın talebeleri SOYLU, BİLGİLİ OLACAKLARDIR ve DÜNYANIN YÖNETİCİLERİ OLACAKLARDIR." 12

1 Bihar-ül Envar, cilt 52, Sayfa 35
2 Bihar-ül Envar, cilt 52, Sayfa 35
3 Al -Bayaan Fi Akhbaar - e -Mahdi Aakher al -Zamaan ( a .s.) , Bölüm 5; Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65
4 Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65
5 Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65
6 Bihar-ül Envar, Cilt 52, Sayfa 35 & Sayfa 311 Oyoon-o-Akhbaar al-Reza (a.s.)’dan aktarıyor.
7 Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65
8 Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65
9 Bihar ül-Envar, Cilt 52, Sayfa 283 Kamaal al-Deen’den aktarıyor.
10 Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65
11 Mikyaal al-Makaarem, cilt 1, Sayfa 65
12 Al-Malaahem wa al-Fetan, Sayfa 205


HZ. MEHDİ'(A.S.)NİN TALEBELERİ AZ SAYIDA SEÇKİN KİŞİLERDEN OLUŞACAKTIR



"O’nun yanına gelenler kaçınılmaz olarak seçilecekler, ayrılacaklar ve elenecekler. Büyük çoğunluğu bu elemeden geçemeyecek."

Gaybet’ül Numani, Bölüm 12, Sayfa 299
Hadiste Hz. Mehdi’nin yanına çok fazla sayıda kişinin geleceğine fakat neticede bu kişilerin büyük çoğunluğunun eleneceğine dikkat çekilmiştir. Hz. Mehdi (a.s.) çok fedakarlık gerektirecek, zorlu bir ilmi mücadele içinde olacaktır. Özellikle mücadelesinin başlarında çok fazla baskı ile karşılaşacaktır. Bu ortamda Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebeleri doğal olarak elenecekler ve az sayıda seçkin kişiden ibaret kalacaklardır.



HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN TALEBELERİ OLAN GENÇLERİN BİR KISMI GÖRDÜKLERİ ZULÜM VE BASKI YÜZÜNDEN DECCAL'İN FİTNESİNE KAPILAN AİLELERİNDEN KOPUP-AYRILACAKLARDIR

 Allah’ın insanlara bir rahmet olarak gönderdiği elçilerin davet ettikleri hak yola uyan ve bu değerli elçileri savunan, onlara destek olan, Allah’ın onlara indirdiği hak kitaplara inanan iman sahibi gençler tarihin her döneminde çevrelerindeki insanlardan, yakınlarından, özellikle de ailelerinden çok baskı görmüşlerdir. Ahir zamanda çıkması büyük bir ümitle beklenen Hz. Mehdi (a.s.)’yi sevecek, O’nun Allah Katı’ndan gönderilmiş kutlu bir şahıs olduğuna kalpten inanıp, onunla birlikte Kuran ahlakını yaşayacak olan genç talebeleri de“Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?” (Bakara Suresi, 214) ayeti gereği tarih boyunca Müslümanların başlarına gelen benzer imtihanlara tabi tutulacaklardır. Dolayısıyla Kuran’da anlatılan örneklerle Hz. Mehdi (a.s.)’nin cemaatindeki talebelerinin bir kısmının başlarına gelenler arasında çok büyük benzerlikler olacaktır.


Bir hadiste Hazreti Mehdi (A.S.)’nin talebelerinin birbirlerinden başka dostlarının olmayacağı, öyle ki kaybolsalar dahi aranmayacakları haber verilmektedir. Ki bu da onlardan bazılarının içinde bulundukları toplumun, ailelerinin, akrabalarının kendilerine olan olumsuz yaklaşımına işaret etmektedir: 

Buyurdu ki: "Onları yeryüzünün kenarlarında ara. Onların yaşantıları sadedir, evleri sırtlarındadır, eğer hazır olsalar tanınmazlar, eğer KAYBOLSALAR ARANMAZLAR, HASTA OLSALAR KİMSE ONLARIN ZİYARETİNE GELMEZ, eğer evlenmek isteseler kimse onlara gelmez. Eğer ÖLSELER CENAZELERİNE KİMSE KATILMAZ. Onlar mallarını aralarında eşit olarak paylaşırlar ve birbirlerini kabirlerinde ziyaret ederler, ayrı şehirlerde olsalar dahi istekleri hep aynıdır."

(Gaybetul Numani, sf 23)



HADİSLERDE HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN YARDIMCILARININ HZ. MUSA (A.S.)’YA TABİ OLAN YA DA KEHF EHLİ GİBİ AZ SAYIDAKİ GENÇLERDEN OLUŞACAĞINA DİKKAT ÇEKİLMEKTEDİR: 

Hükeym bin Sa'd şöyle der: İmam Emirülmüminin Ali aleyhisselam'ın şöyle buyurduğunu duydum: "KAİM (HZ. MEHDİ (A.S.) ALEYHİSSELAM'IN ASHABI GENÇTİR ve İÇLERİNDE YAŞLI YOKTUR; Ancak gözdeki sürme veya azıktaki tuz kadardırlar. Ve azıktaki en az şey, tuzdur."

(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s .374)


Hz. Mehdi (a.s.)'nin çevresinde gençlerin olacağına işaret eden diğer hadisler ise şu şekildedir: 

Hz. Mehdi (a.s.) bizden Ehl-i Beyt'ten (soyumdan) BİR GENÇTİR. İhtiyarlarınız ona yetişmeyecek, gençleriniz ise onu ümid edeceklerdir. Allah dilediğini yapacaktır.

(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23)



Hz. Mehdi (a.s.)’nin bayraktarı, sakalı hafif, rengi sarı, küçük BİR GENÇ OLACAKTIR.

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 51)

Onun (Hz. Mehdi (a.s.)’nin) bayraktarı doğudan Temimi soyuna mensup BİR GENÇ OLACAKTIR.

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 26) 


GÖRDÜKLERİ BASKI VE ZULÜM YÜZÜNDEN İÇİNDE BULUNDUKLARI TOPLUMDAN YA DA AİLELERİNDEN AYRILAN MÜSLÜMANLARI ALLAH KURAN’DA ŞU ŞEKİLDE HABER VERMEKTEDİR:


KEHF EHLİ:


O gençler, MAĞARAYA SIĞINDIKLARI ZAMAN, demişlerdi ki: "Rabbimiz, Katından bize bir rahmet ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır (bizi başarılı kıl). (Kehf Suresi, 10)

... Sakın sizi kimseye sezdirmesin. ÇÜNKÜ ONLAR ÜZERİNİZE ÇIKIP GELİRLERSE, SİZİ TAŞA TUTARLAR VEYA DİNLERİNE GERİ ÇEVİRİRLER; bu durumda ebedi olarak kurtuluş bulamazsınız." (Kehf Suresi 19-20) 


HZ. MUSA (A.S.)’YA İMAN EDEN GENÇLER: 

Sonunda MUSA'YA KENDİ KAVMİNİN BİR ZÜRRİYETİNDEN (GENÇLERİNDEN) BAŞKA -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- İMAN EDEN OLMADI. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı. (Yunus Suresi, 83) 

BABASIYLA ARASINI AYIRAN HZ. İBRAHİM (A.S.):


(Babası) Demişti ki: "İbrahim, sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursan, andolsun, SENİ TAŞA TUTARIM; UZUN BİR SÜRE BENDEN UZAKLAŞ, (BİR YERLERE) GİT."


(İbrahim:) "Selam üzerine olsun, senin için Rabbim'den bağışlanma dileyeceğim, çünkü, O, bana pek lütufkardır" dedi. "SİZDEN VE ALLAH'TAN BAŞKA TAPTIKLARINIZDAN KOPUP-AYRILIYORUM ve Rabbim'e dua ediyorum. (Meryem Suresi, 46-48)


İbrahim'in babası için bağışlanma dilemesi, yalnızca ona verdiği bir söz dolayısıyla idi.KENDİSİNE, ONUN GERÇEKTEN ALLAH'A DÜŞMAN OLDUĞU AÇIKLANINCA ONDAN UZAKLAŞTI. Doğrusu İbrahim, çok duygulu, yumuşak huyluydu. (Tevbe Suresi,114) 


Hz. NUH İLE OĞLUNUN ARASININ AYRILMASI: 

Nuh, Rabbine seslendi. Dedi ki: "Rabbim, şüphesiz benim oğlum ailemdendir ve Senin va'din de doğrusu haktır. Sen hakimlerin hakimisin." (Hud Suresi, 45)


Dedi ki: "EY NUH, KESİNLİKLE O SENİN AİLENDEN DEĞİLDİR. Çünkü o, salih olmayan bir iş (yapmıştır). Öyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi Ben'den isteme. Gerçekten Ben, cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum." (Hud Suresi, 46) 


HZ. NUH VE HZ. LUT’UN EŞLERİYLE ARALARININ AYRILMASI:


ALLAH, İNKAR EDENLERE, NUH'UN EŞİNİ VE LUT'UN EŞİNİ ÖRNEK VERDİ. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar.İkisine de: "Ateşe diğer girenlerle birlikte girin" denildi. (Tahrim Suresi,10) 

Ayetlerden de görüldüğü üzere peygamberler ve Allah’a iman eden, Allah rızası için yaşama kararı alan müminler yalnızca dindar oldukları için ailelerinden, çevrelerinden baskı ve zulüm görüyorlarsa, onlardan yüz çevirmekte ve din ahlakını huzurla ve güven içinde yaşayacakları diğer müminlerle birlikte yaşamaktadırlar. Bu tavırlarından da Allah Kuran’da övgüyle bahsetmektedir.



PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.) DÖNEMİNDE YAŞAYAN SAHABELERİN BİR KISMI DA ALLAH’A İMAN ETTİKLERİ VE KURAN AHLAKINA UYGUN BİR HAYATI TERCİH ETTİKLERİ İÇİN AİLELERİNDEN CİDDİ BASKI GÖRMÜŞLER, HAPSEDİLMİŞLER, ŞİDDETE MARUZ KALMIŞLARDIR: 


Ümmü Gülsüm Binti Ukde yedi yıl boyunca ailesinin baskısıyla Mekke müşriklerinin arasında yaşamak zorunda kalmıştı. Resulullah (sav)a biat ettiği andan itibaren diğer Müslümanlar gibi o da çeşitli işkence ve baskılara maruz kalmıştı. Din ahlakını terk etmesi için başta babası olmak üzere müşriklerden zulüm ve baskı görmüştü... Tüm zorluklara rağmen kendine imanından dolayı baskı uygulayan AİLESİNDEN AYRILIP TEK BAŞINA YAPTIĞI HİCRET YOLCULUĞU müminlere örnek olmuştur.


Mus’ab İbni Umeyr (ra), Müslüman olduğunu ailesinden ve çevresinden gizleyerek Peygamberimiz (sav)’i gizlice ziyaret etmeyi sürdürmüştür. Gizlice namaz kıldığı, ailesi tarafından öğrenildiğinde ise kendi akrabaları tarafından yakalanıp hapsedilmiş ve Habeşistan’a hicret imkanı çıkınca ilk kafile ile birlikte din ahlakını daha rahat bir şekilde yaşayabilmek için AİLESİNDEN KAÇIP HABEŞİSTAN’A HİCRET ETMİŞTİR.


Hz. Seleme de Allah’a iman ettiği için ailesi tarafından uzun bir zaman işkence görmüş bir sahabedir. Hz. Seleme ile kardeşi Haris iman ederek Peygamberimiz (sav)’e tabi olsalar da diğer üç kardeşleri Ebû Cehil, Âs ve Hâlid Allah’ın bildirdiği din ahlakından yüz çevirmiş ve iman eden kardeşlerine düşman olmuşlardır. Hz. Seleme, uzun müddet en yakınları tarafından işkenceye tâbi tutulmuştur. Kardeşleri Hz. Seleme’nin din ahlakından vazgeçmesi için her türlü yola başvurdukları için Hz. Seleme sonunda CAN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK VE İSLAM AHLAKINI ENGELLENMEDEN YAŞAYABİLMEK İÇİN HABEŞİSTAN’A HİCRET ETMİŞTİR.



DECCAL’İN FİTNESİNİN EN YÜKSEK DERECEYE ULAŞACAĞI AHİR ZAMANDA HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN YANINDA OLACAK GENÇLERİN BİR KISMINI AİLELERİNİN VE ÇEVRELERİNİN DECCAL’İN YOLUNA ÇAĞIRACAKLARI PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN HADİSLERİNDE AÇIKÇA GÖRÜLMEKTEDİR.Hz. Mehdi (a.s.)’nin bu zorlamaya maruz kalan bir kısım talebelerinin Kuran’da örnek verilmiş olan diğer müminlerin tavırlarına benzer şekilde davranacakları açıktır:


(Deccal) Bir bedeviye şöyle demesi de onun fitnesindendir. ‘Şayet sana babanı ve anneni diriltirsem benim, senin Rabbin olduğuma şahitlik eder misin?’ Bedevi “evet” der. İki şeytan annesi ve babası suretinde gelip derler ki ‘EY EVLADIM ONA TABİ OL. MUHAKKAK O SENİN RABBİN’DİR’.

(Tirmizi) 


ALLAH KURAN’DA ANNE, BABA, KARDEŞ, EVLAT DAHİ OLSA, KİŞİYİ ALLAH YOLUNDAN ENGELLEMEYE ÇALIŞANLARI VELİ EDİNMEMEYİ VE ONLARDAN YÜZ ÇEVİRMEYİ EMRETMEKTEDİR:Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik. Eğer onlar,HAKKINDA BİLGİN OLMAYAN ŞEYLE BANA ORTAK KOŞMAN İÇİN SANA KARŞI ÇABA HARCAYACAK OLURLARSA, BU DURUMDA, ONLARA İTAAT ETME. Dönüşünüz Banadır. Artık yaptıklarınızı size haber vereceğim. (Ankebut Suresi, 8)


Ey iman edenler, eğer İMANA KARŞI İNKARI SEVİP-TERCİH EDİYORLARSA, BABALARINIZI VE KARDEŞLERİNİZİ VELİLER EDİNMEYİN. Sizden kim onları veli edinirse, işte bunlar zulmeden kimselerdir. (Tevbe Suresi, 23)


Ey iman edenler, gerçek şu ki, SİZİN EŞLERİNİZDEN VE ÇOCUKLARINIZDAN BİR KISMI SİZLER İÇİN (BİRER) DÜŞMANDIRLAR. Şu halde onlardan sakının. (Teğabün Suresi, 14)


Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah'a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; BUNLAR, İSTER BABALARI, İSTER ÇOCUKLARI, İSTER KARDEŞLERİ, İSTERSE KENDİ AŞİRETLERİ (SOYLARI) OLSUN. (Mücadele Suresi, 22)
Bütün bu ayetlerden ve hadislerden açıkça anlaşıldığı üzere, HZ. MEHDİ (A.S.) DÖNEMİNDE YAŞAYAN VE BU DEĞERLİ HİDAYET ÖNDERİNE TABİ OLAN GENÇLERİN BİR KISMI Deccal’in etkisi altındaki ailelerinden geçmiştekilerin başlarına gelenlere benzer tepkiler görecekler ve onlara karşı Allah’ın Kuran’da bildirdiği “KOPUP AYRILMA” yolunu seçeceklerdir.



ALLAH HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN TALEBELERİNİ BİRARAYA GETİRECEKTİR 

Cafer al Juafi, İmam Muhammed bin Ali al Bekir’den şöyle rivayet eder: “Hz. Mehdi (a.s.) çıktığında yanında 313 erkek ve 50 kadın olacaktır, onlar daha önce aralarında hiç bir sözleşme olmadan, farklı bulutların gökyüzünde kümeleşmeleri gibi bir araya geleceklerdir. Bu, Allah’ın “Her nerede olursanız olun, Allah sizi bir araya getirecektir. Allah herşeye güç yetirendir” ayetinin bir tecellisidir.

(Bihar-ül Envar, cilt. 52, pg. 223)

Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebeleri arasında kadınlar da bulunacaktır. Hadiste Allah’ın Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebelerini birbirlerini hiç tanımıyorken farklı yerlerden toplayıp biraraya getireceğine dikkat çekilmiştir. Allah Kuran’da müminleri biraraya getireceğini bildirir.



HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN TALEBELERİNİN MANEVİ YÖNLERİ GÜÇLÜ OLACAKTIR

"Hz. Mehdi (a.s.)'nin talebelerinin ruhları lamba gibi aydınlıktır, onların kalpleri de aydınlanmıştır."

(Mikyal el-Mekarim, Cilt:1, sayfa: 65)


Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)'nin talebelerinin manevi yönden son derece gelişmiş, derin iman sahibi, samimi kalple Allah’a yönelen kişiler olacaklarına işaret edilmektedir. Hz. Mehdi (a.s.)'nin vesile olması ile bu kişilerin Allah sevgileri ve Allah korkuları son derece güçlü olacaktır, buna bağlı olarak insan sevgileri, asaletleri ve şefkat hisleri de ayırt edici şekilde güçlü olacaktır. Hz. Mehdi (a.s.)'nin talebeleri nefislerinin olumsuz yönlerini tam olarak kontrol altına alarak, ruhlarını egoistlik, kıskançlık, kin, samimiyetsizlik gibi olumsuz özelliklerden arındırmış kişiler olacaklardır.



HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN TALEBELERİ MEHDİ (A.S.)'NİN ALDIĞI KARARLARDA HİÇ ZORLUK ÇIKARMAYACAKLARDIR

"Hz. Mehdi (a.s.)'nin talebeleri, Hz. Mehdi (a.s.)'yi mücadelelerinde de destekleyecekler, isteklerini yerine getirecekler ve Hz. Mehdi (a.s.)'ye karşı bir kölenin efendisine karşı olduğundan daha itaatli ve boyun eğici olacaklar."

(Mikyal el-Mekarim, Cilt:1, sayfa: 65)
Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)'nin talebelerinin, Hz. Mehdi (a.s.)'ye karşı teslimiyetlerine dikkat çekilmiştir. Talebeleri, Hz. Mehdi (a.s.)'nin aldığı kararları hiç sorgulamadan, itina ile uygulayacaklardır. Bu onların Allah’a imanlarındaki derinliğin ve samimiyetin de göstergesi olacaktır. Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)'ye karşı itaatli olmanın ayırt edici bir yön olarak anlatılmış olmasının nedeni, Hz. Mehdi (a.s.)'nin zaman zaman hikmeti hemen anlaşılmayan kararlar alacak olmasıdır. Samimi olarak iman edenler dışındaki insanlar için Hz. Mehdi (a.s.)'nin kararlarını sorgulamadan yerine getirmek, zorlayıcı bir imtihan olabilir. Hz. Mehdi (a.s.)'nin bu kararlarında, talebeleri hiç zorluk çıkarmayacak, itaatli ve boyun eğici tavır göstereceklerdir.



ALLAH HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN TALEBELERİNİ İMAN ETMEYENLERDEN AYIRACAK VE FAALİYETLERİNİ VESİLE EDEREK DÜNYADA İSLAM AHLAKINI HAKİM EDECEKTİR

 "Allah onun (Mehdi (a.s.)’nin) dostlarını ve seçilmiş olanları diğerlerinden ayıracak ki dünya münafıklardan ve yoldan çıkanlardan temizlensin."

(Bihar-ül Envar, cilt:52, sayfa: 250)

Hadiste Mehdi (a.s.)’nin talebelerinin ve ona yardımcı olanların, iman etmeyenlerden ayrılarak faaliyet göstereceklerine işaret edilmiştir. Allah kendilerini diğer insanlardan uzak tutarak yaptıkları faaliyeti vesile ederek, dünyada İslam ahlakının yayılmasını sağlayacaktır. Böylece dünya üzerinde sapkın bir hayat yaşayan kimse Allah’ın izniyle kalmayacaktır. Tarih boyunca Allah’a iman eden birçok kişi inançlarını yaşamak için insanlardan uzaklaşmak durumunda kalmışlardır. Allah Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebelerini de iman etmeyenlerden ayrı tutacaktır.



HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN TALEBELERİ, KALU BELA'DA ALLAH'IN KENDİLERİNDEN AHİT ALDIĞI MÜMİNLERDEN OLUŞACAKTIR

Ali bin Ebu Hamza der ki: İmam Ebu Abdullah Cafer-i Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Kâim aleyhisselam (Hz. Mehdi (a.s.)) kıyam ettiğinde halkın çoğu onu inkar edecektir. Çünkü o reşit bir genç olarak zuhur edecektir. ONU (HZ. MEHDİ (A.S.)’Yİ), SADECE ZERR ALEMİNDE ALLAH’IN AHİT ALDIĞI MÜMİNLER KABULLENECEKTİR.”

(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 247)
AHİR ZAMANDA İNSANLARIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU, HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN TALEBELERİNİN DEĞERİNİ ANLAMAYACAKLARDIR

"Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebeleri hakkında şöyle söylemiştir:
ONLAR ALLAH YOLUNDA MÜCADELE EDERLER VE BÜYÜKLENENLER ONLARI KÜÇÜK GÖRÜR. ONLARIN KIYMETİ DÜNYADA BİLİNMEZ FAKAT AHİRETTE İYİ TANINIRLAR."

(Muntakab el Ezhar, s. 474)
Hadiste, insanların büyük bölümünün Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebelerinin imanlarını gereği gibi takdir edemeyeceklerine dikkat çekilmiştir.


Bir başka hadiste ise yine ahir zamanda insanların büyük çoğunluğunun bu sebeple Hz. Mehdi (a.s.)'den ve cemaatinden uzak duracağına işaret edilmiştir:


Buyurdu ki: "Onları yeryüzünün kenarlarında ara. ONLARIN YAŞANTILARI SADEDİR, EVLERİ SIRTLARINDADIR, EĞER HAZIR OLSALAR TANINMAZLAR, EĞER KAYBOLSALAR ARANMAZLAR, HASTA OLSALAR KİMSE ONLARIN ZİYARETİNE GELMEZ, EĞER EVLENMEK İSTESELER KİMSE ONLARA GELMEZ. EĞER ÖLSELER CENAZELERİNE KİMSE KATILMAZ. ONLAR MALLARINI ARALARINDA EŞİT OLARAK PAYLAŞIRLAR VE BİRBİRLERİNİ KABİRLERİNDE ZİYARET EDERLER, AYRI ŞEHİRLERDE OLSALAR DAHİ İSTEKLERİ HEP AYNIDIR."

(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 238) 

Bu insanlar Hz. Mehdi (a.s.)'nin ve yakınlarının üstün ahlakını ve Allah yolunda verdikleri büyük fikri mücadeleyi takdir edemeyeceklerdir. Ahir zamanda insanların büyük kısmının din ahlakından uzaklaşmış olmaları ve Hz. Mehdi (a.s.) cemaatinin pek çok iftiraya, zorluğa ve sıkıntıya maruz kalmaları sebebiyle insanların, menfaatlerinin zarar görmesi korkusuyla Hz. Mehdi (a.s.) ve cemaatine yaklaşmayacakları anlaşılmaktadır.



HZ. MEHDİ (A.S.) VE TALEBELERİ, ALLAH'IN ONLARA LÜTFETTİĞİ GÜÇ İLE ÇOK ETKİLİ OLURLAR

Hz. Ali (a.s) şöyle buyurur: “...ALLAH HZ. MEHDİ’NİN YARDIMCILARINI KORUR, ONLARA NİŞANE VE ALAMETLERLE YARDIMCI OLUR ve ONLARI YERYÜZÜNÜN TÜM İNSANLARINA GALİP KILAR. Böylece insanlar ister istemez hak dine girerler.

O (HZ. MEHDİ), YERYÜZÜNÜ ADALET, NUR VE APAÇIK DELİLLERLE DOLDURACAKTIR. Bütün ülkeler tümüyle ona itaat edecek ve onun karşısında boyun eğecektir. Öyle ki tüm kafirler iman edecek ve tüm kötüler salih kullar (kötü insanlar düzelip hidayet bulup samimi Müslümanlar) olacaktır.”

(İsbat-ul Hudat, c. 7, s. 49)
Allah'ın Hz. Mehdi ve beraberindekilere, “NİŞANE VE ALAMETLERLE” yardımcı olacağı bildirilmiştir. Hadisin bu ifadesine göre, Hz. Mehdi'nin, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde tüm detaylarıyla haber verilen vücudundaki fiziksel alametleri ve çıkış alametleri, insanların onun Hz. Mehdi olduğuna zannı galiple (gerçeğe en yakın olan kuvvetli bir ihtimalle) kanaatlerinin gelmesine vesile olacaktır. Bu alametler adeta Hz. Mehdi'nin kendi kerameti gibi olacak ve Allah'ın bir mucizesi olarak görülecektir. Bu, insanların imanının daha da artmasına vesile olacak ve dolayısıyla bu harikalıklar da, Hz. Mehdi'ye tebliğ faaliyetlerinde (Allah'ın izniyle) ayrı bir güç sağlayacaktır.

Allah, Hz. Mehdi'yi “yeryüzünün tüm insanlarına TAM ANLAMIYLA ÜSTÜN VE GALİP KILACAKTIR”. Hz. Mehdi, ateizme, materyalizme Darwinist felsefeye tam olarak galip gelecektir. Kuran'ı o kadar iyi açıklayacak; onlara karşı öyle kesin ve net açıklamalar yapacaktır ki, insanlar Hz. Mehdi'nin samimiyeti ve ortaya koyduğu delillerin gücü karşısında -Allah'ın dilemesiyle-, ister istemez dine gireceklerdir.

Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde “ADALET anlayışının Hz. Mehdi'nin en önemli vasfı olacağı” belirtilmiştir. Allah'ın izniyle, Hz. Mehdi’nin ortaya çıkışıyla birlikte, tüm dünyada benzeri görülmemiş bir adalet hakim olacaktır.

“Hz. Mehdi'nin tüm yeryüzünü NUR ile dolduracağı” haber verilmiştir. Hz. Mehdi'nin tabi olduğu Kuran-ı Kerim bir nurdur. Kuran'ı Kerim’in nurunun bütün dünyaya yayılacağına öncelikli bir işaret vardır. Ayrıca Hz. Mehdi'nin kendisi de nurludur, talebeleri de nurludur. Hz. Mehdi etrafına da nur saçacak, tüm dünyayı nurlandıracak; çevresindeki insanlara sevgi, şefkat ve muhabbet saçacaktır.

Ayrıca Hz. Mehdi'nin öncüsü olan, ona ortam hazırlayan Said Nursi Hazretleri’ne ve onun harika eseri olan Risale-i Nur Külliyatı’na da bir işaret vardır. Çünkü Said Nursi'nin isminde de eserlerinde de nur vardır. Eserleri nurlu eserlerdir. Bu eserlerin de dünyaya yayılacağına, dünyaya nur saçacağına da bir işaret ve bir telmih vardır.
Hz. Mehdi tüm dünyaya “APAÇIK DELİLLER” sunacaktır. Eserlerini çok açık, reddedilmez Kurani ve bilimsel delillerle açıklayacak; bu deliller karşısında tüm inkarcı düşünce sistemlerini fikren mağlup edecektir.



HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN BİR KISIM YARDIMCILARI ARAPÇA BİLECEKLERDİR

"HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN YARDIMCILARI ARAP OLMAYACAK. Diğer milletlerden olacak. FAKAT ARAPÇA KONUŞACAKLAR."

(Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s. 187)
Hadiste verilen bilgiden Hz. Mehdi (a.s.)'nin yardımcılarının Araplardan değil, başka bir milletten oldukları; ancak Arapça bildikleri anlaşılmaktadır.



ALLAH, HZ. MEHDİ (A.S.)'Yİ VE YARDIMCILARINI MANEN GÜÇLÜ VE ETKİLİ KILMIŞTIR; ALLAH'IN İZNİYLE DÜNYANIN HER YERİNDE ALLAH'IN ADININ ANILMASINA VESİLE OLACAKLARDIR 

İmam Muhammed Bâkır (a.s) ve İmam Cafer Sadık (a.s) Hz. Mehdi’nin (a.s) yardımcıları hakkında şöyle buyurmuştur: “Onlar dünyanın doğusunu ve batısını ele geçireceklerdir.ONLARDAN HER BİRİSİNİN KIRK İNSAN KADAR GÜCÜ VARDIR. KALPLERİ DEMİR GİBİDİR. ÖYLE Kİ, LA İLAHE İLLALLAH VE ENNE MUHAMMEDEN RESULULLAH” HER YERDE YANKILANACAK VE DUYULACAKTIR.”

(Bihar-ul Envar, c. 52, s. 340)
Hz. Mehdi'nin bayanlardan ve erkeklerden oluşacak olan talebeleri, ruhen de bedenen de sağlam, çok kaliteli, üstün ve etkili insanlardan oluşacak ve her biri mükemmel tebliğ gücüne sahip olacaktır. Tüm bu özellikleriyle, Hz. Mehdi'nin yardımcılarının olağanüstü dikkat çeken bir görünümleri olacaktır.

Allah bu tebliğ güçlerini vesile edecek, Hz. Mehdi ve talebelerinin etkisiyle dünya çapında tüm insanlarda, kitleler halinde büyük bir imana yöneliş hareketi olacaktır. Her yerde Allah'ın adını ve şanını yüceltecekler ve İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılacaklardır.

Rivayette “La İlahe İllallah ve enne Muhammeden Resulallah sözlerinin her yerde yankılanacağının ve duyulacağı”nın bildirilmesi de, Hz. Mehdi'nin İslam ahlakını tebliğ yönündeki faaliyetlerinin basında, internette, televizyonlarda, radyolarda, gazetelerde, dergilerde kısacası hemen her yerde sürekli olarak gündem olacağına da işaret etmektedir.



HZ. MEHDİ (A.S)'NİN YAKIN YARDIMCILARI 

"Bu vezirler ondan aşağı ve fakat beşten yukarı olacaktır."
Kıyamet Alametleri,

"Memleket işlerinin ağırlıklarını onunla paylaşacaklar. Dokuz kişiden ibaret olacaktır."
Kıyamet Alametleri, 187

Ebu Cafer Muhammed b.Ali'den rivayet edildi:
Hz. Mehdi (a.s) daha çıkmadan önce onun bir arkadaşı ona tabi olan bazı insanlarla karşılaşacak ve "Siz burada kaç kişisiniz?" diye soracaktır. Onlar da "40 kişiyiz" cevabını verecekler "Siz Hz. Mehdi (a.s)'yi gördüğünüz zaman ne yapacaksınız?" şeklinde tekrar soracak ve "O, dağların başında kalsa biz de kalırız" cevabını alacaktır. Bunun üzerine o kişi gidecek, ertesi gece tekrar gelerek "Reislerinizden 10 kişiyi ayırınız" diyecek ve Hz. Mehdi (a.s) de onlarla buluşacaktır.

Ertah'tan rivayet edildi ki:
...(Hz. Mehdi (a.s)'nin Süfyani ile savaşında en büyük ordusu 100 (yüz) kişiden müteşekkildir.
Not: Bu iki rivayet, "Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdi yy-il Ahir Zaman" adil eserin Süleymaniye kütüphanesinde bulunan nüshasında mevcuttur.

Bedir savaşındaki askerler gibi 313 kişinin kumandasını elinde tutarak etrafa meydan okuyacak. Çünkü bu 313 kişi gece abid gündüz kahraman niteliğini taşımaktadırlar.
Kıyamet Alametleri, 169

Muhammed b. Hanefi (r.a.)'dan rivayet edildi ki:
...Bulutların semada toplandığı gibi, Allah O'nun etrafina bir kavim toplar. Onların kalblerini uzlaştırır. Onlar içlerinden şehit düşene üzülmez, kendilerine katılana da sevinmezler. Sayıları Bedir ashabı (313) kadardır. Evvelkilerin onları geçmediği gibi, sonrakiler de onlara yetişemezler ve onların sayıları Talud ile nehri geçenler kadardır.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdi yy-il Ahir Zaman, 57

Hz. Mehdi (a.s) 'ye aralarinda kadınların da bulunduğu 314 kişi biat edecektir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdi yy-il Muntazar, 25
Hz. Mehdi (a.s) 'nin ordusu; talebelerinin hasları, hasların havası şeklinde farklı tabakalarla olabilir. Belki de bu farklı rivayetler, muhtelif gelişme safhalarındaki sayılara işaret etmektedir.

Hz. Mehdi (a.s) 'ye ilk anda biat edenlerin bu kadar az sayıda (313) olması makul karşılanmalıdır. Tarihin her döneminde hep böyle olmuştur. Nuh (a.s.) Musa (a.s.) zamanında da böyleydi. İsa (a.s.)'a inananlar 12 kişiydi. Peygamber efendimize (s.a.v.) dahi ilk inananlar çok az sayıda kimseydi. Bazı rivayetlerden öğrendiğimize göre nübüvvetin ilk altı yılında ona inananlar sadece 40 kişiydi.


2/249- Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki: "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tadmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmaği) geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice az bir topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galip gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir."


11/40- Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki: "Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmis olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle." Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti.

26/53- Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.

26/54- "Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur;"


10/83- Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı.




KIYAMETE KADAR MÜCADELE EDECEK CEMAAT 



Hz.Muaviye'den (r.a.)rivayet edilmiştir.
"Kıyamet kopmaz, ümmetimden bir taife herkes üzerinde hakim olmadıkça. Onlar kendilerini terk edenlerin terk etmesine aldırmazlar ve kendilerine yardım edene de aldırmazlar."

Ramuz El-Ehadis, 472 (Hanbel'in Müsned'i - Buhari -Müslim)


Hz. Muaviye b. Kirra (r.a) dan rivayet edilmiştir:

"Ümmetimden bir taife kıyamet koyuncaya kadar yardım görmekte devam eder. Kendilerini terk edenlerin ayrılmaları da onlara bir zarar vermez."

Ramuz El-Ehadis, 472 (Hakim'in Müstedrek'i)
Yukarıdaki hadis-i şerifte ümmetten bir taifenin kıyamet kopuncaya kadar hak üzere mücadele edeceği bildiriliyor. Başka hadis-i şeriflerden de biliyoruz ki kıyamet kopmasından bir süre önce müminlerin ruhu kabzedilecek ve kıyamet kafirlerin üzerine kopacaktır. O halde burada kıyamet kopmasından kastedilen başkadır. Bu konuda diğer bir rivayet bu hususu açıklığa kavuşturuyor.

Hz.Muaviye b. Curre'den (r.a.) rivayet edilmiştir:

"...Deccal'la savaş oluncaya kadar ümmetimden bir taifenin "hak üzere" galip olması devam edecektir."

Ramuz Em-Ahadis, 65 (Ibni Asakir Tarihi -Ebu Muaym) 


Görüldüğü gibi kıyamet kopmasından kastedilen "Deccal'le savaşın başlaması" anlamıdır. Bir başka hadis-i şerif de bu mübarek taifenin Deccal'le mücadele edecek olan Hz. Mehdi (a.s) ve yardımcıları olduğunu haber veriyor.

Ahmet, Müslim, İbni Cüreyr ve İbni Hibban, Cabir b. Abdullah(r.a.) tahric ettiler:

"Kıyamete (Deccal ile savaşa) kadar benim ümmetimden bir grub hak üzere galip olarak çarpışacaktır. Ve İsa b. Meryem gökten nüzul ettiğinde onların emiri (Hz. Mehdi (a.s)) kendisine, "Gel bize namazı kıldır" der. Ancak O su ümmete Allah'ın bir ikramı olarak "Sizin biriniz, diğerlerinize emridir" cevabını verir."

Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdi yy-il Ahir Zaman 80 


Hz.İmran'dan (r.a.) rivayet edilmiştir:
"Ümmetimden bir taife, kendilerine düşmanlık edenlere galib oldukları halde Hak üzerine mücadelede devam ederler. Hatta onların sonuncusu mesih deccal ile harp eder."

Ramuz El-Ahadis, 472 (Hanbel'in Müsned'i -Ebu Davud-Tabarani -Hakim)




HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN CEMAATİ "TEMİZ VE BEREKETLİ BİR BUĞDAYA" BENZEYECEKTİR. ARALARINDAN ÇIKAN MÜNAFIKLAR DA, "BU BUĞDAYA MUSALLAT OLAN ASALAK, İĞRENÇ BUĞDAY KURTLARI" GİBİ OLACAKLARDIR



Esbağ bin Nebate der ki: Emirülmüminin Ali aleyhisselam şöyle buyurdu: "...Öyle ki sizden sadece gözdeki sürme kadar veya yemekteki tuz kadar kalacaktır. Ve ben size bir örnek vereceğim: Adamın birinin bir miktar buğdayı vardır. Onu temizler ve bir eve koyar, uzun bir süre sonra geri döndüğünde onun kurtlandığını görür, onu tekrar ayıklar ve temizler sonra tekrar evin içine koyar. Uzun bir süre sonra döndüğünde onun tekrar kurtlandığını görür. Tekrar onu ayıklar ve temizler ve hep aynı işi tekrarlar. SONUNDA KURTLARIN HİÇ ZARAR VEREMEDİĞİ ÇOK AZ SAĞLAM BUĞDAY KALIR. İşte siz de böylesiniz. Sonunda içinizde fitnelerin asla zarar veremediği çok az bir grup kalacaktır." (Aynı hadisi Ahmet bin Muhammed bin Said de nakleder.)

(Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 246)

Hadiste Hz. Mehdi (a.s.) cemaatinden çıkan münafıkların, "buğdaya musallat olan iğrenç kurtlar" gibi oldukları haber verilmiştir. Hz. Mehdi (a.s.) cemaati, "buğday gibi, ilerde açıp serpilecek, gelişip büyüyecek, bereket getirecek, gelecek vadeden bir nimete" benzetilmiştir. Münafıkların da, "buğdayı içten tahrip etmeye çalışan, kurt gibi iğrenç ve habis varlıklar oldukları" haber verilmiştir.

Hadiste, sahibinin buğdayı temizleyeceği ama buğdayın yine kurtlanacağı; sahibi her defasında bu işlemi tekrarladıktan sonra, en sonunda buğdayda hiç kurt kalmayacağı anlatılmıştır. Bu bilgilere göre, buğdaydaki iğrenç ve asalak kurtların ayıklanıp buğdayın pislikten temizlenmesi gibi; Hz. Mehdi (a.s.) cemaati de bir süre sonra münafıklardan temizlenip sonunda tertemiz bir cemaatle vazifesini yapacaktır.



AHİR ZAMANDA İNSANLARIN BÜYÜK KISMI, HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN CEMAATİNDEN UZAK DURACAKTIR 

Aşağıdaki hadiste insanların büyük çoğunluğunun Hz. Mehdi (a.s.)'den uzak
duracağına işaret edilmektedir. Bu insanlar Hz. Mehdi (a.s.)'nin ve yakınlarının üstün ahlakını ve Allah yolunda verdikleri büyük mücadeleyi takdir edemeyeceklerdir. Ahir zamanda insanların büyük kısmının din ahlakından uzaklaşmış olmaları ve Hz. Mehdi (a.s.)cemaatinin pek çok iftiraya, zorluğa ve sıkıntıya maruz kalmaları sebebiyle, menfaatlerinin zarar görmesi korkusuyla insanların Hz. Mehdi (a.s.)ve cemaatine yaklaşmayacakları anlaşılmaktadır.

Buyurdu ki: "Onları yeryüzünün kenarlarında ara. ONLARIN YAŞANTILARI SADEDİR, EVLERİ SIRTLARINDADIR, EĞER HAZIR OLSALAR TANINMAZLAR, EĞER KAYBOLSALAR ARANMAZLAR, HASTA OLSALAR KİMSE ONLARIN ZİYARETİNE GELMEZ, EĞER EVLENMEK İSTESELER KİMSE ONLARA GELMEZ. EĞER ÖLSELER CENAZELERİNE KİMSE KATILMAZ. ONLAR MALLARINI ARALARINDA EŞİT OLARAK PAYLAŞIRLAR VE BİRBİRLERİNİ KABİRLERİNDE ZİYARET EDERLER, AYRI ŞEHİRLERDE OLSALAR DAHİ İSTEKLERİ HEP AYNIDIR."

(Gaybetul Numani, Sf 238) 


Evrendeki Matematiksel Düzenin Hayatımızdaki Önemi Nedir?


Evrenin var olduğu günden itibaren sahip olduğu düzenin ve dengenin hiçbir şekilde bozulmayışı Allah’ın sonsuz kudretinin delillerinden biridir...

Evrendeki milyarlarca gök cismi sürekli olarak hareket halinde bulunmasına rağmen, aralarında hiçbir çarpışmanın meydana gelmemesi, bize açıkça evrenin özel bir hesap ve bilgi üzerine yaratıldığını göstermektedir. Çünkü evrende meydana gelen her olay ve bu olayların sonuçları sadece gözlem yoluyla değil, aynı zamanda matematiksel ve fiziksel hesaplamalar neticesinde de anlaşılabilmektedir. Dolayısıyla evrende matematik bilgisine göre şekillendirilmiş bir düzen söz konusudur ve bunun en önemli göstergesi de evrendeki geometrik düzendir. Geometrik bir şekil her nerede ortaya çıkarsa çıksın mutlaka belli ölçülere ve hesaplara dayanması gerektiğinden, bulunduğu yerde üstün bir bilginin ve düzenin varlığını gösterir. Gezegenlerin “küre” şeklinde olmaları, “elips” şeklindeki yörüngelerde hareket etmeleri ve milyarlarca yıldızı içinde barındıran galaksilerin “sarmal” ve “eliptik” şekilde olmaları ise evrendeki geometrik düzenin çarpıcı örneklerinden bazılarıdır.

Galaksilerde Görülen Eşit Açılı Sarmal Düzen 


Evrende dikkat çeken geometrik şekillerden en önemlisi galaksilerde görülen “sarmal” düzendir. “Gökada” olarak da adlandırılan galaksilerin sarmal şekilleri, evrende gökbilimcilerin en fazla üzerinde çalıştıkları ve inceledikleri yapıların başında gelir. Evrendeki galaksilerin üçte ikisi sarmal şeklinde olduğundan, bu şekil evrende en sık rastlanılan galaksi biçimidir. Sarmal bir galaksi sürekli olarak kendi etrafında döner ve bu esnada kütle çekim ve merkezkaç kuvvetleri denge halindedir. Bu denge sayesinde galaksi kendi ekseni etrafında dönerken içinde bulunan milyarlarca yıldız uzaya savrulmaz, düzenli olarak bir arada durur. Galaksi, bir arabanın tekerleği gibi her tarafı eş zamanlı olarak dönmez. Merkezi kenarlarından daha hızlı dönmektedir. Bunun sonucunda da merkezden dışa doğru genişleyen sarmal bir şekil meydana getirir. Bu şekli inceleyen bilim adamları ise, galaksilerin içinde bu şekle bağlı olarak ortaya çıkan çok hassas matematiksel dengelerin meydana geldiğini tespit etmişlerdir. 

Galaksilerdeki Altın Orana Benzer Yapılar 


Yapılan incelemelerde galaksilerdeki sarmal kolların değişmez bir açısal hızla dönen yoğunluk dalgaları olduğu görülmüştür. Bu da galaksilerdeki sarmalların doğada görülen eşit açılı sarmallarla aynı geometrik temele sahip olduğunu göstermektedir. Örneğin yapılan astronomik araştırmalarda Güneş Sisteminin içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisinin eşit açılı sarmal şeklin geometrik özelliklerine sahip olduğu görülmüştür. ( J.P. Vallee, ‘The Milk Way’s Spiral Arms Traced By Magnetic Fields, Dust, Gas and Stars’, Journal of Astronomical Society, Volume; 454, s. 119-124) İşveçli astronom Carl-Gustov Danver da uzaydaki galaksilerin bu özel şekillerini incelemiş ve bunların logaritmik sarmal (eşit açılı) olduklarını belirtmiştir. (William Hoffer, ‘A Magic Ratio Recurs Throughout Art and Nature’, Orion, s. 36) 
Sarmal Şekil Dengeyi Nasıl Sağlıyor? 


Sarmal şeklindeki galaksilerin içinde bulunan fiziksel kuvvetler arasındaki denge şaşırtıcı niteliktedir. Bir galaksi, kütle çekim etkisiyle kütle merkezine doğru yoğunlaşarak gelişir. Merkez kütlesinin artışı buradaki kütle çekimini de artırdığından, galaksinin merkezi, merkezkaç kuvvet ve kütle çekimini dengeleyecek şekilde daha hızlı dönmeye başlayacaktır. Ayrıca merkezin daha hızlı dönmesi, kütlenin merkezde yoğunlaşmasını da engeller. Bu nedenle galaksideki tüm sistemin dengede kalabilmesi için, galaksinin, merkezindeki parçacıkları yavaşlatıp, kenardakileri hızlandırabilen özel bir mekanizmaya gereksinimi vardır. İşte bu mekanizma “eşit açılı sarmal şekil” tarafından oluşturulmaktadır. Çünkü eşit açılı sarmal kollar, böyle bir fonksiyon için oldukça uygun bir şekil oluşturmaktadır. (J.P. Vallee, ‘The Milk Way’s Spiral Arms Traced By Magnetic Fields, Dust, Gas and Stars’, Journal of Astronomical Society, Volume; 454, s. 119-124) 

Allah Yoktan Var Edendir 

Görüldüğü gibi pek çok galaksinin eşit açılı sarmal şeklinde oluşu aslında bu galaksilerin fiziksel açıdan dengede kalabilmesi için hayati bir öneme sahiptir. Bitkilerde ve deniz dibinde yaşayan canlıların kabuklarında altın orana bağlı olarak ortaya çıkan eşit açılı sarmalın uzayın derinliklerinde yer alan pek çok galakside de görülüyor olması hayret verici bir durumdur. Ayrıca galaksilerde görülen sarmal da tıpkı bitkilerde ve bazı hayvanların kabuklarında görülen sarmallar gibi, içinde bulunduğu yapının dengeli ve uyumlu olmasını sağladığından çok önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir. 

Kuşkusuz evrenin var olduğu günden itibaren sahip olduğu bu düzenin ve dengenin hiçbir şekilde bozulmayışı Allah’ın sonsuz kudretinin delillerinden biridir. Her şeyi eksiksiz ve kusursuz olarak yaratma gücüne sahip olan Rabbimiz, altın oranı öylesine eşsiz ve fonksiyonel bir şekilde yaratmıştır ki, bu oran, içinde bulunduğu her sisteme ve biçime, insanda hayret uyandıracak derecede mükemmel bir estetik, biçimsel bir güzellik ve denge kazandırmaktadır. Bir Kuran ayetinde Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: 

"Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah’tır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, Güneş’e, Ay'a ve yıldızlara kendi buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O’nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne Yücedir. " (Araf Suresi, 54) 

İslam'a Karşı Deccalin En Büyük Ordusu Yobazlar (2. Bölüm)




YOBAZLIK DÜNYAYI CEHENNEM GİBİ YAPACAK BİR ZİHNİYETE SAHİPTİR

Önceki bölümde açıkladığımız gibi yobazlık Kuran’dan ve Peygamberimiz (sav)’in Kuran’ı tefsir ettiği ve yaşadığı halinden bambaşka bir İslam inancına sahiptir. Yobazlıkta, Kuran ve sünnet değil hurafeler ve bidatler esastır. Ancak yobazların çok önemli bir özelliği vardır; o da İslam adına ortaya çıkmalarıdır. Fakat sevgisizdir, ruhu kapkaradır, bağnaz ve anlayışsızdır. Her türlü güzelliğe, estetiğe, sanata, bilime düşmandır. Hayata düşmandır; neşeye, sevince, mutluluğa düşmandır. Dolayısıyla bu zihniyetin hakim olduğu dünya adeta cehennem gibi sıkıcı ve karanlık olur. 
Peygamberimiz (sav) de ahir zamanda yobazlığın çok önemli bir tehlike olduğunu hadis-i şeriflerinde haber vermiştir:

İLİM, ALİMLERİN KALDIRILMASI (Vefat etmeleri, Allah’ın Katına alınmaları) İLE ORTADAN KALKAR. ORTALIKTA HİÇBİR ALİM KALMAZ. NİHAYET İNSANLAR CAHİLLERİ REHBER VE ÖNDER EDİNİRLER; MESELELERİNİ ONLARA SORARLAR. ONLAR İLME DAYANMADAN HALKA FETVA VERİR; HEM KENDİSİ SAPAR VE HEM DE HALKI SAPTIRIR.” (Buhari, nr. 100, 7307; Müslim, İlim 13 (nr. 2673); Tırmizi, İlim 5 (nr. 2652))
ADNAN OKTAR: Yobaz takımının yaptığı tahribat dinsiz, ateistin yaptığı tahribatın yanında kıyaslarsak dinsiz, ateist birse, onlar milyon tahribat yapıyor. İnsanları dinden soğutan yobaz takımıdır. (05 Kasım 2011 tarihli A9 TV sohbetinden)

İmam Rabbani Hazretleri de Müslümanlara cahil sözde alimlerin peşinden gitmemeleri gerektiğini şöyle öğütlemiştir:
“DÜNYALIK PEŞİNDE OLAN DİN ADAMLARININ SÖZLERİNİ DİNLEMEK, KİTAPLARINI OKUMAK ZEHİR YEMEK GİBİ ZARARLIDIR. KÖTÜ DİN ADAMLARININ ZARARLARI BULAŞICIDIR. CEMİYETLERİ BOZAR, MİLLETLERİ PARÇALAR. ...” (47. Mektup)
Görüldüğü gibi, İmam Rabbani yobazlar için “Onların sözlerini dinlemek zehir yemek gibi zararlıdır” diye Müslümanları uyarmıştır.
KURAN, YOBAZLIĞA KARŞI İLMİ SAVAŞ AÇMIŞTIR

Kuran; yobazlığın getirdiği her türlü belaya, mutsuzluğa, zulme, sevgisizliğe, bağnazlığa, öfkeye, kan dökücülüğe karşıdır. Kuran’a ve Peygamberimiz (sav)’in hayatına dayalı İslam dini, YOBAZLIĞIN TAM OLARAK TERSİDİR. İslam; sevgi, barış ve dostluğu öğütler.
Kuran'da Rabbimiz yobazlığı savunan, dini hurafelerle karıştırmaya ve yaşanmaz hale getirmeye kalkan, Allah adına insanları aldatmaya çalışan bu zihniyetteki kişileri tanıtmaktadır:
Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini Kitab'a doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. "Bu Allah Katındandır" derler. Oysa o, Allah Katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı (böyle) yalan söylerler. (Al-i İmran Suresi, 78)
YOBAZLIKLA İLMİ MÜCADELE MÜSLÜMANLAR İÇİN BİR İBADETTİR

Çünkü müşriklerle ilmen mücadele etmek Kuran’ın emirlerinden biridir. Kuran’da ‘müşrik’ diye geçen topluluğun diğer adı ‘yobaz’dır. Allah Kuran’da müşriklerin –haşa- Kuran’ı yetersiz gördüklerini ve kendilerinin uydurdukları batıl bir dine uymak istediklerini haber verir. Bu yüzden yobazların en büyük mücadeleleri aslında Kuran ahlakına karşıdır. Yobazlar kendileri Kuran’dan uzak durdukları gibi insanları da olabildiğince Kuran’dan uzaklaştırmak isterler.


ADNAN OKTAR: Yobazları biz kendi sistemleri içerisinde etkisiz hale getirdik. En önemli konu, deccaliyete karşı mücadele ederken, iki kolun ikisini de ilmen, fikren kırmaktır. Dinsizlik kolunu da kırmak, yobazlık kolunu da kırmak; biz her iki kolu da ilimle kırdık. Ayette Cenab-ı Allah; “Ebu Leheb’in, iki eli kurusun” (Mesed Suresi, 1) diyor. Biz deccaliyetin iki elini de kuruttuk, inşaAllah. Her iki eli de şu an mefluç vaziyette, felç oldu, inşaAllah. (31 Ağustos 2011 tarihli A9 TV sohbetinden)

Gerçek İslam ve Müslümanlık Allah'ın Kuran'da bildirdiği, Peygamberimiz (sav)'in tefsir ettiği İslam'dır. Müslümanlar, bazı yobazların hurafelerine ve uydurma izahlarına göre değil, Kuran'a ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetine göre yaşamakla yükümlüdürler. ÖLÇÜ HURAFELER DEĞİL, ÖLÇÜ KURAN VE SÜNNETTİR. Asrı Saadet döneminde, Kuran'a ve Peygamberimiz (sav)'in hayatına göre yaşanan İslam gerçek İslam'dır. PEYGAMBERİMİZ (SAV)'İN ÇOK ŞEFKATLİ, SEVGİ DOLU, KORUYUCU, ASİL, SANATA, ESTETİĞE, GÜZELLİĞE, TEMİZLİĞE, NEZAKETE ÇOK DEĞER VEREN HAYATI HER MÜSLÜMAN İÇİN EN MÜKEMMEL ÖRNEKTİR.


Allah Müslümanlara Birlik Olmayı Emretmiştir, Birlik Olmak Farzdır





ALLAH MÜSLÜMANLARA BİRLİK OLMAYI EMRETMİŞTİR, BİRLİK OLMAK FARZDIR

Allah Kuran'da müminlere birlik olmalarını, inkara karşı imanda saf bağlamalarını, birbirlerini kardeşleri gibi görüp sevmelerini, birbirlerine karşı merhametli, affedici ve koruyucu olmalarını, dağılmaktan, ayrılmaktan ve parçalanmaktan şiddetle kaçınmalarını emretmiştir.

TÜM MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR VE TEK BİR TOPLULUKTUR

Gerçekten, sizin bu ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim, öyleyse Bana ibadet ediniz. Onlar, işlerini kendi aralarında parça parça dağıttılar (dinlerinde bölünmeler yaptılar); hepsi Biz'e döneceklerdir. (Enbiya Suresi, 92-93)

Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.  (Al-i İmran Suresi, 103)

Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz. (Hucurat Suresi, 10)


Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46)

İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. (Enfal Suresi, 73)


ALLAH TÜM MÜSLÜMANLARA, HEP BİRLİKTE, DİNSİZLİĞE KARŞI FİKREN MÜCADELE ETMELERİNİ EMREDİYOR

Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına mücadele etmiyorsunuz? (Nisa Suresi, 75)
Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla mücadele edin. Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını görendir. (Enfal Suresi, 39)
Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlardır. (Şura Suresi, 39)
Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak mücadele edenleri sever. (Saff Suresi, 4) 

MÜSLÜMANLAR DİNSİZLİĞE KARŞI FİKREN, TOPLUCA MÜCADELE EDİYORLAR

Gerçek şu ki, Allah Katında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı günden beri Allah'ın Kitab'ında on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte dosdoğru olan hesab (din) budur. Öyleyse bunlarda kendinize zulmetmeyin VE ONLARIN SİZLERLE TOPLUCA CEHD ETMESİ GİBİ SİZ DE MÜŞRİKLERLE TOPLUCA CEHD EDİN. Ve bilin ki Allah, takva sahipleriyle beraberdir. (Tevbe Suresi, 36) 

Bu ayetlerden ve Kuran'ın genelinden açıkça anlaşıldığı gibi;
·       Müslümanların birlik olmaları,
·       Kardeşce bir sevgi ve şefkatle birbirlerine bağlı olmaları,
·       Çekişip tartışmamaları,
·       Birbirlerinin velileri ve dostları olmaları,
·       Birbirlerini her koşulda koruyup kollamaları,
·       Birbirleriyle istişare halinde olmaları,
·       Birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf haline inkara karşı ilmen mücadele etmeleri farzdır.

Bu durumda tüm bunların aksi bir tutum sergilemek, yani;
·       Birleştirici değil ayırıcı olmak,
·       Müslüman kardeşlerine sevgiyle ve şefkatle yaklaşmamak,
·       Müslüman kardeşlerine karşı affedici, koruyucu ve kollayıcı olmamak,
·       İnkara karşı verilen ilmi mücadelede Müslümanlarla kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlamamak haramdır.



Atatürk'ün Kuran Ahlakına Uygun Kişiliği 2.Bölüm





ATATÜRK'ÜN KURAN AHLAKINA UYGUN KİŞİLİĞİ

2. BÖLÜM

Atatürk, gerek etkileyici kişiliği, gerekse ahlaki meziyetleri ile tüm dünyanın kalbinde taht kurmuş bir liderdir. Atatürk'ün ahlakı Kuran ahlakına pek çok yönüyle mutabıktır. Kuran ahlakının temelini oluşturan sevgi, şefkat, anlayış, adalet, sabır ve karalılık gibi özelliklerin tümünü Atatürk'te görmek mümkündür.

Atatürk Yardımseverdi

Atatürk'ün yakın arkadaşı, TBMM'nin Gaziantep vekili Kılıç Ali Paşa, Atatürk'ün müşfik, anlayışlı ve kibar kişiliğini şöyle özetlemiştir:

Atatürk, çok müşfik, çok ince, çok vefakar bir adamdı. Vefasızlara, vefasızlıklara karşı son derece gücenirdi. Yakınlarının, sevdiklerinin hususi, hatta ailevi dertlerini dinler, adeta bir baba şefkatiyle onlara çareler arar, onları teselli ederdi. İnsan onun huzuruna çıkarak dertlerini döktükten sonra rahatlar, kalbi huzur dolarak büyük bir ferahlık içinde yanından çıkardı. (Atatürk'ün Hususiyetleri, s. 71)

İnsanları dinleyip, sorunlarının çözümüne yardımcı olması ve karşılık beklemeden iyilikte bulunması Atatürk'ün Kuran ahlakına uygun kişiliğinin birer yansımasıdır.

Atatürk Sabırlıydı

Atatürk; çok sabırlı bir insandı. Bazen sofrasında, kendisiyle davetlileri arasında, mebuslarla, arkadaşlarıyla mücadele şekline dökülen öyle münakaşalar olurdu ki, onun müsaade ve müsamahasından cüret alınarak gösterilen taşkınlıklara sabır ve tahammül gösterebilmek için, ancak ve ancak Mustafa Kemal olmak lazımdı. Bu sabır ve tahammül ona mahsus, ona yakışan bir meziyetti. (Atatürk'ün Hususiyetleri, s. 72)

Atatürk'ün hassasiyetle üzerinde durduğu sabır, Allah'ın uygulamamızı istediği önemli mümin özelliklerindendir.

Atatürk Boş Konuşmalardan Hoşlanmazdı

Boş konuşmalardan hiç hoşlanmayan Atatürk, diğer insanların da bu konuya titizlik göstermelerine dikkat eder, bulunduğu ortamda dedikodu mevzularının konuşulmasına da asla müsaade etmezdi. Bu özellikler de Kuran'da belirtilen mümin vasıflarındandır.

Atatürk iki yüzlü, riyakar, dalkavuk insanlardan hoşlanmazdı. Hiç kimsenin gammazlık etmesine, yahut birbiri aleyhinde dedikodu yapmasına ve bu kabil bayağılıklara müsamaha etmezdi. Böyle bir hal vukua geldiği takdirde, ilk fırsatta o iki insanı yüzleştirirdi. (Atatürk'ün Hususiyetleri, s. 80)

Atatürk'teki Bir Diğer Mümin Özelliği: Tevazu

Atatürk'ün en büyük özelliklerinden biri son derece mütevazi ve alçak gönüllü olmasıydı. Bu onun Kuran ahlakına uygun kişiliğinin bir göstergesiydi. Çünkü tevazu sahibi ve alçak gönüllü olmak Kuran ayetlerinde tavsiye edilen önemli Müslüman özelliklerindendir.

"Benim şan ve şerefimden söz etmek de hatadır. İyi dinleyiniz, öğüdüm budur ki; içinizden herhangi bir adam çıkar, şan şeref davası güder ve benzersiz olmak isterse, başının belasıdır. Bulunduğu Türk Ulusu'nun şan ve şerefi varsa, benim de bir bireyi olmak sıfatıyla şanım ve şerefim vardır. Asla başka değilim."  (http://www.meb.gov.tr/belirligunler/10kasim/yazilar/vecizeler.htm)

Atatürk, Din Adamlarına Saygı Ve Hürmet Gösterirdi

Atatürk, dindar kişiliğinin bir göstergesi olarak din adamlarına karşı da her zaman samimi bir şekilde hürmetkar olmuştur. Cumhuriyetin ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi, bu konuyu şöyle anlatır:
Ata'nın huzuruna girdiğimde beni ayakta karşılardı. Utanır, ezilir, büzülür, "Paşam beni mahcup ediyorsunuz" dediğim zaman, "Din adamlarına saygı göstermek Müslümanlığın icaplarındandır" buyururlardı. Atatürk, şahsi çıkarları için kutsal dinimizi siyasete alet eden cahil din adamlarını sevmezdi.  (Atatürk ve Din Eğitimi - Ahmet Gürtaş - Diyanet İşleri Bakanları Yayınları s. 12)