Protein Olmadan Protein Oluşamaz


Tek bir proteinin üretimi için sitoplazma gerekir...


Sayın Adnan Oktar’ın 31 Ocak 2010 Tarihli Kanal Avrupa, Kanal 35 ve TV Kayseri Röportajından

OKTAR BABUNA: Proteinlerin oluşması için, hücre organelleri gerekiyor. Hücre organelleri proteinlerden oluşur. Yani protein olmadan, protein oluşamaz. Proteinin oluşabilmesi için hücre çekirdeğinin mutlaka var olması gerekiyor. Şimdi hücre çekirdeği de, bakın burada gördüğünüz gibi akıl almaz yani çok muazzam derecede bir kompleks yapısı var; hücrenin ana kumanda merkezi. Proteini üretecek enerji için ayrıca mitokondrinin olması gerekir. Mitokondri, hücrenin enerji üreten santralleri. Mitokondri de şekeri ATP’ye çevirerek hücreye enerji sağlıyor. Bakın görüyorsunuz burada.

ADNAN OKTAR: Neyi neye sağlayarak?

OKTAR BABUNA: ATP’yi şekere çeviriyor. ATP diye enerji depolayan moleküller var hücrenin içerisinde.

ADNAN OKTAR: ATP.

OKTAR BABUNA: Evet. Bunlardan enerji elde edinimine yarıyor mitokondri denen santraller ki dünyadaki en gelişmiş santrallerden daha gelişmiş bir yapısı var, son derece kompleks. Bakın burada 3 boyutlu canlandırmalarını görüyoruz. Tek bir proteinin üretimi için sitoplazma gerekir. Sitoplazma da hücrenin içindeki yapı, zarın içindeki. Bütün kompleks hücresel faaliyetler, bakın burada temsili resmini görüyorsunuz, onun içinde gerçekleşiyor. Ayrıca bir tek protein oluşması için mutlaka hücrenin zarı ile çevrilmiş olması gerekiyor bu ortamın. Hücrenin zarı da, bakın burada görüyorsunuz, akıl almaz derecede kompleks bir yapısı var.

ADNAN OKTAR: Bu ATP nedir?

OKTAR BABUNA:
 ATP Hocam, enerji biriktiren moleküller. Enerji bunların içerisinde depolanıyor hücrenin içerisinde. ATP molekülündeki enerjiyi kullanıyor hücre, enerji kullanacağı zaman. Enerji, siz daha iyi bilirsiniz inşaAllah, böyle elle tutulamayan, hareketli bir şey olduğu için depolanması gerekiyor. Bu moleküllerle depolanıyor hücrenin içersinde, ATP molekülleri.

ADNAN OKTAR: Ama işte bunları tek tek anlatalım. Bir gün kofulu anlatalım. Bir gün mitokondriyi, bir gün golgi cisimciğini, o ATP’yi şu bu falan, bunları tek tek anlatalım. Yayıldığında, bilgi boğulur. Mesela aynı anda on konuyu anlatırsan, onu birden gider. Ama tek tek anlatırsan, hepsini tek tek almış oluruz. Yani insanın dikkati zayıftır, yani öyle yaratmıştır Allah. En fazla bir dakika insan dikkati verebilir, keskin dikkatini, birkaç dakika. Ondan sonra dikkat düşmeye başlar. Yani keskinliği düşmeye başlar. Onun için tek tek anlatılması çok faydalı olur. Daha keskin dikkati olan insanlar vardır ama biz vasatiyesini alıyoruz, inşaAllah.

OKTAR BABUNA: Evet, çok iyi olur.

Burada da hücrenin zar yapısını görüyoruz. Bakın o kadar kompleks ki derinliğine inildiğinde, elektron mikroskop ile bakıldığında son derece kontrollü bir yapısı var. Adeta akıllı gibi, bakın görüyorsunuz. Molekülleri çok özel bir şekilde içeriye bırakıyor ama sadece gerekli olanlarını ve hücreye faydalı olanlarını. Bunların hepsi birer kapı bu gördüğünüz yapıların, hücrenin zarının üzerinde. Çok seçici bunlar, adeta akıllı gibi. Sadece hücreye gerekli olan molekülleri, gerekli olduğu bir de miktarda hücrenin içersine bırakıyor. Bunların, organellerin, yani şimdi anlattığımız organellerin tamamı proteinlerden meydana geliyor. Dolayısı ile tek bir protein oluşması için proteinlerin zaten oluşmuş olması gerekir. Ki burada ara proteinler, mesela sırf protein sentezinde kullanılan 60’ın üzerinde protein var.

ADNAN OKTAR: Sırf protein sentezinde kullanılan, 60’ın üzerinde protein var.

OKTAR BABUNA: Biri bile eksik olsa olmuyor.

ADNAN OKTAR: Bir proteini yapmak için?

OKTAR BABUNA: Evet bir proteini yapmak için. Mutlaka DNA’nın olması gerekiyor. 3 milyar harf var DNA’da, yaklaşık 25 bin tane gen var. Genlerin her biri protein sentezleyen bölümler, DNA bölümleri, protein kodlayan bölümler. 25 bin tanesi var bunlardan. Bunlardan 100 bin tane ayrı çeşit protein çıkıyor vücutta. Bunların her birinin ayrı işlevi var. Mesela protein oluşması için enzimler, 60’ın üzerinde enzimin oluşması, mutlaka var olması gerekiyor. Ayrıca protein sentezinde, mesela aminoasitleri yaptıktan sonra, protein olabilmesi için katlanması gerekiyor. Ama sadece bir şekilde katlanırsa işlev görebiliyor, bunun için ayrı proteinler var.

ADNAN OKTAR: Katlanması için?

OKTAR BABUNA: Evet. Bunlar da yeni keşfedildi Hocam maşaAllah. O da endoplazmik retikulum denen hücre organelinde yapılıyor, o da proteinlerden oluşuyor zaten.

ADNAN OKTAR: Kardeşim zaten olay o kadar acayip ki. O kromozomun ayrılmasında, molekül hücre geliyor, adam tutuyor eliyle, cart diye ayırıyor. Yani tam ortadan jilet gibi, öbürü de öbür taraftan, karşı taraftan ayırıyor ve bekliyor, operasyonun bitmesini bekliyor. Yani adam bizden daha akıllı. Yani insan aklından çok daha fazla akla sahip. Görme gücü, dokunma gücü, muhakeme ve yargısı, kusursuz düşünme gücü, insandan çok daha fazla robot molekülün.

OKTAR BABUNA:
 Evet, kapkaranlık bir ortamda yaşıyor.

ADNAN OKTAR:
 Kapkaranlık, adam karanlıkta görüyor. Karanlıkta tespit ediyor. İşlem bitinceye kadar, operasyon, ameliyat bitinceye kadar adam tutmuş bekliyor; yani bu çok acayip bir şey. Doktor geliyor parçalar takıldıktan sonra, diyor ki bu yanlış takılmış parça diyor. Tak, çıkarıyorlar. Yanlış parça diyor. Haber veriyor, adam gibi doğrusunu alıp getirin diyor. Ta bilmem nereye haber gidiyor. Paketleniyor özel, üzerine de yapıştırılıyor gideceği adres, hah diyor şimdi doğrusu geldi. Tak diye takıyor. Adam bir daha kontrol ediyor. Bomba gibi diyor, tamamdır diyor. Bu ne demek bu? Bu nasıl tesadüfen olur bu ya? Yani eğer aklını ciddi şekilde, yani peynir ekmekle derler ya kafaya, ciddi bir olay olmadıysa, imkansız aksi.

OKTAR BABUNA: Hocam bu Türkiye’nin en ünlü evrimcilerinden var Ali Demirsoy, ona bir arkadaşı sormuş, evrimci bir arkadaşı; ya demiş Ali demiş, sen demiş hakikaten evrime inanıyor musun? O da bayağı kızmış ona.

ADNAN OKTAR: Ama doğru. Çünkü bakın, inanın hiçbir evrimci, hiçbir evrimci açık söylüyorum, evrime kesinlikle inanmıyor. Hiçbiri inanmıyor. Zaten o gerilimin sebebi o. Var ya senin adamın böyle hareketler falan yapan Habertürk’teki. Yani, ben mesela niye bu kadar sakinim ben değil mi? Gelin tartışalım kardeşim diyorum, bütün millet fellik fellik kaçıyor.

OKTAR BABUNA: Kaçıyorlar. Yan odadaydılar gelemediler, yan odadan içeri gelemediler.

ADNAN OKTAR: Allah Allah.

OKTAR BABUNA: Bu Hocam siz daha iyi bilirsiniz inşaAllah, o programa katılan Ender Helvacıoğlu var, tanınmış bir evrimci, yıllar evvel bizim arkadaşlarımızın evine gidiyorlar. Halil Müftüoğlu’nun evine, orada evrimin olmadığını anlatıyorlar, bayağı da kalabalık bizim arkadaş grubu, 6-7-8 kişi varlar. Hüngür hüngür ağlamaya başlıyor. Evrimin olmadığına kanaati geliyor.

ADNAN OKTAR: Hüngür hüngür değil, hüngür hüngür değil, gözleri dolmuş. Gözleri dolmuş yani evet, o doğru evet.

OKTAR BABUNA: Güzel yani, imana gelmiş tabii orada. Evrimin olmadığına kanaati gelmiş orada.

ADNAN OKTAR: Yok, doğruya doğru. Mesela o tip şeyler. Orada hakikaten kabul etmiş. Güzel yani, maşaAllah. Bu şeyde ama ona biraz bozulmuş, bana niye öyle dediniz falan diye ama bu doğru yani.

OKTAR BABUNA: Doğru Hocam yani. Zaten siz daha iyi bilirsiniz inşaAllah. Bir de samimi bir tavır göstermiş orada. Yani zaten siz bunları anlattıktan sonra, siz daha iyi bilirsiniz inşaAllah, hakikaten belki aldatılmış olabilir, ama bunu duyup da inanmıyorsa, o tabii çok garip olmuş oluyor o zaman.

ADNAN OKTAR:
 Bak, ben bir daha söylüyorum. Yani üniversitede okuyan yahut öğretim üyesi olan tamamı, evrimcilerin tamamı, hiçbiri evrime inanmıyor. Yani bak, tapu gibi garanti veririm. İnanmadığını anlatmada birçok insan ustadır. Onlar da inanmadıklarını anlatıyorlar. Yani inanabilir mi, olacak iş mi şu? Yani bak şunu söylüyorum yani, sırf şu olay bile, arkadaş hadi bakalım şunu ayıralım, şimdi bölünme olacak diye, adam gidiyor haber veriyor. Sen tut hemşerim karşıdan, ben de buradan tutayım diyor. Cart diye çekiyorlar, ayırıyorlar, bekliyor adam operasyonun bitmesini. Bitinceye kadar bekliyor. Sonra da birleştirme için ayrı bir çalışma yapılıyor. Yani her safhası acayip. Bir tanesi bile olacak iş değil, bir tanesi bile. Ve bütün vücutta, bütün, mesela kavun ile karpuzun çekirdeklerinde de bu faaliyetler var. Bak, kavunun, karpuzun çekirdeklerinde. Portakal, mesela portakalın dilimini alıyorsun ya, içi harikalar alemi. Mitokondriler, kofullar, çekirdekler, orada bir hayat yaşanıyor değil mi? Canlı, o anda da canlı, ölü olmuyor onlar. Canlı hücre olarak yeniyor o yenirken. Evet, Oktar Hocam.

OKTAR BABUNA:
 En sonunda da zaten, siz bu örneği sık sık veriyorsunuz, Richard Dawkins, onların hepsinin lideri gibi konumunda, o da kabul etti evrimin olmadığını. Tesadüf olamaz dedi, bir akıl var dedi. Uzaylıların aklı gibi böyle bir safsataya girdi ama akıl olduğunu kabul etti. Yani zaten bu evrimin olmadığını söylemiş oldu inşaAllah.

ADNAN OKTAR:
 Yalnız şimdi biz bunu söylüyoruz tabii, bak diyor ki adamlar, doğru diyor. Proteinlerin yapısı, kromozomların yapısı diyor, yani insan aklının alacağı gibi değil diyor. Yani bu, tesadüfen hakikaten hiçbir şekilde açıklanamaz diyor. Dawkins gene biraz, yani o kadar da diretmiyor yani. İçinde, bilinçaltında inancı olduğu anlaşılıyor fakat kuşkusu var. Ne diyor? Göğe şöyle bir bakıyor, bir kısım diyor, uzaylı varlıklar diyor, yapmış olabilirler diyor. Yani açıklanacak gibi değil diyor. Uzayda diyor, bir kısım üst şuurlar diyor, yani insan aklının çok çok üzerinde varlıklar diyor, bunu yapmış olabilir diyor. Kardeşim, ne koskocaman adam yani, 60 yaşına gelmişsin, ne şey yapıyorsun? Samimi konuşsana. Allah yarattı desene. Nerenin uzaylıları değil mi? Uzaylı diyeceksin, peki o kadar üstün akıla sahip varlıkları kim yarattı diye sana soracaklar değil mi? Gene onların da hücresinden bahsedeceksin sen, onlarında kromozomundan bahsedeceksin. Onların kromozomunu kim yaptı? Hücresini kim yaptı, değil mi? Uzaylıların da kromozom hücresi var, onları açıklayamıyorsun. İnsanınkini onlarla açıklıyor, ama onlarınkinde tıkanıp kalıyor. Allah’ın varlığını kabul etmeleri samimi olur, inşaAlah.

OKTAR BABUNA:
 Siz daha iyi bilirsiniz, çok az zaman kaldı Allahualem. Bir sonraki adımda da söyleyecekler onlar yani. Siz demiştiniz, az zaman kaldı. 2012’lerde şuurları açılacak demiştiniz.

ADNAN OKTAR:
 ”İman etmedik hiç bir fert kalmayacak.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder