Karınca Yuvalarındakı Mimari Detaylar ve Özel Korunma Yöntemleri


Kusursuz yuva planı, koloni içindeki düzen, üzerinde düşünülmesi gereken konulardır...

Karınca yuvalarının bazıları toprağın, bazıları ağaçların içine kazılmış kimileri de tropikal ormanlarda olduğu gibi orman ağaçlarına asılı olarak inşa edilmiştir. Bazı karıncalar ise bitkilerle kayaların doğal oyuklarından yararlanır ya da başka böceklerin yuvasına yerleşirler. Karıncaların yuvası daima çevre ile uyumludur. Ayrıca bu yuvalar mucizevi şekilde doğal afetlere karşı da çeşitli tedbirler alınarak korunur.

* Karınca yuvalarının mimari yapısı nasıldır?

* Farklı karınca türlerinin sahip olduğu yuvaların özellikleri nelerdir?

* Karıncalar yuvalarını doğal afetlere karşı nasıl önlemler alarak korurlar?

Hayvanların, özellikle de yavruların korunmasında “yuvalar”ın son derece önemli bir fonksiyonu vardır. Bu nedenle birçok canlı türü, şaşırtıcı teknikler kullanarak, çok sayıda mimari detaylara sahip yuvalar inşa ederler. En ilginç tekniğe ve mimari detaylara sahip olanlardan biri de karınca yuvalarıdır.

Karınca Yuvaları Çeşitli Bölümlere Ayrılmış ve Çok Geniş Bir Özellikte Yapılmışlardır 

Şaşırtıcı derecede büyük ama aynı zamanda tam bir düzenin hakim olduğu karınca yuvalarının girişinde güvenlik önlemleri oldukça gelişmiştir. Yuvanın içinde ise çalışanlara göre düzenlenmiş bölümler vardır:

- Yuva yerin altına doğru katlar halinde iner, ama güneş enerjisine ihtiyaç duyulan bölüm, güneşi en geniş açıyla alabileceği yere yerleştirilmiştir.

- Ayrıca sürekli bağlantı içinde olması gereken bölümler de ulaşımın en kolay olacağı şekilde, birbirlerine çok yakın olarak inşa edilmiş, fazla maddelerin yığıldığı depolar, binanın yan tarafında ayrı bir bölüm olarak hazırlanmıştır.

- İhtiyaçların saklandığı ambarlar rahat ulaşılabilecek yerlerdedir.

- Tam binanın ortasında ise gerektiğinde herkesin toplanabileceği geniş bir salon yer alır.

- Yuva, büyüklüğüne rağmen eşit bir şekilde ısınır.

- Çok gelişmiş bir merkezi ısıtma sistemi sayesinde, sıcaklık gün boyunca olması gerektiği derecede sabit kalabilir. Bunun bir nedeni de, binada her türlü hava koşuluna karşı geliştirilmiş, son derece etkili bir dış yalıtım uygulamasının olmasıdır.

Buraya kadar anlatılanlardan bu yuvanın yapılmasının üstün teknoloji ve profesyonel bir ekip çalışması gerektirdiği anlaşılmaktadır. Bu tip bir yuva meydana getirebilmek için gerekli bilgiyi edinmek, insan ömrünün uzunca bir bölümünü kapsar. Oysa yumurtadan çıkan bir karınca görevini o anda bilmekte ve hiç vakit kaybetmeden uygulamaya geçirmektedir.

Bu durum, karıncaların bu bilgilere henüz dünyaya gelmeden sahip olduklarını gösterir. Daha doğrusu tüm bu bilgiler, var oldukları ilk andan itibaren, herşeyin Yaratıcısı olan Yüce Allah tarafından karıncalara ilham edilmektedir. Nuh Suresi’nde herşeyin sahibinin ve denetleyicisinin Allah olduğu, her canlının O’nun ilhamıyla hareket ettiği şöyle bildirilir:

“Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a tevekkül ettim. O’nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.” (Hud Suresi, 56)

Çeşitli Karınca Türlerinin Farklı Yuvalar İnşa Etmeleri Rabbimiz’in Çeşitlilik Sanatına Örnek Oluşturur 

Yüce Allah karıncalara üstün bir teknoloji gerektiren oldukça profesyonel yuvalar yapmalarını ilham eder. Fakat Rabbimiz’in çeşitlilik sanatının bir örneği olarak farklı karınca türlerinin yaptıkları yuvalar da birbirine benzemez. Yüce Rabbimiz hem karınca türlerinde hem de bu canlıların yuvalarında meydana getirdiği çeşitlilik ile kullarına muazzam bir zenginlik sunarak Zatı’nın büyüklüğü ve üstün aklını bir kez daha kanıtlar.

* Çayır karıncası (Formica pratensis), kırmızı orman karıncası (Formica rufa) ve kan kırmızı karıncalar (Formica sanguinea) çam iğnesi, yaprak parçası ve küçük taş gibi çeşitli malzemelerden kubbe şeklinde yuvalar yaparlar.

* Siyah karınca (Lasius niger) ve kehribar karıncasının (Lasius flavus) kubbelerinin içi oyuktur. Bu oyuk, güneşin ısısını çekip yuvanın içine yansıtmaya yarar.

* Dağ karıncaları yuvalarını, kendilerine kubbe görevi gören yassı taşların altına yaparlar. Güneş ışınlarını çeken yüksek kubbe 2.000 – 3.000 metre yükseklikte yaşayan karıncaların yuvalarını ısıtır.

* Cezayir’in güneyinde Messor arenarius karıncaları çölde yaşadıklarından güneşin kızgınlığından korunmak için çok derin yuvalar kazarlar. Bu türün yuvaları kumun altında 1,5 metre derinliktedir ve 50-100 metre karelik bir alan kaplar.

* Marangoz karıncaları güçlü dişleriyle odunu bir marangoz gibi işler ve ağaç gövdelerini delik deşik edebilir.

* Afrika’da akarsuların kenarlarındaki bitkilerin içi oyuk dikenleri, karıncalar için çok elverişli birer yuvadır.

* Afrika’nın yağışlı ormanlarında yaşayan dokumacı karıncalar ise yuvalarını ağaçların tepelerindeki yaprakları kullanarak yaparlar. Karıncalar ilk aşamada yerleşmeyi planladıkları ağaç üzerine dağılırlar. Ağacın yuva yapacakları bölgesini tespit ettikten sonra süratle işe koyulurlar. Kullanacakları yaprakları kenarlarından bükerler. Yaprakları bir araya getirmek için, birbirlerine kenetlenerek asma köprüler oluştururlar. Zincirin en başındaki karınca, yaprağı ucundan yakalar ve kendine kenetlenen ikinci karıncaya uzatır. Bu nakil işlemi, yaprak ucunun en son karıncaya ulaşmasına ve iki yaprağın üst üste gelmesine kadar sürer.

Yukarıdaki örneklerden anlaşılacağı gibi yuvanın yapısı ve kullanılan materyaller bulunulan ortama göre “özel olarak” seçilmiştir. Bu ise, karıncaların tek bir anda tüm özellikleriyle var olduklarının açık bir göstergesidir. B

Yüce Allah Karıncalara Doğal Afetlerden Korunmayı Öğretmiştir 

Karıncaların yaptıkları yuvaların bir diğer özelliği ise doğal afetlere karşı özel yöntemlerle korunmalarıdır. Özellikle şiddetli yağmurlar yuvalarını yerde kuran karıncalar için önemli tehlikeler ortaya çıkarabilir. Aniden bastıran yağmur çok kısa bir süre içerisinde bir karınca kolonisinin bulunduğu bölgenin sellerle kaplanmasına neden olabilir. Yer altındaki oda ve kanallar kısa süre içerisinde suyla dolabilir ve buradaki milyonlarca karınca için ani ve toplu bir ölüm söz konusu olabilir. Ancak Yüce Rabbimiz karıncalara bu tehlikeye karşı çeşitli önlemler ilham etmiştir:

Bu önlemlerin bir kısmı yuvanın inşası ile ilgilidir:

Drenaj sistemlerine sahip yuvalar: Bazı karınca türlerinde yuvalar açılan kompleks tüneller ile bir tür kanalizasyon ve drenaj sistemine sahiptir. Bu sistem suyu toplayarak su baskını tehlikesine karşı yuvayı korur.

Su geçirmez kapaklar: Bazı karınca türlerinin yuvalarının ağızları ise bir tepe gibi yükseltilerek su geçirmez kapaklar haline getirilmiş, böylece sel sularının yuvanın içine girmesi engellenmeye çalışılmıştır.

Karıncalar selleri önceden haber alma ve yuvayı acil tahliye etme planlarına da sahiptir.

Tropikal ormanlarda yaşayan bir karınca türü, yuvanın içine tek damla su girecek olsa durumu ilk fark edip güvenli bir yere kaçıp kurtulmak yerine kendini doğrudan yuvanın içine atar. Amacı diğer karıncalara haber vermektir. Bu karınca kanalın içinde koşarak koloni için alarm durumu verir. Kaçarken bıraktığı koku iziyle arkadaşlarını yuvanın diğer çıkışlarına yönlendirir. Konunun ciddiyetine göre koloninin tümünün yuvayı terk ettiği bile görülür.

Brezilya’nın yağmur ormanlarında yaşayan ve sık sık sel felaketiyle karşılaşan “Solenopsis invicta” adı verilen kırmızı ateş karıncaları ise hiçbir alet kullanmadan biraraya gelerek kurtarma sandalları meydana getirir ve bu sandallarla diğer karıncaları su basmayan yerlere taşıyarak yeni yerleşim birimleri oluştururlar. Karıncaların oluşturduğu bu kurtarma sandalları ise kendi bedenleridir. Sayıları 500’den, 8 bine kadar değişen karınca grupları çenelerini ve çengellerini birbirine içiçe takarak birkaç dakika içinde gözleme biçiminde yuvarlak öbekler meydana getirirler. İlginç olan karıncaların yarısının sualtına dalarak bu şekilde öbekler oluşturup diğerlerini üzerlerinde taşımalarıdır. Birbirlerine kenetlenen karıncalar, ağızlarıyla hava kabarcıkları oluşturarak su altında kalan arkadaşlarının bu hava kabarcıklarından nefes almalarını sağlar ve boğulmalarını engeller. Ayrıca bu hava kabarcıkları kurtarma salının da ileriye doğru hareketini sağlar. Karıncalar bu şekilde yüz binlerce karıncanın tek birine bile bir zarar gelmeden selden kurtulabilir ve aylarca yol kat edebilirler.

Örneklerde görüldüğü gibi son derece iyi organize olmuş bu sistemlerin oluşması için, mutlaka karıncaları yönlendiren, hepsine kendi işini yapmasını ilham eden, onlara emir veren bir “irade sahibi”ne ihtiyaç vardır. Aksi takdirde bir düzen değil, büyük bir karmaşa ortaya çıkar. İşte bu “irade sahibi”, herşeyin sahibi olan, herşeye gücü yeten, bütün canlıları yönlendiren, yapmaları gereken şeyleri onlara ilham ile emreden Rahman olan Allah’tır.

Karınca Yuvalarının Düzeni ve Koruyucu Önlemleri Yüce Allah’ın Sonsuz Gücünün Eserlerindendir 

Karıncaların yaptıkları yuvalar bu yuvalar içinde düzenledikleri bölümler, yuvalarını koruma yöntemleri, organize ettikleri, çeşitli iletişim metodları tam bir mimarlık harikası ve üstün akıl örneğidir. Karıncalar yüzbinlerce hatta bazen milyonlarca nüfusa sahip kolonilerini, yuvaları içinde kurdukları düzen ile yaşamları boyunca bir karışıklığa sebebiyet vermeden, devam ettirebilmektedirler.

Kuşkusuz bu kusursuz yuva planı, koloni içindeki düzen, karıncaların ilk var oldukları günden bu yana uyguladıkları ve üzerinde düşünülmesi gereken konulardır. Özellikle yuvaların içinde yaşayan karıncaların doğal afetler karşısında yaptıkları işbölümü ve fedakar davranışlar yalnızca kendi yaşamını ve çıkarlarını düşünen bireyler tarafından asla uygulanmaz. Planlı olarak hareket eden karıncalar grubunun bu şekilde organize olması tüm canlıların Yaratıcısı, sonsuz akıl sahibi olan Rabbimiz’in karıncalar dünyasında kurduğu düzenin bir sonucudur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder