Deccali Sistem, Ateist Masonluğun Etkisi Altındadır



Allah'ı inkar adına ortaya çıkmış olan; insanlara, Allah'a karşı sorumlu olmayan başıboş birer hayvan oldukları telkinini veren, her şeyin tesadüflerle meydana geldiği iddiasını kitlelere yayan ve doğal seleksiyon iddiası ile tüm dünyaya zayıfların yok olması, güçlülerin ise hayatta kalması düşüncesini yayarak 20. yüzyılın başından itibaren bütün dünyayı zulme, dejenerasyona, kitle katliamlarına, savaşlara sürükleyen evrim teorisinin asıl koruyucusu, asıl destekleyicisi ateist masonluktur.


Evrim teorisini bugünkü hali ile ortaya atan ve bu aldatmacanın kitlelere yayılmasına önayak olan Charles Darwin'in dedesi Erasmus Darwin, İskoçya'da, Canongate Kilwinning no. 2 locasına bağlı ünlü bir ateist masondur. Charles Darwin de dedesi ile aynı locadandır ve 27 dereceden masondur. Charles Darwin'in kardeşleri de aynı şekilde masondur.6

Darwin'in görüşlerinin yayılmasından sonraki 150 yıl boyunca tüm dünyada Allah inancının zayıflamasının, ateistlerin çoğalmasının, dünyanın büyük bir karışıklık ve dejenerasyon içine girmesinin, dünya savaşlarının çıkmasının, toplumların içinde nefret ve öfkenin yayılmasının, kitle katliamlarının, cinayetlerin çoğalmasının, soykırım, ırkçılık gibi toplumları felakete götüren görüşlerin yaygınlaşmasının nedeni; bu aldatmacanın ateist masonluğa bağlı bir Darwinist diktatörlük idaresi altında dünyanın hemen her kurumuna, okullara ve devlet yönetimlerine yerleşmiş olmasıdır.
Kanlı komünist ve faşist liderler, Darwin'in evrim teorisine olan bağlılıkları ve hayranlıkları ile ünlüdürler. Bu kişiler dünyada fitne, bozgunculuk, zulüm sistemi kurarken, kendilerine evrim teorisini kaynak olarak aldıklarını belirtmekten kesinlikle çekinmemişlerdir. Ayrıca söz konusu kanlı liderlerin tamamı da ateist mason localarına bağlı birer masondurlar.

Kitleleri kana bulayan komünizmin kurucusu Karl Marx, Darwin'in kitabı Türlerin Kökeni ile ilgili olarak, "Bizim görüşlerimizin tabii tarih temelini içeren kitap budur işte" diyerek kendisine Darwin'in evrim teorisini temel aldığını açıkça ifade etmiştir.7 Marx, 32. dereceden Alman Grand Orient locasına bağlı bir masondur. Ateist olmasıyla tanınan Marx, Musevi kökenli olmasından her zaman rahatsızlık duymuş ve Yahudiler Olmadan Bir Dünya adındaki kitabında Musevilere ve Allah inancına olan öfkesini açıkça ifade etmiştir.8

Marx'ın görüşlerini kendilerine temel almış ve milyonlarca insanın katledilmesine sebep olmuş olan ve yine Darwin'e ve evrim teorisine hayranlıkları ile bilinen, Lenin ve Stalin de aynı şekilde ateist birer masondurlar. Lenin, Grand Orient locasına, Stalin ise, Gül Haç locasına bağlıdır. 9 Stalin, 60 milyon insanın hayatına malolduğu tahmin edilen yönetimi boyunca, evrim propagandasına büyük önem vermiştir. Otobiyografisinde şu sözler yer almaktadır:

Okullardaki öğrencilerimizin zihnini yaratılış fikrinden temizlemek için onlara üç şeyi özellikle öğretmeliyiz: Dünyanın yaşını, jeolojik orijinini ve Darwin'in öğretilerini.10

Komünist Devriminin Lenin ile birlikte diğer kurucularından biri olan Leon Trotsky ise "Darwin'in buluşu tüm organik madde alanında diyalektiğin (diyalektik materyalizmin) en büyük zaferi oldu" yorumunu yapmış olan bir diğer Darwinist'tir.11 Leon Trotsky de, aynı şekilde Grand Orient locasına bağlı ateist bir masondur. Trotsky, Rusya'dan sürülüp Güney Amerika'ya yerleşmesinin ardından Latin ve Güney Amerika bölgelerinde Grand Orient localarının birleştirilmesi görevinde bulunmuştur. Bugüne kadar, Küba da dahil olmak üzere Güney Amerika'daki komünist ayaklanmaların tümü, bu localar tarafından organize edilmiştir.12


Dünyayı dinsizliğe, savaşlara, nefret
ve amaçsızlığa sürükleyen liderlerin
tamamı ateist masonlardır.
Benzer şekilde, Çin komünizminin kurucusu Mao Tse Tung da "Çin sosyalizminin temelini, Darwin'e ve evrim teorisine dayandırdığını" açıkça belirtmiş olan kanlı bir komünist liderdir. Ve Mao Tse Tung da, Grand Orient locasına bağlı ateist bir masondur.13 Mao Tse Tung'un Darwin'e dayandırdığı Çin sosyalizmi, tarihin en baskıcı ve en kanlı rejimlerinden biridir. O dönemde Çin, sayısız politik idama sahne olmuştur. İlerleyen yıllarda ise Mao'nun "Kızıl Muhafızlar" adını verdiği genç militanlar, ülkeyi tam bir terör ortamına sürüklemişlerdir. Çin, halen aynı kirli komünist sistemin etkisi altında, aynı kanlı diktatörlüğü sürdürmektedir. Son dönemlerde Çin'de Uygur Türklerine yönelik yapılan tarihin en büyük soykırımı ve ardından gelen korkunç idamlar, Mao'nun kendi ifadesiyle Darwin'in evrim teorisine dayanan, aynı sapkın ve kirli sistemin etkisinin devam ettiğini açıkça göstermektedir.

Bu kişilerin tamamı Darwinist ve ateist masondurlar. Bu kişiler, Kuran, Tevrat ve İncil'e karşı olan, Allah'a başkaldıran deccal komitesini oluşturmaktadır.

Dünyayı dinsizliğe, dejenerasyona, nefret ve amaçsızlığa, savaşlara sürükleyen Darwin; onun fikir babası olan dedesi Erasmus Darwin, milyonlarca kişinin ölümüne sebep olan ve Darwinizm'i destekleyen komünist ideolojinin kanlı liderleri, yüksek dereceden ateist birer masondurlar. Bugün, hiçbir bilimsel delili olmamasına karşın evrim teorisi, bütün dünyada kanunlarla korunmakta ve desteklenmektedir. Gençler, bu sapkın teoriyi öğrenmek, öğretmenler de savunmak zorunda bırakılmaktadır. Evrim teorisine karşı gelenler, derhal görevlerinden alınmakta, susturulmaktadır. Çünkü, dünyayı kana bulayan, toplumlara dinsizliği aşılamaya çalışan bu sapkın ideoloji, deccalin, yani ateist masonluğun en önemli kalesidir. Kanlı komünist ve faşist liderlerin bu teoriye kararlılıkla bağlı oldukları ve Darwin'in öğretilerini uygulayarak milyonlarca kişinin kanını döktükleri dikkate alındığında, bu deccal komitesinin dünya çapındaki etkisi anlaşılabilmektedir.

Ateist Masonluğun Temel Felsefesi Darwinizm

Darwinizm, ateist masonluğun temel felsefesidir. Çünkü Darwinizm, ateist masonların dünyada kurmaya çalıştıkları deccali sistemin çürük alt yapısını oluşturmaktadır. İnsanları Allah inancından uzaklaştırmayı amaçlamakta, yeryüzündeki zulüm sisteminin sapkın ve sahte fikri dayanağını oluşturmaktadır. İşte bu sebeple ateist masonların oluşturduğu örgütlenme, evrim teorisinin topluma kabul ettirilmesi konusunda en çok uğraşan örgüttür. Mason Dergisi, ateist masonların evrim ideolojisine neden bağlı olduklarını şu şekilde belirtmektedir:

Darwin'in evrim kuramı doğada oluşan pek çok olayın Tanrı işi olmadığını gösterdi."14 (Allah'ı tenzih ederiz)
Masonlar, işte bu büyük yalanı ayakta tutabilmek ve kitlelere yayabilmek için evrim teorisini bilimsel bir teoriymiş gibi sunmaya çalışırlar. Oysa ateist masonların ön plana çıkardıkları evrim teorisi, tek bir bilimsel delille bile desteklenmemiş, yaratılışı ispatlayan 250 milyon fosil ve diğer bilimsel bulgular karşısında tümüyle çöküşe uğramış tarihin en büyük sahtekarlığı, bilim adına ortaya çıkmış en büyük aldatmacasıdır.

Bir başka "mason yayını" olan Mimar Sinan dergisinde ise ateist masonluğun Darwinizm'e bakış açısı şu şekilde izah edilmiştir:
Bugün artık en uygar ülkelerden, en geri kalmışlarına değin tek geçerli bilimsel kuram Darwin'in ve onun yolunu izleyenlerinkidir.15

Ateist masonlar, Darwinizm'i bilimsel bir kuram gibi göstermeye ve bunun en doğru yol olduğu telkinini vermeye çalışırlar. Çünkü Darwinizm, ateist masonik odakların önünü açan sapkın düşünce sistemini yaymak için kullanılmaktadır. Dolayısıyla ateist masonlar, bu teorinin propagandasının yapılmasını da başlıca görevleri arasında kabul etmektedirler. Mason Dergisi, söz konusu "görev"i şöyle ifade etmiştir:

Hepimize düşen en büyük insancıl ve masonik görev; pozitif bilimden ... ayrılmamak, bunun evrimde en iyi ve tek yol olduğunu benimseyerek bu inancımızı insanlar arasında yaymak, halkı pozitif bilimlerle (Darwinizmle) yetiştirmektir.16

Bir ateist ve yüksek derece mason olan Selami Işındağ ise Masonluktan Esinlenmeler adlı kitabında, ateist masonluğun batıl evrim inancı doğrultusunda insana bakış açısını şu şekilde ifade etmektedir:

İnsan, evrim bakımından, hayvandan ayrı değildir. İnsanın oluşması ve evrimi için, hayvanların tabi oldukları güçlerden ayrı, özel güçler yoktur.17

Deccal sistemi olan ateist masonluk; insanı tesadüfen oluşmuş bir hayvan gibi gören Darwinizm yoluyla, tüm hedeflerine rahatça ulaşabileceği sahte bir dayanak edinmiştir. Darwinizm, deccalin tüm sapkın fikir sistemini oturtabileceği sapkın bir ideoloji olarak ateist masonlar tarafından ortaya atılmış, ateist masonlar tarafından desteklenmiş, bilim gibi gösterilmiş ve ateist masonlar tarafından korunmuştur. Halen, söz konusu deccal sistemi bu sapkın ideolojiyi baskı, dayatma, zorbalık ve sahtekarlık yoluyla korumaya devam etmektedir.
Bunu daha iyi anlayabilmek için, deccal sistemi olan ateist masonluğun, Darwin döneminde bu sapkın ideolojiyi nasıl destekleyip ön plana çıkardığını incelemek yerinde olacaktır.

Ateist Masonlar Tarafından Desteklenen Darwin

Darwinizm'in ateist masonluğun en büyük oyunlarından biri olduğu gerçeğini gözler önüne seren önemli bir örnek, bir mason toplantısında ateistler tarafından alınmış olan karardır. Paris'teki 33. Derece Mizraim Masonluk Yüce Konseyi'ne bağlı konsey üyeleri, toplantılarında evrimin bir bilim olarak desteklenmesi gerektiği kararını alırken, aslında bir yandan kendileri teoriyle alay etmektedirler:
İşte bu [evrim teorisinin bilimsel olduğu] bakış açısını kullanarak, bizler hiç durmaksızın, basınımız yoluyla bu teorilere körü körüne güvenilmesini sağlayacağız. Entelektüeller... bilgileriyle kendilerini övecekler ve herhangi mantıksal bir doğrulamaya gerek duymaksızın bilimden alabildikleri tüm bilgiyi faaliyete geçirecekler, temsilciliklerimizdeki uzmanlar onların zihinlerini bizim istediğimiz yönde eğitebilmemiz için tüm parçaları kurnazca bir araya getirdiler. Bir an için bunların boş sözler olduğunu düşünmeyin: Darwinizm için planladığımız başarılar üzerinde dikkatlice düşünün...18

Amerika'daki ateist masonik sistem de, Mizraim'in bu kararını çok geçmeden benimsemiştir. New Age dergisi Mart 1922 yılında ateist masonluğun hakimiyetinin sözde evrim ve insanın kendi gelişimi sayesinde kurulacağını belirtmiştir.

Dikkat edilirse, evrim teorisinin şu anki sahte bilimsel görünümü, 33 derece ateist mason localarında tespit edilip kararlaştırılmış olan bir oyundur. Ateist masonlar, kendilerinin bile komik bulduğu bu aldatmacaya bilim süsü verebilmek için, kendi istedikleri şekilde davranan bilim adamlarını, kendilerinin yönlendirdiği basını kullanacaklarını açıkça belirtmektedirler. Ateist masonlar, Darwinizm adına gerçekleştirdikleri başarılardan bahsederken, aslında bir aldatmacanın üniversitelere, okullara, okul kitaplarına, tüm yayın organlarına bir gerçekmiş gibi girmesini, anti-Darwinist söylemlerde bulunanların susturulmasını, anti-Darwinist faaliyetlerin baskı yoluyla durdurulmasını kastetmektedirler. Ateist masonların Darwinizm için gerçekleştirdikleri bu sahte "başarılar", günümüzde öyle bir raddeye getirilmiştir ki, İngiliz kilisesi Darwin'den özür dilemeye, Papa, kendi evinde Darwinizm yanlısı konferanslar vermeye zorlanmıştır. İşte dünyaya hakim olan deccal sistemi olan ateist masonluğun, bir locada kararlaştırıp uyguladığı bu sapkın sistem, böylesine etkili olmaktadır.

Ateist masonluğun Darwinizm ile bağlantısının bir başka önemli delilini ise Darwin döneminde Darwin'in en büyük destekçisi olan ve Darwin'in bulldog'u olarak anılan Thomas Huxley'in faaliyetlerinden anlamak mümkündür. Huxley, İngiltere'nin en önemli bilim kurumlarından biri olan Royal Society'nin (Kıraliyet Akademisi) bir üyesiydi ve bu kurumun tüm diğer üyeleri gibi kıdemli bir masondu.19 Royal Society ya da uzun adıyla The Royal Society of London for The Improvement of Natural Knowledge (Doğasal Bilginin Geliştirilmesi İçin Londra Kraliyet Akademisi) 1662 yılında kuruldu. Kurumun bütün üyeleri istisnasız ateist masonlardan oluşuyordu.20

Thomas Huxley ve Royal Society binası
Hiçbir kişisel başarısı olmamasına rağmen, oldukça genç yaşta Royal Society'e üye yapılan Thomas Huxley'i büyük çoğunluğunu ateistlerin oluşturduğu bu masonik örgüt açısından önemli kılan şey, Darwin'in yakını ve en büyük destekçisi olmasıydı.

Royal Society'nin diğer üyeleri de, hem kitabını yayınlamadan önce hem de yayınladıktan sonra Darwin'e büyük destek ve katkılarda bulundular. Özellikle ateistlerin oluşturduğu bu masonik kurum, Darwin'i ve Darwinizm'i o denli sahiplendi ki, bir süre sonra, aynı Nobel ödülleri gibi, her yıl başarılı bulduğu bilim adamlarına "Darwin madalyası" hediye etmeye başladı.

Kısacası kendisi de ateist bir mason olan Darwin tek başına değildi. Teorisini ortaya attığı andan itibaren "örgütlü" bir şekilde desteklendi. Bu örgütlü destek, çekirdeğini ateist masonların oluşturduğu sosyal sınıf ve gruplardan geliyordu. Marksist düşünür Anton Pannekoek, Marxism And Darwinism (Marksizm ve Darwinizm) adlı kitabında, bu önemli gerçekten söz eder ve burjuvazinin, yani Avrupalı zengin kapitalist sınıfın Darwinizm'i destekleyişini şöyle anlatır:

Marksizm'in önemini ve pozisyonunu, sadece proleter sınıf mücadelesindeki rolüne borçlu olduğu herkesçe bilinir... Darwinizm'in de Marksizm'le aynı tecrübeleri yaşadığını görmek zor değildir. Darwinizm, bilim dünyası tarafından objektif bir yaklaşımla tartışılarak ve test edilerek kabul edilmiş soyut bir teori değildir. Hayır, Darwinizm ilk adımı atar atmaz, hevesli destekçileri ve tutkulu düşmanları olmuştur. Darwin'in ismi, teorisinden az bir şey anlayan insanlar tarafından yüceltilmiştir... Darwinizm de, sınıf mücadelesinde bir rol oynamıştır ve bu rol sayesinde hızla yayılmış, tutkulu taraftarlar ve çetin düşmanlar kazanmıştır.21

Bu iddia, ateist masonların evrim teorisine neden önem verdiklerini açıkça göstermektedir. Onların amacı, insanın ve tüm canlılığın tesadüfen meydana geldiği fikrini zihinlere yerleştirmek, böylece insanlara bu sapkın materyalist felsefeyi tutarlı gibi gösterebilmektir. Allah'ı inkar etmenin (Allah'ı tenzih ederiz) ve tesadüfleri sahte ilah şeklinde insanlara empoze etmenin tek yöntemi ise onlara göre evrim teorisidir. İşte bu nedenle ateist masonluk, her ne surette olursa olsun evrim teorisini destekler, savunur, toplumlara yaymaya çalışır ve sahtekarlıkla veya zorbalıkla bile olsa mutaka koruması altında tutar. Dünyada bu aldatmacanın ısrarla ve büyük bir fanatiklikle korunmasının ve dünyaya hakim bir Darwinist diktatörlük kurulmuş olmasının sebebi işte budur.

Sahte Darwinizm İdeolojisinin Destekçileri Daima Ateist Masonlar Olmuştur

Daha önce detaylarını belirttiğimiz gibi, ateist masonluğun temel felsefesi Darwinizm'e dayanmaktadır. Çünkü Darwinizm, ateist masonluğun dayandığı noktaları, yani ateizmi, amaçsızlığı, savaşları ve dejenerasyonu, yani deccal sistemini meşru hale getirmek için ortaya atılmış ve bilimsel hiçbir yönü olmamasına rağmen bilimsel gibi gösterilmeye çalışılmış sahte bir ideolojidir.

Üst düzey bir mason olan Selami Işıldağ, ateist masonluğun, evrimi kayıtsız şartsız kabulünü şu sözlerle dile getirmiştir:

Kısaca, hem de pek kısaca, bazı masonik ilkelere, düşünüş ve benimseyişlere de değinmek istiyorum: (Ateist) Masonluğa göre yaşam (hayat) tek hücredn başlar, değişme, dönüşme ve evrim (tekamül) ile insana kadar gelir. Başlangıcın kendiliği (mahiyet), nedenleri, amacı ve koşulları bilinemez. Yaşam, özdek-enerjiden çıkmıştır ve ona dönecektirEvrenin Ulu Mimarı; ancak yüce bir prensip, iyilikler ve güzelliklerin sonsuz ufku, evrimin doruğu, en yüksek aşaması, insanlık ülküsü olarak düşünülüp benimsenirse, kişileştirilmezse, dogmatizmden kurtulma olanağı vardır.22 (Allah'ı tenzih ederiz)

Bu sözlerde geçen "Evrenin Ulu Mimarı" adı verilen masonik kavram, ateist masonların taptıkları, şeytanı nitelendirmektedir. (Allah'ı tenzih ederiz.)
Bir başka kaynakta, ateist masonluğun evrim düşüncesi ile ilişkisi açıkça belirtilmekte ve Darwin'in büyükbabası Erasmus Darwin'in evrim fikrini ortaya atışının temel sebebinin ateist masonluğa dayanak oluşturması olduğu açıklanmaktadır:
New Age'in evrensellik, büyü ve evrim gibi doktrinlerinin büyük bir kısmı (ateist) mason locası'nda yer alır. Bu nedenle Erasmus Darwin gibi masonlar ve başkaları da evrim fikrini kabul etmişlerdir.
...Evrim, reenkarnasyon ile bağlantılı bir gizem dinidir. İşte bu nedenle New Age takipçileri de evrim öğretilerine inanırlar. Evrim, doğal seleksiyonun tüm canlıları daha az gelişmişten, kompleks hale getirdiğini öne sürer (insan ise milyarlarca yıl süren tesadüflerle dolu bu aşamalı gelişimin son ürünüdür). Reenkarnasyon da insanın mükemmelliyete ulaşana dek birçok hayat yaşayarak sonsuz olarak evrimleştiğini öğretir.23

Yine Darwinizm'in ateist masonluğa dayanan bir teori olduğu, George H. Steinmetz'in Freemasonry: Its Hidden Meaning (Masonluğun Gizli Anlamı) isimli kitabında şu sözlerle özetlenmiştir.

Masonik alegoride ve sembollerde gizlenen bu eski ve gizli öğreti evrimi Darwin'in şimdiye dek öğrettiği gibi açıklar: Reenkarnasyon ve Karma, bilimsel astrolojinin bir parçasıdır.24

Yazar Phillip D. Collins, ateist masonik sistemi deşifre ettiği The Ascendancy of the Scientific Dictatorship (Bilimsel Diktatörlüğün Hakimiyeti) başlıklı yazısında, Darwinizm'in aslında nasıl ateistlerin oluşturduğu bir masonik aldatmacaya dayandığını şu sözlerle ifade eder:

Darwinizm teorisi '-izm'lerin, hafifçe örtülmüş büyücülükle ilgili kavramların, felsefi doktrinlerin ve ideolojilerin yoğun bir karışımıdır. Yine, Tennenbaum'un, Darwinizm, "absürd (akıl almaz) derecede mantıksız önermelere dayanır, bunlar bilimsel gözlemlerden elde edilmemiş, fakat suni olarak dışarıdan, politik ve ideolojik nedenlerle ortaya atılmıştır," açıklaması, özlü ve doğrudur.25

Ateist masonluğun, Darwinizm'i ön plana çıkararak dünya savaşlarını çıkarması, kitle katliamları yapması, soykırım, ırkçılık gibi zulüm sistemlerini yayması da zor olmamıştır. Ateist masonluk, çeşitli üst düzey ateist masonları ön plana çıkararak, Darwinist ideolojiyi bir dayanak noktası haline getirerek ve bu ideolojiyle insanların beyinlerini yıkayarak, dünyaya korkunç bir felaket getirmiştir. 350 milyondan fazla insan, bu korkunç oyun neticesinde şehit olmuş veya yaşamını yitirmiş, insanlar ne olduğunu anlamadan iki büyük dünya savaşının yıkımını yaşamışlardır.
Phillip D. Collins, bu gerçeği şöyle özetlemektedir:
 
The Secret Cult of the Order (Düzenin Gizli Kültü) adlı eserinde Anthony Sutton şöyle demektedir: 'Marx ve Hitler, her ikisinin de felsefi temelleri Hegel'e dayanır. İşte Darwin, Marx ve Hitler'in kesiştiği Hegelci bağlantı noktası buradadır. Nietzsche-izm, Darwinizm ve Marksizmin hep birlikte Siyonun Akıllı Adamları Protokolünde yer aldığı düşünüldüğünde, bu bir tesadüf değildir. Nazizm (faşizmin bir varyasyonu) Nietzche-izmden türemiştir. Komünizm, Marksizm'den çıkmıştır. Her ikisi de Hegelci ilkelere dayanmaktadır. Dahası, her ikisi de Darwinizm "bilimiyle" meşru kılınmış 'bilimsel diktatörlükler'dir.
Hitler ve Marx'ın, her ikisinin de Darwinist evrime olan ilgileri tarihi bir gerçektir. Londra'da yaşadığı dönemde Karl Marx, T. H. Huxley tarafından verilen evrim teorisi konferanslarına katılmaktadır.
Komünizmin sınıf savaşı kavramıyla, Darwin'in doğal seleksiyon ilkesi arasındaki şaşırtıcı benzerliği fark eden Marx, Darwin'e 1873 yılında Das Kapital kitabının bir kopyasını göndermişti. Evrim düşüncesinden büyülenen Marx, bir sonraki cildi Darwin'in kendisine adamasını istemişti.26
Araştırmacı Ian Taylor, bu konuda şu açıklamayı yapmaktadır:
Faşizm ya da Marksizm, sağ kanat ya da sol - ... elbette bu yolların zemini Darwin'in evrim teorisidir.27

Phillip D. Collins'in bu konuyla ilgili diğer saptamaları da şu şekildedir:
Evolution and Ethics (Evrim ve Ahlak Bilimi) adlı kitabında Keith açıkça şunları söyler: 'Benim sürekli ifade ettiğim gibi Alman Führer (Hitler) bir evrimcidir: Bilinçli olarak Almanya'daki uygulamaların evrim teorisine uygun olmasını hedeflemiştir.'28
Mein Kampf kitabını analiz eden Werner Maser, Hitler'in "biyoloji, tapınma, güç ve mücadele gibi kavramlarından ve onun tarihte ahlak şartı görüşlerini reddetmesi"nden Darwin'in sorumlu olduğunu açıklamıştır.29
Komünizm ve Nazizm uygulamalarının her ikisinde de sonuçta inanılmaz kan akıtılmıştı. Bu Darwinist düşüncenin doğal sonucuydu ve 'bilimsel diktatörlüğün' bir mirasıydı.30
Darwin'in düşüncelerini uygulayan komünistler ve faşistler, milyonlarca insanı öldürmüşlerdir. Bu grupların her ikisi de elitler (Illuminati) içerisinde çıkar ve günümüzde de aynı hedefleri sürdürmektedirler. Darwinist 'güçlü olanın hayatta kalması' iddiası sonucunda zafere ulaşmak için kan dökülmesi şarttır.31
Ateist masonluk, yani deccaliyet, Darwinizm görünümü altında kitlelere sızarak milyonlarca insanın katledilmesine yol açmıştır. Bu deccali sistem, ülkeleri yıkmış, inananlara yönelik katliamların bir numaralı sorumlusu olmuştur. Ve bu deccali sistemin yöntemleri her zaman insanlara makul gösterilmeye çalışılmış, evrim kılıfı ile kamufle ederek bilimsel bir dayanağı varmış gibi gösterilmiştir. Oysa evrim teorisi, bilimsel tek bir delille bile desteklenmediği gibi, bilimsel her bulgu, bu teoriyi tekrar tekrar yıkmaktadır. Darwinizm'in büyük bir aldatmaca olduğu kesin, ispatlı bir gerçektir.
İnsanların açık ve aleni şekilde söylenmiş bir yalana bu kadar körü körüne bağlanmış olmaları, dünya çapında bu aldatmacanın yayılması ve insanları, toplumları, ülkeleri etkisi altına almış olması elbette inanılması güç bir olaydır. Fakat söz konusu kitle aldatmacasının ateist masonların tekelinde olduğu gerçeği dikkate alındığında, bu aldanışın sebebi de anlaşılabilmektedir. Ateist masonların oyunu, kapalı kapılar ardındaki ateist localardan, tüm dünyaya ulaşacak olan etkili bir oyundur. Onlar, bir toplumu veya tüm dünyayı aldatmak istediklerinde, tıpkı evrim teorisinde olduğu gibi, ülkeleri, devlete bağlı kurumları, kişileri, basını, yani hegemonyaları altında olan her türlü yolu kullanarak bunu diledikleri şekilde yaparlar.

Şeytanın Düzeni, Mutlaka Yıkılıp Yok Olacaktır


Şeytana tapan deccal sistemi ateist masonluk, daima Allah taraftarları karşısında mağlup olacaktır. Şu an şeytana tapan ateist masonik teşkilat dünya üzerinde güçlü gibi görünmektedir. Oysa bu aldatıcıdır. Şeytanın büyük devletleri olması, milli politikalarının olması, istihbarat örgütlerinin olması hiçbir şey ifade etmemektedir. Bu çürük sistem, Allah'ın dilemesiyle, tek bir haftada, tek bir günde, hatta tek bir anda yıkılacak bir sistemdir. Şeytanın sistemi, ne kadar güçlü görünürse görünsün,  Allah'ın dilemesiyle mutlaka yerle bir olacak şekilde yaratılmıştır.

Bu gerçeği tarihten görmek mümkündür. Şeytana tapan, ateist mason liderlerin yönettiği koskoca devletler, Allah'ın dilemesiyle bir anda yıkılıp yok olmuştur. Örneğin, Hitler bir satanist ve ateist bir masondu. Onun bir devlet politikası vardı. Gizli servisleri, gizli polisi, müthiş teşkilatlanmaları bulunuyordu. Fakat o, kendisine şeytanı sahte ilah edindiği için, şeytanın izinden giderek güçlü olacağını zannettiği için, şeytan onun devletini yıktırdı, onu perişan hale getirdi. Komünist diktatör Lenin, şeytanın emirlerini uygulayarak devletlere hükmeden güçlü bir lider görünümündeydi. Fakat sonunda delirerek, perişan bir halde öldü. Saddam Hüseyin de şeytanın direktiflerini uygulayan ateist bir masondu. Onun döneminde Irak ordusu, dünyanın en güçlü ordusuydu. Fakat ordu, yalnızca bir gün içinde çölün içinde kayboldu. Saddam'ın ise, dünyaya karşı yaptığı güç gösterisinin hemen ardından hayatı perişan halde son buldu.
Bütün bu olanlar, yalnızca bir günde veya bir anda gerçekleşmiştir. Güçlü görünen her şeytan taraftarı, Allah'ın onlara şeytanı bizzat musallat etmesiyle bir anda tüm güçlerini kaybetmişler, yıkılıp çökmüşlerdir. Bu kişiler, şeytanın bir gücü olduğuna inanarak yanılmışlardır. Oysa şeytanın hilesi zayıftır. Tüm güç ise yalnızca Allah'a aittir.


İşte bu sebeple yalnızca Allah'ın taraftarları galip gelecektir. Şeytanın ordusu, Peygamberlere karşı daima yenilgiye uğramıştır. Peygamberimiz (sav), Allah taraftarı olduğundan onu asla yenememişlerdir. Hz. Musa (a.s.), dönemin büyük güç sahibi lideri ve aynı zamanda da ateist bir mason olan Firavun'a karşı gelmiştir, fakat Firavun, Allah taraftarı olan Hz. Musa (a.s.)'ı yenememiştir. Dikkat edilirse, büyük bir ihtişam içinde yaşamış olan Firavun, sonraki kavimler için bir ibret vesilesi olacak şekilde ölmüştür. Yine aynı şekilde Hz. Süleyman (a.s.) da, ateist masonik teşkilatlanmaların tamamına karşı galip gelmiştir.

Allah taraftarları, tarihin hiçbir döneminde yenilmemişlerdir ve yenilmeyeceklerdir de. Allah'ı candan seven, büyük bir samimiyetle O'na yönelen herkes mutlaka deccal sistemine karşı galip gelecektir. Dünyaya hakim olmuş durumdaki deccali sistem, yani ateist masonluk da şu anda şeytanın geçmişteki taraftarları ile aynı konumdadır. Deccal güçlü gibi görünsede, şeytanın taraftarı olduğundan, onu, Rabbimiz'den büyük bir karşılık beklemektedir. Allah'ın taraftarları olan ahir zamanın iki büyük şahsı Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.), şeytana karşı mutlaka galip gelecektir. Deccali fikir sistemi, Allah'ın izniyle, tam anlamıyla çöküp yok olacaktır.

Hitler - Saddam - Lenin

Kendilerini güçlü zanneden Darwinist zulüm sisteminin en kanlı liderleri, büyük bir perişanlık içinde ölmüşlerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder